İzmir, Mısır ve Suriye’deki katliamları lanetledi!

Özgün-Der, Özgür-Der ve Mustazaflar Cemiyeti'ndan oluşan ‘Suriye ve Mısır Halkıyla Dayanışma Platformu’, dün cuma namazına müteakiben Konak Meydan’ında Suriye ve Mısır da ki İslami direnişi selamlayıp, katliamları lanetledi!.

25-08-2013


Programın sunuculuğu Özgün-Der başkanı Hamza Akdenizüstlenirken, program Hafız Ömer’in Kuran tilaveti ile başladı. Ardından Mustazaflar Cemiyeti İzmir Şube Başkanı Cemil Genç  açılış konuşmasını gerçekleştirdi. ‘Zalimler için cehennemi tutuşturan, mazlumlar için cenneti süsleyen âlemlerin rabbi olan Allah'a hamd ve zalimlerin düşmanı, mazlumların dostu ve hamisi olan Hz. Muhammed'e salat ve selam olsun’ diyerek konuşmasına  başlayan Genç, ‘Gün geçmiyor ki bir zulme ve vahşete tanık olmayalım. En son Suriye'de yüzlerce masum kadın çocuk ve yaşlı kimyasal silahlarla katledildi.  Bugün batı İslam’a ve Müslümanlara savaş açmıştır. Ancak tarih çöplüğü İslam’a savaş açanlarla doludur.’ Diyerek konuşmasını sürdürdü ve konuşmasını  ‘’Allah, yazmıştır:Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de.Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır.’’ (Mücadele 21)Ayetini hatırlatarak sonlandırdı.

Programın devamında İzmir Özgür-Der adına Ayhan Yaraşıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasına Mısır ve Suriye’de ki İslami direnişi selamlayarak başlayan Yaraşıklı: ‘’Dünya müstekbirlerinin kurmuş olduğu yerel diktatörler eliyle yönetilen Ortadoğu da özgürlük kıvılcımı, kor haline gelmiş yürekleri alevlendirdi. Bu özgürlük ateşidir. Bu tüm yaratılmışların yeryüzünde İlahlık taslayan müstekbirlerin kulluğundan kurtulup, herkesin ve her şeyin yaratıcısı ve herkesin kendisine döndürüleceği Allah’a kulluk olma ile elde edilecek bir özgürlük ateşidir.’’ diyerek Ortadoğu’da yaşanan halk ayaklanmalarının nedenine ve içeriğine dair açıklamalarda bulundu. Ardından ‘’ Ve biz bugün bu zulme- katliama karşı buradayız, bebeği katledilmiş bir annenin gözyaşlarındayız, ailesini koruyamamış bir babanın yürek yangınındayız mazlumun yanında tüm zalimlerin karşısındayız. Allah amellerimiz kabul etsin. ‘’ diyerek sözlerini bitirdi.

Son olarak sözü Özgün-Der adına Kemal Songür aldı. Söze Mısır ve Suriye’de binlerce insani katleden zalimlere ve onların yerli-yabancı işbirlikçilerine lanet ederek başlayan Songür konuşmasına şöyle devam etti; ’’ Allah’ın ayetlerini inkar edenler hevalarını ilah edinenler. Tek yüce değerleri olarak hazlarından çıkarlarından başka hiçbir değer tanımamaktadırlar. Hayvani içgüdülerine teslim olanlar doğaları gereği zulüm üretmektedir.’’ Diyerek Suriye, Mısır’da ve tüm Dünya’da bu tür katliam sahiplerinin değerinin insanlığın en aşağısı olduğuna dikkat çekti.  Son olarak İslam’ın yükselebilmesi için tek çözüm yolunun vahdet olduğuna değinen Songür bu konu üzerine; ‘’Dünya Müslümanlarının birbirlerine yardımının tek çıkar yolu vahyin gölgesinde bir mücadele sistemi ile batıl kavramlardan medet ummayan ilkeli bir mücadele ile önce kendi yaşadıkları toprakları İslami bir yönetime dönüşümünü sağlamalarıdır. Bunun yanında kendi aralarında, sınırları kaldırma iradesi göstererek yardımlaşması gerekir, küfrün birlikteliğine karşı Müslümanların birleşmesi tek çözümdür.’’ Diyerek kınuşmasını sonlandırdı.

Ayrıca  Grup Şüheda’nın  ezgileriyle topluluğa heyecan katarken, ‘Seyyid Kutub- El-Benna Selam Olsun İhvan’a”, “Şehitlerin Kanları Zalimleri Boğacak!”, "Defol Sisi Seninleyiz Mursi", ‘’Katil Esed Suriye’den Defol’’,"Kahrolsun İşbirlikçi Hainler"…sloganları atıldı.

Programın devamında ‘Suriye ve Mısır Halkıyla Dayanışma Platformu’ adına basın açıklamasını Furkan Akdeniz okudu. Basın açıklamasının ardından Suriye ve Mısır başta olmak üzere, bütün İslam çoğrafyasında öldürülen Müslüman kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılındı Namazın sonunda Hüseyin Güneş’in öncülüğünde edilen dua ile program son buldu. Destek veren herkese teşekkür edildi.

-BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ-

Suriye’de Mısır’da İslam Düşmanlarına Karşı, Canıyla, Kanıyla Direnen Kardeşlerimize Selam Olsun!

