Serdar EFE

21 Ağustos 2008

UCUZ CENNET, İŞLEVSİZ DİN!

Günümüz "Müslüman"larına baktığımızda insan bazı ayetlerin önemini daha iyi kavrıyor. Neden yüce Allah ahirete kesin (yakin) olarak inanılmasını istiyor? Neden Mekki ayetlerde ahiret inancı üzerinde ısrarla duruluyor? Cennet ve cehennem sahnelerle canlandırılarak neden bu kadar vurgulanıyor? Demek ki o dönemdeki insanların en büyük eksiklerinden birisi, ahiret inancındaki yanlışlıktı. Ahirete inanmayanlar, inandığını söyleyip de bunu yaşantısında pratize etmeyenler, cennet varsa orada da en büyük nimetlerin kendisine verileceğini umanlar, cehennemde sadece birkaç gün kalıp sonra cennete geçeceğini zannedenler…

“Tamam, o dönem insanlarda böyle sorunlar olabilir ama şimdi Müslüman’ım diyen herkes Ahirete de inanıyor, hayatını bu inanca göre düzenliyor” diyebilir miyiz? Eğer böyle düşünüyorsak ahiretle ilgili ayetlerin önemini kavrayamamışız demektir. Neyse biz kavrayamasak da başımızdakiler bu önemi iyi kavrıyor ve dini hayatın dışına itebilmek için ahiret inancını bozuyorlar satılık ruhbanları eliyle.

Yüce Allah birçok ayetinde inanıp Salih amel işleyenlere cennetini vaat ederken ve bunun en büyük kazanç olduğunu vurgularken;

“Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşkle birkaç huri,

İsteyene ver onları

Bana seni gerek seni” diyenler baş tacı ediliyor.

“Cennete değişmem saçının bir telini” veya “Sensiz cennet bile sürgün sayılır” diyecek kadar ne dediğini bilmeyen zavallılar çıkabiliyor.

Hani bazı yarışmalarda yarışmacılar ödül için yarıştıkları halde “Önemli olan burada sizinle yarışmak” diyorlar ya; onun gibi bazı Müslümanlar da “Biz cennet için yapmıyoruz bunları” diyebiliyorlar. İstemem yan cebime koy! Yahu kardeşim, yüce Allah vaat ediyorsa sen hangi cüretle önemsemez tavır takınıyorsun!

Cehennem de küçümseniyor. Allah rahmet edicidir, bağışlayıcıdır; affeder diye düşünüyoruz. Ama Allah’ın aynı zamanda kahredici, şiddetli azap edici olduğunu unutuyoruz. Belamlar cehenneme girişi adeta imkânsızlaştırıyor. Cenneti ise bedavaya dağıtıyorlar, sanki sahibi kendileriymiş gibi. Günde bilmem kaç kişiye selam veriyorsunuz cennete gidiyorsunuz. Namazda falanca sureden sonra filanca sureyi okuyorsunuz doğru cennete. Bir köpeğe su veriyor, bir taşı yoldan kaldırıyorsunuz cennet kapıları sonuna kadar açılıyor. Şu kadar kez şu duayı okumuşsanız tamam. Oruç tutmadıysanız bile en azından oruç tutanlara saygılı davranmışsınızdır; o da yeter. Hele mübarek(!) geceleri iyi değerlendirmişseniz hiç korkmayın. Cuma günü ölmek, boğularak ölmek, abdestliyken ölmek, karın ağrısından ölmek veya İslam’la alakası olsun olmasın savaşırken ölmek zaten cennet garantisi demek!

Bedir şehidleri, Uhud şehidleri, mal ve canlarını Allah yolunda harcayarak cenneti kazananlar kim bilir ne kadar üzülecekler bu beleşçileri görünce. Belki de Rasulullah’a sitem edecekler “niye bize cennetin kolay yollarını göstermedin” diye!

Cehenneme girişi hiç düşünmeyin zaten. Allah affeder. Allah affetmezse bir sürü şefaatçi var devreye girecek. Küçük yaşta ölen çocuklar anne-babalarına şefaat edecek, hafızlar yakınlarına, şeyh efendiler eteklerine yapışan müritlerine, Ebubekir yüz bin, Ömer yetmiş bin, Ali elli bin kişiye. Hepsinden sekseniz bile Hz. Peygamber var. Diyelim ki bir aksilik oldu o kontenjandan da yararlanamadınız! Çok fazla endişe etmenize gerek yok. Solaryuma girer gibi cehenneme girer, biraz bronzlaşıp çıkarsınız! Alnınızda bir damga olur, hepsi o.

Anlayacağınız, cehennem Kaf dağdan uzak, cennetse çantada keklik! O zaman ne gerek var dini anlamaya, yaşamaya, anlatmaya. Nasıl yaşarsanız yaşayın. Cennet için bir kez “La ilahe illallah” deyin yeter. Kalbinizde zerre kadar Allah’a iman varsa kâfi. (Bu kadar iman, hatta fazlasıyla İblis’te de vardı. O da yırttı desenize…) Alın size hayatla bağları kesilmiş, elleri, ayakları budanmış bir din. Siz artık bu dini istediğiniz gibi yaşayın, Allah’tan başka herkes sizden razı olacaktır.

Ucuz cennet simsarlarının cirit atacağı, cenneti neredeyse bedavaya parselleyeceği Ramazan ayına giriyoruz. Gelin bunlara fırsat vermeyelim. Allah’ın biçtiği pahayı hatırlatalım insanlara ki, cennetin sahibi O olduğuna göre fiyatını belirlemek de O’na düşer. Denenmeden, bizden öncekilerin çektiklerini çekmeden cennete girilmeyeceğini haykıralım. “Peki, ne yapalım, sonsuz (girenin bir daha çıkamayacağı) cehennemden nasıl korunalım? Cennetin fiyatı ne?” diyenlere ayetlerle cevap verelim.

- Ey iman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi? Allah’a ve Resulüne iman edin, mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.   SAFF 61/10-11                                  

- Hiç şüphesiz Allah, mü’minlerden  -karşılığında mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır… TEVBE 9/111

Ahirete yakinen inananlar, hayatlarını buna göre yaşarlar. Ayetlerde sahnelenen sonsuz azaba şahit olanlar cehennem korkusuyla kendilerine çekidüzen verirler. Cennet nimetlerine ulaşmak için hayırlarda yarışırlar. Doğru dürüst ahiret inancı olmadan din olmaz. Sonunu (ahretini) düşünmeyenlerin amelleri de Salih olmuyor, olmayacak da. Ahiret inancımızı sadece sözle değil, yaşantımızla da ifade edelim.

Zor geliyorsa, çevrenize bakın. Alın size Müslüman(!) fertlerden oluşmuş bir İslam(!) toplumu. Hayrını görün!