"topluluk" Arama Sonuçları
Gazze Tarih Yazıyor, Tarihi Değiştiriyor
İslam arızi değil asıl olandır, yeryüzündeki yegâne hak din/hayat nizamıdır ve dolayısıyla kendisini İslam’a nisbet eden fert ve toplulukların her halükârda bu bilinç üzere bulunmaları ve bu bilinç üzere hareket etmeleri gerekir.
İslam arızi değil asıl olandır, yeryüzündeki yegâne hak din/hayat nizamıdır ve dolayısıyla kendisini İslam’a nisbet eden fert ve toplulukların her halükârda bu bilinç üzere bulunmaları ve bu bilinç üzere hareket etmeleri gerekir.
İktibas’ın yeni sayısı çıktı
“Gazze tarih yazıyor, tarihi değiştiriyor” manşeti ile çıkan yeni sayının yorumunda Gazze’deki durum ele alınırken, “İslam arızi değil asıl olandır, yeryüzündeki yegâne hak din/hayat nizamıdır ve dolayısıyla kendisini İslam’a nisbet eden fert ve toplulukların her halükârda bu bilinç üzere bulunmaları ve bu bilinç üzere hareket etmeleri gerekir” vurgusu yapılıyor.
“Gazze tarih yazıyor, tarihi değiştiriyor” manşeti ile çıkan yeni sayının yorumunda Gazze’deki durum ele alınırken, “İslam arızi değil asıl olandır, yeryüzündeki yegâne hak din/hayat nizamıdır ve dolayısıyla kendisini İslam’a nisbet eden fert ve toplulukların her halükârda bu bilinç üzere bulunmaları ve bu bilinç üzere hareket etmeleri gerekir” vurgusu yapılıyor.
Zor bir sınav alanı olarak iktidar ahlakı-II-
İslam’ın bizlere öğrettiği temel değerlerden biri emanet bilincidir. İnsanların geçmişten günümüze fert ve topluluklar planında en büyük sapmalarından biri, Allah’ın bahşettiği nimetlere emanet bilinci çerçevesinde yaklaşmak ve ictimai, siyasi, iktisadi iş, ilişki ve işleyişlerini bu bilinç çerçevesinde yürütmek yerine, mülkiyet iddiasına kalkışmaları, emaneti mülk edinmeye çalışmaları olmuştur.
İslam’ın bizlere öğrettiği temel değerlerden biri emanet bilincidir. İnsanların geçmişten günümüze fert ve topluluklar planında en büyük sapmalarından biri, Allah’ın bahşettiği nimetlere emanet bilinci çerçevesinde yaklaşmak ve ictimai, siyasi, iktisadi iş, ilişki ve işleyişlerini bu bilinç çerçevesinde yürütmek yerine, mülkiyet iddiasına kalkışmaları, emaneti mülk edinmeye çalışmaları olmuştur.
İsmailağa, Ehl-İ Sünnet anlayışı üzere bir topluluk mu?
Kutub, gavs gibi, kainat ve insanlar üzerinde (haşa) tasarruf etki ve yetkisine sahip olduğu kabul edilen "ricalul gayb" şirk inancının tam göbeğinde bulunan, yaşayan veya ölmüş şeyhlerden istimdadda bulunmayı dini bir öğreti olarak vaz eden, rabıta inanç ve pratiğiyle "aracı ilah" şirk anlayışını yaşatan batınilik temelli inanç sahibi bir topluluğun "Ehl-i Sünnet anlayışı" çerçevesinde değerlendirilmesi, tabii ki abesle iştigal, maalesef apaçık bir cehalet ürünüdür.
Kutub, gavs gibi, kainat ve insanlar üzerinde (haşa) tasarruf etki ve yetkisine sahip olduğu kabul edilen "ricalul gayb" şirk inancının tam göbeğinde bulunan, yaşayan veya ölmüş şeyhlerden istimdadda bulunmayı dini bir öğreti olarak vaz eden, rabıta inanç ve pratiğiyle "aracı ilah" şirk anlayışını yaşatan batınilik temelli inanç sahibi bir topluluğun "Ehl-i Sünnet anlayışı" çerçevesinde değerlendirilmesi, tabii ki abesle iştigal, maalesef apaçık bir cehalet ürünüdür.
Kervan mı, ordu mu?
Son yirmi yıllık süreçte Türkiye’deki “İslami kesimler”in önemli bir kısmında, mevcut laik-kemalist câhiliye düzeninin akidevi açıdan konumlandırılması, fert ve topluluklar bazında Müslümanların düzen ve aktörleri karşısındaki konumlanmaları, takınılması gereken tutum konusunda yaşanan savrulmalara, Bedir’de yaşananlar çerçevesinde bakıp, bu zaviyeden bir muhasebeye tâbi tutmakta fayda vardır.
Son yirmi yıllık süreçte Türkiye’deki “İslami kesimler”in önemli bir kısmında, mevcut laik-kemalist câhiliye düzeninin akidevi açıdan konumlandırılması, fert ve topluluklar bazında Müslümanların düzen ve aktörleri karşısındaki konumlanmaları, takınılması gereken tutum konusunda yaşanan savrulmalara, Bedir’de yaşananlar çerçevesinde bakıp, bu zaviyeden bir muhasebeye tâbi tutmakta fayda vardır.
Tribünlere oynamak mı, İslami mücadele mi?
O halde İslami mücadele de, İslam’ın bu mahiyetine, iddiasına (dâvâsına) mutabık olmak durumundadır. Böylesine köklü ve ağır bir iddiaya taraf olmuş fert ve toplulukların, “bir şeyler yapıyor görünmek” ve dahası “bir şeyler yapıyor olmak” gibi bir yaklaşım zemininde faaliyet göstermesi doğru olabilir mi?
O halde İslami mücadele de, İslam’ın bu mahiyetine, iddiasına (dâvâsına) mutabık olmak durumundadır. Böylesine köklü ve ağır bir iddiaya taraf olmuş fert ve toplulukların, “bir şeyler yapıyor görünmek” ve dahası “bir şeyler yapıyor olmak” gibi bir yaklaşım zemininde faaliyet göstermesi doğru olabilir mi?
Başka bir etnik zulüm şahidi olarak "Endülüs’ün Kız Kardeşi"
Kitabın en önemli özelliği yazarının Sudanlı olması. Sudanlı bir yazarın gelip bu kitap özelinde düşünürsek Müslüman Türkler ve onların Bulgaristan’da yaşadığı eziyetleri kaleme alması son derece ilginç. Genelde böyle bir şeyi zulme uğrayan taraftan beklersiniz. Fakat yazar, kendisini de eziyete uğrayan topluluktan kabul ediyor. Zaten “Bütün Müslümanlar kardeştir” hadisinin gereği de budur. Olayları dinlerken gözyaşları içinde kaldığını, her şeyini toplayıp oradan uzaklaştığını ve tekrar geri dönmesinin uzun zaman aldığını belirtiyor. Bu arada kendi kendini de sorguluyor ve ne Türk ne de Bulgar olduğu halde kendisini bu meseleyle ilgilenmeye itenin ne olduğunu düşünüyor. Herhalde bu da Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmek ilkesinin gereği olsa gerek.
Kitabın en önemli özelliği yazarının Sudanlı olması. Sudanlı bir yazarın gelip bu kitap özelinde düşünürsek Müslüman Türkler ve onların Bulgaristan’da yaşadığı eziyetleri kaleme alması son derece ilginç. Genelde böyle bir şeyi zulme uğrayan taraftan beklersiniz. Fakat yazar, kendisini de eziyete uğrayan topluluktan kabul ediyor. Zaten “Bütün Müslümanlar kardeştir” hadisinin gereği de budur. Olayları dinlerken gözyaşları içinde kaldığını, her şeyini toplayıp oradan uzaklaştığını ve tekrar geri dönmesinin uzun zaman aldığını belirtiyor. Bu arada kendi kendini de sorguluyor ve ne Türk ne de Bulgar olduğu halde kendisini bu meseleyle ilgilenmeye itenin ne olduğunu düşünüyor. Herhalde bu da Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmek ilkesinin gereği olsa gerek.
