Kosova’nın bağımsızlık ilanı
Kutlamalarda her ne kadar ABD bayrakları öne çıktıysa da, Kosova’da ve genel olarak Balkanlar’da güç savaşını kazanan AB’dir. ABD ile AB arasında böyle bir güç ve hâkimiyet savaşı olmadığı sanılmamalı. Bu savaş bir cephe savaşı değildir. Ama hâkimiyet yarışı ve güç kavgası gizli sayılmaz.
20-02-2008
Ahmet VAROL / Vakit
Kosova, belirlenen tarihte bağımsızlığını resmen ilan etti. Fakat kutlamalarda dışa yansıyan manzaralar ve medyada yer alan bilgiler, zihinleri karıştırdı.
Aslında bu manzaralar ve alınan bilgiler, toplum psikolojisinin nasıl yönlendirilebildiğini gösteren yeni örnekti. Kosova’da bağımsızlık kutlamaları, ABD’nin kendilerini Saddam işgalinden kurtardığını düşünen Kuveytlilerin kutlamalarına çok benziyordu. Fakat bu manzaralar gerçek bağımsızlığa işaret etmiyordu. Siyasi bağımsızlık ilan edilmiş olsa da duygular, düşünceler, yönelişler ve tavırlar bağımlı hale getirilmişti. Bunun da en önemli sebebi Kosovalıların kendilerini bağımsızlıkta birilerine minnet borçlu görmeleriydi. Kuveytliler de Saddam askerlerinin topraklarını terk etmelerinden sonra, bu düşünceye kapılmışlardı. Yani toprakların bağımsızlığına imkân tanınırken, duyguların esir alınması oyunu ne yazık ki Kosova’da da oynandı.
Henüz resmî olarak Kosova’nın bağımsızlığı ilan edilmeden biz bu konuda bir yazı yazmış ve genel bir değerlendirme yapmıştık. Ortaya çıkan manzaralar ve genel durum, gazetemizde 31 Ocak 2008’de yayınlanan söz konusu yazıda vurguladığımız hususların isabetli olduğunu gösterdi. O yazıda Kosova’da oynanan oyunun Eritre’nin bağımsızlığı sürecinde oynananın bir benzeri olduğuna dikkat çekerek Batı’nın Kosova’nın bağımsızlık davasına sahip çıkmasının samimiyetinden değil, çıkar hesaplarından kaynaklandığını vurgulamıştık.
Kosova ahalisi, bağımsızlığını ABD bayraklarını sallayarak kutladı. Bağdat caddelerini kan gölüne çeviren, Afganistan’da direniş karşısında yediği darbelerin intikamını almak için kalabalıkların arasında bombalar patlattıran, Filistin halkına karşı icra edilen vahşetin sürmesi için işgalci Siyonistleri her tür silah ve imkânla destekleyen ABD’nin bayraklarını.. Bu manzaralar ister istemez Kosova’daki bağımsızlık ilanının imajına zarar verdi. Ama yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu, Saddam’ın askerlerinin çekilmesinden sonra yurtlarına dönen Kuveytlilerin ABD bayraklarını öpmelerine benziyor. İşin gerçeğinde Batı, Kosova’yı bağımsızlığına kavuşturmamış, onun bağımsızlığına el koymuştur. Yani dünya üzerindeki güç ve imkânlarını değerlendirerek Kosova’nın bağımsızlığının rotasını ve siyasi çizgisini belirlemiştir. Ama arka planda oynanan oyunlar halka kapalı olduğundan veya toplum psikolojisinin yönlendirilmesinde kullanılan taktiklerle bu gibi durumlarda duygular aklın önüne geçtiğinden, özgürlüklerine ve bağımsızlıklarına kavuştuklarını düşünenler kendilerini birilerine minnet borçlu sayıyorlar.
Kutlamalarda her ne kadar ABD bayrakları öne çıktıysa da, Kosova’da ve genel olarak Balkanlar’da güç savaşını kazanan AB’dir. ABD ile AB arasında böyle bir güç ve hâkimiyet savaşı olmadığı sanılmamalı. Bu savaş bir cephe savaşı değildir. Ama hâkimiyet yarışı ve güç kavgası gizli sayılmaz. ABD de, Kosova halkının duygularını ve bölgenin bağımsızlık ilanını resmen ilk tanıyan ülke olmasını söz konusu yarışta öne geçme aracı olarak değerlendirmek istiyor. Fakat sanıyoruz AB’nin bölgedeki avantajları daha fazladır.
Kosova’nın gerçek bağımsızlığına kavuşması ise çağın müstekbir güçlerinin siyasî yönlendirmelerinden ve tahakkümlerinden kurtulduğu zaman mümkün olacaktır. Bunun için sadece siyasi iradesini değil, halkının duygularını da bu güçlerin esaretinden kurtarması zorunludur.
Rusya ve Sırbistan’ın Kosova’nın bağımsızlık ilanına itiraz etmeleri, sonucu değiştirmeyecektir. Her şeyden önce Kosova’daki Sırp kitle, o bölgenin yerli ahalisinden değil, Yugoslavya ve Sırbistan yönetimi tarafından başka yerlerden getirtilip buraya yerleştirilmiş dolgu unsurudur. Dolayısıyla bu unsurun itirazı, belirleyici olamayacaktır. Sırbistan da bu unsuru kullanarak veya gerekçe göstererek Kosova’nın bağımsızlığının önüne geçme imkânı elde edemeyecektir. Kendi siyasi ve askerî gücünü kullanarak bunu başarma imkânları ise artık tamamen elinden alınmıştır. Dolayısıyla sadece diplomatik ve siyasî tavır koymakla yetinmek zorunda kalacaktır. Rusya’nın ona destek vermesi de, sonucu değiştirmeyecektir. Çünkü Rusya, Balkanlar’daki güç kavgasında sürekli kayıp vermekte ve etki alanı her geçen gün daralmaktadır.
Biz, Kosova’nın bağımsızlığı konusunu, Ribat dergisinin Şubat sayısı için yazdığımız yazıda daha ayrıntılı bir şekilde ele almaya çalıştık. Bu yazıyı inşallah, Ribat’ın Şubat sayısı yayınlandıktan sonra Web sitemizde (www.vahdet.com.tr) bulabileceksiniz. Kosova’yla ilgili diğer yazılarımızı da Web sitemizde bulabilirsiniz.
Kosova, belirlenen tarihte bağımsızlığını resmen ilan etti. Fakat kutlamalarda dışa yansıyan manzaralar ve medyada yer alan bilgiler, zihinleri karıştırdı.
Aslında bu manzaralar ve alınan bilgiler, toplum psikolojisinin nasıl yönlendirilebildiğini gösteren yeni örnekti. Kosova’da bağımsızlık kutlamaları, ABD’nin kendilerini Saddam işgalinden kurtardığını düşünen Kuveytlilerin kutlamalarına çok benziyordu. Fakat bu manzaralar gerçek bağımsızlığa işaret etmiyordu. Siyasi bağımsızlık ilan edilmiş olsa da duygular, düşünceler, yönelişler ve tavırlar bağımlı hale getirilmişti. Bunun da en önemli sebebi Kosovalıların kendilerini bağımsızlıkta birilerine minnet borçlu görmeleriydi. Kuveytliler de Saddam askerlerinin topraklarını terk etmelerinden sonra, bu düşünceye kapılmışlardı. Yani toprakların bağımsızlığına imkân tanınırken, duyguların esir alınması oyunu ne yazık ki Kosova’da da oynandı.
Henüz resmî olarak Kosova’nın bağımsızlığı ilan edilmeden biz bu konuda bir yazı yazmış ve genel bir değerlendirme yapmıştık. Ortaya çıkan manzaralar ve genel durum, gazetemizde 31 Ocak 2008’de yayınlanan söz konusu yazıda vurguladığımız hususların isabetli olduğunu gösterdi. O yazıda Kosova’da oynanan oyunun Eritre’nin bağımsızlığı sürecinde oynananın bir benzeri olduğuna dikkat çekerek Batı’nın Kosova’nın bağımsızlık davasına sahip çıkmasının samimiyetinden değil, çıkar hesaplarından kaynaklandığını vurgulamıştık.
