Dinimiz İslam kadının el, yüz ve ayaklarından başka hiçbir yerini kocası ve çok yakın akrabaları dışındaki erkeklere, bir de zaruri olarak muayene edilmesi gerektiğinde doktorlardan başkasına göstermesine izin vermiyor. Bu durum bazılarının “yaz sıcaklarında kadını bunaltmaz mı?” sorusunu gündeme getirebilir. İşte bu konuyu aydınlatmak istiyorum.

Burada coğrafi bir gerçeği hatırlatmakta fayda vardır.  Daha l968 veya 69 yılandaydı. Ben Orta Okul’u dışarıdan bitirme sınavlarına giriyordum. Sirri Erinç’in bir arkadaşıyla birlikte yazdığı Coğrafya kitabında Afrika’nın Büyük Sahra’sında –Tuaregler- diye nüfusları bir milyon kadar bir kabilenin yaşadığı ve bunların kadınlarının yüzleri dahil her yerlerini örten ve etekleri yerden sürünen elbiseler giydikleri resimleriyle birlikte gösteriliyordu. Kitabın yazarı “Bu sıcak sahrada niçin böyle örtünüyorlar ki” diye de bir soru yazmıştı resimlerin altına.Kitabın yazarı modernistlerin anlayışıyla düşünmeden böyle bir soru yöneltse de burada bir gerçeği gizleyememiştir. Yaz aylarında hacca gidenlerin de bildiği gibi gündüzün özellikle fayans veya taş döşenmiş veya asfaltlanmış yolların ısısı herkesin yüzünü yakacak bir sıcaklıktadır. İşte burada kadın yüzü bu sıcaklıktan aşırı bir şekilde etkilenir. Ama yüzünü örten kadınlar bir zarar görmez. Öyleyse Afrika’daki Tüareglerin durumu da buna benzer. Vücutlarının tamamen yerlere kadar örtülü olması da yine onları yerden gelen yakıcı sıcak havadan korumak içindir. Sıcak dolayısıyla bedenlerin terlemesi ise terdeki serinletici etkiyle o narin bedenleri serinletmekte ve rahatlatmaktadır. Aksine çıplak bedenler terlese bile hava tarafından hemen emilmekte ve deri terin serinletici etkisinden mahrum kalmaktadır. Kur’an-ı Kerim bu durumu çok net biçimde açıklamaktadır:

Araf suresinin 26. Ayetinde Yüce Rabbimiz: “Ey Adem oğlu şüphesiz biz sizin üzerinize giysi indirdik ki o sizin kötülüklerinizi örter ve onu size kanat olsun (sizi örtsün diye) indirdik” açıklamasını yaparken Nahil suresi 81. Ayetinde de: “Allah sizin için yarattıklarından gölgeler, dağlardan barınaklar ve sizi sıcaklardan ve şiddetten koruyan giysiler oluşturdu. Böylece nimetini sizin üzerinize tamamlıyor ki selamete eresiniz” öğretisi verilmektedir.

Ayet-i Kerime’deki “be’seküm” kelimesi bazı tefsirlerde “savaşta sizi şiddetten korumak için zırh verdi” şeklinde yorumlanmış olsa da buradaki şiddettin çıplaklık dolayısıyla önce sarkıntılık şeklinde başlayan sonra da tecavüz veya şiddete dönüşen cinsellikle ilgili taşkınlıklar olduğu daha mantıki olduğu açıktır.

Evet! Kadının tesettürü (örtünmesi) onu ayette açıkça ifade edildiği gibi sıcaktan ve soğuktan koruduğu gibi taciz, sarkıntılık ve saldırı şiddetinden de korumaktadır. Gazetelere akseden nice sarkıntılıkların çıplaklığın tahriki sonucunda taciz ve tecavüzlerin, hatta öldürmelerin sebebi olduğu ortaya çıkmıştır.

Peygamberimiz ise mübarek bir sözlerinde; “Sizi güneşte oturmaktan sakındırırım. Güneş rüzgarı (kötü) kokutur, elbiseyi eskitir ve defin hastalığını (yani deri kanserini) ortaya çıkarır” şeklinde önemli bir uyarıda bulunmuştur. Gerçekten güneş narin derinin altında kansen oluşmasına sebep olduğu gibi açık deri terin esen rüzgarın etkisiyle soğuyarak büzüşür. Daha önce ise sıcağın etkisiyle genleşmiş idi. Böylece defalarca genleşme-büzüşme zamanla derinin elastikiyetini kaybetmesine ve sarkmasına sebep olur. Yani bu arada berinin çirkinleşmesi de söz konusudur.

Tekrar edelim ki örtü kadın ve kızlarımızı bunalıma sokmak şöyle dursun onları hem güneşin ve hem de soğuğun etkisinden, hatta çirkinleşmesinden ve hem de kem gözlülerin taciz, tecavüz ve şiddetinden korumaktadır. Kadının tesettürü toplum hayatında cinsellik bakımından güvence içinde olmanın şartıdır.

M. Hamdi Güner