Tuna, Cübbeli ile Oktar'ın "mehdilik davası"nda doğru adresi gösterdi!
Vaktiyle mehdi iddiasıyla kendisine ve çevresine zarar vermeye başlayan bir tanıdığımızı güç bela hastaneye kaldırmıştık. Doktor "Hanginiz mehdi?" demişti . Biz "Belli değil mi?" diye çıkışınca da, "Ne bileyim kardeşim" dedi doktor, "Buraya günde kaç mehdi geliyor haberiniz var mı?.."
08-09-2011
Cüppeli Ahmet mi kazanır Adnan Oktar mı?
Salih Tuna / Yeni Şafak
Adnan Oktar'ı ilk nerede ne zaman gördüm hatırlamaya çalışıyorum. Şimdi yerinde butik bir otelin arzı endam ettiği Beyaz Saray'daydı galiba.
Yeni yetmeler bilmez; Beyazıt'ta, İstanbul Üniversitesi'nin karşısında enva-i çeşit kitabevinin yer aldığı Beyaz Saray kitapçılar çarşısı vardı.
Birçok yazar çizerin, kitapseverin uğrak yeriydi.
Hemen merdiven altında bir neslin muhabbet dergâhı Tohum Kitabevi'ni (hafızam beni yanıltmıyorsa) o vakitler Kazım Sağlam abimiz şenlendirir, bizim Harun Cansız da sıklıkla ziyaret ederdi.
Demem o ki; birçok arkadaşla orada tanış olduk, orada yârenlik ettik.
Birçoğuyla da çok şükür hukukumuz devam ediyor.
Adnan Hoca'yı da Tohum Kitabevi'nde kitapları incelerken görmüş, ayaküstü birkaç kelam etmiştim.
Geçmiş zaman söylüyoruz yalanımız olmasın; ya 1980'di ya da 81. Ondan sonra da dünya gözüyle hiç görmedim.
Herkes gibi ben de medyadan takip ettim elbette.
"Hoca" olmuştu.
Adnan Hoca!
O mütevazi kitabevinin köşesinde lafladığım adam üç-beş yıl sonra efkarıumumiyenin adından sıklıkla söz ettiği şöhretli bir "Hoca" oluvermişti.
İlk intiba önemlidir derler.
Doğrusunu isterseniz bende çok olumlu etki bırakmıştı. Sade, yalın, heyecanlı, müteal, muttaki, sevimli, sempatik ve sevecen bir hali vardı.
Sahiden böyle miydi, yoksa bana mı öyle gelmişti bilemem tabii. (Nihayetinde intiba bu. Üstelik yirmili yaşlara bile henüz varmamış bir yeni yetmenin intibası.)
Belki bende bıraktığı intibadan daha fazlasıydı, onu da bilemem.
Zamanla bu "özelliklerin" üzerine koydu mu, azalttı mı onu hiç bilemem. Dedim ya, o günden sonra bir kez olsun görmüş değilim.
Medyadan takip ettiğim kadarıyla hâlâ sevimli ve hâlâ sevecen.
O vakitler sevimli ve sevecen olmak içtenlik, samimiyet ve "Güler yüz sadakadır" ölçüleri üzerinden gerçekleşiyordu.
12 Eylül öncesinin sokak kavgaları henüz bitmiş, parkalar bile tastamam çıkarılmamıştı.
Etrafta misvaklı, sakallı ağabeylerimiz vardı. Yani "Sen dev bir kedisin" veya "Sen büyük ve güzel bir tavşansın" denilecek bir Allah'ın kulu bile yoktu; kaldı ki İngilizceni köreltecek bir "kedi" bulasın. ("You are very big cat" yani Şinasi)
Cüppeli Ahmet'i hiç görmedim.
Lakin bir "yorumu" var ki ne zaman aklıma gelse (zıpır milletinin deyimiyle) "koparım."
CERN'in (Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi) evrenin oluşumuyla ilgili araştırması hakkında mealen şöyle demişti: "Evren zaten yıkılmak üzere. Başını aramanın gereği yok. Başını ararlarken sonunu kaçıracaklar. Sen başını ararken koptu kıyamet; o zaman ne olacak? Hani namaz?.."
Bayram tatilinde bir haber gözüme çarptı.
Ne ki, BM'nin "İsrail terör devleti"ni arkalayan raporu, BDP kongresi derken arada kaynayıp gitti.
Cüppeli Ahmet Hoca ile Adnan Hoca mahkemeye düşmüşler.
Davaları nedir bilmiyorum.
Kim kimden davacı onu da bilmiyorum.
Aralarında bir "mehdi" davası var; bildiğim bu.
Kim "mehdi"yse elbette davayı o kazanır diyeceğim ama "mehdi" mevzusuna hiç mi hiç girmek istemiyorum.
Vaktiyle mehdi iddiasıyla kendisine ve çevresine zarar vermeye başlayan bir tanıdığımızı güç bela hastaneye kaldırmıştık.
Doktor "Hanginiz mehdi?" demişti
Biz "Belli değil mi?" diye çıkışınca da, "Ne bileyim kardeşim" dedi doktor, "Buraya günde kaç mehdi geliyor haberiniz var mı?.."
-
fatma 08-09-2011 14:00
Allahım Ya Rabbim ne desek şimdi... Niye dövüşüyorsunuz ki, Kardeş olun, mesela kardeşmişsiniz ve dua ediyorsunuz Rabb!inize; "Allah ım kardeşimi bana yardımcı kıl" diye...Sonra iki kardeş devam edin görev!inize... Ha, görünen o ki madem Kuran'ı anlamıyorsunuz, İslamdan da bihaber durumlarındaysanız, bari örnek ve ilham alın iddia ettiğiniz sahanın gerçek-esas-hakikatli sahiplerinden uydurma yaşantınıza. Ama siz bunu bi düşünün, biriniz modern kesime, biriniz gelenekçi kesime...Nasıl?
- Bir 10 Kasım Mağduriyeti: Dr. Mehmet Arslan Tutuklandı
- İktibas’ın yeni sayısı Bangladeş gündemi ile çıktı
- Diken ve Karanfil
- Hayrola Mahmud Abbas
- Bir milyon yahudi, işgal altındaki toprakları terketti
- Ya Eyyühel Müzzemmil
- Son Seyahatimizden Yansımalar
- Husi: Gazze'ye destek için vurulan gemi sayısı 177'ye çıktı
Makaleler
Hava Durumu