Lâ diyememek! -II-
Gerçektende bu sapık kavim, şimdiye kadar hiç bir toplumun yapmadığı sapıklığı kendilerine ilke olarak görmüşlerdi. Lut (as)’ da, lâ bilincini bu sapık kavme sürekli hatırlatıyordu. Maalesef kendileri bile pis bir toplum olduklarını kabul ediyor, Lut (as)’a “fazla temiz insan” diyorlardı. Allah’tan bu kadar uzak olan bu topluluk, illallah sarayını hiç mi hiç merak dahi etmiyorlardı ki, “Lâ” desinler. İşte bu kavme azap hak olmuştu.
Gerçektende bu sapık kavim, şimdiye kadar hiç bir toplumun yapmadığı sapıklığı kendilerine ilke olarak görmüşlerdi. Lut (as)’ da, lâ bilincini bu sapık kavme sürekli hatırlatıyordu. Maalesef kendileri bile pis bir toplum olduklarını kabul ediyor, Lut (as)’a “fazla temiz insan” diyorlardı. Allah’tan bu kadar uzak olan bu topluluk, illallah sarayını hiç mi hiç merak dahi etmiyorlardı ki, “Lâ” desinler. İşte bu kavme azap hak olmuştu.
Son birkaç ayın günceline ve sâbitelere dair
AmeriKAN finosu alçak PKK-PYD'liler, efendileri havadan kendileri karadan Bağuz'da çoluk-çocuk demeden yakıp katlettikten sonra DAEŞ'i bitirdik diye dün Kamışlı'da kutlama yapmışlar. Oysa sizin ve efendiniz ABD'nin Rakka'da, Deyrizzor'da ve son olarak Bağuz'da işlediğiniz vahşet, DAEŞ'in vahşetini kat be kat geçti. Gücü elinize geçirince yaptıklarınız hiç unutulmayacak. Zira kişi ve toplulukların asıl niteliği gücü ele geçirdiklerinde belli olur.
AmeriKAN finosu alçak PKK-PYD'liler, efendileri havadan kendileri karadan Bağuz'da çoluk-çocuk demeden yakıp katlettikten sonra DAEŞ'i bitirdik diye dün Kamışlı'da kutlama yapmışlar. Oysa sizin ve efendiniz ABD'nin Rakka'da, Deyrizzor'da ve son olarak Bağuz'da işlediğiniz vahşet, DAEŞ'in vahşetini kat be kat geçti. Gücü elinize geçirince yaptıklarınız hiç unutulmayacak. Zira kişi ve toplulukların asıl niteliği gücü ele geçirdiklerinde belli olur.
Doğu Türkistan’daki Çin zulmü protesto edildi: Çin'in nazi kampları kapatılsın
İHAK’ın çağrısı ile bir araya gelen topluluk, Dünyanın artık Çin’in Doğu Türkistan'daki zulmüne artık "dur" demesi ve toplama kamplarının kapatılması için baskı yapmasını istedi.
İHAK’ın çağrısı ile bir araya gelen topluluk, Dünyanın artık Çin’in Doğu Türkistan'daki zulmüne artık "dur" demesi ve toplama kamplarının kapatılması için baskı yapmasını istedi.
Fransız Gazeteci: IŞİD, kötülüğün kendisi değil, sonucudur
"Şu an için, IŞİD’le mücadele stratejisi her şeyden önce askeri. Bana göre bu bir hata. IŞİD’in sorunu, temelde siyasi. IŞİD, her şeyden önce, çözülemeyen siyasi sorunların sonucu. Aslında, özellikle Irak ve Suriye’deki Sünni Araplar, bu iki ülkenin yönetiminde kendilerine bir yer bulamıyorlar. Artık, bu iki ülkenin yönetimlerinde temsil edilmediklerini hissediyorlar. Bana kalırsa, öncelik siyasi sorunu çözmekte. Siyasi sorun çözüldüğünde; Irak ve Suriye’deki bütün topluluklar yönetimde yer edinip, temsil edildiğini hissettiğinde, IŞİD yok olacaktır."
