Kapitalizmin küresel ısınma çıkmazı
ABD ve diğer kapitalist ülkelerin sera gazlarıyla mahvettiği yeryüzü dengesini düzenlemeye çalışma çabalarıyla ilgili ilginç bir haber okudum. Buna göre küresel ısınmaya karşı güneş ışınlarını engelleyip havayı soğutmaya dönük çözümler (!) aranmakta imiş.
06-06-2008
Süleyman Dilmen / İslam ve Hayat
Kapitalist üretim süreçlerinin ilerlemesinden sonra yeryüzü dengesinde ciddi bozulmalar oluşmaya başladığı hepimizin malumu. Sanayinin gelişmesiyle atmosfere çeşitli sera gazları yayıldı. Bu gazlar yeryüzünde olan no2, co2 gibi gazlardı. Ancak belli oranı geçince zararlı hale gelip küresel ısınmaya yol açıyorlar. Küresel ısınmanın etkisiyle buzullar eridi, ozon tabakası delindi, hava, su ve toprak kirlendi. Hastalıklar arttı. Bu gazların salınımında en büyük pay ise dünya ortalamasının 7 kat fazlasıyla emperyalist ABD'ye ait.
ABD ve diğer kapitalist ülkelerin sera gazlarıyla mahvettiği yeryüzü dengesini düzenlemeye çalışma çabalarıyla ilgili ilginç bir haber okudum. Buna göre küresel ısınmaya karşı güneş ışınlarını engelleyip havayı soğutmaya dönük çözümler (!) aranmakta imiş.
Aşagıdaki grafik, milyonlarca yıl değişmeyen gaz dengesinin kapitalist üretim süreçlerinden sonra bozulup, 400 ppm'den 1400 ppm miktarına çıktığını gösteriyor:
Sözün burasında İngiltere'de yayınlanan The Guardian gazetesinde küresel ısınmaya yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili çıkan ve Gaste adlı yayın organında "Küresel ısınmaya karşı fantastik çözümler" başlığıyla duyurulan yazıyı dikkatlerinize sunmak istiyorum:
"Küresel ısınmaya karşı bilim insanları akıl almaz çözümler önermeye başladı. Uzaya güneş reflektörleri yerleştirmek ya da yapay yanardağlar oluşturmak, saygın üniversitelerden gelen fantastik öneriler arasında yer alıyor.
çevre Atmosfere salınan ve güneş ışığını içeri hapseden sera gazları, eriyen buzullar, dengesi bozulan okyanuslar ve kuruyan göller, dünyanın yakın geçmişte tecrübe edilmemiş yeni bir döneme girdiğinin sinyallerini açıkça veriyor.
Küresel ısınma endişesi son birkaç yıldır dünya gündemini meşgul etse de aslen yeni bir kavram değil. Yaşı 20’den büyük olanlar, 90’ların ortalarından beri bilim insanlarının buz dağlarının küçülmeye başladığı yönündeki uyarılarını günlük gazete küpürlerinden hatırlayabilirler. Ancak, dünya üzerinde küresel ısınma lafının telaffuz edilmesi çok daha eskilere dayanıyor. Bir Amerikan başkanının atmosferdeki karbondioksit oranı ve bunun olası küresel ısınma sonuçlarına dair uyarıldığı ilk yıl, 1965. Ancak sera gazlarının salınımını engellemek, mevcut sanayii sektörünü var eden fosil bazlı yakıtlara (petrol) sekte vurmak anlamına geldiği için, sorun tüm dünya endüstrileri tarafından mümkün olduğunca görmezden gelindi. Süper güçlerin şu günlerde eriyen buzulların altından çıkacak petrol yataklarının hesabını yapıyor olması da zaten bu durumu açıkça destekliyor.
Küresel ısınma tehlikesine karşı gündeme gelen yeni çözüm önerileri ise bilim kurgu filmlerini aratmayacak türden. Jeoloji mühendisleri, ısınmayı önlemek için dünyaya gelen güneş ışınlarını uzaya geri yansıtma yöntemleri geliştiriyor. Bunlardan ilki, yanardağ simülasyonu. Yanardağlar, atmosfere püskürttükleri maddeler sayesinde iklime doğrudan etki ediyor. 1991 yılında patlayan Pinatubo volkanı, 10 milyon ton sülfürü atmosfere yayarak dünya ısısının 0.5 derece azalmasına neden olmuştu. Bunu model alan Utrech Universitesi Profesörü Paul Crutzen, balonlar vasıtasıyla atmosfere sülfür yayarak ısınmanın azaltılabileceğini savunuyor.
Okyanusların dengesini değiştirmek ise bir başka çözüm olarak öneriliyor. Amerikalı Climos firması, demir partiküllerini okyanusa yayarak, öldüklerinde karbon parçalarını dibe çeken ‘pythoplanktonların’ gelişimini artırmayı planlıyor. Zira yüzeyde biriken karbon, denizin soğumasını engelliyor. Atmocean firmasının çözümü ise dalgalarla dikine hareket eden dev tüplerle, dipteki soğuk suyu ve mineralleri yüzeye taşımak. Bu sayede özellikle Amerika’daki korkunç fırtınaların gücünün azaltılabileceği hesaplanıyor.
En fantastik çözüm ise Arizona Üniversitesi’nden Roger Angel’a ait. Angel, uzaya yerleştirilecek dev reflektörlerle güneş ışınlarının dünyaya gelmeden geri yansıtılmasını öneriyor.
Tüm bu çözümlerin yan etkileri tabii ki mevcut. Sülfür gazını atmosfere salmak, yağmur dengesini de bozmak anlamına geliyor. Okyanus ısısına müdahale ise milyonlarca deniz canlısının doğasını değiştirmek anlamı taşıyor. Uzay reflektörlerinin kimin kontrolünde olacağı ise çözümün en büyük sorunu. Zira böylesi bir kontrol dünya gezegeni üzerinde benzersiz bir güç vaat ediyor. Her halükarda, asıl sebep olan sera gazlarının azaltımı gerçekleşmedikçe, milyarlarca yıldır var olan dünya gezegeninin kendisini kurtarmak adına üreteceği ‘çözümü’ beklemekten başka çare görünmüyor."
İşte kapitalizmin içine düştüğü çıkmaz. İnsanlığın bu sorundan kurtulmasının tek yolu kapitalizmden kurtulmaktır. Başka yolu yok...
- Bir 10 Kasım Mağduriyeti: Dr. Mehmet Arslan Tutuklandı
- İktibas’ın yeni sayısı Bangladeş gündemi ile çıktı
- Diken ve Karanfil
- Hayrola Mahmud Abbas
- Bir milyon yahudi, işgal altındaki toprakları terketti
- Ya Eyyühel Müzzemmil
- Son Seyahatimizden Yansımalar
- Husi: Gazze'ye destek için vurulan gemi sayısı 177'ye çıktı
Makaleler
Hava Durumu