"komplo" Arama Sonuçları
Komplo teorileri ve savrulmalar arasında 15 Temmuz muhasebesi
Tekbirlerle savuşturulan darbe girişiminin sabahına Türkiye, laik-kemalist câhiliyenin daha koyu bir versiyonuyla uyanmış oldu. Hal böyle iken, Türkiye’deki “İslami çevrelerde” yaygın ve yoğun bir 15 Temmuz sembolizmi, hatta “kutsaması” söz konusu altı senedir.
Tekbirlerle savuşturulan darbe girişiminin sabahına Türkiye, laik-kemalist câhiliyenin daha koyu bir versiyonuyla uyanmış oldu. Hal böyle iken, Türkiye’deki “İslami çevrelerde” yaygın ve yoğun bir 15 Temmuz sembolizmi, hatta “kutsaması” söz konusu altı senedir.
Koronavirüs salgını ve içimizdeki akl-ı evveller
Hal bu iken, İslami camiada bazı akl-ı evveller, bu salgın ve tedbirler konusunda baştan beri komplocu ve alaycı bir yaklaşımla insanları yanlış yönlendirdiler ve yönlendirmeye devam ediyorlar. Oysa herhangi bir Müslümanın, salgın ve tedbirler konusunda alaycılığa yönelmek gibi bir cahilane tutum yerine, bu tür tutumlar takınan başkalarına müdahale eden bir konumda olması gerekir.
Hal bu iken, İslami camiada bazı akl-ı evveller, bu salgın ve tedbirler konusunda baştan beri komplocu ve alaycı bir yaklaşımla insanları yanlış yönlendirdiler ve yönlendirmeye devam ediyorlar. Oysa herhangi bir Müslümanın, salgın ve tedbirler konusunda alaycılığa yönelmek gibi bir cahilane tutum yerine, bu tür tutumlar takınan başkalarına müdahale eden bir konumda olması gerekir.
Afganistan’da Taliban'ın dönüşü üzerine
2001’de ağır bir ABD-NATO saldırı ve işgaline maruz kalan Taliban’ın, bu işgale boyun eğmeyip, 20 yıl süren zorlu, çileli, ağır bedeller gerektiren bir direnişin ardından büyük ve açık bir zafer kazanmıştır. Bu iki gerçeğin lamı, cimi yoktur. Hiçbir yorum, “stratejik değerlendirme”, komplo teorisi bu gerçekleri ortadan kaldıramaz. Saniyen ve salisen yapılacak tüm değerlendirmeler, evvelen bu gerçekleri teslim etmekle başlamalıdır ki, dikkate alınmaya layık olabilsin.
2001’de ağır bir ABD-NATO saldırı ve işgaline maruz kalan Taliban’ın, bu işgale boyun eğmeyip, 20 yıl süren zorlu, çileli, ağır bedeller gerektiren bir direnişin ardından büyük ve açık bir zafer kazanmıştır. Bu iki gerçeğin lamı, cimi yoktur. Hiçbir yorum, “stratejik değerlendirme”, komplo teorisi bu gerçekleri ortadan kaldıramaz. Saniyen ve salisen yapılacak tüm değerlendirmeler, evvelen bu gerçekleri teslim etmekle başlamalıdır ki, dikkate alınmaya layık olabilsin.