"Şu an için, IŞİD’le mücadele stratejisi her şeyden önce askeri. Bana göre bu bir hata. IŞİD’in sorunu, temelde siyasi. IŞİD, her şeyden önce, çözülemeyen siyasi sorunların sonucu. Aslında, özellikle Irak ve Suriye’deki Sünni Araplar, bu iki ülkenin yönetiminde kendilerine bir yer bulamıyorlar. Artık, bu iki ülkenin yönetimlerinde temsil edilmediklerini hissediyorlar. Bana kalırsa, öncelik siyasi sorunu çözmekte. Siyasi sorun çözüldüğünde; Irak ve Suriye’deki bütün topluluklar yönetimde yer edinip, temsil edildiğini hissettiğinde, IŞİD yok olacaktır."
“Modernizim, köksüz bir değişimi bizlere dayatıyor”
Muş Alparslan Üniversitesinde faaliyet gösteren 5 topluluk ortaklaşa bir konferans düzenledi. Konferansta konuşan Sabiha Ateş Alpat,Modernizm’in köksüz bir değişimi dayattığını söyledi.
Muş Alparslan Üniversitesinde faaliyet gösteren 5 topluluk ortaklaşa bir konferans düzenledi. Konferansta konuşan Sabiha Ateş Alpat,Modernizm’in köksüz bir değişimi dayattığını söyledi.
Dünyadaki en büyük ikinci mülteci topluluk
Suriye'deki iç savaştan kaçan halk, dünyada Filistinlilerden sonra mülteci olarak bulunan en büyük topluluk haline geldi
Suriye'deki iç savaştan kaçan halk, dünyada Filistinlilerden sonra mülteci olarak bulunan en büyük topluluk haline geldi
Ankaralı Müslümanlardan Mescid-i Aksa eylemi
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV), Genç Birikim Dergisi, Kardelen, Umran Hareketi ve Vahdet Vakfından müteşekkil Müslümanlarla Dayanışma Platformu tarafından tertiplenen ve Köklü Değişim Dergisi okuyucularının da hazır bulunduğu Mescidi Aksa’da son aylarda meydana gelen İsrail saldırılarını telin etme ve direnen Filistin halkının yanında olunduğunun ifadesi olarak kalabalık bir toplulukla beraber Ankara Hacıbayram Camiinde Cuma Namazı çıkışı sonrası Protesto ve Basın Açıklaması eylemi gerçekleştirildi.
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV), Genç Birikim Dergisi, Kardelen, Umran Hareketi ve Vahdet Vakfından müteşekkil Müslümanlarla Dayanışma Platformu tarafından tertiplenen ve Köklü Değişim Dergisi okuyucularının da hazır bulunduğu Mescidi Aksa’da son aylarda meydana gelen İsrail saldırılarını telin etme ve direnen Filistin halkının yanında olunduğunun ifadesi olarak kalabalık bir toplulukla beraber Ankara Hacıbayram Camiinde Cuma Namazı çıkışı sonrası Protesto ve Basın Açıklaması eylemi gerçekleştirildi.
Ankara'da Kunut dualı Gazze eylemi
Müslümanlarla Dayanışma Platformu (AKEV-Genç Birikim- İLKAV- Kardelen, Vahdet) öncülüğünde ,iftar sonrası Ankaralı Müslümanlar Abdi İpekçi parkında Siyonist katliamcı İsrail’in Gazze’ye yapmış olduğu saldırıları protesto etmek ve teravih namazı sonrası kunut ve dua etmek için kadınlı erkekli bin ikiyüz kişiyi aşan bir toplulukla bir araya geldi.
Müslümanlarla Dayanışma Platformu (AKEV-Genç Birikim- İLKAV- Kardelen, Vahdet) öncülüğünde ,iftar sonrası Ankaralı Müslümanlar Abdi İpekçi parkında Siyonist katliamcı İsrail’in Gazze’ye yapmış olduğu saldırıları protesto etmek ve teravih namazı sonrası kunut ve dua etmek için kadınlı erkekli bin ikiyüz kişiyi aşan bir toplulukla bir araya geldi.
Mistik hezeyanlar ve yeni bir kutbu azam
Kitleleri "Amerikancı İslam"ın hurafelerle örülü atmosferi içinde, laik kurumlarla uzlaştırmak, devleti, orduyu, ulusçuluğu, tarihselciliği ve gelenekleri kutsar hale getirmek, hayatlarına kitap ve sünnetin değil, mistik hezeyanların, rüyaların ve metafizik imaların yön verdiği ufunetli ve ağlamaklı bir topluluk haline getirmek için önlerine bütün bu nitelikleri taşıyan parlak bir sinek kâğıdı koymak gerekir... Hoca efendi dedesinin dedesinden başlayarak ninesi, anneannesi, teyzesi, annesi, dayısı ve amcalarının faziletlerini ve kerametlerini sayıp, menkıbevi bir şecere çizerek başlıyor kendini anlatmaya.
