Kalkan: Emr-i bil maruf yükümlülüğü cemaatleşmeyi gerektirir

Kur'an Nesli Kültür Merkezi'nde Ahmed Kalkan'ın sunumuyla iki haftada bir Çarşamba akşamları gerçekleştirilen "Kavram Dersleri"nde bu hafta "Davet" ve "Emr-i Bil Maruf" kavramları ele alındı.

20-03-2011


İslam ve Hayat

Kur'an Nesli Kültür Merkezi'nde Ahmed Kalkan'ın sunumuyla iki haftada bir Çarşamba akşamları gerçekleştirilen "Kavram Dersleri"nde bu hafta "Davet" ve "Emr-i Bil Maruf" kavramları ele alındı.

‘Da'vet’ kelimesinin ‘deave’ fiilinden gelen bir masdar olup, sözlükte "çağırmak, seslenmek, nida etmek, duâ ya da bedduâ etmek, adlandırmak" anlamına geldiğini kaydeden Kalkan, şöyle devam etti:

"İsim olarak  ‘dâvet’, çağrı, nidâ, da’vâ, verilen söz, yemin ve ziyafet gibi anlamlara da gelir. Kur’an-ı Kerim bu fiili, yardım ve mağfiret dilemek, ibâdet etmek, duâ ve niyazda bulunmak, yalvarmak, yardım istemek, bir işe teşvik etmek gibi manalarda kullanmaktadır. Kulun Allah’a yakarışı söz konusu olunca buna ‘duâ ve niyaz’, Allah’ın insanı bazı şeylere çağrısı söz konusu olursa buna da ‘dâvet’ denilir. Aynı kökten gelen ‘duâ’ kulun Allah’a yakarışı, af, mağfiret ve yardım dilemesidir. Bu bir ibâdettir ve gücü sınırlı bir varlığın sonsuz güç sahibi Yaratıcıdan yardım isteğidir, O’na kulluk edebi içerisinde bir nidâ’da bulunmasıdır.

‘Duâ ve dâvet’ elbette aynı kökten gelen ‘da’va ve iddia’dan  farklıdır. ‘Da’va’; çağrı, temenni, istek ve savunulan görüş demektir ki bir hukuk terimi olarak, bir kimsenin hakim huzurunda bir başkasından hakkını istemesidir. ‘Iddia’ ise, ısrarlı bir istek, kendi görüşünün haklı olduğuna bir çağrı, bir dâvettir. Dâvet, da’vâ, iddiâ, müddeî (iddia eden), istidâ (çağrı kağıdı-dilekçe) Türkçe’de aynı anlamlarda kullanılmaktadır. ‘Dâvet’ sözlük anlamı yönünden herhangi bir çağrıyı, seslenmeyi ifade eder.

İslâmî  kavram olarak ‘dâvet’; İslâm’a, Allah’a çağrıyı ve İslâm’ı insanlara anlatarak benimsetmeyi ve uygulanmasını sağlamayı ifade eder. Bu anlamda ‘dâvet’, insanları Hakka, hidayete, Allah’a ve  O’na kulluğa bir çağrı yanında Allah’a yakarıştır. (Baraka 2/186, Yunus 10/89)

İslâmî dâvetin muhatabı bütün insanlardır. İslâm’ın ilgi alanına giren bütün din ve dünya işlerinde ‘dâvet’ geçerlidir. İslâm’a teslim olmuş müslümanlara ‘dâvet’ götürülebileceği gibi, ikili oynayan münâfıklara, inkâr eden küfür ehline, hiç bir şeyden haberi olmayan sıradan insanlara da götürülebilir."

Herkesin uluorta şerre davet ettiği ortamda bulunduğumuzu hatırlayan Kalkan, "Hayra davet edenler o kadar azaldı ki. Ezanı okuyanlar bile çoğunlukla neye davet etiklerini bilmiyor, onların da davete ihtiyacı var. Dava varsa davetçi de vardır, olmalıdır" diye konuştu.

Münkerle mücadelenin, temelde münkerin kaynağı batıl düzenle mücadeleyi gerektirdiğini kaydeden Ahmed Kalkan, “Düzenle değil de tek tek günahkar insanlarla mücadele etmek sivrisineklerle mücadele etmek demektir” dedi.

Günümüzde zalimin tanımının bile unutulduğunu anlatan Kalkan, asıl zalimlerin Allah’ın hükmüyle hükmetmeyenler olduğunu hatırlattı ve şunları söyledi:

“Yaşayan Kur’an olmak istiyorsak iyiliği emredip kötülükten sakındırma sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Oysa bizler bu sorumluluğumuzu evimizde bile yapamaz hale geldik.”

Kalkan, emr-i bil maruf, nehyi anil münker sorumluluğunun Kur’an’da tüm mü’minlere emredildiğini de kaydederek, hayırlı ümmet olmanın, bu yükümlülüğü yerine getirmeye bağlı olduğunu belirtti.

Kalkan, son olarak davetin nasıl olması gerektiğine değindi ve şu hususları hatırlattı:

“1- Emr-i bil marufun ilk şartı, insanları kendimize değil, yalnızca Allah’a davet etmektir.

2- Beraberinde salih amel bulunmayan bir söylem davet kapsamına girmez. Davetçi söylediklerini önce kendinde müşahhas kılmalı, hayata geçirmelidir.

3- Davetçi kendisini yalnızca Müslüman olarak tanımlamalıdır.

4- Kötülüğü en güzel tarzda engellemek gerekmektedir. Dilimizi, üslubumuzu güzelleştirmek ve muhataplarımıza güzellikle hitap etmeliyiz.

5- Emr-i bil maruf, nehy-i anil münker sorumluluğu cemaatleşmeyi gerektirmektedir.

6- Biz marufu yaygınlaşturmazsak, batıl bize münkeri dayatır. Yani bu konuda bir an bile ihmalkar davranma lüksümüz yoktur."

Kavram Dersleri, inşaallah iki hafta sonra "Adalet" ve "Zulüm" kavramlarıyla devam edecek.

Etiketler : #Kalkan:   #Emri   #bil   #maruf   #yükümlülüğü   #cemaatleşmeyi   #gerektirir   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN