Cennet tasavvurunda sapma
Gerçek müminler herkesin cennete girme ihtimali olduğunu düşünenlerdir. Öte yandan takva dışındaki tüm üstünlük iddialarının dünyayı cehenneme çevirdiğini unutmazlar.
16-11-2016
Adeta Cehenneme çevrilen Suriye’den kaçan Müslümanlar, memleketlerinden bakınca cennet gibi görünen Avrupa’ya sığınmak uğruna boğulmayı göze alıyorlar. Öte yandan Avrupa vatandaşı Müslümanların bir kısmı, kaçak olarak Suriye’ye girmeyi orada savaşıp şehit olmayı cennete açılan bir kapı olarak görüp her türlü badireyi göze alıyorlar. Yani birine göre cennet sayılan diğerine göre cehennem olarak görünüyor. Ortak olan nokta ise cennet olarak gördüklerine ulaşmak için her türlü zahmete katlanmayı göze almaları…
Cennet algısı dünyayı şekillendiriyorsa, dine dünyayı cennete çeviren bir misyon yükleniyorsa, cennet nasıl bir yerdir? Cennet’e iman edenler aslında neyi istemektedirler?
Yahudiler, “Cennete sadece Yahudiler girecek” diyorlar. Hıristiyanlarda “Cennete sadece Hıristiyanlar girecek” diye iddia ediyorlar. Oysa bu iddiaları onların boş kuruntularından ibarettir…(Bakara / 111) Ayetine göre Ehli kitap, cenneti sadece kendine yakıştırmakta kendi dışında kimseyi layık görmemektedir. Bu delilsiz iddianın sahiplerinin muharref kitaplarını esas alan sistemlerinde kendi gibi olmayanların coğrafyalarını cehenneme çevirmekte beis görmezler. Dünyada üç yüz bin kişi, vur patlasın çal oynasın şeklinde yaşam sürebilmek için 7 milyar insana cehennemi yaşatırlar. Onlar tıka basa doyarken diğerinin açlıktan ölmesini, mutlu azınlığı üstün(!) kılan Tanrı’nın yazgısı sanırlar…
Cennet, sıcağın yakmadığı, soğuğun dondurmadığı, ihtiyarlığın ve mecburiyetlerin olmadığı, hurilerin, altlarından sular çağlayan köşklerin, baldan ırmakların, genç hizmetçilerin, olduğu bir yerdir tanımlamasını yeterli gören Müslümanların Ehli Kitap’tan bir farkı yoktur. Ana başlığı unutarak ‘zevkü sefa’ üzerinden tanımladıkları cennet fikri onları, sağcı, liberal, kapitalist, faizci ve batıcı kılması kaçınılmazdır. Sahip olduklarının %2,5’unu verdikleri sürece kalan %97,5 ile iştahlarının ve dünyevi şehvetlerinin peşinde koşmakta beis görmezler. Kendilerinin zengin olmasının diğerlerin de fakir kalmasının paylaşmayıp yığdıklarından dolayı değil Er Razık olan Allah’ın tasarrufu olduğu iftirasına sığınırlar.
Kendilerinden görmediklerinin sonlarının cehennem olacağı iddiası, güçleri nispetinde ötekilere hayatı dar etmeyi helal(!) kılar. Karşı tarafı cehennemlik olmakla suçladıklarından otomatikman cennetliktirler. Şii’lere göre Sünniler, Sünniler göre Şiiler cehennem ehlidir. Ehli kitabın iftirasını sürdürene bu da yetmez. Mezhep, tasavvuf, cemaat, hizip, selefilik üzerinden ötekini cehennemlik görme azgınlığı İslam coğrafyasını cehenneme çevirmektedir.
‘Allah, darüsselâma çağırıyor ve dilediğini bir doğru yola hidayet buyuruyor’Yunus suresi 25. ayetinden anlaşılan odur ki cennet darüsselâmdır. Yani insanların mallarının, canlarının ırzlarının diğerlerinin elinden, dilinden ve belinde emin olduğu sonsuz emniyet yurdudur. Tüm kibirlerinden ve üstünlük iddialarından sıyrılmadan oraya girilemez. Cennetlik müminler diğer müminlerin kardeşidir ve onların aralarının açılmasını hoş görmezler. Ellerindekini yığmak yerine cennet karşılığında başa kakmadan ihtiyaç sahibi kardeşleriyle paylaşırlar. Müminlerin cennet tahayyülü, bulundukları her yeri emin belde kılmaktır. Onlar selam verdiklerinde karşısındakinin canın, malının, ırzının kendisine emanet edildiği şuurundadırlar. Davranışları selamlarına uygun olarak merhamet ve karşısındakinin bereketini artırmak üzeredir. Selam üzerine kurdukları, adalet, merhamet ve paylaşmak üzerine şekillendirdikleri beldelerini korumak için canlarını vermekten kaçınmazlar.
Zulüm sistemine mecbur kalsalar bile müminler, darüsselâm olan cennete olan imanları nedeniyle karşılıksız iyiliklerini yeterli görmezler. İhtiyaç sahipleriyle paylaşacak bir şeylerinin olmamasından üzüntü duyarlar. Cennete varana dek müminliklerinin bir iddia olduğunu bildikleri ve üzerinde titizlendiklerinden dolayı kimseyi suçlamazlar. Cehenneme düşecek olanları bu yoldan vazgeçirmek uğruna gayret göstermekten geri durmazlar. Gerçek müminler herkesin cennete girme ihtimali olduğunu düşünenlerdir. Öte yandan takva dışındaki tüm üstünlük iddialarının dünyayı cehenneme çevirdiğini unutmazlar. Salih amellerinin devamından dolayı Allah’tan bir lütuf olarak verilecek Cennete, uydurulmuş unvan sahiplerinin yardımıyla gidilemeyeceğini bilirler ve kandırılamazlar.
Ebû Yahya Üseyd İbni Hudayr (rah) rivayetine göre Medinelilerden bir adam:
— Ey Allahın Resulü, falan kişi gibi beni de vali tayin etmez misiniz? dedi.
Resulullah (sav); “Siz, benden sonra adam kayırma olaylarına şahit olacaksınız. Bunlara itibar etmeyin. Nihayet (kıyamet günü) Kevser havuzunun başında bana kavuşana dek sabretmekte kararlı olunuz!” buyurdu ( Buhârî, Fiten 2,; Müslim, İmâre 48, Fedâil 27,28)
Hadisinde de görüldüğü üzere, liyakati mahveden, adam kayırmanın kötü sonuçlarının selam sistemini bozacağından dolayı Resulullah (sav), cennete kendisi için hazırlanan makamı bile paylaşmayı önermiştir. Zira iktidarın dağıttığı sahte cennetlere sahip kılınan unvanlar ve bunlara oluşturulan protokoller o beldeyi cehenneme çevirecek ve takva dışındaki üstünlükler, sonunda kan dökülen kavgalara neden olacaktır.
Sahi senin ve cemaatinin cennet beklentisi, insanlığa nasıl bir sistem öneriyor?
Şevket Hüner
Makaleler
Hava Durumu