İsrail, Kudüs Buluşması'nın sonucunu dikkate almamayı tercih etse de işgal ve güce dayalı strateji sonsuza dek süremez. Filistinlilerin hakları er ya da geç geri verilecek.
İstanbul'da yapılan 'Uluslararası Kudüs Buluşması'nda, 67 devletten 5 binin üzerinde sivil katılımcı bir araya geldi. Katılımcılar, bu kutsal kenti 1967'de başlayan işgalden bu yana tehdit eden tehlikeler ve bu tehlikelerin dünya barışı üzerinde yarattığı etkiler hakkında konuşmalar yaptı…
'Gaspçı' Siyonist oluşum âdet edindiği üzere, işgali Amerikan korumasına ve sınırsız Batı desteğine dayandığı için, durum sanki kendisini hiç ilgilendirmiyormuş gibi bu tutumu hiç umursamadı. Uluslararası Kudüs Buluşması'nın, bu oluşumun hiçbir caydırıcı veya engelleyici gücün olmamasına rağmen küstahlığını ve terörünü sürdürmesinin temel etkenlerini incelemesi kolay değildi. Zira, söz konusu suçun arkasında uluslararası boyutları bulunan emperyalist bir proje duruyor ve ümmetin mukadderatını elinde bulunduran Batılı projeyle mücadele etmeksizin, Filistin'deki Siyonist küstahlığa çözüm bulmak da mümkün değil.
Arkasında bütün maddi, siyasi ve askeri gücüyle Amerika durmasaydı, İsrail adlı oluşumun hiçbir değeri olmazdı.
Kudüs'ün işgali, bu gaspçı oluşum Batı şemsiyesini kaybettiğinde son bulur. Çünkü işgal, Balfour Deklarasyonu, Batı blokunun suçlunun etrafında kenetlenmesi ve 60 yıl boyunca hayata geçirilen uygulamaları meşrulaştırmasıyla başlamıştı. Planın şimdiye gerçekleşenden büyük, tehlikelerin de yaşananlardan fazla olması nedeniyle, çözüm de aynı düzeyde bir çalışma gerektiriyor.
Hiç şüphesiz güce dayalı bu strateji daha uzun süre sürdürülemeyecek, kamuoyu daha fazla yanlış yönlendirilemeyecek ve gasp edilen haklar er ya da geç sahiplerine dönecek. Tarihte işgalciler birçok dönemde yok oldu; Haçlıların Kudüs'te defalarca yenilmesi, hakların sahiplerine dönüşünün açık kanıtından başka bir şey değil. Gasp edilmiş topraklar bu kez de er ya da geç işgalden kurtulacak; insanlığa düşen de, bu utancı silmek. (Musib Naimi / Vifak / Radikal)