Fatih PALA

23 Şubat 2012

ŞEHADET, BİR SEVDA...

“ölümde diriliştir o,
sevgiliye adanmaktır.”

Şehadet ayının günlerini solumaktayız. Her güne bir şehid, her şehide bin Selam…

Allahu Teala’nın şehidlerle bereketlendirdiği bir ay olan Şehadet/Şubat ayı içerisinde olmamız bizleri, şehidlerimizi anmaya, şehadeti anlamaya teşvik ediyor. Bu hal, her yıl deveran etmektedir.

Şehadet;
Dünyayı elinin tersiyle iterek bütün hallerini ukbaya kilitlemek…
Yaratılış gayemizin en ulvi nişanesi...
Dünya ve ahiret ikileminde, yürek potansiyelimizi ahirete doğru çevirmek…
Üç günlük dünya cenderesinden, sonsuz bir hayata kanat açmak…
Rahman olanın; “Rableri katında diri olanlar” (Ali İmran Süresi: 169. ayet.) diye vasfettiği erler olmak adına, gözü kara, ölümün üstüne üstüne yürümek…
Sözün bittiği, eylemin baş gösterdiği en titrek ve en kaynar vakit…

Rahim olanla yapılan en kârlı ve en muhteşem ticaret…
Pazarlıksız imanın, tertemiz takvanın halî pür melali…
Derdin en büyüğünü yüreğine ilmek ilmek dokumak, nihayetinde meleklerle buluşmak…
Cenneti özlemek ve Vuslat için adımları sıklaştırmak..
Şeytanı ve dostlarını ölesiye alt etmek…
Sevdasını en kalın harflerle göklere nakşetmek…

Bir gidince, peşine binleri hazırlamak…
Yaşamak için ölmek…
Ölümün de, hayatın da Maliki olan’ın “Allah, kimin amellerinin güzel olacağını imtihan etmek için, ölümü ve hayatı yarattı.” (Mülk Süresi: 2. ayet.) bildirisinde olduğu üzere, hayat için ölümü tercih etmek…

Yeryüzünde ve gökyüzünde, Hakkın, hakikatin şahidi olmak…
Yaradana olan kurbuyyetin en sıcağı ve en yücesi…
Her gün yeniden yemin etmek ve asla mücadeleden dönmemek …

Kurtuluşun ve azadlığın menbaı, izzet, şeref, ar ve namusun anlamgâhı…
‘Binlerce canım olsa da, yine Rabbime kurbanım’ diyenlerin tahtlarında, geride kalanları kıskandıran, o hayat kokan gülümseyişleri...
“Yarasız olmayan,
Çilesiz olmayan,
Şehidsiz olmayan,
Ve Kurbansız olmayan bir YOL”da azimle ve sebatla yürümek…

En güzel HAYAT’a yürümenin adıdır ŞEHADET.

Ve ŞEHADET, bir SEVDA…