
"yok" Arama Sonuçları

İnananların sayısı, tüm Rasuller ve Nebiler dönemlerinde tarih boyunca genelde azınlık olarak kalmıştır. Ancak Rabbimizin hiçbir buyruğunda kemiyeti, Allah’a ‘gönülden’ boyun eğen az sayıdaki kimselere tercih ettiğine dair bir delil yoktur.

Cuma sohbeti: Güncel Bir Hac ve Umre Fıkhımız Yok I Şükrü Hüseyinoğlu I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Kısacası tarihsel anlayış ve kimlikler üzere rekabet yerine, Kitab-ı Kerim'in öğrettiği velayet bilinci (Bkz: Tevbe 71. ayet) üzere hareket etmekten başka çıkar yol yoktur.

İngiliz yazar Petronella Wyatt, feminist hareketin kendisi ile birlikte tüm bir nesli hayal kırıklığına uğrattığını ifade ederek, feminist kadınların bir noktada kendilerini yalnız bulduğuna dikkati çekiyor.

Oysa biz Müslümanlara bu yarışı sonlandırmamız ve yaradan Rabbe kulluk yarışı emredilmişti. Biz yaradan, tek olan Rabbin rızası için mi yarışıyoruz yoksa şeytanın güzel gösterdikleri için mi? Oysa okuduğumuz kitap bize yarışacağımız bir yol sunmuştu, takvada yarışın diyordu. Biz takvayı mı yanlış anladık acaba!

"İdeolojik-ırkçı-sömürgeci inşa ürünü olan bilgi’nin, fikirlerin, felsefe’nin kavram ve kurumların, bir toplumun dünya görüşüne, hayat tarzına uygun olup olmadığı düşünülmeden, hazır-paketlenmiş halde ithal edilmesi, ilgili toplumların/toplumun ontolojik/epistemolojik yok oluşuna işaret eder…"

İşgal çetesinin, Gazze Şeridi’nde 4 ayı aşkın süredir devam eden saldırılarında evi yıkılan ve yaralanan Filistinli Eymen Ehil, “Ölüyoruz, sesimizi duyan yok” sözleriyle dünyaya seslendi. Ehil, “Direnmekten vazgeçmeyeceğiz. Bütün çocuklarımızı da öldürseler direnmeye devam edeceğiz. Burası bizim vatanımız, onu kimseye bırakamayız” diye konuştu.

Middle East Monitor Direktörü Davud Abdullah: Avrupalılar, Amerika’da, Avustralya’da, Afrika’da gittikleri her yerde bu tavrı sergiledi. Toprağı ele geçir, mümkün olduğunca çok toprak al ve direnenleri yok et.

Gazze Şeridi’nde Hamas’a bağlı hükümet, işgal çetesinin 7 Ekim’den bu yana bölgeye düzenlediği saldırılarda “400 Filistinli ailenin yok edildiğini” duyurdu.

Bugün, Türkiyeli Müslümanların yarım asrı geçen mutedil tevhidi birikimleri maalesef bu iki yönden kemirilmekte, alenen yok edilmektedir.

Döğer: En baştan Allah’ı ve O’nun hayat nizamı olarak vazettiği dini yok sayan bir hayat tarzına karşı çıkmak, Müslümanlardan bir Müslüman olarak benim imana tekabül eden itirazımdır. Bu sebepten modern tasavvura, onun dayattığı yaşam tarzına, davranış kalıplarına itiraz ediyorum.

Modernizmin, insanı, insan aklını ve bu çerçevede “bilimi” mutlaklaştırmasına/putlaştırmasına mukabil, postmodernizm hiçbir mutlaklık ve sâbite tanımama, bırakmama yaklaşımıyla hareket etmiş, hakikat fikrini yok etme ve sâbitesizliği temel dünya görüşü haline getirme çabası içine girmiştir.

Mehmet Akif Koç, ahlakın imanın şartlarını bile önceleyen bir aşama olduğuna dikkat çekerek, “Hazreti Peygamber döneminde Müslüman olacak olanlarda önce ahlaki değişim gözlemleniyordu. Herkes bir insanın Müslüman olacağını hissediyordu zaten davranışlarından. Böyle bir sorunumuz yok mu bizim?” sorusunu yöneltti.

Allah’ı yok sayan, sadece O’nun adını kullanarak kendisine meşruiyet ve halk desteği sağlayan bu sisteme dahil olduğu, verdiği oylar ile şu veya bu kişinin, partinin, görüşün iktidara gelmesine sebep olduğu için Rabbine ne cevap verebilecektir insan. Din konusunda ehven-i şer diye bir kuralın olmadığını bildiği halde kendisini bununla mı savunabilecektir.

Kısacası, cahiliye döneminde Hicaz bölgesinde ciddi oranda bir "mülteci" kitlesi vardı, fakat "mülteci sorunu" yoktu. O insanalr, mülteci olarak kendiklerine sığınanlara düşmanlık değil,i ev sahipliği yapmışlardı. Tabi bu durum, İslam döneminde daha da yaygın ve örnek bir hale geldi.

Şükrü Hüseyinoğlu: Bugün yaygın bir istikamet krizi yaşandığı, maalesef acı bir gerçektir. Rabbimiz “Haktan sonra dalâletten başka ne vardır?” (Yunus 32) buyurarak, hak ile dalâlet arasında bir “ara form” olmadığını, bir anlayış ve işleyişin ya hak, ya dalâlet olduğunu bildirdiği halde, bugün maalesef İslami bağlamından koparılmış ve tamamen reel politik bir yaklaşıma indirgenmiş bir “maslahat” algı ve söylemiyle, bâtıl bir işleyişe destekçi ve taraftar durumuna düşen ciddi bir potansiyelin varlığına tanıklık ediyor ve gerçekten çok üzülüyoruz.

Müslümanlar açıklıkla insanları Allah’ın dinine çağırır, İslam’dan başka hiçbir düzen, sistem, ideoloji ve yaşama biçiminin yeryüzüne hayır, bereket, kardeşlik, saygı ve sevgi getiremeyeceğini, avazları çıktığı kadar söyleyebilirlerse, o zaman bir şahitlikten bahsedilebilir. Yoksa mevcut siyasi partilerden birine eklemlenip, rejimin ‘güvenlikli’ mekanlarını siper edinerek, sisteme göz kırpan aktivitelerle şahitlik yapmak pek sahici görünmemektedir.

Depremzedeler Ramazan ayı boyunca iftar ve sahurlarını rahat yapabilsinler diye yemek ikramımız olacak ve bölgemizde ihtiyaç sahibi, yoksul, yetim aileler için kumanya, gıda alışveriş kartı, zekat, sadaka, infak, fitre dağıtımı yapacağız inşaallah. Bu hayır çalışmasında sizlerinde desteğini bekliyoruz…

Siyonist iç sahada aktif olan aktörler /gruplar yetmiş yıldır yaptıkları gibi artık ihtilaflarını idare edemiyorlar. Buna imkanları da yoktur.

Her şeyi kabul etmek, yine her şeye huyurun efendim, doğru söylüyorsunuz ve haklısınız efendim demek, kaliteli, nitelikli, keyfiyet sahibi, karakterli ve şahsiyetli insanların değil, daha ziyade karaktersiz, şahsiyetsiz, ilkesiz menfaat düşkünü, haysiyet yoksunu ve de onursuz, münafık tipli, bukalemun insanların vasıflarıdır...
Makaleler
Hava Durumu