İslam coğrafyasındaki katliamlar Esenyurt'ta telin edildi (VİDEO)
Birr Nesil Derneği'nin organizasyonunda Esenyurt'ta bulunan İlkadım Derneği, Akdav-Esenyurt ve Huzur-Der'inde destek verdiği protesto ve basın açıklama yapıldı.
07-09-2013
Cuma namazı cıkışı Esenyurt Cumhuriyet meydanında toplanan Müslümanlar ellerinde Rabia sembolleri ile "küfür tek millettir", "zulme karşı omuz omuza", "katil Esed Suriye'den defol", "katil Sisi Mısır'dan defol", "darbeci zalimler hesap verecek", yazılı dövizler ve çeşitli pankartlarla birlikte "kahrolsun ABD emperyalizmi", "Esenyurt'dan İhvana direnişe bin selam", "yaşasın küresel intifada", "Müslüman uyuma kardeşine sahip çık" gibi sloganlar atarak Mısır ve Suriye özelinde Ortadoğu'da yapılan katliamları ve Müslüman coğrafyalarda oynanan kirli ve kan dolu oyunları telin etti. Birr Nesil Derneğinin organizasyonunda tertiplenen ve bölgede bulunan İlkadım Derneği, Akdav-Esenyurt ve Huzur-Der'inde destek verdiği, eylemde çevre derneklerden Kur'an Nesli Kültür Merkezi'nden temsilciler de hazır bulundu.
Mevlüt AKBAL'ın yapmış olduğu selamlama konuşmasının ardından İlkav (İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı) başkanıMehmet PAMAK söz aldı.
Akbal yaptığı konuşmasında Esenyurtlu Müslümanlar olarak "müminler ancak kardeştir" buyruğundan yola çıkarak mazlumdan yana tavır sergileyerek Allah'a olan şahidliğimizi ve sorumluluğumuzu yerine getirmek adına burada toplandığımızı belirterek, geçmişten beri halkı müslüman olan ülkelerde dolaylı ve direkt olarak sürekli katliamlar terör ve darbeler üreten, batılı emperyalist müstekbirler ve esas destekci yönlendirici teşvikci ve asıl aktör büyük şeytan ABD'dir açıklamasında bulundu. Katil ABD ve onun yardakcıları İsrail ve Nato ülkelerinin karşısında Müslüman Mısır ve Suriyeli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu belirtti.
Katılımcılara ve destek veren STK'lara teşekkür ederek konuşmasını sonlandıran Akbal sözü Mehmet Pamak'a bıraktı.
Pamak, konuşmasına Rabbimiz Suriye'de Mısır'da Filistin, Afganistan, Çeçenistan ve bütün beldelerdeki mazlum Müslüman halkları zalim,kafir tağuti diktatörlere işgalcilere despotlara emparyalistlere karşı galip ve muzaffer kılsın İnşaallah diyerek başladı.
Müslümanların yaşadığı ülkelerde genelde darbeciler, despotlar, diktatörlerin yönetimi söz konusu ve bunların arkasında da demokratik emperyalistler var. İslam coğrafyasında nerede bir despotizm, diktatörlük varsa arkasında demokratik ülkeler var. Müslüman halkların bu hale düşmesinin asıl sebebinin Kur'an dan uzaklaşılması, Allah'ın ipi Hablullaha sarılmak yerine cahiliye kültürü ya da mezhep/meşrep taassubu ile üretilen başka ipleri sarılmanın ve herkesimin kendi üretilmiş ipine davetinin söz konusu edilmesi var. Son dönemde de batılı demokratik emperyalistlerin emrindeki kahyası konumundaki despotlardan kaçan halkların onların seküler paradigmasının ürürünü demokrasi gibi batıl modellere sarılmak gibi yeni bir yanlış yaygınlaşıyor.
