"siyasetin" Arama Sonuçları
Siyaset, Seçim ve Müslümanlar (VİDEO)
İktibas Dergisine konuk olan Kürşad Atalar, siyasetin ve seçimin özellikleri ile Müslümanların bu kavramların pratik durumları karşısındaki pozisyonunu tartıştı. Atalar yaklaşık iki saat süren konuşmasında, Türkiye’deki seçimleri anlamak için hangi noktalara dikkat edilmesi gerektiğine ilişkin de görüşlerini paylaştı. Kürşad Atalar’ın konuşmasının kaydınız paylaşıyoruz:
İktibas Dergisine konuk olan Kürşad Atalar, siyasetin ve seçimin özellikleri ile Müslümanların bu kavramların pratik durumları karşısındaki pozisyonunu tartıştı. Atalar yaklaşık iki saat süren konuşmasında, Türkiye’deki seçimleri anlamak için hangi noktalara dikkat edilmesi gerektiğine ilişkin de görüşlerini paylaştı. Kürşad Atalar’ın konuşmasının kaydınız paylaşıyoruz:
Müslüman Kardeşler, Mısır siyasetinden çekildiğini duyurdu
Mısır’da darbeci yönetim tarafından ‘terörist oluşum’ kabul edilen Müslüman Kardeşler adına bugün Reuters’e röportaj veren İbrahim Munir, “Mısır’da güç için herhangi bir biçimde mücadeleyi reddediyoruz” dedi.
Mısır’da darbeci yönetim tarafından ‘terörist oluşum’ kabul edilen Müslüman Kardeşler adına bugün Reuters’e röportaj veren İbrahim Munir, “Mısır’da güç için herhangi bir biçimde mücadeleyi reddediyoruz” dedi.
Türkiye'deki Suriyeliler hakkında güncel bilgiler neler?
BBC, siyasetin malzeme konusu haline gelen ve özellikle de ırkçı kişi-kesimlerin kışkırtmasıyla kamuoyunun belirli kesimlerinde hedef haline getirtilmeye çalışılan Suriyeli muhacirler gerçeğiyle ilgili olarak dikkate değer bir dosya derledi.
BBC, siyasetin malzeme konusu haline gelen ve özellikle de ırkçı kişi-kesimlerin kışkırtmasıyla kamuoyunun belirli kesimlerinde hedef haline getirtilmeye çalışılan Suriyeli muhacirler gerçeğiyle ilgili olarak dikkate değer bir dosya derledi.
Şeytanî İngiltere’den, Sudan’a namaz kıldıran büyükelçi
Batı tuğyanizminin elebaşı durumundaki İngiltere 19. asır itibariyle İslam dünyasına yönelik olarak yürüttüğü şeytani siyasetini bugün de sürdürüyor. Bunun son örneği, İngiltere’nin Sudan’a atadığı "Müslüman Büyükelçi" İrfan Sıddık. İftar davetleri veren Sıddık, imam olarak misafirlerine namaz kıldırmasıyla ülke gündemine oturmuştu.
Batı tuğyanizminin elebaşı durumundaki İngiltere 19. asır itibariyle İslam dünyasına yönelik olarak yürüttüğü şeytani siyasetini bugün de sürdürüyor. Bunun son örneği, İngiltere’nin Sudan’a atadığı "Müslüman Büyükelçi" İrfan Sıddık. İftar davetleri veren Sıddık, imam olarak misafirlerine namaz kıldırmasıyla ülke gündemine oturmuştu.
İnsanın neyi eksik olursa Kurban olmaz?
Tüm ibadetlerimizi, bir üst bilinçten kaynaklanan ve birbirleriyle irtibatı kesilip kompartımanlara ayrılamayacak olan bir bütünlük içinde İslam davasının olmazsa olmazları nev’inden, kullun Mabuduna, ubudiyetin bir karşılığı olarak yönelişi tarzında, İslamî siyasetin doğal bileşenleri bilip bu bilinç içinde, samimiyetle ifa etmek zorunluluğumuz vardır.
Tüm ibadetlerimizi, bir üst bilinçten kaynaklanan ve birbirleriyle irtibatı kesilip kompartımanlara ayrılamayacak olan bir bütünlük içinde İslam davasının olmazsa olmazları nev’inden, kullun Mabuduna, ubudiyetin bir karşılığı olarak yönelişi tarzında, İslamî siyasetin doğal bileşenleri bilip bu bilinç içinde, samimiyetle ifa etmek zorunluluğumuz vardır.
