Türkiye'de “haram rekoru” kırılıyor
Yoksulu daha da yoksullaştırıp zenginin cebini iyice şişiren faizci ekonominin gelip büyük bir krizle tıkanması ve her dönemde olduğu gibi insanlığa büyük bedeller ödetmesi karşısında, artık faiz ve faiz eksenli kapitalist ekonomi kuramı, düne kadar kapitalizmin savunucusu çevrelerde bile kıyasıya eleştirilmeye başlandı.
02-12-2008
ABD'de patlak veren ve tüm dünyada etkisini gösteren finansal krizle birlikte kapitalist ekonomi yaygın şekilde sorgulanmaya başlandı. İslam'ın ortaya koyduğu "Sınırsız imkan, sınırlı ihtiyaç" anlayışının tam tersi bir yaklaşımla "Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsızdır" tezini öne süren ve böylece ölçü tanımaz bir rekabet anlayışını kışkırtan kapitalizm, temel enstrümanı olan faizle de ekonomik düzen adı altında sömürü çarklarını hakim kıldı.
Yoksulu daha da yoksullaştırıp zenginin cebini iyice şişiren faizci ekonominin gelip büyük bir krizle tıkanması ve her dönemde olduğu gibi insanlığa büyük bedeller ödetmesi karşısında, artık faiz ve faiz eksenli kapitalist ekonomi kuramı, düne kadar kapitalizmin savunucusu çevrelerde bile kıyasıya eleştirilmeye başlandı. Vatan gazetesinde yazan Yiğit Bulut da, "Türkiye'de 'haram rekoru' kırılıyor" başlıklı dünkü yazısında faizin kötülüklerinden söz etti.
"Kutsal kitaplara bile “haram” tespiti ile giren ve modern ekonomistlerin “katalizör” veya “dengeleyici” olarak tanımladıkları faiz dinamiği, ekonomideki hastalığın belirtisidir... Hastalık yayıldıkça faiz artar, hastalık azaldıkça faiz düşer..." ifadelerini kullanan Bulut'un yazısını ilginize sunuyoruz:
Türkiye'de “haram rekoru” kırılıyor...
Yiğit Bulut / Vatan
Faiz haramdır... Bence “çok doğru” ve “sistemin kanını emen gerçeği, 1400 yıl önce anlatan” çok doğru bir kural...
Peki “yüksek kalan faiz” kimin için olumlu?
Siz yorulmayın, hiç zahmet etmeyin ben söyleyeyim: Parayı yani borcu veren ve sistemi dengede tutmak açısından diğer taraftan parayı “fazlasıyla” alan için olumlu...
Daha açıkçası borç veren para sahipleri, bankalar ve borç alıp günü kurtarmaya çalışan siyasi otorite için...
Peki böyle bir faiz ile reel olarak “iş yapmak”, finansal anlamda ise sermaye piyasalarının gelişmesi mümkün mü?
52 milyar dolar faize
Sonuç 1: Türkiye'deki toplam paranın yüzde 90'ından fazlasının yüzde 10'un elinde olduğunu bilir ve bu gerçeğe Türkiye'ye rant kazanmaya gelen yurtdışı kaynaklı para gerçeğini de eklerseniz, ortaya şöyle bir sonuç çıkar: Faiz yükselince, Türk halkı cebine girmesi gereken paranın daha büyük bir bölümünü 'risk görüp'daha fazla prim talep edenlere aktarıyor...
Sonuç 2: Matematik ispat mı istiyorsunuz? Çok uzağa gitmeyin 2004 yılında halk olarak 70 katrilyon, yani o günün kuru ile 52 milyar dolar faiz harcamamız var. Soralım bu para nerede?
Sevgili dostlarım, kutsal kitaplara bile “haram” tespiti ile giren ve modern ekonomistlerin “katalizör” veya “dengeleyici” olarak tanımladıkları faiz dinamiği, ekonomideki hastalığın belirtisidir... Hastalık yayıldıkça faiz artar, hastalık azaldıkça faiz düşer... Hastalığın her zaman “gerçek” olması da gerekmez, sanal ve beklenti kırılması odaklı da olabilir... Sebebi de çok açıktır sağlıklı bir ortamda sizinle beraber bu ülkede paralarını tutmak isteyenler sizden “düşük risk” primi talep ederler. Ortam bozuldukça ve algılama değiştikçe risk primi istekleri artar ve sonunda, siz onları davet etmemenize rağmen sistem öyle kurulduğu için, aynen 2004 yılında olduğu gibi, bütçenizin yarısını onlara aktarır hale gelirsiniz...
Sonuç 3: Faiz, bir ekonominin dengeleyicisi gibi görünse bile aslında sistemi kuranların kurnazlığı sonucu “varlık transfer eden” yerine “çözüm” gibi gibi görünen bir dinamiktir... Siz “denge konumunda” kaldığınızı düşünürken, sizin denge konumunda kaldığınızı sanmanızın bedeli “varlıklarınızın transfer edilmesidir...”
Sonuç 4: Sistem gereği siz hiçbir şey yapmasanız dahi bir süre sonra yüksek faiz talebi doğabilir. Ülkeler krize girer, sonra yeniden sakinleşir. Bu da sistemi kuranların 'dayandığı “büyük birader” mantığı içinde'tez-antitez döngülerinin çalışarak “birilerini daha zengin” ettiği yapıdır...
Sonuç: Türkiye'de “bu faiz seviyesi” oldukça ve “birileri” bu seviyeleri hedef olarak gördükçe “ne reel sektör”, ne de SERMAYE PİYASALARI GELİŞEMEZ! Ve malesef Türkiye “haram rekoru” kırmaya “haram olanı” vermeye devam eder! Türkiye “ödediği bu faizden kurtılamadıkça”, bu çarkı kırıp dışına çıkamadıkça asla ama asla KALKINAMAZ!
- Bir 10 Kasım Mağduriyeti: Dr. Mehmet Arslan Tutuklandı
- İktibas’ın yeni sayısı Bangladeş gündemi ile çıktı
- Diken ve Karanfil
- Hayrola Mahmud Abbas
- Bir milyon yahudi, işgal altındaki toprakları terketti
- Ya Eyyühel Müzzemmil
- Son Seyahatimizden Yansımalar
- Husi: Gazze'ye destek için vurulan gemi sayısı 177'ye çıktı
Makaleler
Hava Durumu