Hay-Der'de Secde Bilinci işlendi (HABER - VİDEO)
Pazartesi akşamları HAY-DER'de gerçekleştirilen Bilinç Dersleri'nde bu hafta Secde Bilinci konusu işlendi.
25-11-2011
Pazartesi akşamları HAY-DER'de gerçekleştirilen Bilinç Dersleri'nde bu hafta Secde Bilinci konusu işlendi.
Konunun hatibi Hakan Aksu, sohbetine, birçok Kuran'i kavramımız ve ibadetlerimiz kasıtlı veya gafletimizden anlamı değiştirilmiş yada daraltılmıştır. Namaz, oruç, hac, cami, cemaat bunlardan bazılarıdır. Hac ibadeti sadece Beytulah'ın tavaf etmek olarak değil de, dünya müslümanlarının yıllık kongresine çevrilse, cami ve cemaatlerimiz müminlerin tanıştığı, dertleştiği vepaylaştığı bir ibadete dönüşse, ümmet daha diri, canlı ve aziz olacaktır.
Secde kavramı da diğerleri gibi anlamı daraltılmış, sadece namazlarımızda başımızı yere koyduğumuzbir algıya dönüştürülmüştür. Secde sözlük anlamı olarak; "itaat etmek, söz dinlemek, başeğmek" anlamları içerir, diyerek başladı.
Bu ölçüleriyle secdeyi en geniş anlamıyla, hayatın her alanında, her olayda alemlerin Rabbi olan Allah'a itaat olarak anlamak gerekir.
Daraltılmamış anlamıyla secdenin protokoliyle, iman protokolümüz aynıdır. iman ederken, hayatımızın her alanında Rabbimize secde eder, Allah'ı her türlü ortaklıktan, acizlikten ve eksiklikten uzak "Subhan" olarak bilir, kulluğumuzu ona göre yaşarız.
Kuran'da dağların, güneşin ve tüm mahlukatın Allah'a (cc) secde edişi bu anlamdadır.
Tüm kainat ve mahlukatın Allah'a (cc)secde (itaat) ettiği bir alemde, akıl ve irade sahibi insana düşen ve onu kurtaracak olan Allah'a secdedir. diyerek secdenin genel anlamda nasıl anlanması gerektiğini söyledi.
Namazlarda yapılan secdeye değinerek konuşmasına devam eden Hakan Aksu; Namazlardaki secdelerimiz, en geniş anlamda ki secdelerimizden farklı ve tezat bir algı değildir. Günde beş ayrı vakitte seksen defa yedi kemik üzere yapacağımız secdelerimizin,hayatımızın her alanında bütün organlarımızla, sadece alemlerin Rabbi olan Allah'a itaat üzere bir yaşam gayretimizdir.
Bu ölçülerle namazlarımızda Allah'a secde eden bizler, namazlarımızın dışında Allah'a itaat etmekle mükellefiz.
Ticaretimizde, evliliğimizde, aile hayatımızda, yediklerimizde, giydiklerimizde, gözümüzde, kulağımızda, dilimizde Rabbimize secde (itaat) etmeli ve hayatımızı O'nun hükümlerine göre düzenlemeliyiz.
Namazda Allah'a (cc) secde ederken namaz dışındaki hayatlarımızda, örneğin: ticarette piyasa şartlarına göre hareket edersek, evliliklerimizi gayri islami bir hayata çevirirsek, hanımlarımızı tesettürsüz bırakırsak, piyango kuyruklarına girersek, bankalardan çıkmayıp faiz ile alışveriş yaparsak secde algımızda bir çarpıklık ve çelişki var demektir, diyerek secdenin namaz ve sonrası için bir bütünlük içinde olduğu belirtti.
Namazlarda ibadi olarak yaptığımız secdelerimizi maddeleyerek konuşmasına devam etti;
*) Secde taraf olmaktır.
Secde etmek, Adem'e (as) secde (itaat) etmekle emrolunan İblis ve melekler arasında, secde eden meleklerden yana taraf olmak. Allah'a secde eden Hz. Musa ile Firavun arasında, Musa'dan yana taraf olmak. Secde etmeyen Mekke müşrikleri karşı Hz. Muhammed'ten (sav) yana olmaktır.*)Secde nimetlerin farkında olmaktır.
Sahib olduğumuz akıl, beden, mesken, mal, makam, evlat, eş, eşraf ve bütün nimetlerin sahibinin Allah (cc) olduğu şuuruyla bir yaşam, bizleri nimet sahibine şükre götürür. Nimetlerin farkında bir kul anlı kendisinden secdeye gidendir.*)Secde derecemizi arttırmak, günahlardan arınmaktır.
Yaptığımız her secde, bizlerin Rabimiz katında ki derecelerini arttıracak ve günahlarımızdan arınmamıza imkan sağlayacaktır. Bundan dolayı rükusu ve secdesi uzun tutulan namazları fazileti üstün olan namazlardır.*)Secde imkan anlarıdır.
Kulun Allah'a en yakın olduğu an, Rabbiyle arasında ki bütün perdelerin kalktığı ve duaların en çok kabul edildiği anlardır. Dolayısıyla kul bu anı imkan ve fırsat bilmeli, daha başını secdeye koymadan kaldırdığı bir secde ile değil. Bu anı, Rabbini yücelten, ortaklıktan tenzih eden, acizliğinin farkında olduğu ve dünya-ahiret için isteklerde bulunduğu bir an olarak yaşamalıdır.*)Secde müminin nişanesidir.
Ahiret yurdunda mümin secde izleriyle tanınacaktır.Sohbetin son bölümünde, Secdenin bizleri sadece ahiret yurdunda aziz kılacak değil, dünyada da sağlıklı ve aziz kılacağınan değinen Hakan Aksu, Secde ve sağlık konusunandan bahsederek, vücudun sağlıklı olması, kalbin pompaladığı kan ile paralellik arzettiğini. Rüku ve secde, kalbin pompaladığı kanı beynimizin en ücra noktalarına kadar ulaşmasını sağladığını. Beyin loblarının günde seksen kere daha iyi kanlanması, bu organların işleyişiyle ilgili daha sağlıklı bir hafıza, daha sağlıklı bir karakter gelişimi ve daha dengeli bir yürüyüş getirdiğini belirtti.
Son olarak, gözlerin ve kulakların onlarca tespit edilmez farklı hastalık türleri secde edenlerde daha az görünmektedir. diyerek sözlerini tamamladı.
HAY-DER'de Pazartesi akşamları gerçekleştirilen Bilinç Derslerinde önümüzde ki hafta (28 Kasım 2011) Hicret Bilinci konusu, Ahmed Kalkan'ın hitabetleriyle gerçekleştirilecektir.
(Haber: Atilla Aksu / İslam ve Hayat)
-
fatma 29-11-2011 10:40
Sn.H.Er, muradınızın açıklığı yazılarınızın donukluğu ile kaybolsa idi, makalelerinizin sıkı takipçileri olmaz ve yazdıklarınızdan çok istifade ediyor da olmazdık. Sadece ifadeleriMize biraz dikkat! Selamlar...
-
Hamza Er 29-11-2011 01:03
Rabbim yardımcımız olsun Demek ki muradımızın açıklığı yazıların donukluğu ile kayboluyor. Ben genel ilkeleri ortaya hatırlattım. hepimiz bu hataların muhatabı olabiriz dikkat edelim dedim. kimsenin alıngalık göstermemesi gerektiğini düşünüyorum. Kardeşlerime dua ediyorum.
