Akif KARATAŞ
KANUN ve ADALET
Seküler algı ile oluşturulmuş günümüz dünyasının istatistiki birer nesnesi haline gelen insan; esasında ne kadar kıymetli olduğunun farkında değil. Kozmik alemin tüm kompleks yapısına karşın zerre sayılabilecek insan nüvesi değerinin ve dolayısıyla sorumluluğunun bilincine ermelidir. Dünyada seküler yaşamı daimi kılmak isteyen çevreler her çağda; zihinlerde, bedenlerde, evlerde, ailelerde, toplumlarda ve devletlerde yeni meşgaleler oluşturmanın peşinde. İnsan; sistemi canlı tutan çarkın dönmesini sağlayan bir işçi, her çağda sunulan meşgaleleri sırtlayan bir hamal. Kendini, onurunu ayakta tuttuğunu sanırken, esasında kendisine dayatılan sistemin çarkını çevirmenin derdiyle akıttığı terini alıyor ayaklarının altına, onuruyla beraber.
Yakındığımız şey aslında dünyanın kendisi değil, dünyayı kendi nemaları için bu hale getiren çıkarcılar. Dünya ve hatta dünyanın bulunduğu bu makro alem kusursuz bir yaratılışla oluşturuldu ve oluşmaya devam etmekte. Bu dediğimize kimsenin de bir itirazı yok esasında. “Eğer sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette: "Onları çok güçlü ve her şeyi bilen Allah yarattı." derler” (1) Seküler hayatı sunan ve yaşayan günümüz insanı ve hatta Ebu Cehil bile aynı cevabı veriyor, evet kimsenin itirazı yok bu dünyayı ve tüm alemi Allah'ın yarattığına.
Makro alem, fiziksel, kimyasal, biyolojik, matematiksel, bizim burada hatırlayamadığımız ve daha kimselerin bilmediği kurallar üzerine oturtuldu. Biz gökleri, yeri ve aralarındaki varlıkları ancak hak ve hikmetle yarattık ve elbette ki, kıyamet kopacaktır. Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et (2) Kusursuz bir yaratılış, işte buna kimsenin bir itirazı yok. İtirazı olması da çok ahmakça olmaz mı? Düşünün ki; yer çekimi denen bir kanun var yürürlükte. Bu kanuna bu yaratışa rağmen kişi yüksek bir binanın çatısından yürüyerek diğer çatıya geçeceğini düşünürse iki şey yapmış olmaz mı? Bu kişi ya ahmaklık etmiştir ya da intihar. Tamam da bunda garip olan ne? Bu o kadar aşikar bir durum ki bunun üzerine konuşmaya bile gerek yok.
Evet bu mevzu o kadar açık ki bunun üzerine konuşmaya bile gerek yok. Yaratıcının yaratışına itiraz etmeyen ve tüm yaratım kanunlarına boyun eğen insan; iş kişisel ve sosyal hayata, para kazanmaya, evlenmeye, boşanmaya, mirasa, hukuka geldi mi yan çiziyor. Peki ne değişti şimdi de yer çekimine karşı gelen insan ahmaklığı veya intiharı yaşarken sosyal hayatta Allah'ın kanuna karşı gelen insan kendini alemin akıllısı sayabiliyor.
İnsanların hayat biçimini düzenleyen kuralları Allah c.c. belirtmesine karşın, en iyi ihtimalle iyi niyetle hayat düzeni getiren insanlara sesleniyorum. Bakınız bir şey, herhangi bir şey vahye uygunluğu ile değer taşır, anlam kazanır ve fayda verir. Üzgünüm, ne kadar iyi niyetli olsanız da, sunduğunuz çareler, yaşam modelleri iyi niyetten öteye gidemeyecek, insanlığı ahmaklığın veya intiharın ötesine taşımayacak. Çare ise; nasıl dünyanın fiziki kanunlarında Allah'a boyun eğiyorsak, sosyal ve kişisel hayat düzeninde de Allah'ın kanunlarına boyun eğmemiz. Adaletin ancak her şeyi adaletli bir şekilde yaratan Allah'ın kanunlarıyla yerine geleceğini kabul etmeliyiz.
DİPNOT:
(1) 43-9
(2) 15- 85