Kitleleri "Amerikancı İslam"ın hurafelerle örülü atmosferi içinde, laik kurumlarla uzlaştırmak, devleti, orduyu, ulusçuluğu, tarihselciliği ve gelenekleri kutsar hale getirmek, hayatlarına kitap ve sünnetin değil, mistik hezeyanların, rüyaların ve metafizik imaların yön verdiği ufunetli ve ağlamaklı bir topluluk haline getirmek için önlerine bütün bu nitelikleri taşıyan parlak bir sinek kâğıdı koymak gerekir... Hoca efendi dedesinin dedesinden başlayarak ninesi, anneannesi, teyzesi, annesi, dayısı ve amcalarının faziletlerini ve kerametlerini sayıp, menkıbevi bir şecere çizerek başlıyor kendini anlatmaya.
Mısır’da cunta katliama devam ediyor
Anayasa referandumu adı verilen tiyatro katliam eşliğinde sergileniyor. Mısır’da cuntayı protesto eden topluluklara ateş açıldı ve 4 gösterici katledildi.
Anayasa referandumu adı verilen tiyatro katliam eşliğinde sergileniyor. Mısır’da cuntayı protesto eden topluluklara ateş açıldı ve 4 gösterici katledildi.
Osmanlı millet sistemi: İşleyişi ve çözülüşü
Osmanlı devletinin, egemenliği altındaki toplulukları, din ya da mezhep esasına göre örgütleyerek yönetmesine “millet sistemi” denir. Osmanlıda bu sistem İslam hukukuna dayanmaktadır. Osmanlı bu kavramı Müslümanlar ile Gayr-ı Müslimleri tanımlamak için kullanmıştır. İslam’da millet kavramı din, mezhep; bir din ve mezhebe bağlı topluluk manalarına gelir. Bu kavram Kur'an'da din ve şeriat anlamında 15 yerde geçmektedir.
Osmanlı devletinin, egemenliği altındaki toplulukları, din ya da mezhep esasına göre örgütleyerek yönetmesine “millet sistemi” denir. Osmanlıda bu sistem İslam hukukuna dayanmaktadır. Osmanlı bu kavramı Müslümanlar ile Gayr-ı Müslimleri tanımlamak için kullanmıştır. İslam’da millet kavramı din, mezhep; bir din ve mezhebe bağlı topluluk manalarına gelir. Bu kavram Kur'an'da din ve şeriat anlamında 15 yerde geçmektedir.
Kitap tanıtımı: Milliyetçiliğin Kökenleri ve Yayılması
Ulusu “hayal edilmiş bir siyasal topluluk” olarak tanımlayan Anderson; ulusu kendisine hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekilde hayal edilmiş bir cemaat olarak niteliyor.
Ulusu “hayal edilmiş bir siyasal topluluk” olarak tanımlayan Anderson; ulusu kendisine hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekilde hayal edilmiş bir cemaat olarak niteliyor.
Ümmet kavramına Kur'ani bakış
Ümmet kelimesi lügatlarda; nesil, her canlı cins, din, belirli bir zaman dilimi, nebilere tabi olma, cemaat, tek bir sınıf, belli bir zaman ve mekanda tek bir din (gaye, yol) üzerinde birleşmiş topluluk gibi anlamlara gelmektedir. Kur'an'da bu kavram tekil ve çoğul sığalarla 60 küsur yerde geçer.
Ümmet kelimesi lügatlarda; nesil, her canlı cins, din, belirli bir zaman dilimi, nebilere tabi olma, cemaat, tek bir sınıf, belli bir zaman ve mekanda tek bir din (gaye, yol) üzerinde birleşmiş topluluk gibi anlamlara gelmektedir. Kur'an'da bu kavram tekil ve çoğul sığalarla 60 küsur yerde geçer.
Makaleler
Hava Durumu