
"sonun" Arama Sonuçları

Selim Sezer: “Görünen tablo, içerdiği kısmi belirsizliklere rağmen İsrail’in başarısızlığını tescil eden bir tablodur. Filistin tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir yıkım yaşayan Gazze, buna rağmen teslim olmamıştır.”

İran’ın İsrail’e müteveccihen bir avuç barut patlatmasını müteakiben ekranlarına ‘İsrail’in sonu’ diye yazan bazı yayın organlarının tutumları bizi acı acı gülümsetse de, müminler olarak İsrail’in sonunun bir gün geleceğine olan inancımız tamdır.

“Av tüfeğinin çeşitli aksam ve parçalarına” dair ticaret ise hâlâ taşmayan bardağın son damlalarından oldu. Malezya gibi ülkelerin limanlarına girişini yasakladığı İsrail bayraklı gemiler, Ekim ayından Aralık ayı sonuna kadar 86 kez Türk limanlarına giriş yaptı ve yapmaya devam ediyor.

Ebu Ubeyde: "Düşman, 20 günden fazla süren ön saldırının ardından son günlerde Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde kara manevralarına başladı. Gazze düşmana mezarlık olacak, Netanyahu ve askeri liderlerine bu savaşın sonunda diz çökeceklerini müjdeliyoruz."

Resuller ve İslam’ın davetçileri aklı başında insanlardır. Aklı başından gitmiş olanlarsa geçici olan dünya hayatına aldanarak ebedi hayatını mahvetmiş ve günün sonunda da elinde hiçbir şeyi kalmamış kimselerdir. Resuller ise büyülenmiş insanları büyüden azade ederek kendi saf akıllarıyla rablerini bulmalarını sağlayan öncülerdir.

İnsan, Allah’tan gelmiştir ve O’na dönecektir. Eninde sonunda bu yolculuk yine Rabbe dönmekle son bulacaktır. Mesele bu yolculuğun farkında olarak yapılmasıdır. Farkında olan insanın hayreti artar. Hayreti arttıkça kendi güç yetirebildiğini ve asla güç yetiremeyeceği şeyleri tecrübe eder.

Ercümend Özkan, bugün ne yazık ki çok çok az Müslümanın sebat ettiği Nebevi metod çizgisinde ömrünün sonuna kadar sarsılmaz bir duruş sergilemiş, Nebevi sünnete tâbi olma konusunda mücadele yöntemi ile namazı aynı çerçevede değerlendirmiştir.

Anlam belirsizliği bir cümle ya da ifade ile sınırlı olsaydı tercüme hatası diyerek bir açıklama yapabilirdim fakat okuduğum kitapta başından sonuna kadar aynı tercüme hatası yapılmış. Üstelik bu durum bir kitap ve bir mütercim ile sınırlı değil. Kolonyalizme dair neredeyse bütün kitap ve makalelerde sömürgecilik kavramının ısrarlı bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. “Sömürgeci olmayan emperyalizm” ile kast edilen “kolonyalist olmayan emperyalizm”dir. Emperyalizmin sömürgeci olmayan bir türünden bahsetmek herhalde Türkçe’ye özgü bir garabettir. Bu garabetin sistemli bir şekilde oluşturulduğu açıktır.

Ama bir ayet, bir hadis; sıradan bir yazı değildir. Bu tür dini okumalar tüm okumalardan farklı bir yere oturtmalıdır. O yüzden ayetleri ve hadisleri herhangi bir yazıyı okur gibi okursanız size vereceği bir fayda, katacağı bir katkı olmaz. Özellikle ayetler, kendisi için sonuna kadar açılmayan gönüllerde yer edinmez.

Ercümend Özkan, bugün ne yazık ki çok çok az Müslümanın sebat ettiği Nebevi metod çizgisinde ömrünün sonuna kadar sarsılmaz bir duruş sergilemiş, Nebevi sünnete tâbi olma konusunda mücadele yöntemi ile namazı aynı çerçevede değerlendirmiştir.

ABD’de gözaltına alınırken polis şiddeti sonucu George Floyd'un ölümü, ırkçılık karşıtı protestoların başlamasına sebep oldu. İşte başından sonuna tüm gelişmeler...

Evet, koşmamız gerekiyorsa koşmamız lazım. Sonra geç olabilir, Habibi Neccar hem koşmuştu, hem de hak yolda Resullere destek olmuştu. Ve sonunda Allah’ın rahmetiyle cennete uçtu. Mümin şahsiyetin güzel bir örneği.

