"Bahar" Arama Sonuçları
Kaçar: Zihinsel işgal fiziksel işgalden çok daha tehlikeli ve etkilidir (VİDEO)
Radyo Denge´de Arap Baharı ateşinin yakıldığı Tunus ve Tunus´ta gerçekleştirilen darbe konuşuldu. Osman Yıldız'ın hazırlayıp sunduğu Gündem Özel'de, 17 Aralık 2010'da başlayan Arap Baharı ateşinin yakıldığı ve son dönemde Tunus'ta sessizce gerçekleştirilen darbenin konu edildiği programa Araştırmacı yazar Ali Kaçar konuk oldu.
Radyo Denge´de Arap Baharı ateşinin yakıldığı Tunus ve Tunus´ta gerçekleştirilen darbe konuşuldu. Osman Yıldız'ın hazırlayıp sunduğu Gündem Özel'de, 17 Aralık 2010'da başlayan Arap Baharı ateşinin yakıldığı ve son dönemde Tunus'ta sessizce gerçekleştirilen darbenin konu edildiği programa Araştırmacı yazar Ali Kaçar konuk oldu.
‘Arap Baharı’ ayaklanmaları 11 yıl önce başlamıştı
Tunus’ta 11 yıl önce “ekmek, onur ve özgürlük” sloganıyla başlayan, pek çok Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkesini içine alan ve “Arap Baharı” olarak adlandırılan süreç, darbe, karşı devrim, iç savaş ve dış müdahalelerle sonuçlandı.
Tunus’ta 11 yıl önce “ekmek, onur ve özgürlük” sloganıyla başlayan, pek çok Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkesini içine alan ve “Arap Baharı” olarak adlandırılan süreç, darbe, karşı devrim, iç savaş ve dış müdahalelerle sonuçlandı.
Srebrenitsa katliamının yıldönümünde...
Bugün, yakın tarihin en büyük vahşetlerinden Srebrenitsa Katliamı’nın 25’inci yıldönümü. 1992’nin bahar ve yaz aylarında Kljuc ve köylerinde Bosnalı Müslümanlara yönelik başlayan katliamlar, 11 Temmuz 1995’ten itibaren Srebrenitsa’da soykırıma dönüşmüştü. Tek suçları Müslüman olmak olan 8 binden fazla insanın savaştan önce birlikte yiyip-içtikleri, aynı köyü ve şehri paylaştıkları, komşuluk ettikleri Sırp caniler tarafından katledildikleri bir soykırıma…
Bugün, yakın tarihin en büyük vahşetlerinden Srebrenitsa Katliamı’nın 25’inci yıldönümü. 1992’nin bahar ve yaz aylarında Kljuc ve köylerinde Bosnalı Müslümanlara yönelik başlayan katliamlar, 11 Temmuz 1995’ten itibaren Srebrenitsa’da soykırıma dönüşmüştü. Tek suçları Müslüman olmak olan 8 binden fazla insanın savaştan önce birlikte yiyip-içtikleri, aynı köyü ve şehri paylaştıkları, komşuluk ettikleri Sırp caniler tarafından katledildikleri bir soykırıma…
Vücudunuza bir çöp tenekesi muamelesi yapmayı bırakıın
Deniz Demirdağ, Dr. Ümit Aktaş ile Alfa Yayıncılık etiketiyle yayımlanan son kitabı “Yaşam Sevinci”ni, sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmazlarını, vitamin takviyelerini, bahar hâlsizliklerinin, alerjilerinin sebeplerini ve tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü ile mücadelede neler yapmalı gibi pek çok konuyu konuştu.
Deniz Demirdağ, Dr. Ümit Aktaş ile Alfa Yayıncılık etiketiyle yayımlanan son kitabı “Yaşam Sevinci”ni, sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmazlarını, vitamin takviyelerini, bahar hâlsizliklerinin, alerjilerinin sebeplerini ve tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü ile mücadelede neler yapmalı gibi pek çok konuyu konuştu.
İdlib'de Türkiye'den Esed diktasına karşı "Bahar Kalkanı" harekatı
İdlib'de Esed rejimine verilen süre doldu. TSK rejim unsurlarını her yerde vurmaya devam ediyor. Türkiye F-16'ları tarafından rejime ait SU-24 tipi 2 savaş uçağı düşürüldü. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İdlib'de TSK'ya yönelik gerçekleştirilen saldırının ardından 27 şubat itibariyle 'Bahar Kalkanı Harekatı'nın başlatıldığını resmen duyurdu.
İdlib'de Esed rejimine verilen süre doldu. TSK rejim unsurlarını her yerde vurmaya devam ediyor. Türkiye F-16'ları tarafından rejime ait SU-24 tipi 2 savaş uçağı düşürüldü. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İdlib'de TSK'ya yönelik gerçekleştirilen saldırının ardından 27 şubat itibariyle 'Bahar Kalkanı Harekatı'nın başlatıldığını resmen duyurdu.
Ahmet Varol: BAE, bir mafya ülkedir
İslam coğrafyasında emperyalizm, siyonizm ve despotizm karşıtı tüm halk hareketlerine karşı darbeci cuntaların yanında yer alan ve müttefikleri Suud ve Mısır cuntasıyla birlikte çeşitli fitne hareketlerini örgütleyen Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin bu yıkıcı rolünü değerlendiren Ahmet Varol, "BAE bir mafya ülkedir. Bu kadar çok ortalığı karıştırmak, Arap Baharı'nda gerçekleştirilen devrimlerin kazanımlarını geri almak amacıyla ortaya çıkarılan fitne hareketlerini organize etmek için daha çok paranın gücünü kullanmıştır. Paranın gücünü kullanarak karanlık işleri organize etmekte kullandığı mafya liderlerini etrafında topladı. Bunların en meşhurlarından biri Muhammed Dahlan'dır" değerlendirmesinde bulundu.
İslam coğrafyasında emperyalizm, siyonizm ve despotizm karşıtı tüm halk hareketlerine karşı darbeci cuntaların yanında yer alan ve müttefikleri Suud ve Mısır cuntasıyla birlikte çeşitli fitne hareketlerini örgütleyen Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin bu yıkıcı rolünü değerlendiren Ahmet Varol, "BAE bir mafya ülkedir. Bu kadar çok ortalığı karıştırmak, Arap Baharı'nda gerçekleştirilen devrimlerin kazanımlarını geri almak amacıyla ortaya çıkarılan fitne hareketlerini organize etmek için daha çok paranın gücünü kullanmıştır. Paranın gücünü kullanarak karanlık işleri organize etmekte kullandığı mafya liderlerini etrafında topladı. Bunların en meşhurlarından biri Muhammed Dahlan'dır" değerlendirmesinde bulundu.
Bölgemizdeki savaşlarda zarar gören 10 tarihi eser
2011 Arap Baharı sonrasında İslam coğrafyasında çıkan iç savaşlar yüzbinlerce can kaybına yol açtı. Milyonlarca insan evini terk etmek zorunda kaldı. Bu acımazsız savaşlar ayrıca medeniyetlerin beşiği olan Ortadoğu’nun tarihi ve kültürel mirasını da tahrip etti. Yüzlerce tarihi eser hasar gördü, bazıları tamamen yıkıldı. Zarar gören veya yıkılan eserlerden bazılarını tanıyalım istedik.
2011 Arap Baharı sonrasında İslam coğrafyasında çıkan iç savaşlar yüzbinlerce can kaybına yol açtı. Milyonlarca insan evini terk etmek zorunda kaldı. Bu acımazsız savaşlar ayrıca medeniyetlerin beşiği olan Ortadoğu’nun tarihi ve kültürel mirasını da tahrip etti. Yüzlerce tarihi eser hasar gördü, bazıları tamamen yıkıldı. Zarar gören veya yıkılan eserlerden bazılarını tanıyalım istedik.
