
"yeri" Arama Sonuçları

Müsaadenizle tekrarlayacağım, sıralamanın karışmaması şartıyla. Yani öncelik namazı eda etmektir. Çocukların gençlerin eğlenmesi değil. Her Ramazan şahit olduğum durumları görmekten, yazmaktan yoruldum. Gönlüm yoruldu.

Ramazanda takva özlemimiz daha da coşuyorsa, Kur’an’a olan açlığımız dayanılmaz hale geliyorsa, Rasûlullah'a olan bağlılığımız bizi yerinde duramaz hale getiriyorsa, işte o zaman akidemizin düzgün olduğunu anlıyoruz.

Kısacası tarihsel anlayış ve kimlikler üzere rekabet yerine, Kitab-ı Kerim'in öğrettiği velayet bilinci (Bkz: Tevbe 71. ayet) üzere hareket etmekten başka çıkar yol yoktur.

Doğu Türkistan’da Müslümanlar için Ramazan, ibadet ve manevi huzurdan çok, yasaklar ve baskılarla anılan bir dönem haline geldi. Çin yönetimi tarafından yıllardır uygulanan kısıtlamalar nedeniyle bölgede yaşayan Müslümanlar, dini vecibelerini yerine getiremez hale geldi. Oruç, teravih namazı ve diğer ibadetler tamamen yasaklanırken, bölge halkı dini kimlikleri nedeniyle çeşitli baskılara maruz kalıyor.

Cuma hutbesi: İlim, Ayrıştırmak Yerine Birleştirmeli I Mehmet Gündüz I Kur'an Nesli İlim Merkezi

İş, ev, araba… İnsanlar bunlar için çalışıp çabalamıyorlar mıydı? Oysa bakın bir karede işyeri de, ev de, araba da yıkıntılar altında kalmış, terk edilmişti. Kur’an’da kıyametin tasvirini yapan Zilzal, Kıyamet, Tekvir, Karia, İnfitar, İnşikak gibi surelerdeki kimi anlatımları adeta birebir gözlemleyebiliyordum.

Dr. Hussam Ebu Safiya, tüm benliğiyle zulme karşı durdu. Mesleğinin ve mümin kimliğinin tüm gereklerini yerine getirerek mücadelesinde yalnız kalmasına rağmen yılmadı. İyilerin safında kalmanın kaderi hep yalnızlık olmamalıdır. Bu konuda bu kadar yalnızlık, bu kadar suskunluk iyilikler için, yarınlar için hiçbir umut taşımıyor. Bu suskunluk, tepkisizlik, keyfilik zalimleri daha da zalimleştiriyor.

Yaqeen İslami Araştırmalar Enstitüsü Başkanı ve Amerikalı insan hakları aktivisti Ömer Süleyman’a göre, boykot hareketi, ırkçılık ve baskıya karşı direnişin en güçlü araçlarından biri olduğunu kanıtlayarak sınırlar ve ideolojileri aşıyor ve insanları ortak bir adalet talebinde birleştiriyor.

Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Genel Sekreteri Christopher Lockyear, İsrail’in saldırıları altındaki Gazze’de yaşayanların kıyamet koşullarında hayatta kalmaya çalıştığını ancak burada hiçbir yerin güvenli olmadığını belirtti.

Hedefe vasıl olduğumuzda oradaki muhabbet ve fikri diyalog sırf bilgilenme, bilgi yükleme, tek taraflı dikteden ziyade göz göze, nefes nefese, ‘ru be ru’ görüşmelerin önemini ve yerini bir kez daha yakinen müşahede etmemize vesile oldu. ‘Bilgi ve görgü’ meselesi iç içe…

Nübüvvet müessesesi tevhid bilincinin diri tutulması için var edilmiş değil mi? Kur’an’ı doğru anlamaz, ulûhiyet ve ubudiyet kavramlarını yerli yerine oturmazsak tevhidi de doğru anlayamayacağımız kesin. Ki bugün yaşanan sapmalar aslında bunun tipik birer örneğidir.

Bugün için “ümmet” sözcüğü, seküler kesimlerce, kullanımı Müslümanlara terk edilmiş, onlar lehine kendilerinin kullanım hakkından feragat ettikleri bir şekle bürünmüştür. Zira seküler dünya, ümmet yerine “ulus”u doğurmuştur! En az ümmet kadar dini /Kur’ani bir kavram olan “millet”i kullanmakta hiçbir beis görmezken, bu dünya, ümmeti kullanmaktan özenle kaçınmaktadır. Bunda da, ümmet kavramının halifelik yönetimiyle olan yakın alakasından kaynaklanan tabir caizse bir kuyruk “kuyruk acısı” söz konusudur.

İktibas Dergisi’nin yeni sayısı “Yaklaşan Seçimler ve Müslümanların Ahvali” manşeti ile çıktı. Derginin yorumunda, “Artık, bilinç sahibi olanların bile mücadele etmek yerine eklemlenmeyi tercih ettikleri bir vasatı yaşamaktayız” vurgusu yer aldı.

Türkiye toplumu, böyle hep ağlamak yerine dünyada da ahirette de yüzünün gülmesini istiyorsa, bir asırlık Kemalizm irtidatından tevbe edip İslam'a dönmelidir.

Bu noktada Ercümend Özkan’ın, modern cahiliyenin kavramları karşısındaki net duruşu öne çıkmaktadır. Mesela demokrasiyi “Hevaya uyma rejimi” olarak tanımlamıştır ki, bu tanıma 12’den vurmak desek yeridir.

AKP Hükümeti, toplumdan yükselen İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere AmeriKAN üslerinin kapatılması taleplerine kulaklarını tıkıyor, somut bir adım atmak yerine miting yaparak dostlar tepkide görsün politikası uyguluyor.

Türkiye'deki İslami dâvet ve mücadelede müstesna bir yeri ve katkısı bulunan Ahmed Kalkan hocanın ikinci vefat yıldönümü bugün. 16 Ekim 2021 günü aramızdan ayrılan Ahmed hocamıza Rabbimizden rahmet dilerken, ona dair bir tanıklık yazısını tekrar paylaşmakta fayda görüyoruz.

Kendisiyle hükmedilsin diye inzal olunan Kur'an'ın ahlak ve ahkâmına ittiba etmek yerine, Batının heva ürünü ideoloji ve yasalarına tâbi olanlar ve onları uygulayanların Kur'an'a sahip çıkma iddiası münâfıklıktan öteye geçemez.

Müslümanlar, 'buyur Allah'ım buyur da emrini yerine getirelim' dedikleri halde, rablerine verdikleri sözü tutmuyorlar. Allahuekber nidalarıyla yeri göğü inlettiklerinde samimi değiller miydi ki, halen Allah'tan gayri her türlü tağut yeryüzüne egemen?

Yaratmanın ve emretmenin elinde olduğu Rabbimizin farzına uymak yerine, çağın dayattığı tarzların peşisıra koşuşturmanız, Rabbinizin emirlerine tâbi olarak anlamlı bir hayatın öznesi olmak varken, modernizmin iğvasına kapılarak tüketilen, tüketen ve tükenen bir hayat anlayışının nesnesi olmanız, siz farkında olmasanız bile biz mü’minleri fazlasıyla üzmektedir.
Makaleler
Hava Durumu