-
fatma 27-11-2011 23:32
Sn.H.Er, hassasiyetiniz için teşekkürlerimi sunarım. İki yorumumda da üslupsüzlük görmemekle beraber, yorumcuların , mevzubahis kavramın kullanımına yönelik değil de, tamamen kişisel korumacı bir tarzda sözler sarfedildiğini gördüm.Halbuki ben sadece kullanılan kavrama,verilen örneğe ve süreçten bihaber olmaya eleştiri getirdim.Dikkat edelim! Lütfen olayı , ben üslupsüzlük yapmışım da şahıslar buna binaen o sözleri sarfetmiş durumuna çevirmeyelim. Zaten yorumum muhatabı kendileri değillerdi."Fırça atmak", "tahrik etmek" ifadelerini de size yakıştıramadığımı söylemek isterim. Yanlışsam düzeltin. Şahsımında , arkadaşların da bu amacı gütmediklerini biliyorum. Niyetim; sadece bu süreçten habersiz şekilde, kullanılan (gayet kibarca belirttiğim) kavramın yanlış kullanılmasını engellemeye yöneliktir. Başörtülülerin bile bazen kılmadıkları söz konusuyken; namaz hususunda, ellerinde heryere taşıdıkları kıyafetlerle, büyük bir azimle namaz hassasiyetini korumaya çabalayan ve bu konuda Rabbiyle iletişim halinde olan bayanlara, kimsenin "sevinelim mi,üzülelim mi" gibi yada "açık saçık" ifadelerini kullanmak yakışık almaz.Bir faydası da olmaz.Siz ne derseniz deyin ,muhatabınızın anladığı esas olandır.Birileri bu konuşmaı dinleyip hemen örtünüverirken, başka birileri bundan tamamen olumsuz etkilenebilir.Vurgulamak istediğim budur.Durum bundan ibarettir. Arkadaşların, kardeşlerini sahiplenmesini takdirle karşılıyor, ancak bu hususta adil olmalarını tavsiye ediyorum. Kişiliğe değil, amele yönelik uyarı ve eleştiriyi önemsiyor,ancak bu tarz eleştirinin faydaya dönüşebileceğini biliyorum. Allah rızasına uygun olan tavır da budur. Saygılar Sn.Aksu.Bu ifadenizin yanlış olduğunu lütfen kabul ediniz. Zor zahmet nice emeklerle namaz kılmasına vesile olduğumuz ve fakat nice zorluklara rağmen bu farza talip olmuş, ama henüz iman hakikatine erememiş olan, bu yolda gayet istikrarlı tanıdıklarımdan biliyorum bunu. Hemen birtanesini söyleyeyim, namaz kıldığı için epey bir eziyet gördü ailesinden... Rabbim dilediğini hidayete erdirir. Saygılar.
-
Hamza Er 27-11-2011 18:30
selamun aleykum değerli kardeşlerim, bir konuşmaya ve o konuşma haberine üsluba dikkat ederek eleştiri getirilebilir. Buna saygı duymalı ve tahammül edebilmeliyiz. Uyarıyı yapan kardeşimizde nasihatleşme endişesiyle bunu yaparsa zaten ortada sorun kalmaz. Fatma kardeşim, şu şekilde yazsaydı herhalde daha uygun olurdu: "kanaatimce açık seçik ifadesi yerine "henüz örtünmemiş" ,"örtüsüz", "başı açık" ifadeleri kullanılsa daha hoş olurdu" Bu Atilla kardeşide rahatsız etmeyebilirdi. Atilla kardeşimde: "çok sığ kalmış. siz bu tarz bir tebliğde bulunmayabilirsiniz. bu sadece sizin tercihinizdir" gibi bir uslubu kullanmamalıydı. Birbirimizi tahrik etmek,fırça atmak şeklinde değil, düzeltmek daha başarılı ve verimli hale getirebilmek için uğraşalım. Muvahhid kardeşlerimin birbirlerini güzel bir söz ile uyarmalarını tekrar hatırlatıyorum. Ve geniş sabırlar diliyorum.
-
fatma 27-11-2011 07:33
Sn Atilla, Açık-saçık ifadesi yerine "henüz örtünmemiş" ,"örtüsüz", "başı açık" "örtünme şuuruna ulaşmamış" gibi ifadeler kullanılabilirdi.Kaba olmamak için. Ayrıca o seminere gelecek seviyedeki bayanların, bu konuşma ardından örtünmüş olmalarını,Sn.Aksu nun konuşmasına değil Allah ın lütfuna bağlamalıyız ve tek vesile olarak göstermemeliyiz. Bunun daha isabetli bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Oradaki üç kişinin örtünmüş olmasının da,bu konuşmanın ardından her bayanın,maksadı anlayıp örtüneceğine delil olmamalıdır, böyle düşünenler de çıkabilir diye bunu göstermeye çalıştım.Eğer kamuya açık bir site de yayınlanıyorsa bu konuşma, bu dikkate alınmak zorundadır.Söylemleri tercihte olması gereken bir zorunluluktur."Hoşunuza gitmemiş" ve "Sizin tercihinizdir" ifadeniz de hiç şık olmamış. Nezaket sahibi müslüman bir beyefendiye yakışmayan ifadeler olduğunu düşünüyorum.(Bu arada kardeşlere çok sevindiğimi de söylemek isterim.Rabbim istikrar nasip etsin) Sn.Muhammed, Siz ifade etmek istediğimi hiç anlamamışsınız, ancak savunmuşsunuz kişiyi.Ne diyebilirim ki size?Bir de mümkünse "bu nasıl bir tespittir" derken biraz düşünün.Siz kaç kez örtündünüz?O süreci yaşarken, "din" e dair hangi tespitleriniz var.Paylaşın biz de öğrenelim.Bu arada ifadenin kullanımını yerinde bulup bulmamanız sizin konunuz değil, örtünme sürecine girmiş bir bayanın değerlendirip karar vereceği bir durumdur. "bir kişi tesettürü içine sindişrememiş diye farz olan tesettürü insanlardan gizlesemiymiş hoca"???Bunu nerden çıkardığınızı anlayamadım.böyle diyen mi var? Varsa söyletin ,iki kelimede ben edeyim:) Sn.Aksu siz neredesiniz? Teşekkür Ederim.
-
muhammed 26-11-2011 23:04
tesettürü farz görmemek gibi bir algıyla dine yaklaşım mı olur. bu nasıl bir tespittir. bir kişi tesettürü içine sindişrememiş diye farz olan tesettürü insanlardan gizlesemiymiş hoca. açık saçık ibaresi bir hakaret olarak algılanmamalı. başı örtülü olmayana açık ifadesi kullanılması yerinde olmuş
-
atilla 26-11-2011 23:01
hocamız bayanların namaza açık şekilde gelmelerini eleştirmemiş bir realite olduğunu nasıl sevinip veya üzülme konusunda yorumlarını yazmıştır. başı kapalı olmamanın türkçe karşılığı açık seçik kelimesiyle ifade edilir nasıl adlandırmalıydı hangi kelimeleri kullanmalıydı. hocanın tesetürle ilgile vermiş olduğu seminerden sonra üç kardeşimiz tesettüre girmiştir. hoşunuza gitmemişi kelimeler var diye bu tarz bir eleştiri yapmanız çok sığ kalmış. siz bu tarz bir tebliğde bulunmayabilirsiniz. bu sadece sizin tercihinizdir
-
fatma 26-11-2011 01:52
"Açık seçik bayanlar(bi kere hiç hoş bir ifade değil!), geçiş döneminde başörtüsünü farz görmediği için bu süreci böyle yaşıyor zaten.Yoksa bu dönemin adı geçiş süreci olmazdı.Kaç bayanın değişim yada dönüşüm sürecine şahitlik edip konuşmuş kendileri? "Açık bayanların" namaz kılmasına gelince... Nasıl olduğunu zannediyorsunuz? Bir anda mı değişiyor insanlar? Pat diye! Başka örnek bulamadınız mı? Böyle konuşmayınız Allah aşkına! Bu şekilde konuşulmamalı...Bunun adı tebliğ değil, ancak insanları uzaklaştırmak olur.
- Siyonazi çetesi, Gazze'de gıda yardımı bekleyen sivillere saldırdı: 150 maktul 1000 yaralı
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesine Dâvet
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesi'ne dâvet
- İktibas’a bu cumartesi Ali Kaçar konuk oluyor
- Gazze’ye Yardım Kampanyası
- Siyonist vahşet: İnfaz edip çöpe atmışlar
- Adana ve Mersin seyahatinden sadra düşenler
- Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin çadır yardımları Gazze'ye ulaştı
Makaleler
Hava Durumu