İyad Kuneybi “Mursi’nin ölümünün ardından, ona yönelik sempatinin demokratik yönteme yönelik bir sempatiye dönüşmemesi gerektiğini” de dile getirdi. Ürdünlü dâvetçi, konuşmasının sonunda Mursi’ye yeniden rahmet diledi.

Soruyu ilk soran Merryl oldu: “Şeytan İmparatorluğu dağıldığına göre, yerini kim veya ne alacak?” Hiç kimse cevap veremedi. Tam bir şaşkınlık içinde birbirimize baktık. Cevap yerine, bir yığın muhtemel kehaneti mırıldandık. Sonunda Merryl kendi sorusuna cevap verdi: “Biz olacağız. Bir sonraki umacı, yeni şeytan imparatorluğu İslâm olacaktır. Batı’nın, özellikle sınai ve askerî işbirliğinin kendi kimliğini korumak, işleyişini sürdürmek için hâlâ bir şeytana ihtiyacı var."

Hamas'ın Siyasi Büro üyesi Musa Ebu Merzuk, Suudi Arabistan'ın Ramazan ayı sonunda 3 önde gelen din adamını idam etmeye hazırlandığını ifade etti.

Kalem-Der'in bu haftaki Cuma Vaazında A. Turgut Ulucak, İslami Hareketin Sonunları ve Çözüm Önerileri" başlıklı bir sunun gerçekleştirirken, Cuma Hutbesinde de Ahmed Kalkan hoca, "Yaratılış Gayemizi" konu alan bir hutbe okudu!

Herkesin kesin olarak bildiği gibi dünyadaki yaşam süresi sınırlıdır. Birkaç saat, bir gün, bir yıl, 30 yıl ya da 70 yıl... Ve herkes şunu da kesin olarak bilir ki sınırlı olan herşey eninde sonunda bitecektir. Bir insan 80 yıl da yaşasa, 100 yıl da yaşasa her geçen gün kaçınılmaz olan sona doğru ilerler. Bunun örneklerini istisnasız herkes kendi hayatında görmüştür. Uzun vadeli olarak yaptığınızı düşündüğünüz her plan eninde sonunda geçip gitmiştir. Şu anda geriye dönüp baktığınızda hayatınız hakkında söyleyeceğiniz ilk söz "ne kadar çabuk geçti!" olacaktır.

Hayat, mü’minler için bir imtihan alanıdır. Çeşitli şekillerde denendiğimiz bu alanı, imanın gereğine göre değiştirmek, ıslah etmek, dönüştürmekle yükümlüyüz. Bu görevin başarısı toplu bir eylemliliği de içerir. İslâm’ın ferdî veya toplu şâhidliğini yapmak, gerçek anlamda Müslümanca bir hayat sürdürmek, öyle kolay bir iş değildir. Bu zorlu, çileli ama sonunda ferahlığa (dünyada fethe, âhirette cennete) çıkan yolda, zulme, şirke, tuğyana bulaşmadan yürüyebilmek

İktibas Aylık Sohbetleri’nin konuğu “Türkiye’de Değişimin Yönü”konusuyla dergimiz yazarlarından Şükrü Hüseyinoğlu idi. İktibas dergisi lokalindeki sohbette konuşmacı, Eski Türkiye ile Yeni Türkiye nerede farklılaşıyor, bir İslamlaşma sürecinden söz etmek mümkün mü soruları üzerinde durdu. Salonu dolduran misafirlerce ilgiyle takip edilen sohbetin sonunda soru-cevap ve karşılıklı hasbihal bölümü yer aldı.

Kur’an nasları ve siyer bilgisinden öğreniyoruz ki, bu anlamda Mekke’de de bir “yerlilik ve millilik” anlayışı ve dayatması söz konusuydu. Darun Nedve merkezli müşrik Mekke oligarşisi, Mekke’deki yerleşik değer yargıları ve işleyişi “yerli ve milli” değerler olarak sonuna kadar savunmairadesi ortaya koyuyor ve şirke, sömürüye, tuğyana dayalı bu değer yargılarını esastan reddederek kendilerini yalnızca Âlemlerin Rabbi’nin ilahlığı ve rabliğine, yani göklerin olduğu gibi yerlerin de hükümranı olduğu hakikatine dâvet eden, dini (dünya görüşü ve hayat tarzı) ancak O’na has kılmaya çağıran Rasulullah (a.s.)’a karşı amansız bir mücadeleye girişiyorlardı.
Makaleler
Hava Durumu