Hac ibadetinin 'hacdan önce daha gevşek dindar iken hacdan sonra daha sıkı dindar olma' şeklinde bir müminin dini hayatını ikiye bölmesini doğru bulmadığını ifade eden Karaman, 'Namaz, oruç, istiğfar/tevbe, tasadduk gibi ibadetler de temizleyici, bağışlanma vesilesi ibadetlerdir. Mümin bütün bu ibadetleri, kesintisiz kulluk bilinci içinde yapmalıdır. Bir mümine hacdan önce neler yakışmıyorsa hacdan sonra da onlar yakışmaz' dedi.

ALLAH NASİP ETTİ, GİTTİK GELDİK

Hac dönüşü kendilerini ziyarete gelen misafirlere anlatılması gereken konulara da açıklık getiren Karaman, hac ibadetini yapanların bu ibadeti yapamayanlara hac ibadeti yapmakla başkalarından farklı ve imtiyazlı hale geldiği intibaını vermemesi konusunda uyarıda bulundu.

HEDİYE HURMA VE ZEMZEM

Hediyeleşme ziyaretine dönen hac ziyaretlerine de vurgu yapan Karaman, 'Beyler ve hanımlar arasında bir söz var: 'Çarşı tavafı'. Gerçekten birçok insan adeta iki tavaf yapıyor: Kabe ve çarşı tavafları. Hatta bazıları ikincisi ile daha fazla meşgul oluyorlar' dedi. Kesin olarak kötü sonuçlara sebep olduğu için 'Uğurlayanlar hacca gidenlere hediye vermemeli, hacca gidenler de oradan hediye getirmelidirler. Uğurlayanlar dua etmeli ve dua istemeli, gidenlerin de en büyük hediyeleri orada, eş dost için dua etmek olmalıdır' diyen Karaman, 'Hacdan getirilecek hediye yalnızca hurma ve zemzem olmalı.' dedi.

İBADETLER MÜMİNE ÜNVAN OLMAZ

Yıllardır hac ibadeti yapan kimseye 'hacı' denilmesini doğru bulmadığını ve bunu yazarak da ifade ettiğini belirten Karaman, 'Mümin 'namazcı, oruçcu, haccı, zekatçı...' değil, mümindir, Müslümandır. Yapılan ibadetler mümine unvan olmaz, olmamalıdır' diye konuştu.

(Yeni Şafak)