Filistin davasının neresindeyiz?
Filistin davasının neresindeyiz? Filistin'in işgal edilmişliğine, sürgün ve hepsinden önemlisi Kudüs'ün esaretine dair uzun vadeli stratejik bir bakış açımız var mı? Devletin kendi dengeleri bir yana bağımsız oluşumların Filistin'e sadaka ve yardım toplamaktan öteye bir bakış açısı geliştirdikleri söylenebilir mi?
05-07-2016
Eğer Türkiye'de şu anda yapılan tartışmalar, ortaya çıkan kamplaşmalar gerçek anlamda Filistin'e yardımcı olmaya yönelik olsaydı hem içerik hem de üslup çok farklı olacaktı... Hemen her alanda olduğu gibi bu mesele de bilgiden, fikri takipten uzak herşeyin uzmanı analizcilere emanet edildiği için aslında neler olup bittiğine dair çok az sağlıklı haber-analiz ortaya çıkıyor… Korkarım Filistin duyarlılığı, hamaset, siyasi hesap ve siyasi nefrete dayalı muhalefet arasında heba edilen bir metaya dönüşecek.
Diğer tarafta dış politikada reel politik adına İsrailseverlerin asıl meseleyi İsrail ekseninde ele alan “b,z demiştik” türden yorumları görüntüyü iyice miyoplaştırıyor.
Filistin davasının neresindeyiz? Filistin'in işgal edilmişliğine, sürgün ve hepsinden önemlisi Kudüs'ün esaretine dair uzun vadeli stratejik bir bakış açımız var mı? Devletin kendi dengeleri bir yana bağımsız oluşumların Filistin'e sadaka ve yardım toplamaktan öteye bir bakış açısı geliştirdikleri söylenebilir mi?
Heyecan ve öfke insan olmanın en temel özelliğidir. Davası, meselesi olanların heyecanını, öfkesini kimse elinden alamaz. Asıl olan bu heyecanı, öfkeyi adaletli, doğru zamanda, doğru istikamet gösterebilmektir. Aksi takdirde en haklı davayı savunanlar bile hedefini şaşıran serseri mayına dönüşebilir. Filistin davasına milletimizde var olan duyarlılık hamasetten öte derin idrakin yansımasıdır. Haksızlığa, sömürgeciliğe, işgale itiraz, kardeşliğe dair derin bir duyuş... Yerli İslamofobiklerin göstermeye kalkıştıkları gibi antisemitizmle alakası yok. Açık zulme karşı haklıdan yana bir duruş…
Maşeri vicdandaki bu duyuşu, sezişi fiiliyata geçirmeyecek olanlar ise toplumun önüne çıkanlardır.
Bu hissiyatın önce fikriyata sonra fiiliyata dönüşmesi için sabır, gayret ve uzun soluklu çok yönlü stratejiye ihtiyaç var. En azından duyarlılığımızı gerekli bilgi ile teçhiz etmezsek fayda yerine zarar bile verebiliriz.
Her konuda olduğu gibi Filistin gibi dünyanın en hassas meselelerinde herkes işini en iyi şekilde yapmayı öncelemeli; kendi işine bakmalı. Reklam metni hazırlamakla strateji üretmek nasıl aynı şeyler değilse; yardım toplamakla savaş naraları atmak da aynı şeyler değildir.
Ne var ki bu konuda uyarı yapanları, herkesin kendi işini yapmasını salık verenleri bir kalemde silip atmak gibi hamasetin zirveye çıktığı bir öngörüsüzlük de söz konusu.
Filistin meselesi bu ülkede her görüşten insanı birleştirebilen az sayıda başlıklardan biridir. Üstelik geleneksel devlet pozisyonun siyonist sömürgecilikle iş tutmasına rağmen, Kudüs duyarlılığı, Filistin direnişi bizi buluşturan bir davaya dönüşmüştür. Üstelik resmi tarih söyleminin “Araplar bizi sattı” propagandasına rağmen…
Politik tartışmaların memleketi alabildiğine gerdiği, tehlikeli biçimde kamplaştırdığı ortamda elde kalan, tüketilmemiş çok az ortak “dava”lardan biridir Kudüs duyarlılığı…
Siyasetin nesnesi haline getirilen her ideal değersizleşmeye mahkumdur. Siyasi aklı kullanarak davayı yüceltmekle onu nesneleştirmek arasında derin fark vardır.
Devlet denilen aygıt, özellikle de modern devlet, imkanları ve örgütlülüğü ile modern hayatın hemen her alanını kuşatıyor. Modern devletin bireye, kamusal alana, sivil topluma hareket imkanı tanıdığı yine kocaman bir devlet propagandasıdır. Modern devlet sofistike yöntemlerle kontrol ediyor, kuşatıyor yönlendiriyor, hatta sizin bağımsız muhalif olduğunuzu bile düşünmenizi sağlayabiliyor.
Bu modern zaman siyasal yanılsamasından kaçınmanın yolu eklemlenmekten değil net, açık, tanımlanmış hedeflerinize şeffaf yöntemlerle yürümektir.
Yani, herkesin kendi işine bakmasıdır.
Filistin konusunda gözden kaçırdığımız, bilgisizlik ve fikri takip eksikliğiyle heyecan ve sloganlar arasındaki kritik aşamayı gelecek yazıda devam edeceğiz
- Ûlu’l-Emr Olmanın Şartı ‘Bizden’ Olmasıdır
- Büyük Felaket (Nekbe) İngilizlerin Kudüs'e girişi ile başladı
- Tarih Gazze'yi Yazacak!
- Soykırım saldırılarında katledilen Gazzelilerin sayısı 34 bini geçti
- Hamas’tan uluslararası topluma, “ABD’nin iradesini aşın” çağrısı
- İsrail’in sonu göründü mü?
- Mehdi Kudüs'e indi mi?
- Hamas: Siyonist zihniyet tamamen vahşi ve canavar bir zihniyet
Makaleler
Hava Durumu