Koronavirüs hakkında çok şey söylendi, biz ise mikrofonu kendisine uzattık. İşte yılın röportajı
Birkaç aydır herkes ondan söz ediyor, tüm dünya onunla yatıp onunla kalkıyor. Tüm ülkeler amansızca onunla savaşıyor. Hakkında çok farklı yorumlar yapılıyor, bilimsel makaleler yayınlanıyor, Tv kanallarında artık sadece o konuşuluyor, farklı tezler ve komplo teorileri havada uçuşuyor. Peki gerçekte neyin nesidir, kökeni, varlık sebebi ve gayesi nedir? Ne yapmak istiyor, insanlığa vermek istediği bir mesajı mı var?Şimdi söz Koronavirüs'te. İşte yılın röportajı:
Birkaç aydır herkes ondan söz ediyor, tüm dünya onunla yatıp onunla kalkıyor. Tüm ülkeler amansızca onunla savaşıyor. Hakkında çok farklı yorumlar yapılıyor, bilimsel makaleler yayınlanıyor, Tv kanallarında artık sadece o konuşuluyor, farklı tezler ve komplo teorileri havada uçuşuyor. Peki gerçekte neyin nesidir, kökeni, varlık sebebi ve gayesi nedir? Ne yapmak istiyor, insanlığa vermek istediği bir mesajı mı var?Şimdi söz Koronavirüs'te. İşte yılın röportajı:
İkrime Sabri: 'Yüzyılın Anlaşması' başarısızlığa mahkumdur
Kudüs Yüksek İslam Heyeti Başkanı İkrime Sabri, "Onlar Filistin davasına komplo kuruyor. Ancak Allah Müslümanlara yardım edecektir ve Yüzyılın Anlaşması başarısızlığa mahkumdur" şeklinde konuştu.
Kudüs Yüksek İslam Heyeti Başkanı İkrime Sabri, "Onlar Filistin davasına komplo kuruyor. Ancak Allah Müslümanlara yardım edecektir ve Yüzyılın Anlaşması başarısızlığa mahkumdur" şeklinde konuştu.
Bir 28 Şubat zulmü: 14 yıldır nişanlısını bekliyor
28 Şubatçıların mağdur ettiği kitleler, hukuki olmayan gerekçelerle mahkum edildiğini ileri sürdükleri yakınları için yeniden yargılama yolunun açılmasını istiyor. 1993 yılında eniştesi ve kuzenleri ile ‘İslami Hareket Davası' kapsamında komplo üretilerek cezaevine konulduğu ve 30 yıl cezaya mahkum edildiği ileri sürülen Velit Bilen (46), cezaevinde ölüm orucuna girince 2003 yılında sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakıldı. 2004 yılında Bilen, Adana’da Gülümser Özalp ile nişanlandı. Çift evlilik hazırlığı yaparken Bilen tekrar yakalandı ve cezaevine gönderildi. Gülümser Özalp ise nişanlısının çıkacağı umuduyla 14 yıldır nişan yüzüğünü parmağından çıkarmadı ve nişanlısını beklemeye başladı.
28 Şubatçıların mağdur ettiği kitleler, hukuki olmayan gerekçelerle mahkum edildiğini ileri sürdükleri yakınları için yeniden yargılama yolunun açılmasını istiyor. 1993 yılında eniştesi ve kuzenleri ile ‘İslami Hareket Davası' kapsamında komplo üretilerek cezaevine konulduğu ve 30 yıl cezaya mahkum edildiği ileri sürülen Velit Bilen (46), cezaevinde ölüm orucuna girince 2003 yılında sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakıldı. 2004 yılında Bilen, Adana’da Gülümser Özalp ile nişanlandı. Çift evlilik hazırlığı yaparken Bilen tekrar yakalandı ve cezaevine gönderildi. Gülümser Özalp ise nişanlısının çıkacağı umuduyla 14 yıldır nişan yüzüğünü parmağından çıkarmadı ve nişanlısını beklemeye başladı.
Gannuşi'den akla ziyan yorum
Nahda Hareketi Lideri Raşid Gannuşi, ABD elçiliklerini hedef alan saldırıların, İslamcıların Amerika'yla diyaloğunu hedef alan bir komplo olduğunu söyledi.
Nahda Hareketi Lideri Raşid Gannuşi, ABD elçiliklerini hedef alan saldırıların, İslamcıların Amerika'yla diyaloğunu hedef alan bir komplo olduğunu söyledi.
Suriye'de Baas katliamı ve lobilerin gücü
Suriye halkının ayaklanmasını "Batı komplosu" yaftasıyla kodlayarak vicdanlarının seslerini bastıranlar mazlum halkların karşısında seçici davranmanın çelişkisini izah edemeyecekler.
Suriye halkının ayaklanmasını "Batı komplosu" yaftasıyla kodlayarak vicdanlarının seslerini bastıranlar mazlum halkların karşısında seçici davranmanın çelişkisini izah edemeyecekler.
Suriyeli muhalifler: Esad Moğollar gibi saldırıyor
Suriyeli muhaliflerin İstanbul buluşmasında öğleden sonraki oturumda Suriyeli Kürtlerin temsilcileri isteklerini aktardı. Suriye'de günlerdir devam eden eylemler ve gelinen noktanın tartışıldığı konferansın öğleden sonraki ikinci bölümünde Suriyeli Kürtler söz aldı. Mücadelelerini anlatan Kürtler talaplerini de sıraladı. KÜRTLER TALEPLERİNİ SIRALADI İstanbul Grand Cevahir otelindeki konferansta konuşan Kürt liderlerden Rabban Ramazan, Suriye’nin farklı yerlerinde rejim karşıtı mücadele eden kardeşlerinin mücadelelerini desteklediklerini ve demokratik bir Suriye için mücadele ettiklerini söyledi. Rejimin ‘korkutma’ siyaseti uyguladığını ve muhalifleri bastırmak için komplo teorisi ürettiğini dile getiren Ramazan, “Suriye İçişleri Bakanlığı’nın el Muhaberat ile birlikte muhaliflere yönelik operasyon yapmasının durdurulmasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı. Ramazan şunları söyledi: "Hapishanelerde binlerce insan suçsuz esir tutuluyor. Bugün de aynı siyaset uygulanıyor ve göstericiler öldürülüyor. Suriye’de hükümet rejimden bağımsız değildir. Halk yönetime katılmak istiyor; Kürtlere, Türkmenlere, Asurilere uygulanan ayrımcı politikaların sonlandırılmasını istiyor" Ramazan taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Talebimiz gösterilere izin verilmesidir, gösterilerde öldürülenler ‘şehit’ olarak kabul edilsin, askeri mahkemeler kaldırılsın, siyasi suçlarla ilgili dosyalar kapatılsın, grev, medya ve siyasi partilere izin verecek kanuni düzenlemeler yapılarak çok partili sisteme geçilsin, şu an yapılan tutuklamalar ile ilgili kamuoyu bilgilendirilsin, Anayasa’daki 8. madde ortadan kaldırılsın, böylece, Suriye devletinin Kürtler, Türkmenler ve Süryanilere farklı etnik ve dini ayrımcılığı da kalkacak. VAROL: REFORM YAPACAK GÜCÜN YOKSA GÖREVİ BIRAK Konferansta konuşan yazar Ahmer Varol ise Suriye’de adaletin uygulanması ve katillerin cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi. Varol, “Yönetimden katillerin bulunmasını istiyoruz; ancak katillerin başında bizzat Beşar Esad’ın kardeşi bulunuyor. Esad kardeşine ceza verebilir mi" şeklinde konuştu. Varol gerçek anlamda reformun halkı ikna edecek şekilde yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Suriye’nin Filistin siyasetine de dikkat çeken Varol, “Bu ülkenin, Filistin’e yardım ediyor diye halkına zulmetmesine izin veremeyiz,” ifadesini kullandı. Son olarak Varol bir takım menfaat hesaplarından dolayı Suriye yönetimi ile çıkar ilşkilerinin korunması gerektiğini savunan yaklaşımların kabul edilemez olduğunun altını çizdi ve Türkiye ile İran’ın politikasını yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ekledi. MÜNİR: HAPİSANELERDE DOĞAN ÇOCUKLARIN SUÇU NE? Suriyeli bayan temsilci Azad Münir “Suriye rejimi kadın ve erkeklere zulüm açısından eşit davranıyor, Suriye’de kadına da erkeğe de aynı şekilde işkence ediliyor” dedi. Çocukların dahi işkencelere maruz kaldığını dile getiren Münir, yıllar geçmesine rağmen işkencelerin azalmadığının altını çizdi. Suriye’de kadınların büyük bedeller ödediğini dile getiren Münir; Suriye polisinin gözaltına almak istediği erkeği bulamadığı zaman hanımını esir aldığını ve rehine olarak kullandığını belirtti. Birçok çocuğun hapishanelerde, yine bir o kadarının da ülkelerinin dışında doğduğunu hatırlatan Münir; “bu zulmü bu insanlara neden çektirdiler, niçin 13 yaşındayken ben vatanıma özlemlerimi yazdım ve niçin yazdıklarımdan dolayı Suriye’deki akrabalarım sorgulandı” sorularını yöneltti. Sorulması gereken çok sorular olduğunu dile getiren Münir, “ben konuşurken masun insanlar tanklar ile bombalanıyor, biz hiçbir şey yapamıyoruz. Bu tahammül edilemez bir şey. Ben hürriyetimi istiyorum ve vatanıma girme izni istiyorum,” dedi. MECİT: ESAD MOĞOLLAR GİBİ SALDIRDI Mecit kabileleri şeyhi Abdulrahim Mecit, Suriye’de farklı kabilelerin taleplerine Esad rejimini cevap vermeye çağırdıklarını; ancak Beşar Esad’ın ve Baas Partisi’nin taleplerine kulak asmadıklarını dile getirdi. Esad’ın taleplere katliamlar yaparak cevap verdiğini dile getiren Mecit, “Humus’ta Baas güçleri Moğollar gibi saldırdılar” dedi. Suriye yönetiminin gösterilerde ölen insanların bedenlerini ailelerine vermemek için toplu mezarlara gömeceklerini açıklayan Mecit; rejimin alenen halkını katlettiğini belirtti. Türkiye’ye seslenen Mecit, Baas rejimi üzerine baskı yapılmasını ve katliamlara son verilmesini için adım atılmasını istedi. Son olarak Mecit, “Peygamberimizin Hira Mağarası’nda dediği gibi ‘ biz ikimiz değiliz; üçüncümüz Allah’” diyerek sözlerini sonlandırdı. ABDURRAHMAN: ÖZGÜR SEÇİMLER İSTİYORUZ Antakya’da mülteci olarak bulunan Suriye İnsan Hakları Örgütünden Abdulhaviz Abdurrahman, Suriye’deki rejimin Cuma gününden beri yüzlerce kişiyi öldürdüğünü hatırlatarak, Baas güçlerinin tam anlamıyla katliam gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi. Suriye’de yaralıların sayısının bini geçtiğini ifade eden Abdurrahman, Suriye’de yolsuzlukların da devam ettiğini ifade etti. Abdurrahman taleplerini şöyle sıraladı: Suriye’de halkın taleplerine karşılık verilerek Baas tekelinin sonlandırılması Siyasi ve fikir suçlularının serbest bırakılması Kürtlere siyasi hakların verilmesi Belediye ve özgür seçimler için düzenleme yapılması TÜRKMENLER: REJİMİN ADIMLARI OLUMLU AMA YETERSİZ Suriye Türkmen Topluluğu temsilcisi Tarık Cevizci, Suriye Türklerinin şiddete başvuranları kınadıklarını dile getirdi. Vatanı yıkmanın ihanet olduğunu belirten Cevizci, gösterilere güvenlik güçlerinin tutumunun yanlış olduğunu sözlerine ekledi. Cevizci, rejim tarafından alınan son adımların olumlu ancak yeterli olmadığını dile getirdi. SİİDE: SURİYE REJİMİ MEŞRUİYETİNİ KAYBETMEDİ Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden Kürt araştırmacı Abdulbasık Siide “Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmedi; zaten yoktu. Bu rejim askeri darbe ile yönetimi devraldı ve Baba Esad kendisi ile devrim yapanlara karşı devrim yaptı” dedi. Siide, “halk vatanında tam bir yabancılaşma içerisindedir” diyerek yöneticilerin kim olduğu noktasında halkın kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlattı. “Suriye’de temel sorun baskı rejimidir, Suriye’de bir vatandaş havaalanına gittiğinde suçlu muamelesi görüyor,” diyen Siide, Baas ideolojisinin halktan tamamen koptuğunu sözlerine ekledi. Siide, Suriye ordusu içerisinde de mezhepsel bir sorun olduğunu hatırlattı ve rejimin güçlü kalabilmek için orduyu kullandığını sözlerine ekledi. Esad’a da seslenen Siide, “yönetemiyorum diyorsan görevi bırak” çağrısı yaptı. KİMLER KATILIYOR? Katılımcılar arasında Suriye İslam Alimleri Birliği Başkanı Şeyh Muhammed el Sabuni, Ahmet Ramazan, Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Muhammed Şıfki, Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden Suriyeli temsilciler katılıyor.
