İhvan'dan Erdoğan'a tokat gibi laiklik cevabı
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır’da anayasanın laik olması önerisine, Müslüman Kardeşler cemaati tepki gösterdi.
14-09-2011
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır’da anayasanın laik olması önerisine, Müslüman Kardeşler cemaati tepki gösterdi.
Müslüman Kardeşler Sözcüsü, Dr. Muhammet Gazlan yaptığı açıklamada, “Diğer ülkelerin tecrübeleri bize uymaz. Türkiye halkı laik sistemi istiyor ve kabul ediyor; ancak diğer halklar bu sistemi istemiyor. Başbakan Erdoğan’ın Mısır’ın içişlerine karışma hakkı yoktur. Bu konuda söz sahibi olan Mısır halkıdır.” dedi.
Geçtiğimiz günlerde bir Mısır televizyon kanalına konuşan Erdoğan, “Bu süreçte inanıyorum ki Mısır halkı ülkede demokrasinin güçlenmesi için laik bir anayasayı benimseyecektir. Laik anayasa, ülkenin daha demokratik hâle gelmesini sağlar ve bu sayede devlet, ülkedeki bütün dinlerin mensuplarına eşit mesafede yaklaşır. Halkın yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’de, Hristiyan ve Yahudi azınlıklar da var ancak devlet laik olduğu için herkese eşit mesafede yaklaşıyor.” dedi.
(Kaynak: Dünya Bülteni)
-
zülküf arslan 17-09-2011 22:38
elhamdulillah artık ortadoğuda batıl tağutun başındaki şeytanın vekilliğini gördü.. hamdolsun alemlerin rabbine,hamd olsun alemlerin sahibine,,,,mısırda seyyid kutuplar,abdulkadir udeyler,halid el islam boliler,hassan el benna ların kanları var... her keferenin oyununa gelmeyecekler kadar uyanık kardeşler var....
-
HUSEYIN SASMAZ 17-09-2011 13:24
Seni İkna Etmeye Hazırız Erdoğan! Türkiye Başbakanı Erdoğan, ‘‘Arap Baharı'' turu adını verdiği Ortadoğu ziyaretinin son durağı olan Libya'da ‘'Ben laikliği dinsizlik olarak kabul etmiyorum, laikliği din karşıtlığı olarak kabul etmiyorum. Partimin programında laikliğin tanımı şudur: Kişi laik olmaz, devlet laik olur. Bir Müslüman olarak, laik bir devleti yönetirken bütün inanç gruplarına devlet eşit mesafede olur, Müslüman'a da Hristiyan'a da Musevi'ye de ateiste de. Bütün inanç gruplarının inancı, o devletin güvencesi altındadır. Bizim anlayışımız bu. Burada aykırı düştüğümüz durum varsa bunu her fırsatta, herkesle müzakere ederiz.'' dedikten sonra ‘'Bu söylediğimin de bizim değerlerimize, İslam'a karşı bir yanı varsa lütfen siz de beni ikna edin.'' diyerek iddiasında, kendine ne kadar da güvendiğini göstermek istedi. Mısır ziyareti esnasında aynı mesajı veren Erdoğan, böylelikle ‘‘Arap Baharı'' turunun da gerçek gayesini ortaya koymuş oldu. Erdoğan'ın iddiasına cevap vermeden önce, Ortadoğu'daki ayaklanmalarda gelinen süreci ve Erdoğan'ın Mısır, Tunus ve son olarak Libya'ya yönelik ziyaretinin gerçek mahiyetini kısaca ele alacak olursak; Tunus'ta başlayıp ardından Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen, Suriye gibi birçok beldeyi etkisi altına alan bu ayaklanmalar, yıllarca dikta rejimlerin zulümleri ile yatıp kalkan Müslüman bölge halklarının tüm bu zalim-tağutî rejimlere karşı ağırlıklı olarak insanî ve İslâmî olan bir başkaldırışıdır. Senelerce Ortadoğu'yu, diktikleri uşak yöneticileri vasıtasıyla sömüren ABD ve Avrupa devletleri, Müslümanların ortaya koyduğu o mübarek mücadeleci enerji karşısında korkuya kapılmıştır. Zira sömürgelerini kaybetme ve -onlar açısından- daha da kötüsü bu ayaklanmaların ABD ve Avrupa'nın varlığını tehdit edecek olan bir İslâm Devleti'nin kurulması ile neticelenmesidir. Dolayısıyla bu korku psikolojisiyle telaşa düşen ABD ve Avrupalı Sömürgeci Devletler, bu iki tehlikeyi bertaraf etme adına hamleler yapmışlardır. İlk olarak kontrolleri dışında vukuu bulan bu ayaklanmaları kontrol etmeye yeltenmişler ve ellerindeki müthiş imkanları da kullanmak suretiyle ayaklanmaların seyrini kendi istedikleri mecraya çekmeye çalışmışlardır. Bu minvalde ayaklananların ‘Demokrasi için ayaklandığını' dünya kamuoyuna ve özelde Müslümanların gündemine taşımışlardır. Ayaklananlar arasında ‘çoğunluğu oluşturmayan' liberal-demokratik çevreleri destekleyip onları muhaliflerin lideri olarak takdim etmiş ve maalesef Tunus, Mısır ve Libya'da bu yönde önemli başarı elde etmişledir. Fakat ABD ve Avrupa açısından henüz tehlike bertaraf edilmiştir denilemez. Çünkü Suriye ve Yemen gibi bölgelerde, ayaklananlar üzerinde kontrolü henüz sağlayamamıştır. Dahası bu bölgelerdeki ayaklanmaların rengi diğerlerine nazaran biraz daha farklıdır. Yemen meydanlarında yüzbinlerce kişinin ‘‘Eş-Şa'b Yurid Hilafe Men Cedid'' (Gençler Tekrardan Hilafet'in kurulmasını istiyor, www.youtube.com/watch?v=_MLlsU_p5Y0 ) gibi sloganların atılması, Mısır'da milyonlarca kişinin Şeriat talebiyle Tahrir Meydanı'nı doldurması ( http://www.youtube.com/watch?v=wx5DHjTiAMQ ) ABD ve Avrupa'nın korkusunun nedensiz olmadığını göstermeye yeterlidir. Bu izahat, ayaklanmaların mahiyetini kısaca anlamak açısından yeterlidir. Asıl konumuz bu olmadığından detaya inmeye lüzum yoktur. Yukarıda ABD ve Avrupa'nın ayaklanmalar hususunda çekindiği dahası korktuğu tehlikeyi ortadan kaldırma adına Ortadoğu halklarına diktatörlük yerine Laik Demokrasi önerisinde bulunduğunu söylemiştik. Fakat bu öneriyi doğrudan kendisi yapmayıp ABD'nin Ortadoğu'daki sadık adamlarından Türkiye Başbakanı R.Erdoğan eliyle yaptığını görüyoruz. Çünkü Türkiye'ye yönelik Ortadoğu'da Osmanlı'dan kalma bir sempati söz konusudur. Çünkü Arabıyla, Türküyle, Kürdüyle yüzyıllarca Osmanlı Hilafet Devleti çatısı altında İslâm'la yönetilmiş ve kardeşçe yaşamışlardır. İşte bu sempatinin kaynağı da bu ortak değer olan İslâm'dır. Fakat bu sempati, bugün Ortadoğu'ya, Osmanlı'daki Hilafet sistemini yok edip yerine kurulan Laik-Demokratik rejimi pazarlamak için kullanılmaktadır. Hem de Osmanlıya varis olduğunu iddia eden Laik Türkiye Devleti ve Başbakanının eliyle... Ve bu Başbakan bugün kalkıp diyor ki laiklik dinsizlik değildir! Müslümanına, Hristiyanına, Musevisine, Ateistine eşit mesafeli olmaktır. Ve o kadar eminki laikliğin dinsizlik olmadığına ‘eğer söylediklerimde İslâm'da ters bir şey varsa beni ikna edin' diyor. İşte biz Başbakan'a ve onun zihniyetine sahip olan herkese şunu söylüyoruz: Eğer ikna olmaya hazırsanız, biz de sizi ikna etmeye hazırız! Laiklik nedir ve İslâm'a göre hükmü nedir? İşte bu sorular konunun asıl yönünü oluşturmaktadır. Öncelikle Laikliğin ne olduğunu, ne olmadığını ele alalım, ardından İslâm'a göre hükmünü Kur'an ve Sünnet paralelinde ele alalım. Laiklik/Laicisme, Fransızca kökenli bir kelime olup bazı sözlüklerde şöyle geçmektedir: -Dünyevî ya da maddî olan, dinî olmayan ya da ruhî olmayan: Örnek: dinsiz terbiye, dinsiz sanat ya da musiki, dinsiz otorite, kilise karşıtı yönetim. (Oxford Sözlüğü) -Hayatta ya da herhangi bir özel durumda, dinin ya da dinî itibarların kasıtlı bir uzaklaştırma ile uzaklaştırılması ilkesine dayalı yönelim. Örneğin: yönetimde mutlak dinsizlik politikası (Yeni Üçüncü Uluslararası Sözlük) Görüldüğü gibi laiklik tevile yer bırakılmaksızın ister devlette ister toplumda, ‘hayatın tüm alanlarında dinsizlik politikalarının güdülmesidir.' Yine laikliğin menşei de bu manayı ortaya koyar niteliktedir. Nitekim Laiklik, Ortaçağ'da muharref Hristiyanlık dinini kullanarak, halka zulmeden ve onları sömüren Kilise ve Krallıklara karşı dini ve hayata müdahalesini red eden düşünür ve filozoflar arasında çıkan o dehşetli mücadele neticesinde varılan orta çözümden fışkırmıştır. Buna göre toplum ve devlete ait bütün alanlardan din uzaklaştırılmıştır ve dinin hayata müdahale etmemesi ve dinin bireysel-vicdanî bir mesele olarak ele alınması gerektiği üzerinde uzlaşı sağlanmıştır. Bu manada Laiklik hangi din olursa olsun dinin toplumsal hayata ve devlete olan müdahalesini red eder. Peki, İslâm bu konuda ne söylemektedir? Laikliğin İslâm nazarında hükmü nedir? Laiklik, dinin devlet ve topluma müdahale etmemesi, devletin din-dışılık üzere kurulması manasına geldiğine göre bu, İslâm'a tamamen zıttır. Çünkü İslâm gerek bireysel gerek toplumsal olsun, tüm alanlarda Allah'ın indirdiği hükümlere göre seyretmeyi farz kılmıştır. Allahu Teala şöyle buyurmaktadır: "Aralarında, Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur'an'ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın..." (El-Maide /49 "...Hüküm ancak Allah'ındır. O, kendinden başkasına tapmamanızı emretti. Dosdoğru din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf /40) "Yoksa onlar cahiliye dönemi hükmünü mü istiyorlar! İyi bilen bir topluluk için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir!" (El-Maide /50) "Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir." (El-Maide /44) "Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." (El-Maide /45) "Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, işte onlar fasıkların ta kendileridir." (El-Maide /47) Dolayısıyla devletin işleri de dahil hayata dair her meselede Allahın hükümlerine göre seyretmek farzdır. Devletin Allahın indirdiği hükümlere göre yönetilmesi de farzdır. Allahın indirdiği hükümler dışında hükümler uygulamak ise Kur'anî ifade ile tuğyandır, tağutluktur! Allah'a karşı başkaldırmaktır... Allahın hükümlerini hiçe saymaktır ve münafıkların amelidir: "Ve onlara: "Allah'ın indirdiğine (Kur'ân'a) ve Resûl'e gelin." denildiği zaman, münafıkların senden yüz çevirerek ayrıldıklarını görürsün." (Nisâ /61) "Sana ve senden öncekilere indirilene iman ettiklerini ileri sürenleri görmüyor musun ki, Tağut'un hükmüne başvurmaya kalkışıyorlar! Oysa onu inkar etmekle emrolunmuşlardı. Şeytan da onları uzak bir sapıklığa çekmek istemektedir." (Nisâ /60) "Andolsun her ümmet içinde: 'Allah'a kulluk edin ve Tağut'tan kaçının' diye bir peygamber gönderdik..." (En-nahl 36) "Dinde zorlama yoktur. Doğruluk sapıklıktan tamamen ayrılmıştır. Kim Tağut'u inkar edip Allah'a iman ederse en sağlam kulpa yapışmış olur." (Bakara /256) Bu nedenle ne devletin ne de ferdin laik olması ‘Ben Müslümanım' diyen biri tarafından kabul edilemez. Çünkü Müslüman ölümü ve hayatı Yaratan'ın şu sözüne binaen hayatta Allah'ın emir ve nehiylerine göre seyreden kişidir: "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etmeleri için yarattım." (Zariyat /56) Dolayısıyla ‘Ben Müslümanım' diyen kişi sadece bireysel meselelerde değil, alış-veriş, nikah-boşanma, miras, kira v.b. her alanda Allahın emir ve yasaklarına göre seyreder. Yine ceza hukuku, yönetim nizamı, iktisat gibi devletin tatbik ettiklerinde de Allah'ın indirdikleri ile kaim olur. Çünkü bunlarla alakalı Allahu Teala hüküm beyan etmiştir: "Hırsızlık yapan erkek ve hırsızlık yapan kadının ellerini kesin; yaptıklarına karşılık ve Allâh'tan ibret verici bir azap olarak! Allâh Aziz'dir, Hakim'dir." (El-Maide /38) "Faiz yiyenler, (kabirlerinden) ancak kendisini şeytan çarptığından deliye dönmüş bir adamın kalkışı gibi kalkarlar. Bu durum onların 'alışveriş de faiz gibidir' demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal faizi ise haram kıldı..." (Bakara /275) "Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı." (Bakara /178) "Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın." (En-Nur /2) Yol kesenlere uygulanacak ceza ile alakalı şu ayet: "Allah'a ve Resûlüne savaş açanlarla yeryüzünde bozgunculuk etmeye koşanların cezaları, ancak öldürülmektir, yahut asılmaktır, çapraz olarak elleriyle ayaklarının kesilmesidir, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları horluktur, âhiretteyse pek büyük bir azap vardır onlara." (El-Maide /33) Kamu mülklerini beyan eden şu hadis-i şerif : "Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar: Su, mera ve ateş" (Ahmed bin Hanbel) Gümrük vergisi ile alakalı şu hadis: "Meks (gümrük vergisi) sahibi Cennete giremez." (Ebu Davud,Ahmed bin Hanbel) O halde bireye ve topluma intibak eden her meselede Allahın indirdikleri ile kaim olmak kaçınılmazdır. ‘ben Müslümanım' diyen için durum budur... bu nedenle ‘Ben Müslümanım' dediği halde bir kimsenin hükmü İslam'a göre küfür ve şirk olan laikliği kabul etmesi mümkün olamaz... Laiklik ve İslam'daki hükmü ile ilgili bu açıklamadan sonra deriz ki: Sayın Başbakan, Ortadoğu'daki Müslümanlara laikliği tavsiye ederek neyi amaçlamaktadır? Laik sistemin Türkiye'yi ve tatbik edildiği diğer bölgeleri sürüklediği ahlakî çöküntüyü görmüyor mu? Hakimiyeti insanların yaratıcısından alıp kula veren bu şirk düzenini Müslümanlara pazarlarken Allah'tan ittika etmiyor mu? ‘Şu laiklik ne menem şey' dediği günleri hatırlamayacak kadar vahim bir hafıza kaybı mı yaşamaktadır? Oysa kendisi ‘Ben Müslümanım' demektedir. Ve yine kendisi ‘hem laik hem Müslüman olunmaz' demekteydi... Yine kişiler laik olmaz, devlet laik olur demektedir. Peki, Allah, faizi haram kıldığı halde, "İslami faiz meselesiyle kendimizi sınırlamayalım. Uluslararası kurallara göre oynayalım. Faizin niteliğinin ne olacağına bakalım. Faizi yeniden tanımlayalım. "( http://www.birincikuvvet.com/haber/guncel/erdogan--faizi-yeniden-tanimlayalim-/405684.html) demek kişiyi laik yapmaz mı sayın Erdoğan? Allah'ın hükümleri ile hükmetmek farz olduğu halde, Allah'ın indirmedikleri ile insanları yönetmek ve böylece Allahu Teala'nın kafir, zalim ve fasık olarak nitelendirdiği taifeye dahil olmak kişinin laik olması için yetmez mi? Hayır, yeter de artar! Öyleyse Allahın razı olmadığı bu hali değiştirmek ve Allahın razı olacağı şeye sarılıp Allahın indirdikleri ile hükmetmenin zamanı gelmedi mi? ‘Ben Müslümanım' demek öncesinde birtakım amelleri yapmayı gerektirir ki Allahu Teala şöyle buyurmuştur: "Allah'a davet edip salih amel işleyen ve: "Muhakkak ki ben Müslümanlardanım." diyenden daha güzel sözlü kim vardır?" (Fussilet /33) İşte size büyük bir salih ameli gösteriyoruz: Allahın indirdikleri ile hükmedecek olan Hilafet Devletini ilan edin ve böylece Allahın azabından kendinizi muhafaza etmek için bir hüccet edinin... Zira edegeldikleriniz, Allah nezdinde zulümdür: "Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." (El-Maide /45) Ve "Zulüm ile abad olanın sonu berbad olur!" "İşte benim dosdoğru olan yolum budur, ona uyun. Değişik yollara uymayın, Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti."(En'am /153) Salih ÇELİK salihcelikd [@] ymail.com
-
fatma 15-09-2011 14:38
Laiklik ikiye ayrılır: 1-Eski Laiklik 2-Yeni Laiklik ............................................ Eski Laikliği biliyorum hem de çok iyi, Yeni laikliği bilen biri açıklayabilir mi acaba?
-
suphi 15-09-2011 13:37
Face de bol bol paylaşılıyor.Laiklikden bu kadar zarar görmüş bir liderin Türkiyede eskiden olan gibi bir laiklik istediğini nasıl düşünürsünüz bilmem. Ama bu topraklarda yaşıyan çeşitli ırk ve mezheplerin hepsinden beğeni kazanmış yüzde elli oy almış.Partiler arası koalisyon yerine Milletle koalisyon kurmayı başarmış.Bu hareket daha da büyümeye aday.
-
polat 15-09-2011 09:51
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Yıllardır Türkiye de anlatıp duruyoruz, bu parti ile uğraşanlara, referandumdan olağan üstü bir şeyler çıkarmağa çalışanlara, ne güzel cevap vermiş Tayip beye, Müslüman Kardeşler Sözcüsü, Dr. Muhammet Gazlan yaptığı açıklamada, “Diğer ülkelerin tecrübeleri bize uymaz. Türkiye halkı laik sistemi istiyor ve kabul ediyor; ancak diğer halklar bu sistemi istemiyor. Başbakan Erdoğan’ın Mısır’ın içişlerine karışma hakkı yoktur. Bu konuda söz sahibi olan Mısır halkıdır.” dedi. Müslümanları laik kültüre alıştırmağa çalışan, onlara sözüm ona öncülük etmeğe çalışan, bu insanlar düştükleri laik çukurundan kurtulamadıkları gibi başkalarını da o çukura çekmeğe çalışıyorlar. Sıratı mustakim yolunu beğenmeyenler, hevalarının esirliğinden kurtulamamaktadırlar. İnsanlar bir cendereden kurtulmağa çalışırken, laik cenderesine sokmağa çalışanların İslamın neresinde olduklarını da düşünmek durumunda, ve sorgulaması öncelik arz etmelidir. Kurtuluş yolu İslamken, neden demokrasi kültürünü zorla insanlara kabul ettirmeğe çalışırlar, birilerinin etkisi hevalarına hoş gelmektedir. Çok şeyler bekleyen kardeşlerim bir daha düşünsünler, yapılacak, atılacak her adım demokrasi küfrünün daha da kuvvetlenmesi, Allah’la olan savaşının devam etmesi anlamına gelecektir.
-
fatma 15-09-2011 08:02
"Halkın yüzde 99u müslüman ülkede..." Bulalım da şu bir kişiyi de onada ben tebliğ yapayım...Yıllardır insancağız bihaber İslam dan..Bi o kalmış zavallım...99 kişi nasıl altından kalkacak bu vebalin?
- Ûlu’l-Emr Olmanın Şartı ‘Bizden’ Olmasıdır
- Büyük Felaket (Nekbe) İngilizlerin Kudüs'e girişi ile başladı
- Tarih Gazze'yi Yazacak!
- Soykırım saldırılarında katledilen Gazzelilerin sayısı 34 bini geçti
- Hamas’tan uluslararası topluma, “ABD’nin iradesini aşın” çağrısı
- İsrail’in sonu göründü mü?
- Mehdi Kudüs'e indi mi?
- Hamas: Siyonist zihniyet tamamen vahşi ve canavar bir zihniyet
Makaleler
Hava Durumu