Tarihsel süreçte Kur'an (mehcur) terk edilmiş bırakıldı.Allah'ın inzal edilmiş ipine (Hablullah'a) topluca sarılmaktan uzaklaşıldı. Resulullah'ın (s) şahidliği, örnekliği ve mücadele sünneti terk edildi ve cahiliye yeniden üretildi. Tarihsel süreçte uydurulan ya da başka felsefe ve dinlerden alınan bid'at, hurafe ve İsrailiyatlar karıştırılarak farklı ipler üretildi. Bundan sonra, insanlar, Allah'ın ipi yerine, haktan unsurlar da taşıyan, hak-batıl karışımı "ılımlı" İslam algılarına (statüko dinleri) dayalı üretilmiş iplere çağırıldılar. İşte bu yüzden tevhidi ilkeler ve vahdet kaybedilerek bu zillete sürüklenildi. Bu zilletten çıkış için tek yol ve kurtuluş Kur'ani bir uyanış, Kur'ani bir inkilabla Resulullah'ın (s) sünnetine ve Hablullah'a sımsıkı topluca sarılmakla mümkün olacaktır.
Batının kuklaları, uşakları olan ve avuçlarının içine aldıkları emperyalist işbirlikçisi orduların, yargı ve diğer bürokratların kontrol ve kuşatması altındaki sistemlerde sistem içi hükümet olma çabaları İslami değildir. Bu tür arayışlar beyhude ve oyalayıcı çabalar olup sistemleri değiştirmeye ve bunun için öncelikle toplumsal dönüşümle ümmeti vahiyle yeniden inşaya talip olması gereken İslami yöntemle de bağdaşmamaktadır. Müslüman halkların yaşadığı ülkeler Batılı emperyalistlerce devşirilmiş işbirlikçi orduların işgali altındadırlar. Bu sebeple tıpkı Türkiye örneğinde olduğu gibi, bu ordular emperyalist ülkelerce kullanılıp kolayca darbeler yaptırılarak, sistem içi hükümet olma imkanı bulmuş ama iktidar olmasına fırsat verilmeyen kadrolar tasfiye edilebilmektedir. Bu işbirlikçi orduların darbeci generalleri, İslami olana düşmanlığından ve elde ettikleri ayrıcalıklı konum ve çıkarlarını putlaştırmaktan dolayı her türlü vicdansızlığı kolayca yapabilecek, alçak bile denilemeyecek, seviyesizliği bakımından ancak çukur olarak nitelenebilecek zelil zalimlerdirler. Bu sebeple kendi halklarına karşı keskin nişancıları kullanarak katliamlar işlemekten geri durmadılar, ülkemizde de darbe yapmaya çalışan generallerin Fatih camisini nasıl bombalarız gibi eylem planları yaptıkları gibi.
Bir Müslüman kardeşimiz yakın zamanda yaptığı bir konuşmasında, çok üzüldüğüm ve kendisine de yakıştıramadığım şu ifadeleri kullandı: günümüzün Mekke'si olan "Ulus Devlet"lerde Müslüman'ın önünde iki yol var; biri sistem içi araçlara dayanan demokratik yol, diğeri de gizlilik ve şiddete dayalı yol. Halbuki değerli kardeşlerim bu ikisi de İslami yol ve yöntemle bağdaşmaz. Resulullah Mekke'de ne şiddete başvurarak gizlilik ve şiddeti kullanarak toplumu ve devleti zorla ele geçirmeye kalkıştı, ne de sistem içi yöntemleri kullanarak, batıl statüko güçlerinin kuşatması altında sistem içi siyasal araçlarla yönetimde yer almaya yada bu tür yöntemlere başvuranlara yandaş olmaya kalkıştı. Müslümanların takip etmesi gereken İslami, Kur'ani ve Resulün öncülüğünde ilk Kuran neslinin takip ettiği yol ve yöntem bu ikisinin de dışında ve özgündür. Bu yol tevhidi davet, tebliğ, eğitim ve vahye şahidlik ile Kur'an ve Resulün sünnetini kuşanarak, fert ve cemaat planında vahyi ete kemiğe büründürmüş güzel ahlaklı örneklikler, modeller oluşturarak, her şartta tevhidi stratejik hedefi ve istikameti koruyarak, tavizsiz, uzlaşmasız ilkeli bir duruşu her şartta ısrarla sürdürerek toplumu Kur'anla buluşturmak, vahiyle dönüştürüp yeniden inşa ederek Kur'ani bir inkılabı gerçekleştirmeye çalışmaktır. İşte böyle bir toplumsal inkılap sonucunda Allah'ın yardımı da tecelli ettiğinde, Allah'ın takdiriyle İslami sistem doğakak ve bütün insanlar İslam'ın adaletiyle yönetileceklerdir. Ve böyle bir inkılap sonucu gerçekleşecek İslam'ın adil iktidarını devirmeye hiçbir devletin ya da ordunun gücü yetmeyecektir.