Tunus’ta 14 Ocak 2011 tarihinde diktatör Zeynel Abidin Bin Ali’nin ülkeyi terk etmesi ile başlayan Ortadoğu intifadası, 25 Ocak’ta tahrir protestoları sonucu Mübarek’i tahtından ederken, Kaddafi’nin ülkede ki her şeyin sahibi olduğu Libya’da 20 Ekim tarihi yeni bir dönemi başlatmıştı. Ve 16 mart 2011’de Dera’lı çocuklar, Suriye İslami direnişinin kıvılcımını yaktılar.   

Ortadoğu’da yaşanan intifada sürecinin İslami hareketlerin öncülüğünde ilerlemesi emperyalistlerin uykularının kaçması için yeterli bir sebepti. İslam’ın yerel ve küresel sistemlere alternatif olan söyleminin kendisine belli bir iktidar alanı bulması sonucu, demokrasi havarisi ikiyüzlüler; planladıkları darbelerle ve destekledikleri eli kanlı diktatörlerle İslami uyanışın önünü kesmeye kalktılar. Fakat Rabbimize hamd olsun ki Suriye’nin ve Mısır’ın yiğit mücahitleri zillete karşılık onurlu bir direnişi ve şehadeti tercih ettiler.    

Suriye’de 2,5 yıldır sürdürülen direniş, bütün komplo teorilerini çöpe atarken aynı zamanda küfrün tek millet olduğunu apaçık bir şekilde önümüze serdi. Kana susamış katiller kadın, çocuk ayırt etmeden 100 binin üzerinde kardeşimizi katlettiler ve son olarak Şam kırsalında kimyasal silahlarla gerçekleştirilen saldırıda 1300’den fazla Müslüman şehit edildi. Bu zalimlik karşısında dahi kafalarını kuma gömenler, Suriye’ye yapılacak hayali Nato müdahalesini ihanetlerine maske yapanlara karşı kardeşlerimizin kurşunlanmış, bombalanmış ve insanlık dışı kimyasallara bulanmış bedenleri mahşer   günü zalimler aleyhinde şahitlik edecekler. 

Muhammed Mursi, cumhurbaşkanı seçildiği andan itibaren halkın büyük bir çoğunluğunun talebi olan İslami Yönetimi kuracakları sözünü verdi. Mısır’da izlediği politikalar nedeniyle yerel ve küresel kapsamlı bir komploya maruz kalan Müslüman Kardeşler, pasif,edilgen bir tavır takınmayarak izzetli bir şekilde meydanları doldurdu ve bu alçakça darbeye karşı direnişe geçti. Yaklaşık 1,5 aydır başta adeviyye meydanı olmak üzere Mısır’ın 27 farklı şehrinde darbeye karşı koyan Müslümalara bir çok kez gerçek mermilerle saldıran, sabah namazında ateş açarak ölümlere ve yaralanmalara sebebiyet veren darbeciler; 3500’ün üzerinde ve bütünüyle silahsız Müslüman göstericiyi katletti. Mısır’da sürek avına başlayan cunta; İhvan’ın liderlerini bir bir tutuklarken devrik diktatör Hüsnü Mübarek’i ödüllendirerek beraat ettirdi.

Mursi’ yi alçakça bir darbeyle indiren darbecilerin ilk icraatı; Filistin’ nin can damarı olan Refah sınır kapısını kapatmak ve Muhammed Mursi’ nin Mısır’dan kovduğu Suriye büyükelçisini geri davet etmek oldu. Bu gelişmeler de gösteriyor ki Suriye ve Mısır direnişleri kardeştir. Bir yerde zalimleri bir yerde Müslümanları desteklemek abesle iştigaldir, aldatmacadır, İslami değildir. Ne İran’ın bölgesel çıkarları ne de Arap şeyhlerinin, krallarının ve sultanlarının kendi iktidarlarını koruma refleksleri zalim, katil ve darbeci diktatörlerin yanında yer almalarını meşru kılmaz. Bu ihaneti ne kendi halklarına ne de kıyamet günü Rabbimize kesinlikle anlatamayacaklar, bunun hesabını asla veremeyecekler ve korktukları son mutlaka onları bulacaktır. Rabbimizin kitabı keriminde belirttiği ‘zulme meyletmeyin yoksa ateş size de dokunur’ ayeti kerimesini zalimlere ve işbirlikçilerine hatırlatıyor ve zulümle hiçbir sistemin ya da gücün ayakta kalamayacağını tıpkı nemrut ve firavun gibi zalim beşşar esed ve sisi’nin de sonunun yakın olduğuna inanıyoruz. Bütün zalimler bilsin ki zülüm var oldukça bizde var olacağız ve var gücümüzle mazlum, mahrum ve zayıf bırakılmış halkların ve Müslümanların yanında olacağız. Rabbimiz, zalimlere, bel’amlara ve kâfirlere fırsat verme, onların hilelerini boşa çıkar ve Müslümanların yardımcısı ol. Allah ne güzel vekil ve ne güzel yardımcıdır.


Suriye ve Mısır Halkıyla Dayanışma Platformu

Ahmed AKDENİZ 

Etiketler : #İzmir   #   #Mısır   #ve   #Suriye’deki   #katliamları   #lanetledi!    
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN