İktibas Dergisi'nin Ekim ayı sayısı okuyucuyla buluştu
İktibas Dergisi'nin Ekim ayı sayısı güncel konularla ilgili yorumlar ve bunun yanında kavram, mekteuplara cevaplar, kültür-sanat yazıları ve perspektife dair yazıularla okuyucuyla buluştu.
09-10-2011
Derginin içeriği, editörün "Selam ile" başlıklı sunumunda şöyle özetleniyor:
"Değerli okuyucularımız!
Yaşadığımız kürede güneş her gün farklı olaylar üzerine doğsa da, asırlardır değişmeyen bir takım gerçeklerin varlığı da bir hakikattir. Bu cümleden olarak insanlık tarihi boyunca değişmeyen iki ger-çek vardır; Allah’ın insana vermiş olduğu fıtrat ile bu fıtrata hitabeden Din’in ana prensipleri hep aynı kalmıştır. Çağların değişmesi onların da değişmesi-ni gerektirmemiştir.
“Allah dinden Nuh’a tavsiye buyurduğu şeyi sizin için de bir kanun yaptı ve (Ey Muhammed!) sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye buyurduğumuzu da şeriat kıldı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.” (Şura 42/13)
Allah Teâlâ insanlık tarihi boyuca bu hakikatle-ri değiştirmemiş, son vahiyle kıyamete kadar baki kılmıştır. Dininin adını İslam olarak belirlemiş, ka-bul edenlerine de Müslim / Müslüman demiş ve bundan da razı olduğunu bildirmiştir.(Maide 5/3 ) İslam ile diğer dinlerin hiçbir ilgisinin olmadığını” Kafirun” suresiyle ilan etmiştir. İslam’dan geriye kalan dünya görüşlerinin, Allah indinde kabul edil-meyeceğini de ilan ederek insanlığın zihinlerine kazımıştır. (Ali İmran 3/85)
Allah’ın indindeki DİN, insan hayatını tüm yönleriyle düzenleyen, hayata dair yasalar koyan, bu yasalar çerçevesinde insan davranışlarına sınır-lar getiren, kurallar koyan ve bu kurallar çerçeve-sinde hesap soran, müjdeler veren, Hayatın öncesi, sonrası ve hayatla ilgili her türlü sorunu çözüme kavuşturan bir dünya görüşü/ hayat nizamıdır. Bu-nun böyle olduğunu Kur’ an’a vakıf olan her akıl sahibi görür ve bilir.
İslam, hayatın tamamına hitabeden bir özelliğe sahiptir. Bu dinin Peygamberi fertten devlete uzanan bu yolla mücadelesini vermiş, devletini kurmuş ve halkına Kur’ an ile hükmetmiştir. Peygamberin izinden giden halefleri de aynı yolu izleyerek Yemenden Ortaasyaya kadar uzanan koskoca bir devleti yönetmişlerdir. Bunu yaparken, hiçbir eksiklik duymamış, bir başka dünya görüşünden alıntılar yapmamış, ihtiyaç da duymamıştır. Çünkü kendi içinde her türlü yeterliliğe sahiptir. Bu anlamda Allah, dinini kemale erdirdiğini ve insanlığa sunduğu bu nimeti tamamladığını bildirmiştir.(Ma-ide 5/3)
Bu dinin ilahı “ ilâhun vahid” bir tek olan ilah-dır. O’nun ilahlığı yeri ve göğü kuşatmıştır. Yerde ve gökte, dünya ve ahirette hâkim odur ve hüküm de ona aittir. Bu nedenle Allah’ı yeryüzüne indir-meyen, hâkimiyeti hakka değil halka veren laik ve demokratik dünya görüşü ile İslam’ın ortak hiç-bir noktası yoktur. Hak, geldiği günden beri batıl ile saflarını ebediyen ayırmıştır. İbrahim ( a.s.) ın diliyle: “ İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi olan Allah benim dostumdur." (Şuara 26/77) ifadesiyle resmedilmiştir. Hz. İbrahim’in karşısında duran zihniyet o gün ne idiy-se; bu gün İslam’dan başka kulvarlarda koşanların kafa yapısı da aynıdır. Son günlerde değişik or-tamlarda yeniden gündeme gelen kavramlara karşı hafızalarımızı İbrahim’i bir dikkatle yinelemenin gerektiğine inanıyoruz.
Değerli okuyucularımız!
Bu ayın yorumunda İsrail ile ilgili BM raporu-nun basına sızdırılmasıyla gündeme giren konuyu değerlendirdik:” Bir kere bu rapor, soğuk savaş dönemi parametrelerini (değişkenleri) esas alan ve dünyada ve bölgedeki yeni şartları, dengeleri ve hassasiyetleri dikkate almayan konjonktürel şart-ların zorladığı bir yaklaşımın ürünüdür. . Öyle ki ABD sözcüleri bir taraftan bu raporu sahipleniyor gözükseler de Türkiye ve İsrail arasındaki gergin-likten ciddi olarak rahatsızlık duyduklarını da giz-leyemiyorlar. Yani ABD açısından “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” dediği yorumu zevkle okuyacaksınız.