Fransa'dan "İslam'a Fransa'ya uygun çerçeve çizme" girişimi
İlk olarak risaletin başlangıcında Mekke müşrik oligarşisinin, Yunus Suresi 15. ayette haber verildiği üzere Allah Rasulü'ne (a.s.) "Ya bu Kitabı değiştir ya da yeni bir Kitab getir" şeklindeki talebiyle ortaya koydukları "kurulu düzenlere uygun bir İslam algısı" üretme çabasının son örneği Fransa'da kendini gösterdi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, "Laiklik, Cumhuriyetin İslam'la bir sorun olmamasını garanti ediyor. Sonbaharda, İslam'a Cumhuriyetin ruhuna uygun bir çerçeve sunacağız" ifadeleriyle bu konudaki hedeflerini dile getirdi.
İlk olarak risaletin başlangıcında Mekke müşrik oligarşisinin, Yunus Suresi 15. ayette haber verildiği üzere Allah Rasulü'ne (a.s.) "Ya bu Kitabı değiştir ya da yeni bir Kitab getir" şeklindeki talebiyle ortaya koydukları "kurulu düzenlere uygun bir İslam algısı" üretme çabasının son örneği Fransa'da kendini gösterdi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, "Laiklik, Cumhuriyetin İslam'la bir sorun olmamasını garanti ediyor. Sonbaharda, İslam'a Cumhuriyetin ruhuna uygun bir çerçeve sunacağız" ifadeleriyle bu konudaki hedeflerini dile getirdi.
Katar krizinin mimarları
ABD ve Batı ile sıkı-fıkı, seküler yönelimli, dünya pazarlarına sınırsızca açık, yabancı müdahalelerine ses etmeyen, hak ve hürriyetlerin olabildiğince kısıtlandığı, İslâmi alternatiflerin boğulduğu, Arap Baharı öncesindeki Ortadoğu düzeninin peşindeler. Arap Baharı’yla beraber doğan boşluğu ve karmaşayı, coğrafyayı yeniden bu istikamete kanalize ederek doldurabileceklerini hesaplıyorlar.
ABD ve Batı ile sıkı-fıkı, seküler yönelimli, dünya pazarlarına sınırsızca açık, yabancı müdahalelerine ses etmeyen, hak ve hürriyetlerin olabildiğince kısıtlandığı, İslâmi alternatiflerin boğulduğu, Arap Baharı öncesindeki Ortadoğu düzeninin peşindeler. Arap Baharı’yla beraber doğan boşluğu ve karmaşayı, coğrafyayı yeniden bu istikamete kanalize ederek doldurabileceklerini hesaplıyorlar.
Halep oradaysa arşın burada
Geçenki “Halep Sınavı ve Hal-i Pürmelalimiz” başlıklı yazımızda da ifade etmeye çalışmıştık. Kısa sürede bütün Arap coğrafyasını etkisi altına “Arap Baharı”ndan hasıl olan ateş Suriye’ye de sıçramış/sıçratılmıştı.
Geçenki “Halep Sınavı ve Hal-i Pürmelalimiz” başlıklı yazımızda da ifade etmeye çalışmıştık. Kısa sürede bütün Arap coğrafyasını etkisi altına “Arap Baharı”ndan hasıl olan ateş Suriye’ye de sıçramış/sıçratılmıştı.
‘Koalisyon 173 sivili yanlışlıkla öldürdü’
Yazılı açıklama yapan ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyon, Mart ile Ekim ayları arasındaki 7 hava saldırısında 54 sivilin yanlışlıkla öldürüldüğünü ifade etti. Koalisyonun açıkladığı rakamlara göre, 2014 sonbaharından bu yana koalisyonun öldürdüğü sivil sayısı 173’e yükselmiş oldu.
Yazılı açıklama yapan ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyon, Mart ile Ekim ayları arasındaki 7 hava saldırısında 54 sivilin yanlışlıkla öldürüldüğünü ifade etti. Koalisyonun açıkladığı rakamlara göre, 2014 sonbaharından bu yana koalisyonun öldürdüğü sivil sayısı 173’e yükselmiş oldu.
