Bir daha soruyoruz: NATO'ya kim "One minute" diyecek?

Yeri gelince İslam dünyasının model ülkesinin model lideri pozlarında esip gürleyen ve bu yüzden de meydanlarda posterleri açılan Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın NATO'nun cinayetleri karşısında sus-pus olması önemli mesajlar içeriyor.

28-02-2011


İslam ve Hayat

Geçtiğimiz hafta içerisinde işgalci katil NATO güçleri, Afganistan'ın Kunar vilayetinde gerçekleştirdikleri bombardımanda 29'u çocuk, 20'si kadın olmak üzere 65 Afganlı'yı hunharca katletmişti.

İşbirlikçi Afganistan yönetimi hadiseyi kınamalarla geçiştirmeye çalışırken, İslam dünyasından da ciddi bir tepki yükselmemesi dikkat çekti.

Bilindiği gibi, Türkiye'nin de dahil olduğu Afganistan'daki işgalci NATO güçleri, 10 yıldır Afganistan ve komşu Pakistan'da sürekli yerleşim birimlerini bombalaıyor ve katliamlar gerçekleştiriyor.

Libya'da katliam gerçekleştiren diktatör Kaddafi için ayağa kalkan dünya kamuoyunun 10 yıldır süren NATO katliamlarına sesiz kalması aslında insani duyarlılık nutuklarının bir yalandan ibaret olduğunu ortaya koymaya yetiyor.

Yeri gelince İslam dünyasının model ülkesinin model lideri pozlarında esip gürleyen ve bu yüzden de meydanlarda posterleri açılan Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın NATO'nun cinayetleri karşısında sus-pus olması da bu meyanda önemli mesajlar içeriyor. 

Ve biz, tam bir yıl önce bu sitede yayınlanan bir yazıyla sorduğumuz gibi yine soruyoruz: NATO'ya kim "One minute" diyecek?

19 Şubat 2010 tarihinde bu sitede yer alan konuyla ilgili bir yazıyı yeniden paylaşıyoruz:

NATO'ya kim "One minute" diyecek?

Şükrü Hüseyinoğlu

Geçtiğimiz hafta Katar’da düzenlenen ABD – İslam Dünyası Forumu’nda onur konuğu olarak açılış konuşmasını yapan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan’ın, fok balıklarının avlanması karşısında ayağa kalkan insanlığın Gazze’de fosfor bombalarıyla katledilen çocuklar için tepkisiz kalmasını eleştirdiği ve ''Her alanda adaleti, barışı, hukukun üstünlüğünü ve barışı savunmalıyız. Dünyanın neresinde olursa olsun çocukların öldürülmesi, kadınların öldürülmesi, masum insanların katledilmesi, insan haklarının ihlal edilmesi ve insani değerlerin ihlal edilmesi altını çizerek ifade ediyorum eşit derecede kötüdür” sözlerini sarf ettiği gün (14 Şubat Pazar), işgalci ABD'nin insansız uçaklarla Pakistan’ın Veziristan bölgesindeki saldırısında 7, ABD güdümlü savaş ve işgal örgütü NATO’nun Afganistan’ın Helmand eyaletindeki saldırısında ise roketin bir eve isabet etmesi sonucu 12 Müslüman katledildi.

İslam Dünyası ile ABD arasındaki sorunların masaya yatırılması ve bu çerçevede diyaloğun artırılması iddiasıyla toplanan bir forumun gerçekleştirildiği gün, ABD ve müttefiklerinin Pakistan ve Afganistan’da çocuk ve kadınların da arasında bulunduğu 19 Müslümanın kanına girmesi ve buna karşılık forumda İslam dünyasının bu bölgesindeki Amerikan katliamlarının gündeme getirilmemiş olması düşündürücüdür.

Geçtiğimiz yıl Davos’taki Dünya Ekonomi Forumu’nda Siyonist işgal rejimi şefine karşı vicdan sahibi herkesin alkışladığı bir çıkış yapan Erdoğan’ın, orada sarf ettiği “One minute” cümlesiyle sembolleşen bu çıkışı daha sonra çeşitli platformlarda ve son olarak Katar’daki ABD-İslam Dünyası Forumu’nda da sürdürmesi takdire şayan bir tutum. Lakin “Dünyanın neresinde olursa olsun çocukların öldürülmesi, kadınların öldürülmesi, masum insanların katledilmesi ve insani değerlerin ihlal edilmesi”ne tepki göstermek gerektiğini ifade eden Erdoğan’ın son yıllarda özellikle Afganistan ve Pakistan’da kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce Müslümanın kanına girmiş ve girmekte olan ABD ve NATO’ya “One minute” demekten imtina etmesi açık bir tutarsızlığı ifade etmektedir.