Suriyeli muhaliflerin İstanbul buluşmasında öğleden sonraki oturumda Suriyeli Kürtlerin temsilcileri isteklerini aktardı. Suriye'de günlerdir devam eden eylemler ve gelinen noktanın tartışıldığı konferansın öğleden sonraki ikinci bölümünde Suriyeli Kürtler söz aldı. Mücadelelerini anlatan Kürtler talaplerini de sıraladı. KÜRTLER TALEPLERİNİ SIRALADI İstanbul Grand Cevahir otelindeki konferansta konuşan Kürt liderlerden Rabban Ramazan, Suriye’nin farklı yerlerinde rejim karşıtı mücadele eden kardeşlerinin mücadelelerini desteklediklerini ve demokratik bir Suriye için mücadele ettiklerini söyledi. Rejimin ‘korkutma’ siyaseti uyguladığını ve muhalifleri bastırmak için komplo teorisi ürettiğini dile getiren Ramazan, “Suriye İçişleri Bakanlığı’nın el Muhaberat ile birlikte muhaliflere yönelik operasyon yapmasının durdurulmasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı. Ramazan şunları söyledi: "Hapishanelerde binlerce insan suçsuz esir tutuluyor. Bugün de aynı siyaset uygulanıyor ve göstericiler öldürülüyor. Suriye’de hükümet rejimden bağımsız değildir. Halk yönetime katılmak istiyor; Kürtlere, Türkmenlere, Asurilere uygulanan ayrımcı politikaların sonlandırılmasını istiyor" Ramazan taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Talebimiz gösterilere izin verilmesidir, gösterilerde öldürülenler ‘şehit’ olarak kabul edilsin, askeri mahkemeler kaldırılsın, siyasi suçlarla ilgili dosyalar kapatılsın, grev, medya ve siyasi partilere izin verecek kanuni düzenlemeler yapılarak çok partili sisteme geçilsin, şu an yapılan tutuklamalar ile ilgili kamuoyu bilgilendirilsin, Anayasa’daki 8. madde ortadan kaldırılsın, böylece, Suriye devletinin Kürtler, Türkmenler ve Süryanilere farklı etnik ve dini ayrımcılığı da kalkacak. VAROL: REFORM YAPACAK GÜCÜN YOKSA GÖREVİ BIRAK Konferansta konuşan yazar Ahmer Varol ise Suriye’de adaletin uygulanması ve katillerin cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi. Varol, “Yönetimden katillerin bulunmasını istiyoruz; ancak katillerin başında bizzat Beşar Esad’ın kardeşi bulunuyor. Esad kardeşine ceza verebilir mi" şeklinde konuştu. Varol gerçek anlamda reformun halkı ikna edecek şekilde yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Suriye’nin Filistin siyasetine de dikkat çeken Varol, “Bu ülkenin, Filistin’e yardım ediyor diye halkına zulmetmesine izin veremeyiz,” ifadesini kullandı. Son olarak Varol bir takım menfaat hesaplarından dolayı Suriye yönetimi ile çıkar ilşkilerinin korunması gerektiğini savunan yaklaşımların kabul edilemez olduğunun altını çizdi ve Türkiye ile İran’ın politikasını yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ekledi. MÜNİR: HAPİSANELERDE DOĞAN ÇOCUKLARIN SUÇU NE? Suriyeli bayan temsilci Azad Münir “Suriye rejimi kadın ve erkeklere zulüm açısından eşit davranıyor, Suriye’de kadına da erkeğe de aynı şekilde işkence ediliyor” dedi. Çocukların dahi işkencelere maruz kaldığını dile getiren Münir, yıllar geçmesine rağmen işkencelerin azalmadığının altını çizdi. Suriye’de kadınların büyük bedeller ödediğini dile getiren Münir; Suriye polisinin gözaltına almak istediği erkeği bulamadığı zaman hanımını esir aldığını ve rehine olarak kullandığını belirtti. Birçok çocuğun hapishanelerde, yine bir o kadarının da ülkelerinin dışında doğduğunu hatırlatan Münir; “bu zulmü bu insanlara neden çektirdiler, niçin 13 yaşındayken ben vatanıma özlemlerimi yazdım ve niçin yazdıklarımdan dolayı Suriye’deki akrabalarım sorgulandı” sorularını yöneltti. Sorulması gereken çok sorular olduğunu dile getiren Münir, “ben konuşurken masun insanlar tanklar ile bombalanıyor, biz hiçbir şey yapamıyoruz. Bu tahammül edilemez bir şey. Ben hürriyetimi istiyorum ve vatanıma girme izni istiyorum,” dedi. MECİT: ESAD MOĞOLLAR GİBİ SALDIRDI Mecit kabileleri şeyhi Abdulrahim Mecit, Suriye’de farklı kabilelerin taleplerine Esad rejimini cevap vermeye çağırdıklarını; ancak Beşar Esad’ın ve Baas Partisi’nin taleplerine kulak asmadıklarını dile getirdi. Esad’ın taleplere katliamlar yaparak cevap verdiğini dile getiren Mecit, “Humus’ta Baas güçleri Moğollar gibi saldırdılar” dedi. Suriye yönetiminin gösterilerde ölen insanların bedenlerini ailelerine vermemek için toplu mezarlara gömeceklerini açıklayan Mecit; rejimin alenen halkını katlettiğini belirtti. Türkiye’ye seslenen Mecit, Baas rejimi üzerine baskı yapılmasını ve katliamlara son verilmesini için adım atılmasını istedi. Son olarak Mecit, “Peygamberimizin Hira Mağarası’nda dediği gibi ‘ biz ikimiz değiliz; üçüncümüz Allah’” diyerek sözlerini sonlandırdı. ABDURRAHMAN: ÖZGÜR SEÇİMLER İSTİYORUZ Antakya’da mülteci olarak bulunan Suriye İnsan Hakları Örgütünden Abdulhaviz Abdurrahman, Suriye’deki rejimin Cuma gününden beri yüzlerce kişiyi öldürdüğünü hatırlatarak, Baas güçlerinin tam anlamıyla katliam gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi. Suriye’de yaralıların sayısının bini geçtiğini ifade eden Abdurrahman, Suriye’de yolsuzlukların da devam ettiğini ifade etti. Abdurrahman taleplerini şöyle sıraladı: Suriye’de halkın taleplerine karşılık verilerek Baas tekelinin sonlandırılması Siyasi ve fikir suçlularının serbest bırakılması Kürtlere siyasi hakların verilmesi Belediye ve özgür seçimler için düzenleme yapılması TÜRKMENLER: REJİMİN ADIMLARI OLUMLU AMA YETERSİZ Suriye Türkmen Topluluğu temsilcisi Tarık Cevizci, Suriye Türklerinin şiddete başvuranları kınadıklarını dile getirdi. Vatanı yıkmanın ihanet olduğunu belirten Cevizci, gösterilere güvenlik güçlerinin tutumunun yanlış olduğunu sözlerine ekledi. Cevizci, rejim tarafından alınan son adımların olumlu ancak yeterli olmadığını dile getirdi. SİİDE: SURİYE REJİMİ MEŞRUİYETİNİ KAYBETMEDİ Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden Kürt araştırmacı Abdulbasık Siide “Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmedi; zaten yoktu. Bu rejim askeri darbe ile yönetimi devraldı ve Baba Esad kendisi ile devrim yapanlara karşı devrim yaptı” dedi. Siide, “halk vatanında tam bir yabancılaşma içerisindedir” diyerek yöneticilerin kim olduğu noktasında halkın kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlattı. “Suriye’de temel sorun baskı rejimidir, Suriye’de bir vatandaş havaalanına gittiğinde suçlu muamelesi görüyor,” diyen Siide, Baas ideolojisinin halktan tamamen koptuğunu sözlerine ekledi. Siide, Suriye ordusu içerisinde de mezhepsel bir sorun olduğunu hatırlattı ve rejimin güçlü kalabilmek için orduyu kullandığını sözlerine ekledi. Esad’a da seslenen Siide, “yönetemiyorum diyorsan görevi bırak” çağrısı yaptı. KİMLER KATILIYOR? Katılımcılar arasında Suriye İslam Alimleri Birliği Başkanı Şeyh Muhammed el Sabuni, Ahmet Ramazan, Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Muhammed Şıfki, Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden Suriyeli temsilciler katılıyor.
Kirli tezgâhı Erzincan'da uygulamaya koymuşlar
Erzurum'daki Ergenekon iddianamesi, Genelkurmay'ın da kabul ettiği Albay Dursun Çiçek imzalı 'halka komplo' planının Erzincan'da hayata geçirildiğini ortaya koydu.
Erzurum'daki Ergenekon iddianamesi, Genelkurmay'ın da kabul ettiği Albay Dursun Çiçek imzalı 'halka komplo' planının Erzincan'da hayata geçirildiğini ortaya koydu.
Hindistan'da Müslümanlar'a büyük komplo
Büyük İslam düşünürü Vahiduddin Han'ın oğlu Zuhrulislam ve Hindistanlı Müslümanların önderlerinden Selman en-Nedevi, son saldırıların Hindistan derin devleti tarafından düzenlenmiş bir komplo olduğunu ifade ettiler.
Büyük İslam düşünürü Vahiduddin Han'ın oğlu Zuhrulislam ve Hindistanlı Müslümanların önderlerinden Selman en-Nedevi, son saldırıların Hindistan derin devleti tarafından düzenlenmiş bir komplo olduğunu ifade ettiler.
"Konsolosluğa yönelik saldırı dış komplo"
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sünnetçioğlu, ABD Başkonsolosluğuna yapılan saldırıyı, İran'a yapılacak İsrail menşeli bir operasyonun altyapısı olarak değerlendirmek gerektiğini söyledi.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sünnetçioğlu, ABD Başkonsolosluğuna yapılan saldırıyı, İran'a yapılacak İsrail menşeli bir operasyonun altyapısı olarak değerlendirmek gerektiğini söyledi.
Vakit: Ne yanlışa sahip çıkar, ne komploya boyun eğeriz
"Üzmez'in suçu henüz kesinlik kazanmamıştır... Böyle bir suç işlendiğinde; ölçümüz, Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed'in (sav); "Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa, elini keserim" şeklindeki ilkesidir."
"Üzmez'in suçu henüz kesinlik kazanmamıştır... Böyle bir suç işlendiğinde; ölçümüz, Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed'in (sav); "Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa, elini keserim" şeklindeki ilkesidir."
Gazze'yle İlgili Komplolar
Şunu özellikle belirtelim ki kafaların işgal edilmesi toprakların işgal edilmesinden tehlikelidir.
Şunu özellikle belirtelim ki kafaların işgal edilmesi toprakların işgal edilmesinden tehlikelidir.