Suud ve müttefiklerinin Katar'la ilişkileri kesmesi ne anlama geliyor?
Katar'ın izole edilmesinin ikinci nedeni diğer Körfez ülkelerinin Müslüman Kardeşler ve benzeri hareketlerden korkusu. Katar öteden beri Müslüman Kardeşler örgütüne hem siyasi hem de finansal destek veriyor. Katar merkezli büyük Arap yayın kuruluşları bu örgütlerin yanında yer alıyor ve bu, Arap dünyasını, Arap siyasetini etkiliyor.
Katar'ın izole edilmesinin ikinci nedeni diğer Körfez ülkelerinin Müslüman Kardeşler ve benzeri hareketlerden korkusu. Katar öteden beri Müslüman Kardeşler örgütüne hem siyasi hem de finansal destek veriyor. Katar merkezli büyük Arap yayın kuruluşları bu örgütlerin yanında yer alıyor ve bu, Arap dünyasını, Arap siyasetini etkiliyor.
“EVET” ve “HAYIR” için her şey mubah oldu!
“Atatürk yaşasaydı Refah Partili olurdu” sözü Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’a ait bir sözdür bilirsiniz. 90’lı yıllarda bu tür mugalatalı söylem ve üsluplar kullanarak siyaset yapmayı Erbakan öğretti sonraki talebelerine. Bu üslup Müslümanlardan alkış aldı, beğenildi ve taklit edildi. Genelde bu üslup ile Erbakan insanları güldürdü. Gerçeklikten uzak, hayatta pratiği olmayan bu mugalata üslubunun vecihlerinden biri de şimdi darbecilikten aranan Fethullah Gülen’e aitti. O güldürmüyor ağlatıyordu. 60 küsur yıllık İslam davası mücadele siyasetinde Müslümanlar bu mugalatalar ile ya uyutuldu ya kandırıldı ya da ihanete uğratıldılar.
“Atatürk yaşasaydı Refah Partili olurdu” sözü Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’a ait bir sözdür bilirsiniz. 90’lı yıllarda bu tür mugalatalı söylem ve üsluplar kullanarak siyaset yapmayı Erbakan öğretti sonraki talebelerine. Bu üslup Müslümanlardan alkış aldı, beğenildi ve taklit edildi. Genelde bu üslup ile Erbakan insanları güldürdü. Gerçeklikten uzak, hayatta pratiği olmayan bu mugalata üslubunun vecihlerinden biri de şimdi darbecilikten aranan Fethullah Gülen’e aitti. O güldürmüyor ağlatıyordu. 60 küsur yıllık İslam davası mücadele siyasetinde Müslümanlar bu mugalatalar ile ya uyutuldu ya kandırıldı ya da ihanete uğratıldılar.
Kürşad Atalar, Özgün-Der'de konuştu
Özgün-Der'de 1 Kasım Cumartesi günü Arş. Yazar Kürşad Atalar "Üç Tarzı Siyasetin Sonu mu?" konusu ile konuk oldu.
Özgün-Der'de 1 Kasım Cumartesi günü Arş. Yazar Kürşad Atalar "Üç Tarzı Siyasetin Sonu mu?" konusu ile konuk oldu.
Mehmed Akif yazdı: Afgani ve Abduh Vahhabi miydi?
Bugün Mısır memleketinde İslam’ın menfaatlarını müdafaa eden ne kadar hamiyetli kalem varsa hepsi Cemaleddin’in terbiyesi sayesinde yetişmiştir. Tevhid dünyasına binlerce muharrir el, binlerce mütefekkir dimağ hediye eden Cemaleddin Vehhabi olabilir mi? Merhumu ne Afganistan’da, ne Hindistan’da, ne Avrupa’da, ne Osmanlı toprağında rahat bırakmadılar, hiçbir yerde oturtmadılar. Cemaleddin Müslüman aleminde hakiki, sermedi (sürekli, uzun soluklu) bir uyanış başlatmak gayesine matuf olan çalışmasında kısıtlama yapsaydı, bu siyasetine azıcık fasıla verseydi, dünyanın her yerinde şerefiyle mütenasip bir debdebe içinde yaşayabilirdi.