İslam Dünyası ile ABD arasındaki sorunları konuşmak iddiasıyla düzenlenen bir forumda, Obama’nın İstanbul ve Kahire konuşmalarının diyalog adına olumlu ve cesaret verici mesajlar içerdiğini söyleyip de, aynı Obama’nın Afganistan ve Pakistan’da günaşırı akıttığı Müslüman kanlarını gündeme getirmemek ne kadar tutarlıdır?

2. Dünya Savaşı sonrası, ABD ve müttefikleri tarafından Komünist blokun yayılmasına karşı tedbir olarak kurulan (4 Nisan 1949) NATO, 1991 yılında Sovyetler’in çöküşü ve soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte varlık gerekçesini kaybetmiş, fakat Amerikan emperyalizminin savaş örgütü olarak varlığının devamını sağlamak için yeni bir düşman konseptine kavuşturulmuştur. Bu yeni düşman “Köktencilik” adı altında İslam ve Müslümanlar olacaktı.

NATO, bu konsept değişikliğinden sonra tüm dikkatini İslam coğrafyasına yönlendirmiş ve 2001 yılındaki Afganistan işgaliyle birlikte fiilen İslam coğrafyasına yönelik Amerikan işgal politikalarına dahil olmuştur. 2001 yılından bu yana Afganistan’da “terörle mücadele” adı altında köyleri, kasabaları bombalayıp katliam üstüne katliam yapan NATO’nun destekçilerinden biri de, 1952 yılından bu yana NATO üyesi olan Türkiye’dir. Türkiye, 2001 yılındaki Afganistan işgaline NATO kapsamında dahil olmuş, o günden bu yana da özellikle Kabil ve çevresinde önemli bir rol oynamıştır. Son gelen haberler, Afganistan’da bulunan Türkiye askerlerinin artık “operasyonlara” da dahil olmaya başladığı yönündedir. Afganistan’daki ISAF’ın komutanı Stanley A. McChrystal, iki hafta önce yaptığı açıklamada, “Türk askerleri Afgan halkı için savaşıyor, onlara hizmet ediyor ve bunun karşılığında ne zengin oluyorlar ne bir şey kazanıyorlar” şeklinde övgülerini dile getirmekteydi.

Dört ay önce, Gazze katliamına tepki olarak Anadolu Kartalı Tabikatı’na katılmasına izin vermeyip, 28 Şubat sürecinden beri yol geçen hanı yaptığı Konya Hava Üssü’nü Siyonist işgal rejimine kapatan Ak Parti Hükümeti’nin, buna karşılık Afganistan ve Pakistan’da kan dökmeyi sürdüren NATO’nun Awacs uçaklarına aynı hava üssünü hiçbir zorluk çıkarmadan açması, yukarıda sözünü ettiğimiz tutarsızlığın acı sonuçlarından biri olmuştur.

Dışişleri Bakanlığı’nın konuyla ilgili açıklaması bile, bu konuda sergilenen işbirlikçi tutumun pervasızlığını gösterir nitelikteydi. Bakanlık, NATO makamlarının Afganistan'daki "operasyonlar" çerçevesinde Türkiye'den Awacs uçaklarının Konya Hava Üssü'nden geçici olarak yararlanması isteğinde bulunduklarını, kendilerinin de buna "ISAF operasyonuna yaptıkları kapsamlı katkılar çerçevesinde" olumlu cevap verdiklerini açıklamıştı.

Evet, İslam coğrafyasının bir bölgesinde ABD – İslam Dünyası Forumu adı altında bir toplantının düzenlendiği ve orada ABD Başkanı’nın Ankara ve Kahire’de verdiği “dostluk ve işbirliği” mesajlarına atıflar yapıldığı gün Afganistan ve Pakistan’dan gelen ABD ve NATO katliamı haberleri ABD’nin diyalogdan ve işbirliğinden neyi kastettiğini açıkça göstermiştir. Vicdandan, insani değerlerden söz edenlere düşen, bu kanlı oyuna karşı durmak ve mazlumların safında yer alarak zalimlere “One minute” demektir.

