Pamak: 28 Şubat darbesi ve irtica yaygarası

Mehmet Pamak: 28 Şubat’ın zulüm bildirisini hazırladığını övünerek itiraf edip “bugün bu bildirinin gereklerini Erdoğan sürdürüyor, geminin kaptanı Erdoğan ama rotayı biz belirliyoruz” diyen Doğu Perinçek ile ilk darbe sürecinin iktidar ortağı MHP ve Bahçelinin son beş yıldır yeniden iktidar ortağı oldukları ve farklı uygulamalarla yeni bir 28 Şubat sürecinin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz.

03-03-2022


28 Şubat’ın zulüm bildirisini hazırladığını övünerek itiraf edip “bugün bu bildirinin gereklerini Erdoğan sürdürüyor, geminin kaptanı Erdoğan ama rotayı biz belirliyoruz” diyen Doğu Perinçek ile ilk darbe sürecinin iktidar ortağı MHP ve Bahçelinin son beş yıldır yeniden iktidar ortağı oldukları ve farklı uygulamalarla yeni bir 28 Şubat sürecinin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. İşte bu yeni 28 Şubat döneminde ilk 28 Şubat darbesi sürecinde Almanya’da muhacir olarak bulunduğum 2000 yılında şiir formunda kaleme aldığım “Hicrette Muhasebe”den gündeme uygun bir alıntıyı, o günkü ve bugünkü zalimleri bir daha protesto ederek paylaşmak istiyorum.
 
Halkın parasıyla alınan silahları ve tankları
Sürdüler halk üstüne, kalmadı işgalciden farkları
 
Hukuk tepelendi, halkın silahıyla vuruldu halk
İslami kimlik, hayat ve değerlere saldırdı tank
 
Utanmadılar halkın silahını halka çevirmekten
Halkın seçtiği hükümeti, zulümle devirmekten
 
Kendi anayasalarını çiğneyip darbe yaptılar
Halkı putlarına kurban edip, Kemalizme taptılar
 
“İrtica”ya karşıydı, yirmi sekiz Şubat darbesi
Hortumcu medya, bu zulmün en büyük destekçisi
 
“İrtica”sembolü, başörtü, İHL, Kur’an kursuydu
İslam’ın tebliği ve namaz bile, suç unsuruydu
 
Aslında “irtica”, geriye gitmek ve cehaletti
İslam’dan her dönüş, geriye götüren bir zilletti
 
Kartelci medya ve silahlı bürokrat ittifakıyla
Soyuldu, dibe vurdu ülke, “irtica” iftirasıyla
 
“İrtica” yaftasıyla saldırdı, MGK sürekli
Gündem saptıran bu kargaşa, hortumcuya gerekli
 
Darbeci, hortumcu el ele verir, böyle durumda
Halkın perişanlığı ise, hiç olmaz umurunda
 
İslam’a “irtica” demek, haksızlık ve iftiradır
Laiklik, İslam’dan ricatla gerçek bir irticadır
 
Haksızlık ve zulümdür, “mürteci” demek Müslüman’a
Nedense kimse hesap sormaz, bunca zulmü yapana
 
Peki kimindi bu görev, kim soracaktı hesabı?
Meclis çoğunluğunun bile, yetmiyordu nisabı
 
Bir kefede tüm meclis olsa, diğerinde beş asker
Yine de terazinin asker kefesi, çok ağır çeker
 
Hesabı soracak olanları, sîgaya çeker asker
Silahlı güce hesap soracak, bu ülkede ne gezer
 
Başbakanı çağırarak, brifing verir asker
İslamî konuda konuşur, “irtica”dan söz eder
 
Başbakanlar bu zulme sessiz kalıp başını eğer
Zalim darbeci azgınlaşıp, halkı daha çok ezer
 
Yargıyı da brifingleyip, dolduruşa getirir
Müslüman’a karşı kışkırtıp, kararı yönlendirir
 
Hukuk devleti olsa, bu brifingler cürümdür
Meclis, hükümet ve yargı, hesap soran kurumdur
 
Hükümetin, MGK karşısında sembolik bir hali var
Silahlı bürokrat vesayetinde, siyaset zevali var
 
Demokrasi oyununda, “brifing” takdir alır medyadan
Medya sivillere karşı, askeri destekler utanmadan
 
Medya-asker darbesiyle, halklar zulme muhatap
Çünkü böyle buyuruyor, malum kırmızı kitap
 
Bir kırmızı kitap dayatılır, her gelen iktidara
Kimse itiraz etmez bu zulme, yol açtığı zarara
 
Kırmızı kitabın içinde, Hakk’a sürüldü kara
Halkın sinesinde açıldı, daim kanayan yara
 
Halkın önemli bölümü, düşman diye suçlanır
Darbeci, halkı kurban eder, ilah devlet güçlenir
 
Hak, hukuk ve özgürlükler, tepelenir sürekli
Hesap soran çıkmıyor, erdemli ve cesur yürekli
 
“Derin devlet” yazdı diyorlar, bu “kırmızı kitabı”
Herkesi bağlayan kutsallıkta, sanki kul muhatabı
 
“Kırmızı”nın adı, “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”
Hukuk, adalet ve özgürlüğü, yeşertmiyor gölgesi
 
Başörtüsü Zulmü
Düşman sayıldı şeriat, kaldırıldı hilafet
Dini, dindarı kontrol için kuruldu Diyanet
 
Laik devlet camiyi işgalle, zulmetti Hakka
Allah ile aldatarak, tuzaklar kurdu halka
 
Kemalizm’de, din kurban edildi laik devlete
Haksızlık ve zulümle, halk düşürüldü zillete
 
Faşizm azdı, başörtü yasağı tırmandı ülkede
Bu katmerli zulüm, bıraktı pek çok zulmü gölgede
 
Halk çocukları sokulmadı, halka ait mektebe
Kızlar muhatap oldu ilkelliğe, vahşi şiddete
 
Yasağı körükleyenler, MGK’da askerler
Laik soygun ve talanlarda yarışan “cengâverler”
 
Darbe için, emperyalizme sırtlarını yaslarlar
Halka gelince, aslan kesilip efelik taslarlar
 
Nice zulümler gördü halk, onu iç düşman sayandan
İşgalci bile yapamazdı, direniş korkusundan
 
Düşmanca saldırdılar, İslami kimlik ve hayata
İnsan onuru ve hakları, onlar için safsata
 
Dini istismar edenler, hem de kamu alanında
Tesettürü yasakladılar, neredeyse her yanda
 
Üniversite kamu alanı, başörtülü giremezse
Neden maliyeye zorla çağrılır, vergiyi ödemezse
 
Vergi için, kamu alanı açılır başörtüye
Eğitim almasına yasak konur, işte Türkiye
 
Askerlik yapıp vergi veren, köleydi komutana
Hizmet isteyince, sokulmadı devlet alanına
 
Diyanet ve camiler de içinde, laik alanın
Peki, bu alanda ne işi vardı, dinin, Kur’an’ın?
 
Putunu yedi, dini alırken kamu alanına
Başörtü zulmünü, yasladı laiklik yalanına
 
Cami kamu alanıdır, din görevlisi memurdur
Başörtüsü ve Kur’an, neden buralarda mezundur?
 
Bunlar; çirkin ikiyüzlülük ve dini istismardır
Hak ve özgürlük konusunda, yaşanan inkisardır
 
Kamu- özel ayrımı olmaz, kullanmada hakları
Bu çelişki ve yanıltmayla, aldattılar halkları
 
İnsanın, hak, hayat ve dini, bölünür mü ikiye?
Hak ve kişilik bölündü, “kamusal” ve “özel” diye
 
Başörtülüyü sokmazken, bir askeri garnizona
Oğlu ölünce “madalya” takar, örtülü anasına
 
Eşi örtülüyse, tahammül etmezken subaya
Ölüme gidecek “er” için, zorla alır orduya
 
Laik olmayan subayları, atıyorsan ordudan
Zorunlu askerliği kaldır, şeriatçı olandan
 
Vergi ve “er” için, zorla alır kamu alanına
Onun dışında yasak koyar, mü’minin hayatına
 
Bütün bu düşmanlık, aslında doğrudan Kur’an’a
Bunu açık söyleyemez, zulmeder Müslüman’a
 
Yasakçılar, hortumcu medyada aldılar soluğu
Kartel medyası düşman saydı, örtülü çocuğu
 
YÖK, militarizmin bir cephesi, karargâhıydı
Zulmü ısrarla sürdürmek, hepsinin günahıydı
 
Polisler, köpekler, birlikte tuttular kapıları
Okumak isteyenlerin, copla kırıldı kafaları
 
“Emir kulları”, hiç acımadı, Allah’ın kullarına
Kıydılar çocukların umuduna, güzel yıllarına
 
On binlerce kızımız, terk ettiler mektepleri
Bu durum utandırmadı, “ürkek ve erkekleri”
 
Pek çok acılar yaşandı, kızların cephesinde
Fırtınalar kopuyordu, hepsinin yüreğinde
 
Maalesef kötü oldu, ateş düştüğü yeri yaktı
Onurlu mazlumlar direndi, çünkü inancı Haktı
 
Üniversiteden sonra, İmam Hatibe geldi yasak
“Kur’an’ı yaşamasın” dendi, onu okuyan kuşak
 
Derslerde öğrenmişti, Rabb’in emrini ve Kur’an’ı
Örtünmeyi emrediyordu, vahye olan imanı
 
Küçük mü’minler zulme maruz, lisenin kapısında
Sıkıntıya direnmek vardı, onurlu yapısında
 
Coplar gölgesinde, yılmadan savundu onurunu
Hayâsız zalimler, şiddete maruz bıraktı onu
 
Hakaretle kovaladılar, meydan, sokak her yerde
Köpek ve copla saldırdılar, sürükleyip yerlerde
 
Küçük çocukları tutuklayıp, kelepçe taktılar
Ve gözaltında tehditlerle, umudu kararttılar
 
Şahsiyet, onur zulme maruz, “ikna odaları”nda
İnsandışılaşma yaşandı, zulüm odaklarında
 
Yetkililer aldırmadı, anaların feryadına
O, fedakârca koşuyordu, evladının yanına
 
Analara bile sövdüler ve alçakça vurdular
Hem de, “yedi polisi dövdü” deyip, hapse koydular
 
Tüm okullar ve üniversite, kışla gibiydi
Askeri baskı ve militarizm, hâkim rengiydi
 
Başörtüsü yasağında, asıl düşmanlık Kur’an’a
İslam hukukuna düşmanlık, yol açtı bu tuğyana
 
Allah değil de, modacılar emretse tesettürü
Mutlaka serbest olur; teşvik, takdir alır bir sürü
 
YÖK Komutanlığı
YÖK başkanı ve idareciler, sanki komutan
Okul faşizmin gölgesinde, yoktu ilim okutan
 
Komutanlara gidip, hükümeti ihbar ettiler
Askerî komutla, üniversiteyi yönettiler
 
YÖK, Ortaçağ Batı’sındaki Kilisenin yerinde
Hiçbir değer kabul etmez, Kemalizm üzerinde
 
Kemalist ilkeler, tartışılmaz, değişmez dogmadır
Beşeri ilkede taassup, yobazlıktan doğmadır
 
Üniversiteye sokulmaz, İHL öğrencisi
İslam’ı yaşamak isteyen, bu ülkenin “zenci”si
 