Bugün Mısır memleketinde İslam’ın menfaatlarını müdafaa eden ne kadar hamiyetli kalem varsa hepsi Cemaleddin’in terbiyesi sayesinde yetişmiştir. Tevhid dünyasına binlerce muharrir el, binlerce mütefekkir dimağ hediye eden Cemaleddin Vehhabi olabilir mi? Merhumu ne Afganistan’da, ne Hindistan’da, ne Avrupa’da, ne Osmanlı toprağında rahat bırakmadılar, hiçbir yerde oturtmadılar. Cemaleddin Müslüman aleminde hakiki, sermedi (sürekli, uzun soluklu) bir uyanış başlatmak gayesine matuf olan çalışmasında kısıtlama yapsaydı, bu siyasetine azıcık fasıla verseydi, dünyanın her yerinde şerefiyle mütenasip bir debdebe içinde yaşayabilirdi.
Tufeyli: İran ve Hizbullah mezhep savaşının sorumlusu
Lübnan Hizbullahının ilk sözcüsü ve eski genel sekreteri Tufeyli'nin, Hizbullah'ın Suriye siyasetini değerlendirdiği açıklamasını 2 yıl sonunda tekrar incelemek üzere okurlarımıza sunuyoruz..
Lübnan Hizbullahının ilk sözcüsü ve eski genel sekreteri Tufeyli'nin, Hizbullah'ın Suriye siyasetini değerlendirdiği açıklamasını 2 yıl sonunda tekrar incelemek üzere okurlarımıza sunuyoruz..
Amerika’nın Suriye'ye bakışı
İşin başında, bölgemizdeki Amerikan siyasetinin, petrolün güvenli bir şekilde Batı'ya ulaştırılması, petrol fiyatların makul düzeylerde seyretmesi ve İsrail'in güvenliği olduğu gerçeğini kabul etmek gerekir. Her iki hedef de Suriye rejiminin bekasıyla mümkün.
İşin başında, bölgemizdeki Amerikan siyasetinin, petrolün güvenli bir şekilde Batı'ya ulaştırılması, petrol fiyatların makul düzeylerde seyretmesi ve İsrail'in güvenliği olduğu gerçeğini kabul etmek gerekir. Her iki hedef de Suriye rejiminin bekasıyla mümkün.
"Sistemin kriz aşma ve dönüştürme aracı olarak AKP"
Osmanlı son döneminden beri ortaya çıkan üç tarz-ı siyasetin zaman zaman devreye sokularak sistemik krizlerin aşılma denemesi bir devlet geleneği, refleksidir. Bu çerçevede AKP deneyimi en azından kültürel kodları itibariyle İslamcı köklerden gelen kadroların devreye sokularak sistem içinde alternatif olma imkanları ellerinden alınması olarak da okunabilir . Sistem hem yaşadığı en büyük krizi, kendi kendini yönetememe krizini bu zamana kadar dışarıda tutulmuş dinamik unsurlarla aşmayı hem de alternatif olma imkanlarını elinden almayı başardı. Böylece sosyolojik olarak çevredeki sessiz çoğunluğu sisteme entegre etmeyi denedi.. Ve de başarılı oldu.
Osmanlı son döneminden beri ortaya çıkan üç tarz-ı siyasetin zaman zaman devreye sokularak sistemik krizlerin aşılma denemesi bir devlet geleneği, refleksidir. Bu çerçevede AKP deneyimi en azından kültürel kodları itibariyle İslamcı köklerden gelen kadroların devreye sokularak sistem içinde alternatif olma imkanları ellerinden alınması olarak da okunabilir . Sistem hem yaşadığı en büyük krizi, kendi kendini yönetememe krizini bu zamana kadar dışarıda tutulmuş dinamik unsurlarla aşmayı hem de alternatif olma imkanlarını elinden almayı başardı. Böylece sosyolojik olarak çevredeki sessiz çoğunluğu sisteme entegre etmeyi denedi.. Ve de başarılı oldu.
Suriyeli muhalifler: Esad Moğollar gibi saldırıyor
Suriyeli muhaliflerin İstanbul buluşmasında öğleden sonraki oturumda Suriyeli Kürtlerin temsilcileri isteklerini aktardı. Suriye'de günlerdir devam eden eylemler ve gelinen noktanın tartışıldığı konferansın öğleden sonraki ikinci bölümünde Suriyeli Kürtler söz aldı. Mücadelelerini anlatan Kürtler talaplerini de sıraladı. KÜRTLER TALEPLERİNİ SIRALADI İstanbul Grand Cevahir otelindeki konferansta konuşan Kürt liderlerden Rabban Ramazan, Suriye’nin farklı yerlerinde rejim karşıtı mücadele eden kardeşlerinin mücadelelerini desteklediklerini ve demokratik bir Suriye için mücadele ettiklerini söyledi. Rejimin ‘korkutma’ siyaseti uyguladığını ve muhalifleri bastırmak için komplo teorisi ürettiğini dile getiren Ramazan, “Suriye İçişleri Bakanlığı’nın el Muhaberat ile birlikte muhaliflere yönelik operasyon yapmasının durdurulmasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı. Ramazan şunları söyledi: "Hapishanelerde binlerce insan suçsuz esir tutuluyor. Bugün de aynı siyaset uygulanıyor ve göstericiler öldürülüyor. Suriye’de hükümet rejimden bağımsız değildir. Halk yönetime katılmak istiyor; Kürtlere, Türkmenlere, Asurilere uygulanan ayrımcı politikaların sonlandırılmasını istiyor" Ramazan taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Talebimiz gösterilere izin verilmesidir, gösterilerde öldürülenler ‘şehit’ olarak kabul edilsin, askeri mahkemeler kaldırılsın, siyasi suçlarla ilgili dosyalar kapatılsın, grev, medya ve siyasi partilere izin verecek kanuni düzenlemeler yapılarak çok partili sisteme geçilsin, şu an yapılan tutuklamalar ile ilgili kamuoyu bilgilendirilsin, Anayasa’daki 8. madde ortadan kaldırılsın, böylece, Suriye devletinin Kürtler, Türkmenler ve Süryanilere farklı etnik ve dini ayrımcılığı da kalkacak. VAROL: REFORM YAPACAK GÜCÜN YOKSA GÖREVİ BIRAK Konferansta konuşan yazar Ahmer Varol ise Suriye’de adaletin uygulanması ve katillerin cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi. Varol, “Yönetimden katillerin bulunmasını istiyoruz; ancak katillerin başında bizzat Beşar Esad’ın kardeşi bulunuyor. Esad kardeşine ceza verebilir mi" şeklinde konuştu. Varol gerçek anlamda reformun halkı ikna edecek şekilde yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Suriye’nin Filistin siyasetine de dikkat çeken Varol, “Bu ülkenin, Filistin’e yardım ediyor diye halkına zulmetmesine izin veremeyiz,” ifadesini kullandı. Son olarak Varol bir takım menfaat hesaplarından dolayı Suriye yönetimi ile çıkar ilşkilerinin korunması gerektiğini savunan yaklaşımların kabul edilemez olduğunun altını çizdi ve Türkiye ile İran’ın politikasını yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ekledi. MÜNİR: HAPİSANELERDE DOĞAN ÇOCUKLARIN SUÇU NE? Suriyeli bayan temsilci Azad Münir “Suriye rejimi kadın ve erkeklere zulüm açısından eşit davranıyor, Suriye’de kadına da erkeğe de aynı şekilde işkence ediliyor” dedi. Çocukların dahi işkencelere maruz kaldığını dile getiren Münir, yıllar geçmesine rağmen işkencelerin azalmadığının altını çizdi. Suriye’de kadınların büyük bedeller ödediğini dile getiren Münir; Suriye polisinin gözaltına almak istediği erkeği bulamadığı zaman hanımını esir aldığını ve rehine olarak kullandığını belirtti. Birçok çocuğun hapishanelerde, yine bir o kadarının da ülkelerinin dışında doğduğunu hatırlatan Münir; “bu zulmü bu insanlara neden çektirdiler, niçin 13 yaşındayken ben vatanıma özlemlerimi yazdım ve niçin yazdıklarımdan dolayı Suriye’deki akrabalarım sorgulandı” sorularını yöneltti. Sorulması gereken çok sorular olduğunu dile getiren Münir, “ben konuşurken masun insanlar tanklar ile bombalanıyor, biz hiçbir şey yapamıyoruz. Bu tahammül edilemez bir şey. Ben hürriyetimi istiyorum ve vatanıma girme izni istiyorum,” dedi. MECİT: ESAD MOĞOLLAR GİBİ SALDIRDI Mecit kabileleri şeyhi Abdulrahim Mecit, Suriye’de farklı kabilelerin taleplerine Esad rejimini cevap vermeye çağırdıklarını; ancak Beşar Esad’ın ve Baas Partisi’nin taleplerine kulak asmadıklarını dile getirdi. Esad’ın taleplere katliamlar yaparak cevap verdiğini dile getiren Mecit, “Humus’ta Baas güçleri Moğollar gibi saldırdılar” dedi. Suriye yönetiminin gösterilerde ölen insanların bedenlerini ailelerine vermemek için toplu mezarlara gömeceklerini açıklayan Mecit; rejimin alenen halkını katlettiğini belirtti. Türkiye’ye seslenen Mecit, Baas rejimi üzerine baskı yapılmasını ve katliamlara son verilmesini için adım atılmasını istedi. Son olarak Mecit, “Peygamberimizin Hira Mağarası’nda dediği gibi ‘ biz ikimiz değiliz; üçüncümüz Allah’” diyerek sözlerini sonlandırdı. ABDURRAHMAN: ÖZGÜR SEÇİMLER İSTİYORUZ Antakya’da mülteci olarak bulunan Suriye İnsan Hakları Örgütünden Abdulhaviz Abdurrahman, Suriye’deki rejimin Cuma gününden beri yüzlerce kişiyi öldürdüğünü hatırlatarak, Baas güçlerinin tam anlamıyla katliam gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi. Suriye’de yaralıların sayısının bini geçtiğini ifade eden Abdurrahman, Suriye’de yolsuzlukların da devam ettiğini ifade etti. Abdurrahman taleplerini şöyle sıraladı: Suriye’de halkın taleplerine karşılık verilerek Baas tekelinin sonlandırılması Siyasi ve fikir suçlularının serbest bırakılması Kürtlere siyasi hakların verilmesi Belediye ve özgür seçimler için düzenleme yapılması TÜRKMENLER: REJİMİN ADIMLARI OLUMLU AMA YETERSİZ Suriye Türkmen Topluluğu temsilcisi Tarık Cevizci, Suriye Türklerinin şiddete başvuranları kınadıklarını dile getirdi. Vatanı yıkmanın ihanet olduğunu belirten Cevizci, gösterilere güvenlik güçlerinin tutumunun yanlış olduğunu sözlerine ekledi. Cevizci, rejim tarafından alınan son adımların olumlu ancak yeterli olmadığını dile getirdi. SİİDE: SURİYE REJİMİ MEŞRUİYETİNİ KAYBETMEDİ Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden Kürt araştırmacı Abdulbasık Siide “Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmedi; zaten yoktu. Bu rejim askeri darbe ile yönetimi devraldı ve Baba Esad kendisi ile devrim yapanlara karşı devrim yaptı” dedi. Siide, “halk vatanında tam bir yabancılaşma içerisindedir” diyerek yöneticilerin kim olduğu noktasında halkın kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlattı. “Suriye’de temel sorun baskı rejimidir, Suriye’de bir vatandaş havaalanına gittiğinde suçlu muamelesi görüyor,” diyen Siide, Baas ideolojisinin halktan tamamen koptuğunu sözlerine ekledi. Siide, Suriye ordusu içerisinde de mezhepsel bir sorun olduğunu hatırlattı ve rejimin güçlü kalabilmek için orduyu kullandığını sözlerine ekledi. Esad’a da seslenen Siide, “yönetemiyorum diyorsan görevi bırak” çağrısı yaptı. KİMLER KATILIYOR? Katılımcılar arasında Suriye İslam Alimleri Birliği Başkanı Şeyh Muhammed el Sabuni, Ahmet Ramazan, Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Muhammed Şıfki, Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden Suriyeli temsilciler katılıyor.
Suriyeli muhaliflerin İstanbul buluşmasında öğleden sonraki oturumda Suriyeli Kürtlerin temsilcileri isteklerini aktardı. Suriye'de günlerdir devam eden eylemler ve gelinen noktanın tartışıldığı konferansın öğleden sonraki ikinci bölümünde Suriyeli Kürtler söz aldı. Mücadelelerini anlatan Kürtler talaplerini de sıraladı. KÜRTLER TALEPLERİNİ SIRALADI İstanbul Grand Cevahir otelindeki konferansta konuşan Kürt liderlerden Rabban Ramazan, Suriye’nin farklı yerlerinde rejim karşıtı mücadele eden kardeşlerinin mücadelelerini desteklediklerini ve demokratik bir Suriye için mücadele ettiklerini söyledi. Rejimin ‘korkutma’ siyaseti uyguladığını ve muhalifleri bastırmak için komplo teorisi ürettiğini dile getiren Ramazan, “Suriye İçişleri Bakanlığı’nın el Muhaberat ile birlikte muhaliflere yönelik operasyon yapmasının durdurulmasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı. Ramazan şunları söyledi: "Hapishanelerde binlerce insan suçsuz esir tutuluyor. Bugün de aynı siyaset uygulanıyor ve göstericiler öldürülüyor. Suriye’de hükümet rejimden bağımsız değildir. Halk yönetime katılmak istiyor; Kürtlere, Türkmenlere, Asurilere uygulanan ayrımcı politikaların sonlandırılmasını istiyor" Ramazan taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Talebimiz gösterilere izin verilmesidir, gösterilerde öldürülenler ‘şehit’ olarak kabul edilsin, askeri mahkemeler kaldırılsın, siyasi suçlarla ilgili dosyalar kapatılsın, grev, medya ve siyasi partilere izin verecek kanuni düzenlemeler yapılarak çok partili sisteme geçilsin, şu an yapılan tutuklamalar ile ilgili kamuoyu bilgilendirilsin, Anayasa’daki 8. madde ortadan kaldırılsın, böylece, Suriye devletinin Kürtler, Türkmenler ve Süryanilere farklı etnik ve dini ayrımcılığı da kalkacak. VAROL: REFORM YAPACAK GÜCÜN YOKSA GÖREVİ BIRAK Konferansta konuşan yazar Ahmer Varol ise Suriye’de adaletin uygulanması ve katillerin cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi. Varol, “Yönetimden katillerin bulunmasını istiyoruz; ancak katillerin başında bizzat Beşar Esad’ın kardeşi bulunuyor. Esad kardeşine ceza verebilir mi" şeklinde konuştu. Varol gerçek anlamda reformun halkı ikna edecek şekilde yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Suriye’nin Filistin siyasetine de dikkat çeken Varol, “Bu ülkenin, Filistin’e yardım ediyor diye halkına zulmetmesine izin veremeyiz,” ifadesini kullandı. Son olarak Varol bir takım menfaat hesaplarından dolayı Suriye yönetimi ile çıkar ilşkilerinin korunması gerektiğini savunan yaklaşımların kabul edilemez olduğunun altını çizdi ve Türkiye ile İran’ın politikasını yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ekledi. MÜNİR: HAPİSANELERDE DOĞAN ÇOCUKLARIN SUÇU NE? Suriyeli bayan temsilci Azad Münir “Suriye rejimi kadın ve erkeklere zulüm açısından eşit davranıyor, Suriye’de kadına da erkeğe de aynı şekilde işkence ediliyor” dedi. Çocukların dahi işkencelere maruz kaldığını dile getiren Münir, yıllar geçmesine rağmen işkencelerin azalmadığının altını çizdi. Suriye’de kadınların büyük bedeller ödediğini dile getiren Münir; Suriye polisinin gözaltına almak istediği erkeği bulamadığı zaman hanımını esir aldığını ve rehine olarak kullandığını belirtti. Birçok çocuğun hapishanelerde, yine bir o kadarının da ülkelerinin dışında doğduğunu hatırlatan Münir; “bu zulmü bu insanlara neden çektirdiler, niçin 13 yaşındayken ben vatanıma özlemlerimi yazdım ve niçin yazdıklarımdan dolayı Suriye’deki akrabalarım sorgulandı” sorularını yöneltti. Sorulması gereken çok sorular olduğunu dile getiren Münir, “ben konuşurken masun insanlar tanklar ile bombalanıyor, biz hiçbir şey yapamıyoruz. Bu tahammül edilemez bir şey. Ben hürriyetimi istiyorum ve vatanıma girme izni istiyorum,” dedi. MECİT: ESAD MOĞOLLAR GİBİ SALDIRDI Mecit kabileleri şeyhi Abdulrahim Mecit, Suriye’de farklı kabilelerin taleplerine Esad rejimini cevap vermeye çağırdıklarını; ancak Beşar Esad’ın ve Baas Partisi’nin taleplerine kulak asmadıklarını dile getirdi. Esad’ın taleplere katliamlar yaparak cevap verdiğini dile getiren Mecit, “Humus’ta Baas güçleri Moğollar gibi saldırdılar” dedi. Suriye yönetiminin gösterilerde ölen insanların bedenlerini ailelerine vermemek için toplu mezarlara gömeceklerini açıklayan Mecit; rejimin alenen halkını katlettiğini belirtti. Türkiye’ye seslenen Mecit, Baas rejimi üzerine baskı yapılmasını ve katliamlara son verilmesini için adım atılmasını istedi. Son olarak Mecit, “Peygamberimizin Hira Mağarası’nda dediği gibi ‘ biz ikimiz değiliz; üçüncümüz Allah’” diyerek sözlerini sonlandırdı. ABDURRAHMAN: ÖZGÜR SEÇİMLER İSTİYORUZ Antakya’da mülteci olarak bulunan Suriye İnsan Hakları Örgütünden Abdulhaviz Abdurrahman, Suriye’deki rejimin Cuma gününden beri yüzlerce kişiyi öldürdüğünü hatırlatarak, Baas güçlerinin tam anlamıyla katliam gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi. Suriye’de yaralıların sayısının bini geçtiğini ifade eden Abdurrahman, Suriye’de yolsuzlukların da devam ettiğini ifade etti. Abdurrahman taleplerini şöyle sıraladı: Suriye’de halkın taleplerine karşılık verilerek Baas tekelinin sonlandırılması Siyasi ve fikir suçlularının serbest bırakılması Kürtlere siyasi hakların verilmesi Belediye ve özgür seçimler için düzenleme yapılması TÜRKMENLER: REJİMİN ADIMLARI OLUMLU AMA YETERSİZ Suriye Türkmen Topluluğu temsilcisi Tarık Cevizci, Suriye Türklerinin şiddete başvuranları kınadıklarını dile getirdi. Vatanı yıkmanın ihanet olduğunu belirten Cevizci, gösterilere güvenlik güçlerinin tutumunun yanlış olduğunu sözlerine ekledi. Cevizci, rejim tarafından alınan son adımların olumlu ancak yeterli olmadığını dile getirdi. SİİDE: SURİYE REJİMİ MEŞRUİYETİNİ KAYBETMEDİ Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden Kürt araştırmacı Abdulbasık Siide “Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmedi; zaten yoktu. Bu rejim askeri darbe ile yönetimi devraldı ve Baba Esad kendisi ile devrim yapanlara karşı devrim yaptı” dedi. Siide, “halk vatanında tam bir yabancılaşma içerisindedir” diyerek yöneticilerin kim olduğu noktasında halkın kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlattı. “Suriye’de temel sorun baskı rejimidir, Suriye’de bir vatandaş havaalanına gittiğinde suçlu muamelesi görüyor,” diyen Siide, Baas ideolojisinin halktan tamamen koptuğunu sözlerine ekledi. Siide, Suriye ordusu içerisinde de mezhepsel bir sorun olduğunu hatırlattı ve rejimin güçlü kalabilmek için orduyu kullandığını sözlerine ekledi. Esad’a da seslenen Siide, “yönetemiyorum diyorsan görevi bırak” çağrısı yaptı. KİMLER KATILIYOR? Katılımcılar arasında Suriye İslam Alimleri Birliği Başkanı Şeyh Muhammed el Sabuni, Ahmet Ramazan, Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Muhammed Şıfki, Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden Suriyeli temsilciler katılıyor.
Araplar Osmanlı'yı arkadan vurdu mu?
Araplar hafızamızda “hain” olarak, biz Arapların hafızasında “emperyalist” olarak damgalandık. Bu kara damga zamanla etkisini artırdı: İngiliz siyasetinin kendilerine “ikram” ettiği bölgelerde, kimi “kral”, kimi “emir”, kimi “sultan”, kimi de “başkan” unvanlarıyla hüküm süren diktatörlerle buna paralel olarak Türkiye’de hüküm süren “Şeflik rejimi”, kendi menfaatleri ekseninde Türk-Arap düşmanlığını körüklediler...
Araplar hafızamızda “hain” olarak, biz Arapların hafızasında “emperyalist” olarak damgalandık. Bu kara damga zamanla etkisini artırdı: İngiliz siyasetinin kendilerine “ikram” ettiği bölgelerde, kimi “kral”, kimi “emir”, kimi “sultan”, kimi de “başkan” unvanlarıyla hüküm süren diktatörlerle buna paralel olarak Türkiye’de hüküm süren “Şeflik rejimi”, kendi menfaatleri ekseninde Türk-Arap düşmanlığını körüklediler...