Kavram bölümümüzde ise, her şeyin kıymeti-ni belirleyen “DEĞER” kavramını ele alarak Kur ’an’ın penceresinden değerlendirmeye çalıştık.” Kur’an, aklî ve fıtrî bütün değerlerin kendisine göre belirlediği bir “esas değerdir. Çünkü” Kur’an, düşüncede, eylemde, düzen ve sistem kurmada, si-yaset ve yönetim tarzı belirlemede, sosyal hayatı şekillendirmede bu değerleri belirleyici değerler olarak görmemeyi “insanın hevasını” ilahlaştır-mak olarak tanımlamaktadır.”
Atasoy Müftüoğlu Ağabeyimizin: “Sınırsız Aşırılıklar ve Sınırsız Sorumsuzluklar” isimli ya-zısında: Günümüz dünyasında emperyal seçkinler; dünyanın bütün sorunlarına, kendi çıkarları doğrul-tusunda müdahil olma hakkına sahip olduklarını düşünüyor. Tahakküm üreten dili, söylemi, siyaset ve ekonomiyi, mahkûm edebilecek bağımsız bir bi-lince, iradeye ve vicdana sahip olmadığımız için; küresel bir utanç/ kötülük sistemi toplumlarımızı cehenneme çeviriyor, insanımızı dayanılmaz acıla-ra mahkûm ediyor, hayatlarımızı parçalıyor.” dedi-ği yazısını sizlerin istifadesine sunduk.
Mustafa Atav, “Hâkim Paradigmanın Ne olması Gerektiğine Karar Vermek” isimli yazısında, Os-manlının değişik unsurları nasıl bir arada tuttuğunu merkeze alarak toplumların neye göre bir araya ge-tirileceğinin doğru tespit edilmesini dile getirdiği yazısını sizlerle buluşturduk. Şükrü Hüseyinoğlu,” Niçin Cidde ve Kahire” isimli yazısında tıkanan cumhuriyet rejiminin önünün sağcı siyasetçilerle nasıl açılıp rahatlatıldığını ifadeye çalıştığı yazısını da zevkle okuyacağınıza inanıyoruz.
Bünyamin Zeran, “Açlık Gününde Yoksulu Do-yurmak” isimli yazısıyla,” Kapitalizm yalnızca bir ekonomik sistem olmayıp aynı zamanda toplumu bu doyumsuz arzuların esiri yapmak için gayret eden sistemin adıdır. İnsan Allah’ın kendisine öğ-rettiği şekilde yaşamayı terk etmesinden bu yana cennetten kovulmuş ve yeryüzü sürgünü olmayı hak etmiştir.”diyerek kapitalizmin gerçek yüzünü dile getirdiği yazısını sizlerlebuluşturduk.
Mustafa Siel, “Hayat Arkadaşlığı” başlığıyla kaleme aldığı yazısında eşler arası münasebetleri kapsamlı bir biçimde ifadeye çalışmaktadır. İstifa-de edceğinizi umuyoruz. Mustafa Öztürk, Hac ve Umreye Gideceklere Tavsiyeler” başlığı isimli ya-zısında bu konudaki bilgi ve tecrübelerini bizlerle paylaştı. Okuyanların istifade edeceği bir çalışma olarak istifade edilebilir düşüncesindeyiz.
Ahmed Kalkan Hocanın,” Günümüz Mescitle-ri; Bid’atler ve Mescitlerin Yeniden İhyâsı” başlığı altında mescitlerimizin olması gereken halini ve bu gün gelmiş veya getirilmiş olduğu durumu izah ettiği yazısının ikinci ve son kısmını yine sizlerle buluşturduk.
Sanat Edebiyatta ise, Dilek Buz’dan ”Düzen Bozucu” isimli öyküyü, Erhan Toprak’tan,” Bana ve Sana” isimli şiirini, Hasan Daşdan, “Kim Bun-lar” isimli şiirlerini ilg,iyle okuyacağınıza inanıyo-ruz.
Mektuplar bölümünde ise, bizlere İstanbul’dan yazan Murat Keskin’in ve İzmir’den yazan Muhar-rem Şener’in sorularını cevapladık ve ilgilerinize sunduk. Gündem bölümünde ise yine ayın günde-minden seçtiğimiz yazıları sizlerle paylaşmak iste-dik.
Bir sonraki sayımızda yeniden buluşmak te-mennisi ile sizleri dergimizle baş başa bırakıyor, hepimizi Allah’a emanet ediyoruz."
- İktibas’ın Eylül sayısı çıktı
- İktibas’ın yeni sayısı, “Küreselleşmenin Sonu mu?” manşeti ile çıktı
- İktibas Dergisi Haziran sayısı çıktı
- İktibas Dergisi Mayıs sayısı çıktı
- İktibas Dergisi'nin 472. sayısı çıktı
- Genç Birikim Dergisinin Kasım sayısı çıktı
- İktibas Dergisi Ekim sayısı çıktı
- İktibas'ın Eylül sayısı çıktı
Makaleler
Hava Durumu