Pamak, sonuç olarak, Suriye Mısır ve dünya genelinde Müslümanları katletmek için her türlü kahpeliğe başvuran emperyalist zalimlerin bugünlerde müdahale tartışmalarının arka planındaki gerçek sebebin de emperyalistlerin kendi ekonomik, siyasi ve ideolojik çıkarları, İsrail'in güvence altına alınması ve İslami uyanışın bastırılıp tasfiye edilmesi doğrultusunda olduğunu vurguladı. Kur'ani bir yönetim fıtri bir hayat nizamı için Kur'anı hayata ve hayatlara hakim kılma adına mücadele eden İslami çevrelerin varlığından rahatsızlık duyarak bu minvalde cehd eden Müslümanları ortadan kaldırıp yerine laik demokratik işbirlikci yönetimler kurmanın telaşesinde olduğuna işaret ederek, İnşaallah Rabbimiz bizlere Müslümanları birbirine kırdırma oyunlarına karşı bütün bu oyunları bozup emperyalistlere karşı birlik olup onların oyunlarını yüzlerine çarpmayı nasip etsin, İnşaallah Rabbimiz Müslüman halklara yardımını göndererek, onları bu zalim despot diktatörlere karşı muzaffer ve bizleri de onlara yardımcılar kılsın diyerek konuşmasını tamamladı.
Katılımcılara tekrar teşekkür edilerek basın mesubuna açıklama metinleri dağıtıldıktan sonra eylem son buldu.
Mevlüt AKBAL'ın yapmış olduğu selamlama konuşmasının ardından İlkav (İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı) başkanıMehmet PAMAK söz aldı.
Akbal yaptığı konuşmasında Esenyurtlu Müslümanlar olarak "müminler ancak kardeştir" buyruğundan yola çıkarak mazlumdan yana tavır sergileyerek Allah'a olan şahidliğimizi ve sorumluluğumuzu yerine getirmek adına burada toplandığımızı belirterek, geçmişten beri halkı müslüman olan ülkelerde dolaylı ve direkt olarak sürekli katliamlar terör ve darbeler üreten, batılı emperyalist müstekbirler ve esas destekci yönlendirici teşvikci ve asıl aktör büyük şeytan ABD'dir açıklamasında bulundu. Katil ABD ve onun yardakcıları İsrail ve Nato ülkelerinin karşısında Müslüman Mısır ve Suriyeli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu belirtti.
Katılımcılara ve destek veren STK'lara teşekkür ederek konuşmasını sonlandıran Akbal sözü Mehmet Pamak'a bıraktı.
Pamak, konuşmasına Rabbimiz Suriye'de Mısır'da Filistin, Afganistan, Çeçenistan ve bütün beldelerdeki mazlum Müslüman halkları zalim,kafir tağuti diktatörlere işgalcilere despotlara emparyalistlere karşı galip ve muzaffer kılsın İnşaallah diyerek başladı.
