Şehr-u Şubat Şehr-u Şehâdet
Allah’ın vahyini insanlara iletmekle görevli olan Resuller, Allah’ın kendilerine vermiş olduğu bu tebliğ görevini yerine getirmişler ve güzel insanlar da Onlara tabi olmuşlardır. Bu vazifelerini yerine getirirken de her türlü sıkıntıya katlanmışlar ve işkencelere maruz kalmışlardır. Hatta canlarını bu kutlu dava uğruna feda etmişlerdir. Hazreti Zekeriya (as) ve Yahya (as) örneklerinde olduğu gibi.
16-02-2015
“Allah, kendi yolunda çarpışıp öldüren ve öldürülen Mü’minlerden, karşılığı cennet olmak üzere, mallarını ve canlarını satın almıştır. ” (Tevbe, 9/111)
Şehadet rahmettir,
Şehadet hidayettir,
Şehadet nimettir,
Şehadet şereftir.
İslam Tarihi ki-Hz. Adem ile başlayan ve Hz. Muhammed (sav) ile son bulan bütün peygamberlerin tebliğ ettiği, kıyamete kadar devam edecek olan ve Yüce Allah’ın razı olduğu tek dinin adıdır- şehitler/şahitlerle anılmıştır ve anılmaya devam edecektir. Şehadet/şahitlik; kainatın sahibi Allah (cc)’ın Uluhuyyiyetini tasdik etmek, O’ndan başka ilah kabul etmemek, sözü dinlenecek, emirleri uygulanacak ve yasaklarından kaçınılacak yegane merciin Allah Subhanehu ve Teala olduğunu kabul etmektir. Yani hakimiyyetin kayıtsız şartsız Allah’a ait olduğunu tasdik edip, gereğini yapmaya çalışmaktır. Zaten insanların ve cinlerin yaratılış gayesi de bu inancı tasdik edip Yüce Allah’a kulluk etmek değil midir?
Allah’ın vahyini insanlara iletmekle görevli olan Resuller, Allah’ın kendilerine vermiş olduğu bu tebliğ görevini yerine getirmişler ve güzel insanlar da Onlara tabi olmuşlardır. Bu vazifelerini yerine getirirken de her türlü sıkıntıya katlanmışlar ve işkencelere maruz kalmışlardır. Hatta canlarını bu kutlu dava uğruna feda etmişlerdir. Hazreti Zekeriya (as) ve Yahya (as) örneklerinde olduğu gibi. Hateme’n Nebiyyin olan Resulullah(sav) Efendimiz de şöyle buyurarak, şehadetin ne yüce bir makam olduğunu ortaya koymuştur:
“Muhammed’in canını elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda cihad edip öldürülmeyi, sonra cihad edip yine öldürülmeyi, sonra tekrar cihad edip tekrar öldürülmeyi ne kadar isterim!“
Şehadet, teslim olmaktır, razı olmaktır. Allah’ın yüceliği ve azameti karşısında bütün varlığını O’na adamaktır.
Yaşadığımız asırda da, Allah’ın dinine teslim olan, elçilerin tebliğ ettiği mesaja uyan;yüce dava uğruna canlarını seve seve feda eden, nice yiğit erler bulunmuştur ve Allah’ın izniyle bulunmaya da devam edecektir. Taaccüp edilecek bir şekilde de, bir çoğunun şehadeti/şahitliği içinde bulunduğumuz Şubat ayına (Şehr-u Şubat) denk gelmiştir.
Bu kısa yazımda, bu ayda şehid olan kutlu yolculardan bazılarını sizlere tanıtmak istiyorum.
Bu topraklarda korkunç bir irtidat hareketi başlatan ve İslam’ı reddeden Kemalist rejime karşı, İslam için Allah adı ile baş kaldıran Şeyh Said Efendi, bu şanlı kıyamından dolayı, elliye yakın şeyh ve alim arkadaşıyla Diyarbakır’da asılarak idam edilmiştir. Şeyh Said‘in hareketi 13 Şubat 1925‘te başlamıştır. “Biz elbette Rabbimize döneceğiz. Beni bu değersiz dallarda asmanıza karşı pervam yoktur. Muhakkak ki yolum İslâm ve Allah içindir. “ ve “Yarın ben kıyamet günüde Allah’ın ve Peygamber’in huzuruna suçlu olarak çıkmak istemiyorum. O zaman Allah bana: ‘Ey Said, İslâm dininin hükümleri ayaklar altına alındığında sen niçin sessiz kaldın, gücün ve imkânın olduğu halde niçin savaşmadın?’ diye sorduğunda ben ne cevap vereceğim? Cehennem zebanileri beni sarığımdan tutup cehenneme çektiklerinde ben ne edeceğim? Hayır! And olsun Allah’a ki yalnız ben ve bu elimdeki baston bile kalsa, bâtılın karşısına çıkıp kıyam edeceğim. Şehid olana kadar da mücadelemden asla dönmeyeceğim. Ne ben Hz. Hüseyin’den daha makbul bir kulum ne de siz onun ailesinden daha makbulsünüz. Ben üzerime düşeni yapmak zorundayım. Allah’a emanet olun!“ sözü O’nun ne için kıyam ettiğini, en güzel bir şekilde ortaya koyan açık bir delildir. Allah Azze ve Celle kendisine rahmet eylesin.
Şubat ayında şehit edilen yiğit erlerden bir diğeri, İskilipli Atıf Hoca‘dır. Alim ve mücadele adamı olan bu yiğit insan, ülkemizde oynanan Emperyalist/Kemalist oyunları, Mü’min feraseti ile önceden görmüş ve mel’un/meş’um şapka kanunu çıkarılmadan önce -giyim kuşamda batı taklitçiliğini tenkit eden – “Frenk Mukallitliği ve Şapka ” adlı kitabı yazmıştır. -Kitap, küçük bir risale şeklindedir. Önemli ve faydalı bilgiler içermektedir, okumanızı tavsiye ederim.- Zalim tağutlar, bu kıymetli eser sebebiyle; şapka inkılabına muhalefet ettiği gerekçesiyle Atıf Hoca’yı idama mahkum etmiş ve bu kararı 4 Şubat 1926‘da uygulamışlardır. Allah (c.c.) kendisine rahmet eylesin.
Ortadoğu’nun ve İslam Dünyası’nın kalbine bir hançer gibi saplanan İsrail terör çetesine karşı, intifadanın(kıyamın) ilk tohumlarını atan Şeyh İzzeddin el-Kassam da Şubat 1935‘de şehid edilmiştir. Günümüzde Filistin’de, kendi adıyla müsemma İzzeddin Kassam Tugayları zalim İsrail çetesine kök söktürmekte ve korku dolu günler yaşatmaktadır. Allah Azze ve Celle kendisine rahmet eylesin.
İslam Aleminin başsız kaldığı, emperyalizmin İslâm coğrafyasını parçalayıp ümmetin bütünlüğünü temsil edecek bir otoriteden yoksun bıraktığı ve İslâm’ı toplumsal hayatın dışına çıkarma girişimlerinin zirveye çıktığı bir dönemde; yeniden İslami uyanış ve bilinçlenme hareketini başlatan İmam Hasan el-Benna, 12 Şubat 1949′da şehit edilmiştir. Bu büyük İmam, çok güzel çalışmalar yapmış, hayatını İslam davasına vakfetmiş ve şehadet nimetine kavuşmuştur. Bugün İslam coğrafyasındaki bir çok çalışmada, kıyamda ve mücadelede İmam Hasan el-Benna’nın büyük bir emeği vardır. Şu sözler büyük imam’ın ağzından dökülen kutlu kelimelerden bazılarıdır: “Ölümü hayata tercih eden kimse için ölümle hayat müsâvîdir. Peygamberimiz bize hak uğrunda ölmekten korkmamayı öğretmiştir. Hiçbir şey bizi korkutamayacaktır. Ölümü hayata tercih eden bir milletin önünde hiçbir şey duramayacaktır.”
“Gayemiz Allah’tır, önderimiz Resulullah‘tır. Anayasamız Kur’an, yolumuz cihaddır. En yüce temennimiz Allah yolunda şehid olmaktır. “
Allah Azze ve Celle kendisine rahmet eylesin.
Şubat ayında şehitlerinden bir diğeri de, Amerika’daki Müslümanların Hak ve Hakikati bulmalarında, ırkçılık belasından kurtulmalarında ve ümmetle bütünleşmelerinde önemli rol oynayan; “Zulüm, kısmak istediği sesi nâra yapar. Ve bazı ölüler, yaşayanlardan daha yüksek sesle konuşur.” diyen Malcolm X(Malik el-Şahbaz)‘dir. O yiğit er de, 25 Şubat 1965‘te bir konferans esnasında vurulmuş ve şehit edilmiştir. Katili hapishanede İslâm’ı seçmesinden sonra yaptığı açıklamada bu cinayeti FBI adına işlediğini itiraf etti. Allah Azze ve Celle kendisine rahmet eylesin.
Şubat şehitlerimizden biri de Molla Sadreddin Hoca’nın mahdumu, Doğu’nun ezilen çocuğu Metin Yüksel’dir. 23 Şubat 1979’ta Fatih’te Cuma namazı çıkışında ırkçı zalimler tarafından şehit edilmiş; o iman ve aksiyonla dolu dünya hayatına 21 yaşında veda etmiştir. “Şehâdet, bir çağrıdır tüm nesillere ve çağlara!“sözü o yiğit erden bize kalan güzel bir mirastır ve kulaklarımızın ve yüreklerimizin pasını silen kutlu bir nidadır. Allah Azze ve Celle kendisine rahmet eylesin.
25 şubat 1994‘te Filistin’de, unutamayacağımız bir katliam yaşanmıştır. Siyonistlerin “sivil” doktor(!)larından Barush Goldstien adlı bir cani tarafından gerçekleştirilmiştir. O gün Müslümanlar, sabah namazı için camideydiler ve secdeye varmışlardı. Bu sırada üzerlerine o cani tarafından kurşun yağdırılmış ve 87 kişi şehit edilmiştir ve tarihe El-Halil katliamı olarak geçmiştir. Yüce Allah Azze ve Celle’den kendilerine rahmet diliyoruz.
Halihazırda başta Suriye olmak üzere, Filistin, Afganistan, Mısır, Mali, Çeçenistan, Doğu Türkistan ve diğer beldelerde Din-i Mubin-i İslam için canlarını feda eden yiğit kardeşlerime Yüce Rabbimden rahmet etmesini ve onlara Firdevs Cenneti’ni vermesini niyaz ediyoruz.
Ne mutlu Allah yolunda canlarını feda edenlere ve sırasını bekleyenlere!
Ey Rabbimiz! Dünyada şahit olarak yaşamayı, Senin yolunda şehit olmayı ve Dar’ul-İslam’da can vermeyi bizlere nasip eyle.
Yazıma, sözlerin en güzeli Allah’ın kelamı ile son vermek istiyorum.
“Mü’minler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler/yiğitler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” (Ahzab 23)
Ahmed Muhammed Münir
Makaleler
Hava Durumu