Serdar EFE

01 Şubat 2009

KEKLİĞİ DÜZ OVADA AVLARLAR

Sazan gibi her oltaya gelenleri, ha babam deyince bir yayık ayranı içenleri, dolduruşa gelip dolmuşa binenleri görünce insan kendini tutamıyor. Ne oluyor kardeşim? Zulüm yeryüzünden silindi de haberimiz mi yok? Bütün zalimler geçmişlerine kavuştu da biz mi duymadık? Müsaade edin bir düşünelim.

 

Bizim ilkelerimiz vardı, biz duygularımızla değil Kur'an’ın belirlediği, rasullerin örneklendirdiği tavırlarla hareket ederdik. Şeytanın sağdan yanaşmasına karşı uyarılmıştık. Adem ve eşinden beri biliyorduk onun ne mal olduğunu. Sağdan da yanaşsa kandıramazdı bizleri.

 

Şimdi ne oldu da şeytanın sağ gözünü kırpmasına bile tav olduk!

 

“Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir” derdik hep bilmiş bilmiş... Biz gelmezdik böyle numaralara. Bir kez doğruyu gösteren saate nasıl da kanıverdik!

 

Ne kadar da hevesliymişiz ağa takılmaya, keklik gibi avlanmaya! Avcıyı sakallı gördük diye dedemiz zannettik. Bu avcı bizden, eşinin başı kapalı, İHL mezunu, alnı secdeye geliyor… Daha ne olsun!

 

Be kardeşim öyle olmasa kanar mıydın bu kadar çabuk. Aynı tavrı başka partiden bir başbakan gösterse ne derdik düşündünüz mü?

 

“Şuna bak aklınca bizi kandıracak. Sen git İsrail’le her türlü anlaşmayı imzala, adamların pilotlarını Konya’da eğit, ABD’de Yahudi derneklerinden ödüller al, bir bakanın “Biz olmasak İsrail burada barınamaz” desin, sonra da İsrail Cumhurbaşkanını azıcık azarladın diye hepsini unutalım. Yemezler” demez miydik?

 

“Lafla peynir gemisi yürümez, icraatları görelim” itirazları yükselmez miydi?

 

“Canım sen de çok şey istiyorsun, adamcağız daha ne yapsın, ancak o kadar yapabiliyor. Sen olsan daha fazla ne yapabilirdin ki?” mantığında olanlara ise şaşmamak elde değil.

 

Kardeşim ben bir şey yapamayacağım için o makamlara talip değilim zaten. Ama hiç kimseyi de o makamlara zorla oturtmuyorlar ki. Madem Allah’ın razı olmadığı bir yerdesiniz, Rabbinizi razı etmenize izin verilmiyor, çeker gidersiniz.

 

Şimdi de “Bekâra karı boşamak kolay” mı diyorsunuz?  Onu da size yar olmayacak kadınla “bile bile” evlenirken düşünecektiniz.

 

Doğrulanması gereken; tavırlardır. Çünkü Allah amele dönüşmüş doğruları sever. Tavra, davranışa dönüşmemiş sözlerle coşup kendimizden geçmek, hele hele söyleyeni kahraman ilan etmek İslami bir yaklaşım olamaz.

Bununla birlikte umarım bu olay bir başlangıçtır. Umarım söylenen sözleri salih ameller takip eder. Umarım taşıdığım endişelerimde yanılıyorumdur.

 

Allah sonumuzu hayretsin…