Müslümanların yaşadığı ülkelerde genelde darbeciler, despotlar, diktatörlerin yönetimi söz konusu ve bunların arkasında da demokratik emperyalistler var. İslam coğrafyasında nerede bir despotizm, diktatörlük varsa arkasında demokratik ülkeler var. Müslüman halkların bu hale düşmesinin asıl sebebinin Kur'an dan uzaklaşılması, Allah'ın ipi Hablullaha sarılmak yerine cahiliye kültürü ya da mezhep/meşrep taassubu ile üretilen başka ipleri sarılmanın ve herkesimin kendi üretilmiş ipine davetinin söz konusu edilmesi var. Son dönemde de batılı demokratik emperyalistlerin emrindeki kahyası konumundaki despotlardan kaçan halkların onların seküler paradigmasının ürürünü demokrasi gibi batıl modellere sarılmak gibi yeni bir yanlış yaygınlaşıyor.
Tarihsel süreçte Kur'an (mehcur) terk edilmiş bırakıldı.Allah'ın inzal edilmiş ipine (Hablullah'a) topluca sarılmaktan uzaklaşıldı. Resulullah'ın (s) şahidliği, örnekliği ve mücadele sünneti terk edildi ve cahiliye yeniden üretildi. Tarihsel süreçte uydurulan ya da başka felsefe ve dinlerden alınan bid'at, hurafe ve İsrailiyatlar karıştırılarak farklı ipler üretildi. Bundan sonra, insanlar, Allah'ın ipi yerine, haktan unsurlar da taşıyan, hak-batıl karışımı "ılımlı" İslam algılarına (statüko dinleri) dayalı üretilmiş iplere çağırıldılar. İşte bu yüzden tevhidi ilkeler ve vahdet kaybedilerek bu zillete sürüklenildi. Bu zilletten çıkış için tek yol ve kurtuluş Kur'ani bir uyanış, Kur'ani bir inkilabla Resulullah'ın (s) sünnetine ve Hablullah'a sımsıkı topluca sarılmakla mümkün olacaktır.
Batının kuklaları, uşakları olan ve avuçlarının içine aldıkları emperyalist işbirlikçisi orduların, yargı ve diğer bürokratların kontrol ve kuşatması altındaki sistemlerde sistem içi hükümet olma çabaları İslami değildir. Bu tür arayışlar beyhude ve oyalayıcı çabalar olup sistemleri değiştirmeye ve bunun için öncelikle toplumsal dönüşümle ümmeti vahiyle yeniden inşaya talip olması gereken İslami yöntemle de bağdaşmamaktadır. Müslüman halkların yaşadığı ülkeler Batılı emperyalistlerce devşirilmiş işbirlikçi orduların işgali altındadırlar. Bu sebeple tıpkı Türkiye örneğinde olduğu gibi, bu ordular emperyalist ülkelerce kullanılıp kolayca darbeler yaptırılarak, sistem içi hükümet olma imkanı bulmuş ama iktidar olmasına fırsat verilmeyen kadrolar tasfiye edilebilmektedir. Bu işbirlikçi orduların darbeci generalleri, İslami olana düşmanlığından ve elde ettikleri ayrıcalıklı konum ve çıkarlarını putlaştırmaktan dolayı her türlü vicdansızlığı kolayca yapabilecek, alçak bile denilemeyecek, seviyesizliği bakımından ancak çukur olarak nitelenebilecek zelil zalimlerdirler. Bu sebeple kendi halklarına karşı keskin nişancıları kullanarak katliamlar işlemekten geri durmadılar, ülkemizde de darbe yapmaya çalışan generallerin Fatih camisini nasıl bombalarız gibi eylem planları yaptıkları gibi.
Bir Müslüman kardeşimiz yakın zamanda yaptığı bir konuşmasında, çok üzüldüğüm ve kendisine de yakıştıramadığım şu ifadeleri kullandı: günümüzün Mekke'si olan "Ulus Devlet"lerde Müslüman'ın önünde iki yol var; biri sistem içi araçlara dayanan demokratik yol, diğeri de gizlilik ve şiddete dayalı yol. Halbuki değerli kardeşlerim bu ikisi de İslami yol ve yöntemle bağdaşmaz. Resulullah Mekke'de ne şiddete başvurarak gizlilik ve şiddeti kullanarak toplumu ve devleti zorla ele geçirmeye kalkıştı, ne de sistem içi yöntemleri kullanarak, batıl statüko güçlerinin kuşatması altında sistem içi siyasal araçlarla yönetimde yer almaya yada bu tür yöntemlere başvuranlara yandaş olmaya kalkıştı. Müslümanların takip etmesi gereken İslami, Kur'ani ve Resulün öncülüğünde ilk Kuran neslinin takip ettiği yol ve yöntem bu ikisinin de dışında ve özgündür. Bu yol tevhidi davet, tebliğ, eğitim ve vahye şahidlik ile Kur'an ve Resulün sünnetini kuşanarak, fert ve cemaat planında vahyi ete kemiğe büründürmüş güzel ahlaklı örneklikler, modeller oluşturarak, her şartta tevhidi stratejik hedefi ve istikameti koruyarak, tavizsiz, uzlaşmasız ilkeli bir duruşu her şartta ısrarla sürdürerek toplumu Kur'anla buluşturmak, vahiyle dönüştürüp yeniden inşa ederek Kur'ani bir inkılabı gerçekleştirmeye çalışmaktır. İşte böyle bir toplumsal inkılap sonucunda Allah'ın yardımı da tecelli ettiğinde, Allah'ın takdiriyle İslami sistem doğakak ve bütün insanlar İslam'ın adaletiyle yönetileceklerdir. Ve böyle bir inkılap sonucu gerçekleşecek İslam'ın adil iktidarını devirmeye hiçbir devletin ya da ordunun gücü yetmeyecektir.
Pamak, sonuç olarak, Suriye Mısır ve dünya genelinde Müslümanları katletmek için her türlü kahpeliğe başvuran emperyalist zalimlerin bugünlerde müdahale tartışmalarının arka planındaki gerçek sebebin de emperyalistlerin kendi ekonomik, siyasi ve ideolojik çıkarları, İsrail'in güvence altına alınması ve İslami uyanışın bastırılıp tasfiye edilmesi doğrultusunda olduğunu vurguladı. Kur'ani bir yönetim fıtri bir hayat nizamı için Kur'anı hayata ve hayatlara hakim kılma adına mücadele eden İslami çevrelerin varlığından rahatsızlık duyarak bu minvalde cehd eden Müslümanları ortadan kaldırıp yerine laik demokratik işbirlikci yönetimler kurmanın telaşesinde olduğuna işaret ederek, İnşaallah Rabbimiz bizlere Müslümanları birbirine kırdırma oyunlarına karşı bütün bu oyunları bozup emperyalistlere karşı birlik olup onların oyunlarını yüzlerine çarpmayı nasip etsin, İnşaallah Rabbimiz Müslüman halklara yardımını göndererek, onları bu zalim despot diktatörlere karşı muzaffer ve bizleri de onlara yardımcılar kılsın diyerek konuşmasını tamamladı.
Katılımcılara tekrar teşekkür edilerek basın mesubuna açıklama metinleri dağıtıldıktan sonra eylem son buldu.
(Küre Medya/Olcay DURGUN)
YORUMLAR
-
Ebubekir 08-09-2013 18:42
Böyle adil şahitlikleri gördükçe Rabbime bir kez daha hamd ediyorum. Hamdolsun Alemlerin Rabbi olan Allah'a(cc) selam olsun Peygamberlerine(s) ve onların takipçisi olan tüm şahitlere...
-
Kemal Songür 07-09-2013 09:53
Mehmet ağabeyden ve katılımcılardan Allah razı olsun, verilen hayra dönük mesajların yüreklerde makes bulması duasıyla.
İlginizi çekebilecek diğer haberler
- Siyonazi çetesi, Gazze'de gıda yardımı bekleyen sivillere saldırdı: 150 maktul 1000 yaralı
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesine Dâvet
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesi'ne dâvet
- İktibas’a bu cumartesi Ali Kaçar konuk oluyor
- Gazze’ye Yardım Kampanyası
- Siyonist vahşet: İnfaz edip çöpe atmışlar
- Adana ve Mersin seyahatinden sadra düşenler
- Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin çadır yardımları Gazze'ye ulaştı
Makaleler
Hava Durumu