Çağrı filmine de ilk günlerde tepki gösterilmiş
Çağrı filminin gerçekte 1976 yılı sonbaharından itibaren Müslüman ülkelerin film denetleme kurullarından “gösterilebilir” onayı alabilmek için akla karayı seçtiğini, bilyormuydunuz?
Çağrı filminin gerçekte 1976 yılı sonbaharından itibaren Müslüman ülkelerin film denetleme kurullarından “gösterilebilir” onayı alabilmek için akla karayı seçtiğini, bilyormuydunuz?
“Gelecek, seküler demokraside” mi?
Örneğin, Arap Baharı sürecinde ayaklanmaların yaşandığı hangi ülkede halkın sekülarizm talebi vardı? Komünistinin bile namazını aksatmadığı Mısır'da, insanlar daha seküler bir yönetim için mi sokağa dökülmüştü?
Örneğin, Arap Baharı sürecinde ayaklanmaların yaşandığı hangi ülkede halkın sekülarizm talebi vardı? Komünistinin bile namazını aksatmadığı Mısır'da, insanlar daha seküler bir yönetim için mi sokağa dökülmüştü?
Sinirlioğlu'na göre "Bölgede eninde sonunda seküler demokratik bir düzen kurulacak"
Ferudun Sinirlioğlu: Bu çokkültürlü coğrafyanın inanç ve din özgürlüğü temelinde seküler, demokratik bir geleceğe doğru yönelmesi gerektiğini de görüyoruz. Zaten 2011’de başlayan Arap Baharı da bu taleple ortaya çıkmıştır. İnsanlar demokrasi talep ediyordu. Demokrasi ve sekülerizm birlikte gündemdeydi. Bu süreç başlangıçta çok büyük beklentilerle hemen netice alınabilecekmiş gibi erken ve aşırı bir iyimserlik havası yarattı. Ama hemen arkasından da büyük bir karamsarlık ortaya çıktı. Ne o iyimserlik doğru yaklaşımdır ne de daha sonra içine düşülen karamsarlık. “Bu bölgenin kültürüyle demokrasi bağdaşmaz” yaklaşımı çok yanlış ve hatta ırkçı bir anlayışın ürünüdür. Akdeniz’in güneyinde ve doğusunda 2011’de başlayan demokratikleşme ve Akdeniz’in kuzeyindeki demokrasilerle ortak paydada buluşma süreci devam edecek. Bu değişim ve dönüşümün ne kadar süreceğini kestirmek mümkün değil. Ama eninde sonunda, halkların iradelerini ve rızalarını yönetimlerine seçimler yoluyla yansıtabilecekleri bir seküler demokratik düzen kurulacaktır. Bu süreç zaman alabilir. Unutmayalım, Doğu Avrupa’da Soğuk Savaş sonrasındaki demokratikleşme süreci de 10 yıl sürdü, hatta bazı yerlerde aslında hâlâ tamamlanamadı. Dolayısıyla beklentilerimizde sabırlı olalım ve hedefi gözden kaybetmeyelim.
Ferudun Sinirlioğlu: Bu çokkültürlü coğrafyanın inanç ve din özgürlüğü temelinde seküler, demokratik bir geleceğe doğru yönelmesi gerektiğini de görüyoruz. Zaten 2011’de başlayan Arap Baharı da bu taleple ortaya çıkmıştır. İnsanlar demokrasi talep ediyordu. Demokrasi ve sekülerizm birlikte gündemdeydi. Bu süreç başlangıçta çok büyük beklentilerle hemen netice alınabilecekmiş gibi erken ve aşırı bir iyimserlik havası yarattı. Ama hemen arkasından da büyük bir karamsarlık ortaya çıktı. Ne o iyimserlik doğru yaklaşımdır ne de daha sonra içine düşülen karamsarlık. “Bu bölgenin kültürüyle demokrasi bağdaşmaz” yaklaşımı çok yanlış ve hatta ırkçı bir anlayışın ürünüdür. Akdeniz’in güneyinde ve doğusunda 2011’de başlayan demokratikleşme ve Akdeniz’in kuzeyindeki demokrasilerle ortak paydada buluşma süreci devam edecek. Bu değişim ve dönüşümün ne kadar süreceğini kestirmek mümkün değil. Ama eninde sonunda, halkların iradelerini ve rızalarını yönetimlerine seçimler yoluyla yansıtabilecekleri bir seküler demokratik düzen kurulacaktır. Bu süreç zaman alabilir. Unutmayalım, Doğu Avrupa’da Soğuk Savaş sonrasındaki demokratikleşme süreci de 10 yıl sürdü, hatta bazı yerlerde aslında hâlâ tamamlanamadı. Dolayısıyla beklentilerimizde sabırlı olalım ve hedefi gözden kaybetmeyelim.
Gannuşi kapağı laikliğe attı
Nahda lideri Gannuşi, Arap baharı sonrasında siyasal İslam'a yer kalmadığını belirterek "Biz artık demokratız, İslam'ı temsil noktasında değiliz" ifadesini kullandı
Nahda lideri Gannuşi, Arap baharı sonrasında siyasal İslam'a yer kalmadığını belirterek "Biz artık demokratız, İslam'ı temsil noktasında değiliz" ifadesini kullandı
Arap Baharı'ndan elde ne kaldı?
Meydanlara dökülen kitlelerin talepleri, gösteri biçimleri bir devrimden çok apolitik bir ayaklanmaya benziyordu. Örgütlü olmayan, siyasal-ideolojik temelden yoksun, sosyal medya üzerinden örgütlenmiş bir medyatik devrim hikayesi anlatılıyordu. Bu kadar gevşek, hedefsiz, projesiz yığınların örgütlü devlet mekanizmasını yıktığı düşünülüyordu.
Meydanlara dökülen kitlelerin talepleri, gösteri biçimleri bir devrimden çok apolitik bir ayaklanmaya benziyordu. Örgütlü olmayan, siyasal-ideolojik temelden yoksun, sosyal medya üzerinden örgütlenmiş bir medyatik devrim hikayesi anlatılıyordu. Bu kadar gevşek, hedefsiz, projesiz yığınların örgütlü devlet mekanizmasını yıktığı düşünülüyordu.
Bu da Ergenekoncuların baharı: 19 tahliye
Ergenekon Davası sanıklarından Yalçın Küçük, emekli albay Levent Göktaş ve Sedat Peker'in ardından Avukat Kemal Kerinçsiz, emekli albay Dursun Çiçek, eski özel harekatçı İbrahim Şahin ile Danıştay saldırısı faili Alparslan Arslan hakkında tahliye kararı çıktı.
Ergenekon Davası sanıklarından Yalçın Küçük, emekli albay Levent Göktaş ve Sedat Peker'in ardından Avukat Kemal Kerinçsiz, emekli albay Dursun Çiçek, eski özel harekatçı İbrahim Şahin ile Danıştay saldırısı faili Alparslan Arslan hakkında tahliye kararı çıktı.
M. Özcan, İslam dünyası gündemini yorumladı
Özcan, "Arap Baharı" sürecinin temelde bir Batı yapımı olmadığını, ancak Batılı emperyalist güçlerin devrim sürecine müdahil olarak süreci kendi çıkarları çerçevesinde yönlendirmeye çalıştığını söyledi ve 2003 yılında yayınlanan Rand Corparation raporu ve ABD'nin İslam dünyasındaki bazı STK'larla 2005 yılında gerçekleştirdiği görüşmelere dikkat çekti.
Özcan, "Arap Baharı" sürecinin temelde bir Batı yapımı olmadığını, ancak Batılı emperyalist güçlerin devrim sürecine müdahil olarak süreci kendi çıkarları çerçevesinde yönlendirmeye çalıştığını söyledi ve 2003 yılında yayınlanan Rand Corparation raporu ve ABD'nin İslam dünyasındaki bazı STK'larla 2005 yılında gerçekleştirdiği görüşmelere dikkat çekti.
Makaleler
Hava Durumu