Vehn krizleri geçiriyoruz
İşte bu “vehn” nöbetleri nedeniyledir ki Avrupa Birliği karşısında İslam Birliği’ni, Birleşmiş Milletler karşısında İslam Birleşmiş Milletleri’ni, NATO karşısında İslam Barış Gücü’nü kuramadık ve Efendimizin, “Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek” uyarısında olduğu gibi artık düşmanlarına karşı korku salamayan bir ümmet haline geldik.
08-07-2018
Hz. Sevban (R.A.) anlatıyor: Rasûlullah (S.A.V.) buyurdular ki:
“Diğer milletler, tıpkı sofraya yemek için üşüşen insanlar gibi sizin üzerinize üşüşecekler.” Bunun üzerine sahabiler şaşkınlıkla sorarlar: “Ya Rasûlullah, o gün sayımız çok mu az olacak?” Efendimiz (S.A.V.): “Hayır” der. “Bilakis, o gün sayınız çok olacak. Fakat siz bir akıntıyla sürüklenen çer-çöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek, sizin kalbinize de “vehn” verecek.” Bunun üzerine sahabilerden biri sorar: “Vehn nedir ya Rasûlullah?” O da buyurdu ki: “Dünya sevgisi ve ölümü sevmemek, ondan nefret etmek.” (Ebû Davud)
Efendimizin (S.A.V.) hadisinde bahsedilen “vehn” büyük bir dünyevileşme krizidir. “Vehn” ahirete karşılık dayanılmaz bir şehvetle dünyayı tercih etme krizidir. “Vehn” dünyalık kazanımlarını kaybetmeme adına büyük bir cesaretle ahiret kazanımlarını gözden çıkarabilme girişimidir.
“Vehn”, ileri düzeyde bir ırkçılık ve mezhepçilik sendromu yaşayan ümmetimizin işbirlikçiliğe razı olup ulusal kazanımları adına Müslüman kardeşlerini feda etmeyi göze alabilme kararlılığıdır.
Akıntıya sürüklenen çer çöp gibi, Akdeniz’in dalgalı sularında savrulan, cesetleri sahillerimize vuran ve Avrupa kapılarına dayanan milyonlarca Müslüman mültecinin nedeni, ümmetimizin yaşadığı bu büyük “vehn” krizidir.
Afrika’da aç kalan, Gazze’de bombalanan, Suriye’de katledilen, Arakan’da yakılan, Bangladeş’te asılan ümmetimizin içine düştüğü bu büyük kaosun asıl nedeni de yakalandığımız bu “vehn” hastalığıdır.
Dünya Müslümanları olarak sayımızın çokluğuna, coğrafyalarımızın her türlü stratejik imkânlarına, petrolümüze, su kaynaklarımıza, maden yataklarımıza, genç nesillerimize rağmen halen ezilmemiz, sömürülmemiz, katledilmemiz ümmetimizin içine düştüğü bu büyük “vehn” krizinden dolayıdır.
İşte bu “vehn” nöbetleri nedeniyledir ki Avrupa Birliği karşısında İslam Birliği’ni, Birleşmiş Milletler karşısında İslam Birleşmiş Milletleri’ni, NATO karşısında İslam Barış Gücü’nü kuramadık ve Efendimizin, “Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek” uyarısında olduğu gibi artık düşmanlarına karşı korku salamayan bir ümmet haline geldik.
Düşmanı korkutacak siyasi ve askeri birliktelikleri oluşturamadığımız gibi ümmetimizi faizci, kapitalist sistemin sömürüsünden kurtaracak kendi ekonomik birlikteliklerimizi ve ekonomik sistemlerimizi de kuramadık. Koca İslam ümmeti olarak faizci kapitalist nizama ve onların para sistemine mahkûm olduk.
AVM’lerimizdeki küçük mescitlerle, dizilerimizdeki başörtülü artistlerle, İslami oteller ve haremlik/selamlık havuzlarla, Kur'an ve sünnete uygun, tarikat ehli devre mülklerle, tesettür defileleriyle yakalandığımız “vehn” hastalığına İslami kılıflar uydurabileceğimizi zannettik.
“Kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Hâlbuki bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır.” (Ali İmran,14) ayetinde bahsedilen dünya hayatının geçici süslerine takılıp dünya ve ahiret dengesini kaybettik.
“Şüphesiz her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin en büyük fitnesi de maldır.” (Tirmizi) hadisinde belirtilen mala, mülke, dünyalık makamlara, Salebe’yi bile hayretler içerisinde bırakacak bir iştiyakla sarıldık.
Talut ordusunun imtihan edildiği dünyalık nehirden bir avuç yerine kana kana içince amansız bir “vehn” hastalığına tutulduk. Sonunda düşmana karşı mücadele edecek ne takatimiz ne de heyecanımız kaldı.
Abdulaziz Kıranşal
Makaleler
Hava Durumu