Hakkı söyleyen, ilim yapan, kovuldu fakülteden
Galile gibi zulüm gördü, “karanlığın gücü”nden
 
Üniversite uygulasa da, düşünceye falaka
YÖK’e rağmen “dünya dönüyordu”, yine mutlaka
 
İlmî özgürlük ve özerklik, tamamen bitirildi
Despotizmin baskısıyla, ilmî şahsiyet yitirildi
 
Eğitimde nitelik yoktu, terk edilmişti ilim
İlim, irfan yerine geçti, ezberci dogmatizm
 
Laik Aydınlar, Karanlığa Savruldular
İdeolojik devlette, “ aydın”lar da satıldılar
Sürekli yalan yazarak, zulümlere katıldılar
 
Pozitivistler, düşmandılar halka ve dinine
Ancak ölünce sığındılar, İslam’ın camisine
 
Ölene dek şeriatla savaşırken Kemalistler
Ölünce neden camiden kaldırılır ateistler?
 
Laik aydınlar çok tutarsız ve ikiyüzlüydüler
Hâkim sisteme payanda, zihince özürlüydüler
 
Biz açıkça söylerken,“laik, Kemalist değiliz” diye
Onlar, “Müslüman olmadığını” söyleyemez, niye?
 
Baskıyken, Müslüman’ı ikiyüzlülüğe zorlayan
Laikler, tutarsız, ilkesiz tutumla oldu Müslüman
 
Sözde “aydın”lar, devleti aldılar hep merkeze
Halktan, Hak’tan koparak, rezil oldular herkese
 
Medya ve laik “aydın”lar, hep devletten yanaydı
Hak ve özgürlüğe karşı, zalimin safındaydı
 
Halkın özgürlük talebi, hep horlanıp, dışlandı
Darbeciler ve zalimler, sürekli alkışlandı
 
Çünkü devlet ve darbeci var, hortumun kaynağında
“Aydın”(!) ve medyanın gözüyse, bu rantın kaymağında
 
Bu yüzden devlete meyledip, hep ona kul oldular
Statükoyu destekleyip, karanlığa savruldular
 
Aydınlanma zannedildi, pozitivizm karanlığı
Laik “aydın” kolay satıldı, terk etti insanlığı
 
“Sol”un, “sağ”ın referansı, “aydınlanma” felsefesi
Sekülerizme dayanıyor, hepsinin düşüncesi
 
Marksizm, liberalizm düşman, aynı paradigma içinde
“Pozitif” felsefe vardı, ikisinin de temelinde
 
Laiklik halktan koparıp, Kemalizm’e sürükledi
Pek çok solcuyu halka karşı sisteme eklemledi
 
“Sol”un en büyük açmazı, bu çarpıcı gerçekti
Sistemle ittifaka, bu laik payda sevk etti
 
Bu yüzden, darbeye, ya destek verdi, ya sessiz kaldı
Çünkü zulme muhatap olan, “gerici”(!) Müslüman’dı
 
Kemalist Aydınların Cehaleti
Tek taraflı okudular ve zırcahil kaldılar
İlahi olanı dışlayıp, hep hevaya daldılar
 
Halkın dini, kültürü hakkında, hem cahildiler
Hem de, kendini bilmeyecek kadar gafildiler
 
Haktan ve halktan kopan, tabii ki zelil olur
Etrafa bilgiçlik taslarken, cahilce rezil olur
 
İlmi az, taassubu çoktur dogmatik cahillerin
Ufku, batıyı taklitle sınırlı, bu sefillerin
 
Laikçi yobazlıktan uzakta, çok az aydın vardı
Bir kaç liberal ve solcu aydın, erdemli kaldı
 
Erdemleri, çifte standartsız savunmaktı hakları
Mazlumdan diyet istemekse, Müslüman’dan farkları
 
(Mehmet Pamak)

Etiketler : #Pamak:   #28   #Şubat   #darbesi   #ve   #irtica   #yaygarası   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN