Konya'dan, Bardakoğlu'nun başörtüsü açıklamasına tepki
Konya Başörtüsü Platformu, bu haftaki basın açıklamasında Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu'nun başörtüsünün özgürlükler açısından ele alınması gerektiği yönündeki açıklaması eleştirildi.
16-10-2010
İslam ve Hayat
Konya Başörtüsü Platformu, bu haftaki basın açıklamasında Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu'nun başörtüsünün özgürlükler açısından ele alınması gerektiği yönündeki açıklamasını eleştirdi. "Diyanet işleri başkanının, başörtüsü meselesinin çözümü açısından yaptığı talihsiz ve topu taca atan açıklaması, yüreklerimizi burkmuştur. Başörtüsünün, Allah'ın emri olduğu hususundaki net açıklamalarından sonra, bunun çözümünün özgürlükler çerçevesinde, siyasilerce yapılmasını talep etmesi, diyanetin laik bir ülkedeki konumu hakkında endişelerimizi arttırmaktadır. Diyanet Allah'ın emrini tespit etmekle kalıp, onun hayata geçirilmesi hususunda hiçbir çabaya girmeden bunu bir başkalarına havale edecek olan bir kurum mudur? Özlük hakları ve personel kanunu için ortaya koydukları fiili çabalar ortadayken, Allah'ın açık bir emri hususunda topu siyasilere atmayı nasıl izah edebilirler." ifadelerine yer verilen açıklamanın tam metni şöyle:
"Rahman, Rahîm, Allah'ın adıyla
Sizden önce de nice olaylar gelip geçti. Yeryüzünde dolaşın da bakın yalanlayıcıların sonu nasıl oldu. Bu, insanlar için bir beyan, takva sahiplerine öğüt ve hidayettir. Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer mü'minseniz, siz üstün geleceksiniz. (Al-i İmran 137, 138, 139. Ayetler)
Sevgili dostlar değerli basın mensupları;
İşgalci, Siyonist İsrail terör örgütü bir açıklama yaparak ev sahipliği yapacağı OECD turizm konferansına katılan ülkelerin, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımış olacaklarını söyledi. Bu açıklama, ülkemizde bu konferansa katılıp katılmama hususunda tartışmalar meydana getirdi. Biz olayın vehametini daha önceki açıklamalarımızda ifade etmiş, Türkiye'nin, Siyonist İsrail'in OECD üyeliğini onaylamasının hangi pazarlıklar sonucunda olduğunu sormuştuk.
Ve yine ''one minute'' ve Mavi Marmara olaylarından sonraki açıklamaların, Siyonist İsrail'in OECD üyeliğini onaylamakla boşa çıktığını ifade etmiştik. Hükümeti ve ilgili şahısları, halkımızı kandırmamaları hususunda uyarmıştık. Ve o günden bugüne işaret ederek, İsrail'in OECD üyeliğinin kabulünün, işgali onaylamak ve Kudüs'ün işgalci terör örgütünün başkenti dayatmasını kabullenmekle sonuçlanacağını ifade etmiş, hükümeti sert bir dille uyarmıştık.
Hükümet, hangi pazarlıkların sonucunda OECD üyeliğini kabul ettiyse bugün net bir tavırla ya hatasını kabul edip bunun telafisi için bir çaba içerisine girmeli yahut da halkı, halkımızı hamasi söylemlerle kandırmaktan vazgeçmelidir. Hükümetin bu toplantıya katılması OECD üyeliğini onaylamanın üzerine çöp dikmek manasına gelir. Müslüman kamuoyunu bu hususta, konunun sıkı takipçisi olmaya davet ediyoruz.
''One minute'' ve Mavi Marmara sonrası hamasi nutukların göz karartmasıyla bu üyeliğe sessiz kalanları, sonuçların ortaya çıktığı bugün sessiz kalmamaya davet ediyoruz.
Siyasetin, günü birlik bir mesele olmadığını, az önce belirttiğimiz örnekte çok açık bir şekilde görmekteyiz. Atılan her adımı, başka adımların takip edeceğini bilmekteyiz. İşgalci NATO ve Amerika'yla, yapılan işbirliklerin ülkemizi Afganistan'da işgalci konuma düşürmüşken, İncirlik ve diğer üslerin ülkemizde bulunuyor olması bizi bir Amerikan taşeronu haline dönüştürmüşken, İran bahane edilerek ülkemizde füze kalkanı oluşturulmaya çalışılması tehlikeli bir adımdır. Sonuçları ve bu sonuçların vehameti konusunda, Müslüman coğrafyanın geleceği ve kardeşliğin gereği açısından şimdiden uyarıyoruz. Ülkemiz, Amerika'nın yeni suçlarının ortağı olmamalıdır.
Diyanet işleri başkanının, başörtüsü meselesinin çözümü açısından yaptığı talihsiz ve topu taca atan açıklaması, yüreklerimizi burkmuştur. Başörtüsünün, Allah'ın emri olduğu hususundaki net açıklamalarından sonra, bunun çözümünün özgürlükler çerçevesinde, siyasilerce yapılmasını talep etmesi, diyanetin laik bir ülkedeki konumu hakkında endişelerimizi arttırmaktadır. Diyanet Allah'ın emrini tespit etmekle kalıp, onun hayata geçirilmesi hususunda hiçbir çabaya girmeden bunu bir başkalarına havale edecek olan bir kurum mudur? Özlük hakları ve personel kanunu için ortaya koydukları fiili çabalar ortadayken, Allah'ın açık bir emri hususunda topu siyasilere atmayı nasıl izah edebilirler.
Üniversitelerde Y.Ö.K. başkanının açıklamalarına rağmen devam eden melun yasağın, sadece kurumsal direktiflerle çözümünün zor olacağı anlaşılmaktadır. Bu hususta kararlı ve müstakil bir direnişten başka kesin çözüm için bir yol görünmemektedir. Baskı ve zulüm nasıl birbirinden tamamen bağımsız sebeplerle ortaya çıkmıyorsa hak, adalet ve özgürlük ortamları da parçacı ve palyatif çözümlerle, kesin çözüme kavuşamayacaktır.
Bizler Tevhid ve adalet eksenli özgürlük taleplerimizin tamamını, koşulsuz ve şartsız elde edinceye kadar mücadelemize devam edeceğimizi, bu mücadelemizi geçici ve sınırlı çözümlerle terk etmeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz! Tevhid ve adalet eksenli tüm haklar özgür oluncaya kadar mücadelemiz devam edecektir.
163. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere hepinizi Allah'a emanet ederiz."
- Bir 10 Kasım Mağduriyeti: Dr. Mehmet Arslan Tutuklandı
- İktibas’ın yeni sayısı Bangladeş gündemi ile çıktı
- Diken ve Karanfil
- Hayrola Mahmud Abbas
- Bir milyon yahudi, işgal altındaki toprakları terketti
- Ya Eyyühel Müzzemmil
- Son Seyahatimizden Yansımalar
- Husi: Gazze'ye destek için vurulan gemi sayısı 177'ye çıktı
Makaleler
Hava Durumu