Çift yumurta ikizleri: Türk ve Kürt ulusalcılığı
Kürtçü siyasetin “Kürt ulusu” inşa etme yönündeki çalışmalarında, adeta Cumhuriyetin kuruluş aşamasında ve sonrasında Türk ulusu inşa etmeye yönelik uygulamaları taklit ediyor olması şaşılacak bir şey değil. Çünkü ulusçuluğun mantığı hiçbir zaman ve hiçbir yerde değişmez. Değişen tek şey, üzerinden ulus inşa edilmek istenen kavmi kimlik olur.
Kürtçü siyasetin “Kürt ulusu” inşa etme yönündeki çalışmalarında, adeta Cumhuriyetin kuruluş aşamasında ve sonrasında Türk ulusu inşa etmeye yönelik uygulamaları taklit ediyor olması şaşılacak bir şey değil. Çünkü ulusçuluğun mantığı hiçbir zaman ve hiçbir yerde değişmez. Değişen tek şey, üzerinden ulus inşa edilmek istenen kavmi kimlik olur.
Hükümet, Siyonist işgalciyle barışmak için çok gayret göstermiş
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yangın söndürme uçaklarını gönderme dahil, Türkiye'nin ilişkilerin tamiri için birçok gayrette bulunduğunu, maalesef İsrail iç siyasetinden kaynaklanan sebeplerle karşı tarafta irada eksikliği olduğunu dile getirdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yangın söndürme uçaklarını gönderme dahil, Türkiye'nin ilişkilerin tamiri için birçok gayrette bulunduğunu, maalesef İsrail iç siyasetinden kaynaklanan sebeplerle karşı tarafta irada eksikliği olduğunu dile getirdi.
İzzetimizi kaybettirecek bir siyasetin parçası olmayacağız!
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu'nun 248. açıklamasında "Otoriter ve buyurgan bir cumhuriyetin toplumdaki değişimi görmezden gelen ve zulüm ile abad olunmayacağını bir türlü anlayamayan “derin aklı” bizleri yıldırabileceğini taleplerimizden vazgeçirebileceğini düşünmekte. Hayır! bizler bu ülkede İslam’ın aydınlık yüzünü temsil eden Başörtüsünün aşağılanmasını ve içinin boşaltılmasını,ucuz pazarlıkların malzemesi yapılmasını asla kabul etmeyeceğiz. Yasağa karşı bizleri; “müslüman izzeti”ni kaybetmemize götürecek pazarlıklar içine çekmeye çalışan hiçbir söylem ve siyasetin parçası olmayacağız." denildi.
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu'nun 248. açıklamasında "Otoriter ve buyurgan bir cumhuriyetin toplumdaki değişimi görmezden gelen ve zulüm ile abad olunmayacağını bir türlü anlayamayan “derin aklı” bizleri yıldırabileceğini taleplerimizden vazgeçirebileceğini düşünmekte. Hayır! bizler bu ülkede İslam’ın aydınlık yüzünü temsil eden Başörtüsünün aşağılanmasını ve içinin boşaltılmasını,ucuz pazarlıkların malzemesi yapılmasını asla kabul etmeyeceğiz. Yasağa karşı bizleri; “müslüman izzeti”ni kaybetmemize götürecek pazarlıklar içine çekmeye çalışan hiçbir söylem ve siyasetin parçası olmayacağız." denildi.
"Son dönem PKK saldırıları Ergenekon adına yapılıyor"
İsveç'te yaşayan Kürt siyasetinin önde gelen isimlerinden Kemal Burkay, Hakkâri ve Halkalı'da meydana gelen saldırılara ilişkin olarak "PKK'nın içinde Ergenekon'un eli var" dedi.
İsveç'te yaşayan Kürt siyasetinin önde gelen isimlerinden Kemal Burkay, Hakkâri ve Halkalı'da meydana gelen saldırılara ilişkin olarak "PKK'nın içinde Ergenekon'un eli var" dedi.
Allah'tan kork Bardakoğlu!
Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde konuşan Bardakoğlu, darağaçlarında sırf şapka için sallandırılan binlerce Müslümanı görmezden gelip Türkiye'de laikliğe geçişin sancılı olmadığını iddia etti ve laiklik anlayışının uygulaması sayesinde dinin devletin ve siyasetin müdahalesi dışında kaldığını iddia etti.
Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde konuşan Bardakoğlu, darağaçlarında sırf şapka için sallandırılan binlerce Müslümanı görmezden gelip Türkiye'de laikliğe geçişin sancılı olmadığını iddia etti ve laiklik anlayışının uygulaması sayesinde dinin devletin ve siyasetin müdahalesi dışında kaldığını iddia etti.
Makaleler
Hava Durumu