Haftalık olarak, imkânları ölçüsünde bir araya gelen Mersin Üniversitesinde okuyan bazı örgenciler, yaklaşık olarak iki yıldır devam eden ders programı etkinliklerini bir yenisini daha ekledi. Her hafta bir araya gelecek olan öğrenci arkadaşlar hem kaynaşma, hem gelişme, hem de bilgi ile bilinçlenme için her hafta bir kitabın tanıtımı programının ilkini yaptı. Sabah kahvaltısında bir araya gelen öğrenciler kendi imkânlarınca hazırladıkları kahvaltıyı yaptı.  Kahvaltıdan sonra Erdal Aydın kardeşimiz, Atasoy Müftüoğlu'nun Ümmet Bilinci adlı kitabını güzel bir sunumla bizler için değerlendirdi.

Sohbetine hamd ile başlayan Erdal Aydın kardeşimiz öncelikli olarak, emekleriyle ümmete yeni fikirler ve düşünce ufukları açan Atasoy Müftüoğlu hocamızın hayatını kısaca tanıttıktan sonra kitabının tanıtımına geçti. Hocamızı hayattayken istifade edilmesi gereken değerli biri olarak takdim ederek, hocamızın çektiği hastalıklarının şifaya kavuşması için kendisine dualar sundu.

Girişte modern ideolojilerin insanlık üzerindeki olumsuzluklarını dile getiren Aydın; zamanımızda ki ilişkilerinin salt menfaate dayalı olmasının İslami ve insani değerlere büyük tahripler verdiğini ifade etti. Modern dönemlerde insanlığın insanlık dışı muamelelere maruz kaldığını, buna en çok maruz kalanların ise Müslümanlar olduğunu ifade ederek bu muamelelerin ana sebebini; bilinç kaybı ve ümmet olamama eksenindeki olumsuz durumla sorguladı.

Daha sonra özellikle İslam ümmeti içerisinde, son dönemlerde yaşatılmak istenen bireyselcilik üzerinde duran Aydın; bireyselciliğin İslam’a verdiği fikri ve eylemsel zararlarının yanında, İslam’a karşı duran güçlerin çıkarlarına da yaradığını ifade etti. İslam müntesiplerinin bir araya gelmemeleri ve organizeli bir yapı ortaya koymamaları için; Müslümanların bireyselliğe bazı güçler tarafından teşvik edildiğini ifade ederek, buna karşı Müslümanların her zamankinden daha çok bir araya gelip dayanışma sergilemelerinin gerekli olduğunu ifade etti.

İslam’ın insana hayat veren değerler içerdiğini ifade eden Aydın; özellikle İslam’ın toplumsal hayata intikal etmemesi için iç ve dış güçlerin çift kutuplu çalıştıklarını ifade ederek müminlerin her ikisine karşı uyanık olmaları gerekliğinin ehemmiyeti üzerinde durdu. İslam’ın salt ahirete yönelik bir din olduğu olgusunu burada eleştirerek, İslam’ın dünya hayatından asla vazgeçmemizi istemediğini; aksine İslam’ın isteğinin dünyanın İslam çerçevesinde imar edilmesi olduğunu vurguladı. Bu noktada, İslam’ın dünyayı imarı noktasında, müminleri sorumlu tuttuğunu ifade etti. Ayrıca bu noktaya, müminlerin ibadet boyutuyla yaklaşmamasının ciddi çabasızlıklar getirdiğini vurgulayan Aydın sunumuna şöyle devam etti. Müslümanların manevi, ahlaki ve ruhsal yaşantılarının yükselişi hayatın ve dünyanın dışına çıkma suretiyle değil, İslam için sürekli çaba harcamakla mümkün olacağına değindi.

Biz Müslümanlar, temel İslam’i inançlar merkezinde toplanan; farklı etnik kökenleri, dilleri, gelenekleri olan evrensel bir aileyiz diyen Aydın asr-ı saadetteki farklılıkların İslam temelinde nasıl işlendiğine değindi. Asr-ı saadetten yola çıkarak günümüz gerçeğine değinen Aydın; özellikle yaşanılan sıkıntıların sebebinin İslami temelin olmamasına bağladı. Ayrıca yaşanılan sorunların çözümünün demokrasi, özerklik veya buna benzer şeyler olmadığını; aksine çözümün Kuran’da açıkça beyan edildiği sunumunda vurguladı. Kuran dışı çözümlerden bir sonucun çıkmayacağını belirten Aydın; Kuran’ın çözüm noktasındaki hakikatlerinin Müslümanlar tarafından istenilen düzeyde temsil edilemediği belirti. İslami değerleri gereği gibi kullanamayan Müslümanların, bilinç ve iradelerinin zayıflayacağını vurgulayarak Müslümanların diğer akımlardan etkilenmesini bu eksende değerlendirmenin daha mantıklı olduğu vurguladı.

Küfür ve şirkin insan fıtratını bozduğunu ve bu bozulma sonucunda toplumsal ifsadın başladığı belirten Aydın; milliyetçiliğin vb egoist yapıların çıkış noktasının buralarda aranması gerektiğini belirti.

Daha sonra medyanın Müslümanlar arasında yaptığı tahribe değinen Aydın bu tahribin ümmetin bütünlüğüne ve dayanışmasına ciddi darbeler vurduğunu vurguladı. Ayrıca sorunun kaynağının hep dışta aranmasının da yanlış olduğunu, aksine sorunların kendi özelimizden konuşulmasının daha sağlıklı olacağını ifade etti.

İslam’ın insana cemaat, mezhep, meşrep, dernek, vakıf sorumluğu yüklemediğini aksine ümmet olma sorumluluğu yüklediğini ifade ederek son dönemlerdeki ırk milliyetçiliklerinin yanında; cemaat, mezhep, meşrep milliyetçiliklerinin de çoğaldığı ifade eden Aydın bunun ümmet olma yolunda ciddi engeller oluşturduğunu vurguladı.

İslam’ın bütün ilişkilerimizde her zaman ölçülü olmamızı istediğini, ümmet olmanın yolunun tevhid ekseninde ölçülü, dengeli ve istikrarlı olmakta olduğunu vurguladığı sunumunda istikrarlı bir gayretin eksikliğinden yakındı. Birey olarak değil kolektif olarak Kuran ve Sünnet etrafında oluşturulan aktif bir yapının, ümmet olma sürecinde önemli olduğunu vurgulayan Aydın; Müslümanlardaki bilinç kaybının ümmete pahalıya mal olduğunu vurguladı. Ümmet olma yolunda ilk atılacak adımın, imanın taklitten çıkarmak olduğu söyleyerek geleneksel yapıyı sorguladı.

Son olarak; İslam’ın gündelik hayatımızda arada bir başvurduğumuz bir inanç olmadığını, aksine hayatımızın her alanında bizi etkileyen ve yönlendiren bir yapı olduğunu vurgulayarak topluma bu eksende bir davetin yapılması gerektiğini vurgulayarak sunumunu bitirdi. Daha sonra soru cevap faslında ümmet meselesi, geçen yüzyıldaki uyanış çabaları ve mezhepsel çatışmaların tahripleri değerlendirildi. Öğle namazının ikamesiyle program bir sonraki hafta tekrardan görüşülmek üzere kapandı…

 (Haber: Memmed Maksut / İslam ve Hayat)