Bugün Menemen komplosunun yıldönümü
- Yapım: Derin devlet - Figüranlar: Bir avuç çapulcu - Amaç: Yükselen muhalefeti susturmak - Sonuç: Darağacına gönderilen mazlum Müslümanlar
- Yapım: Derin devlet - Figüranlar: Bir avuç çapulcu - Amaç: Yükselen muhalefeti susturmak - Sonuç: Darağacına gönderilen mazlum Müslümanlar
Kudüs Buluşması tamam, sıra “Kudüs’te Buluşma”da
İslam dünyasının zincirlerini kırması için yegane seçenek olan İslami direniş hareketlerinin, bir yandan fiili saldırılarla diğer yandan da devşirilen bazı “Müslümanlar”ın katkılarıyla “Ilımlı İslam” vs adı verilen “dine karşı din” eksenli şeytani projelerle zayıflatılıp tasfiye edilmek istendiği, evrensel İslami mücadelenin önemli bir parçası olan Filistin İslami direnişinin siyonist saldırılar ve işbirlikçi komplolarla köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığı, büyük şeytan ABD’nin Filistin direnişine karşı tertiplediği Annapolis tuzağının gündemde olduğu bu süreçte İstanbul’da düzenlenen Kudüs Buluşması, belki bu yargıyı abartılı bulanlar olacaktır ama bana Akabe buluşmalarını hatırlattı.
İslam dünyasının zincirlerini kırması için yegane seçenek olan İslami direniş hareketlerinin, bir yandan fiili saldırılarla diğer yandan da devşirilen bazı “Müslümanlar”ın katkılarıyla “Ilımlı İslam” vs adı verilen “dine karşı din” eksenli şeytani projelerle zayıflatılıp tasfiye edilmek istendiği, evrensel İslami mücadelenin önemli bir parçası olan Filistin İslami direnişinin siyonist saldırılar ve işbirlikçi komplolarla köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığı, büyük şeytan ABD’nin Filistin direnişine karşı tertiplediği Annapolis tuzağının gündemde olduğu bu süreçte İstanbul’da düzenlenen Kudüs Buluşması, belki bu yargıyı abartılı bulanlar olacaktır ama bana Akabe buluşmalarını hatırlattı.
Malik Bin Nebi’nin mahremine çirkin komplo
Malik Bin Nebi merhumun "ev"i, haddini bilmez bir vali tarafından gayri meşru yollarla devlet adına zimmete geçirilmiş ve bu ev onun anısına; bir müzeye yahut en azından bir kültür merkezine dönüştürülmek yerine; fısk-u fücûrun icra edildiği bir geneleve dönüştürülmüş. Hem de resmî olarak.
Malik Bin Nebi merhumun "ev"i, haddini bilmez bir vali tarafından gayri meşru yollarla devlet adına zimmete geçirilmiş ve bu ev onun anısına; bir müzeye yahut en azından bir kültür merkezine dönüştürülmek yerine; fısk-u fücûrun icra edildiği bir geneleve dönüştürülmüş. Hem de resmî olarak.
Hamas: Abbas ve Feyyad, Filistin’e yönelik bir komplonun parçası
Hamas, Filistin Özerk Yönetim Başkanı Mahmut Abbas’la yasadışı Olağanüstü Hükümet Başkanı Selam Feyyad’ı, Rafah sınır kapısının kapatılması ve direnişi yok etme planları nedeniyle Filistin halkına ve onun kimliğine yönelik komplo içerisinde olmakla suçladı.
Hamas, Filistin Özerk Yönetim Başkanı Mahmut Abbas’la yasadışı Olağanüstü Hükümet Başkanı Selam Feyyad’ı, Rafah sınır kapısının kapatılması ve direnişi yok etme planları nedeniyle Filistin halkına ve onun kimliğine yönelik komplo içerisinde olmakla suçladı.
Makaleler
Hava Durumu