Kosova ahalisi, bağımsızlığını ABD bayraklarını sallayarak kutladı. Bağdat caddelerini kan gölüne çeviren, Afganistan’da direniş karşısında yediği darbelerin intikamını almak için kalabalıkların arasında bombalar patlattıran, Filistin halkına karşı icra edilen vahşetin sürmesi için işgalci Siyonistleri her tür silah ve imkânla destekleyen ABD’nin bayraklarını.. Bu manzaralar ister istemez Kosova’daki bağımsızlık ilanının imajına zarar verdi. Ama yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu, Saddam’ın askerlerinin çekilmesinden sonra yurtlarına dönen Kuveytlilerin ABD bayraklarını öpmelerine benziyor. İşin gerçeğinde Batı, Kosova’yı bağımsızlığına kavuşturmamış, onun bağımsızlığına el koymuştur. Yani dünya üzerindeki güç ve imkânlarını değerlendirerek Kosova’nın bağımsızlığının rotasını ve siyasi çizgisini belirlemiştir. Ama arka planda oynanan oyunlar halka kapalı olduğundan veya toplum psikolojisinin yönlendirilmesinde kullanılan taktiklerle bu gibi durumlarda duygular aklın önüne geçtiğinden, özgürlüklerine ve bağımsızlıklarına kavuştuklarını düşünenler kendilerini birilerine minnet borçlu sayıyorlar.
Kutlamalarda her ne kadar ABD bayrakları öne çıktıysa da, Kosova’da ve genel olarak Balkanlar’da güç savaşını kazanan AB’dir. ABD ile AB arasında böyle bir güç ve hâkimiyet savaşı olmadığı sanılmamalı. Bu savaş bir cephe savaşı değildir. Ama hâkimiyet yarışı ve güç kavgası gizli sayılmaz. ABD de, Kosova halkının duygularını ve bölgenin bağımsızlık ilanını resmen ilk tanıyan ülke olmasını söz konusu yarışta öne geçme aracı olarak değerlendirmek istiyor. Fakat sanıyoruz AB’nin bölgedeki avantajları daha fazladır.
Kosova’nın gerçek bağımsızlığına kavuşması ise çağın müstekbir güçlerinin siyasî yönlendirmelerinden ve tahakkümlerinden kurtulduğu zaman mümkün olacaktır. Bunun için sadece siyasi iradesini değil, halkının duygularını da bu güçlerin esaretinden kurtarması zorunludur.
Rusya ve Sırbistan’ın Kosova’nın bağımsızlık ilanına itiraz etmeleri, sonucu değiştirmeyecektir. Her şeyden önce Kosova’daki Sırp kitle, o bölgenin yerli ahalisinden değil, Yugoslavya ve Sırbistan yönetimi tarafından başka yerlerden getirtilip buraya yerleştirilmiş dolgu unsurudur. Dolayısıyla bu unsurun itirazı, belirleyici olamayacaktır. Sırbistan da bu unsuru kullanarak veya gerekçe göstererek Kosova’nın bağımsızlığının önüne geçme imkânı elde edemeyecektir. Kendi siyasi ve askerî gücünü kullanarak bunu başarma imkânları ise artık tamamen elinden alınmıştır. Dolayısıyla sadece diplomatik ve siyasî tavır koymakla yetinmek zorunda kalacaktır. Rusya’nın ona destek vermesi de, sonucu değiştirmeyecektir. Çünkü Rusya, Balkanlar’daki güç kavgasında sürekli kayıp vermekte ve etki alanı her geçen gün daralmaktadır.
Biz, Kosova’nın bağımsızlığı konusunu, Ribat dergisinin Şubat sayısı için yazdığımız yazıda daha ayrıntılı bir şekilde ele almaya çalıştık. Bu yazıyı inşallah, Ribat’ın Şubat sayısı yayınlandıktan sonra Web sitemizde (www.vahdet.com.tr) bulabileceksiniz. Kosova’yla ilgili diğer yazılarımızı da Web sitemizde bulabilirsiniz.
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler
- Ûlu’l-Emr Olmanın Şartı ‘Bizden’ Olmasıdır
- Büyük Felaket (Nekbe) İngilizlerin Kudüs'e girişi ile başladı
- Tarih Gazze'yi Yazacak!
- Soykırım saldırılarında katledilen Gazzelilerin sayısı 34 bini geçti
- Hamas’tan uluslararası topluma, “ABD’nin iradesini aşın” çağrısı
- İsrail’in sonu göründü mü?
- Mehdi Kudüs'e indi mi?
- Hamas: Siyonist zihniyet tamamen vahşi ve canavar bir zihniyet
Makaleler
Hava Durumu