İLGİLİ HABER: NATO ÇOĞU KADIN VE ÇOCUK 65 AFGANLIYI KATLETTİ

Etiketler : #Bir   #daha   #soruyoruz:   #NATO'ya   #kim   #One   #minute   #diyecek?   
YORUMLAR
  • metin   28-02-2011 17:05

    duyarlı sorgulayıcı ve sorumluluk duyan kardeşim sizi takdir ediyor Allah sizden razı gelsin diyorum

  • HUSEYIN SASMAZ   28-02-2011 14:00

    Ey Hain Yöneticiler Ne Zamana Kadar Amerika'nın Kuyruğuna Takılmaya Devam Edeceksiniz?! Kiralık Amerikan Katiller, Lahor Şehrinde Güpegündüz İnsansız Uçak Saldırılarına Benzer Şekilde Üç Vatandaşı Öldürdü Pakistan Hükümeti, Blackwater Şirketi'nin alenen patlamalar gerçekleştirmesine ve insanları kaçırmasına izin verdi. Zira dünkü olay Pakistan Hükümetinin hain yöneticilerinin, Amerikalılara güpegündüz katliam yapma sözü verdiğini göstermiştir. Halkına ihanet etmede eşine ender rastlanan Pencab Eyaleti Başbakanı, katili gizlemek için polisi kullanarak gerçek Amerikan katilini kurtarmak için elinden geleni yaptı. Zira polis, alelacele "kurban" gençlerin fakir mahallelerden birinden olduğunu ve olaydan onların sorumlu olduğunu açıkladı. Ne ilginçtir ki hiçbir kimse niçin kurşunlar alınlarına değil de başlarının arkasına sıkıldı diye sormadı? Ayrıca hiçbir kimse Amerikalı katilin, kurşunları yan camlardan değil de arabanın ön camından sıktığının nedenini öğrenmeye çalışmadı? Oysa bu Amerikalının soygun olduğunu iddia ettiği bu tür olaylarda genellikle kurşun, yan camlardan sıkılır!! Keza bu Amerikalının öldürdükten sonra kurbanların resimlerini niçin çektiğini hiçbir kimse önemsemedi?! Bu öldürme olayları akıllarımıza Blackwater'ın dilediğini öldürdüğü ve hiçbir ceza almadığı Irak hatıralarını getirmektedir. Varit olan soru şudur: Pakistan Hükümetinin işlemediği iğrenç bir eylem kaldı mı?! Pakistan'ın iktidar partilerinin yanı sıra "dost muhalefetin" üzerinde ittifak ettiği bundan daha büyük bir hıyanet kaldı mı?! Demokrasiyi koruyan kafir sistem, kiralık katilleri koruyarak kendisini ifşa ettiği gibi şimdi de diplomat vizesi ile değil de turist vizesi ile girmesine rağmen Cenevre Sözleşmesi kılıfı altında bu katili korumanın planlarını yapmaktadır. Dolayısıyla bu kişi, onların kendi kanunlarına göre bile diplomatik dokunulmazlığa sahip değildir. Ey Müslümanlar! Üç Müslümanın Katledilmesi Harekete Geçmeniz İçin Yetmez mi?! Bu yöneticileri alaşağı etmek için hem sizler hem de otoritenin gerçek sahipleri olan Pakistan'ın şanlı silahlı kuvvetleri kıyama kalkınız ve Pakistan sokaklarını doldurunuz. Ey Pakistan Ordusundaki Erler ve Subaylar! Müslümanlara yönelik toplu imha operasyonlarına şahit olurken kışlalarınıza çakılıp oturacağınıza kalkınız ve görevinizi yapınız. Hain yöneticileri alaşağı ediniz ve Hilafeti kurması için Hizb-ut Tahrir'e nusret veriniz. Zira Amerika'yı bölgeden çıkarmamızı sağlayacak yegane yol budur. Aksi takdirde zillet bu ülkeyi terk etmeyecektir.

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN