
"Despot" Arama Sonuçları

İktibas Dergisi 549. sayısı ile okurları ile buluşurken, derginin kapağında Bangladeş’in devrik despot başbakanı Hasina Vecid ile Amerikan patentli yeni başbakanı/başdanışmanı Muhammed Yunus yer aldı.

Ümmet bilincine sahip, ilmi düzeyi yüksek eserleriyle mutedil bir çizgide İslam'ı dünya insanlığının gündemine taşımaya gayret eden biriydi. Bununla birlikte, İslam coğrafyasındaki despot yönetimlere karşı net tavır alırken, Türkiye ve Katar benzeri muhafazakâr laik yönetimler konusunda net bir İslami tavra sahip değildi.

Eşcinsel despotizmi bu. Hiçbir ideoloji bu kadar pervasız olmadı. Çünkü hiçbir ideoloji çocuklara kendini bu kadar rahat bir biçimde dayatmadı. Hiçbir ideoloji bu kadar “rafine bilim” yapmadı. Pedagoglar, tıpçılar ve psikiyatrları harekete geçirmediler. Aileleri yok saymadılar. Eşcinsel despotizmi ve eş cinsel ideolojisi geniş bir network ile çalışıyor. Bilim adamları, dernekler, yayın kuruluşları, sosyal medya ve ticari kuruluşlar bu network içinde yer alıyor.

Kul ile Allah arasına serpiştirdikleri bu ilahları, kamuflaj malzemesi olarak kullanan “mele” takımı; kibir ve gururlarından, oyunbazlık ve hokkabazlıklarından, gariban halka karşı ahkam kesiliyorlardı! Bunlar, zalim krallara, despotlara, müstekbirlere karşı ise kırıtarak, sırıtarak, büklüm büklüm oluyor, envai şekil ve kılıklara bürünerek çok yüzlülüğün alasını sergiliyorlardı. Çünkü onların eteklerine yapışarak dünyalık mal, mevki, makam, şan ve şöhret devşirmekteydiler.

İslam coğrafyasında emperyalizm, siyonizm ve despotizm karşıtı tüm halk hareketlerine karşı darbeci cuntaların yanında yer alan ve müttefikleri Suud ve Mısır cuntasıyla birlikte çeşitli fitne hareketlerini örgütleyen Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin bu yıkıcı rolünü değerlendiren Ahmet Varol, "BAE bir mafya ülkedir. Bu kadar çok ortalığı karıştırmak, Arap Baharı'nda gerçekleştirilen devrimlerin kazanımlarını geri almak amacıyla ortaya çıkarılan fitne hareketlerini organize etmek için daha çok paranın gücünü kullanmıştır. Paranın gücünü kullanarak karanlık işleri organize etmekte kullandığı mafya liderlerini etrafında topladı. Bunların en meşhurlarından biri Muhammed Dahlan'dır" değerlendirmesinde bulundu.

İslâm hayat binasını “lâ ilâhe illallah” kâidesi üzerine bina etmek için gelmiş bir nizamdır. Ve bunu tahakkuk ettirmek için insanları gerçek Rab’lerine kul edecektir. Toplumu Allah’ın hâkimiyetine ve şeriatına teslim edecektir. Bu nizam, Allah’ın ulûhiyetine ve saltanatına yönelik olarak haddini aşmış olan zalim diktatör ve despotları bu zulüm ve tecâvüzden alıkoyacak ve bütün insanlığa şamil hak ve adalet sigortasını kuracak, insanlar arasında değişmez ölçülere göre hakkâniyeti yerleştirecek, Allah’ın nizamına uygun olarak hilâfet mükellefiyetini omuzlayarak yeryüzünü imar edip geliştirecek bir nizamdır.

Görüldüğü üzere siyaset sahnesindeki muhafazakâr kesimlerde, baskıcı despot-jakoben laikliğe karşı, görece özgürlükçü Anglo-Sakson laikliğe sığınma trendi, maalesef yükselen bir trend olarak karşımıza çıkmaktadır.

Radyo Denge, İLKAV Başkanı Mehmet Pamak'la, Siyonist terör devletinin Gazze'ye yönelik alçakça saldırısı ve gerçekleştirdiği vahşi katliam vesilesiyle, hem bu konu hem de tüm İslam coğrafyasında yaşanan işgal, despotizm, zulüm ve katliamlar ile aynı anda yaşanan değişim ve dönüşüm süreçleri üzerine Ramazan ayı sonunda bir söyleşi gerçekleştirdi. Pamak, Ankara'da yayın yapan Radyo Denge'de (92.1) gerçekleşen ve yaklaşık iki saat süren canlı yayında Osman Yıldız'ın tüm bu konularla ilgili sorularını cevapladı. Daha sonraki süreçte de konuyla bağlantılı olarak sorulabilecek bütün soruları sormaya çalıştığımız için kapsamı genişleyen bu söyleşinin son gelişmelerle güncelleştirilip geliştirilmiş tam metnini iki bölüm halinde ilgi ve istifadenize sunuyoruz.

Suudi Arabistan’da bombalı saldırı düzenlemekle suçlanan 5 kişi idam cezasına çarptırıldı. Aynı davada 37 kişiye 3 yıldan 35 yıla kadar değişen hapis cezaları verildi.

Bizlerin, her halükarda İslam coğrafyasına yönelik muhtemel bir emperyalist müdahaleye karşı tutumumuz bellidir. Küresel küfür güçlerinin İslam beldelerini çiğnemelerine asla razı olamayız. Bununla birlikte, emperyalist müdahaleye karşı çıkarken, Suriye'de olduğu gibi Müslüman bir halka musallat olmuş despot ve katil bir rejimi arkalama gibi bir konuma düşmememiz de önem arz etmektedir.

Daha öncede kendi despot iktidarlarının sarsılacağından korkan ve alçakca açıklamalar yapan bu ülke Mübarek'e hiçte yabancı değil.

Ulusalcı-Ergenekoncu despotlara karşı oluşumuz, bizi bugüne kadar "ılımlı İslam - ılımlı laiklik" sentezcisi parti ve çevrelere taraftar olmaya sevk etmedi ve bugünden sonra da bu tür bir akidevi sapmadan Rabbimize sığındığımızı ifade ve ilan ediyoruz.

Ak-Mer, Birr Nesil-Der, Davet-Der, Eğitim-Der, Hay-Der, Kalem-Der, Kur’an Nesli Kültür Merkezi ve Özgür Açılım’dan oluşan ortak duyarlılığa sahip kuruluşların çağrısıyla Fatih Saraçhane’de biraraya gelen bir grup İstanbullu Müslüman, Suriye’deki Baas zulmünü telin ederek, Suriye halkının onur mücadelesine desteklerini deklare ettiler. Yapılan açıklamalarda despotizmden kaçarken demokrasi putuna sığınılması tehlikesine karşı da bölge Müslümanları uyarıldı.

Bu haftanın Cuma Konferansı, Suriye’deki Baas despotizminin, mazlum Müslüman Suriye halkına yönelik zulümlerini, alçakça katliamlarını protesto ve halkın adalet ve özgürlük hedefli mücadelesine destek gündem yapıldı. Özellikle son günlerde Suriye Baas Rejimince artırılarak sürdürülen kanlı katliam haberlerinin gündeme geldiği, Müslümanları endişeye sevk eden olayları, Suriye muhalefetine mensup kişilerin ağzından dinlemek için Cuma konferansına Ankaralı Müslümanlar büyük bir katılımla iştirak etti.

Köklü Değişim İstanbul Temsilciliği'nin düzenlediği panelde konuşan yazar Hamza Er, zalimin Allah'ın hükümlerinin dışında hükümler ile hükmeden kişi ve yönetim olarak görülmesi gerektiğini vurgulayarak, sadece dikta ve despotların zalim değil demokrat ve liberal yönetim ve iktidarların da zalim olduğunu dile getirdi.

İLKAV’ın son Cuma Konferansı’nda konuşan Mehmet Pamak, bölgemizdeki despotlara karşı “adalet ve özgürlük” eksenli halk ayaklanmalarını ve bunlara yönelik emperyal planları değerlendirdi. Pamak, Afganistan, Irak ve Somali’den sonra Libya’ya saldıran emperyalist koalisyonun ve emperyalizmin silahlı terör örgütü olan NATO’nun, çıkar eksenli bu vahşetinin arka planında yer alan temel saikin, insanı insanın kurdu haline getiren seküler sapkın modern Batı kültürü olduğunu ifade etti.

İLKAV, Anakara’daki Mısır Elçiliği önünde, firavun despotizmini protesto, mazlum halkın zulme karşı direnişini destekleme mahiyetinde bir basın açıklaması yaptı.

Bugün yayınlamakta olduğumuz yedinci bölümde Pamak, despotik eski statüko ile yerine kurulmakta olan yeni statükoyu Müslümanlar açısından ele alıyor ve "görece özgürlükçü" olarak tanımladığı yeni statükonun Müslümanlar için daha olumlu olarak değerlendirilebileceğini, ancak Müslümanların her şartta özgün tevhidi konumlarını korumalarının şart olduğunu, bu statükonun kurulmasında rol alarak bu konumlarına halel getirmemeleri gerektiğini ifade ediyor.

Akabe Vakfı, AKV, AKDAV, Fatih Akıncıları, İHH, İMH, Mazlum-Der ve Özgür-Der'in temsil edildiği toplantıda, despotizmi gerileceği belirtilerek anayasa değişiklik paketine aktif destek kararı alındığı açıklandı.

"Alt edilemediğinde zulmün uzun süreçte kendini kanıksatma gibi bir özelliği vardır. Maalesef başörtüsü yasağı uygulamasının halkta bir bıkkınlığa, hatta kısmen çözülmeye yol açtığı görülmekte. Geniş kesimlerde bir tür “başörtüsü yorgunluğu” yaşanmakta. Bu olgunun belirginlik kazanmasında düzenin despotik tutumu yanında, İslami camianın uzun süreçli ve ilkeli bir muhalif geleneğe yaslanmamasının da etkisi oldu."
Makaleler
Hava Durumu