
"HEM" Arama Sonuçları

1835’de bir yerli kabilesine gönderdiği genelgede ABD Başkanı Andrew Jackson aynı anda hem ‘babacan’, hem de “tehditkâr” dil kullanıyordu. Jackson, yerlileri yurtlarından çıkarılmayı kabul etmeye ve barışçıl bir şekilde batıya taşınmaya çağırıyordu... Trump’ın Gazze’nin boşaltılmasına ilişkin açıklamalarıyla Jackson’ın 195 yıl önce Amerikan yerlilerine yönelik olarak sarfettiği sözler arasındaki benzerliği fark etmiş olmalısınız.

Türkiye'deki Kur'ani/Tevhidi bilinçlenme sürecinin öncülerinden Ercümend Özkan ağabey, 24 Ocak 1995'te İslami çalışmalar için gittiği Adana'da kalp krizi geçirerek vefat etmişti. Kısacası nasıl yaşamışsa öyle de vefat etmişti, Allah yolunda koştururken. Rabbimiz ona rahmet etsin, şahitliğini makbul kılsın.

İktibas'ın yeni sayısı, "Gazze, hem küfrün İslam'a olan nefretini hem de acizliğini resmeden bir turnusoldur" manşeti ile çıktı.

Ercümend Özkan’ın sünnet ve hadis konusundaki yaklaşımı oldukça net, arı duru ve Kur’an’a dayalı olmasına karşın tartışma konusu olmaya devam ediyor. Vefatından hemen önce İktibas’ta yayınladığı bir yazısında da yine bu konuya değiniyor, hadisin “Peygamberin söylediği söylenen sözler” olduğu vurgusunu yineliyordu.

Yıllar bu şekilde geçip giderken sırat-ı müstakim olan yolumuzun üzerine hem küresel şeytanlar hem de yerel işbirlikçileri demokrat, liberal ve muhafazakâr müslüman adı altında revize edilmiş yeni bir tuzak kurdular. Müslümanların birçoğu sanki Kur’an’ı ve siyer-i nebiyi hiç okumamışlar gibi Lokman suresi otuz üçüncü ayete muhatap olmaktan kurtulamadılar. Yani aldatıcılar Allah’ın adını kullanarak müslümanları aldatmıştı.

İslâm dininde teşhircilik haramdır. İslâm bunun için işe hâin bakışların önüne geçerek başlıyor. Sonra hem kadını, hem erkeği, hem nesli korumak için erkeğe ve kadına tesettürü emrediyor. İslâm dini dünya ve ahiret saadeti için kurallar koymuştur. Tesettür de bu kurallardan birdir.

Tahir’ul Mevlevi’nin, Nehir yayınlarından 1991 yılında çıkan ‘Matbuat Alemindeki Hayatım ve İstiklal Mahkemesi Hatıraları’ adlı kitap (456 s.), hem resmi tarihin dışında yakın tarihle ilgili bazı olayların ilk ağızdan aktarılmış olması, hem de hatırat tarzı itibari ile kayda değer bir nitelik taşıyor.

Yakın tarih uzmanı, araştırmacı, yazar ve Genç Birikim dergisinin hem sahibi hem de başyazarı olan Ali Kaçar’ın yeni ve üçüncü kitabı “Mayınlı Tarlada Konuşmak & Kemalizm’e Eleştirel Bakış”, Genç Birikim Yayınları etiketi ile ilgilisine sunuldu.

Müslüman Kur'an ahlakıyla inşa olur. Bu ahlak önce kendinden başlayan ve sonra en yakınını inzar etmeyle devam eden bir ahlaktır. Topu taca atmadan “ama, lakin...” demeden ertelemeden hemen şimdi değişime başlamaktır... Herkes bir seçim yapıyor muhakkak. Peki bizler, kendini İslam’a nispet etmişler şimdiye kadar nasıl bir seçim yaptık ve bundan sonrası için seçimimiz nedir?

Bakın sinekgiller ailesinden kendisine bir-iki ayet vahyolunan birisi onlardan farklılaşarak arı oluyor ve neticede hem kendi ailesi hem insanlık için bu iki ayetten ötürü bir şifa üretiyor. Ürettiği çok değerli ürünü insanlar, kuşlar, hayvanlar, sinekler kısacası hepsi bu ilaçtan faydalanmak için yarışıyor.

Ercümend Özkan: Bu engel öylesine insanımızın üzerinde gölge etmektedir ki onların gelişmelerine imkân vermemekte, bilakis (tabiri mazur görünüz) mumyalaşmalarına, bilinçsizleşmelerine ve hemen hiçbir zaman İslâm’ın aslını öğrenememelerine sebep olmaktadır…

Burada bir sünnet var. Hz. Peygamber’in, Bedir Ehline olan muamelesi onun bir sünneti. Peygamber varisleri olduğunu iddia edenler için hem de çok kuvvetli bir sünnet... Bedir Ehli önemli, hem de çok önemli. Hele bugün, bu toplumda Müslümanların önünü açacak kapının burada olduğunu düşünüyoruz. Bedir Ehli bizim için bir süzgeç olmalı, kendimizi ve çevremizi bu süzgeçten geçirmek durumundayız.

Evet, hepinizin de takip ettiğiniz üzere, tevhidî uyanış süreci bakiyesi grupların savrulması ve ortak birikimimizi laik bir iktidara destek uğruna harcamaları yüzünden büyük bir yozlaşma yaşanıyor. Onlar yanlıştan dönüp tevbe ederek eski istikametlerine yönelerek ıslah çabası göstermeden susmak hem onlara hem de Allah’ın dinine zulümdür ve büyük vebale ortak olmaktır.

“Bağımlı yapılar” gibi aslında çok önemli ve işlevsel bir söylemin, konjonktürel iktidar stratejilerinin dönemsel bir aracı olarak sahaya sürülmesi, hem 1923’ten bu yana devam eden sistemik bağımlılığın kalıcılaştırılmasına, hem de farklı bağımlılık ilişkilerinin meşrulaştırılmasına yol açmaktadır.

Bazı STK'lar dünya genelinde düzenlenecek "Soykırımı Hemen Durdur" kampanyası çerçevesinde Fatih'te basın açıklaması yaptı.

Ne tesadüftür ki Abant Platformu, 28 Şubat’ın hemen sonrasında kurulup faaliyetlerine başlamış, postmodern darbe ile hemen hemen aynı yaşta ve de benzer misyonlar icra etmişlerdir. Ama metot olarak birbirinden farklı olarak, ilkinde, baskı, zorlama, şiddet ve katılık hakimken, Abant’ta ılımlı, yumuşak, gönüllü bir mühendislik icra edilmiştir.

Mü’min olmak, iki hayat için de paha biçilmez olan en yüksek kariyer makamını sembolize eden bir kimlik ve kişiliktir. İman edenlerin sahip olması gereken niteliklerin neler olduğunu ve nasıl elde edileceğini de bize hem öğreterek hem de yardım ederek bildirmişti, Cennetlerin zirvesine, en zirveye taşıyan nitelikler ile Firdevs cenneti ile ödüllendirilecektik.

“Kim hükmedecek?” sorusu, modernleşme-din ilişkisinin hem arka hem de ön planında yatan asıl saike ışık tutmaktadır. Sorunun din açısından cevabı bellidir, tek hükmedici vardır O da Allah’tır. Modernizmin cevabı da bellidir, tanrılaşmaya çalışan insan hükmetmektedir.

Şefaat hayata nebilerin izince müdahale etme ve yönlendirme çabalarının tümüdür desek abartı olmaz sanırım, çünkü her hamle kulun hem dünyasını hasen/güzel, hem ahiretini hasen/güzel kılma çabasıdır.

TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk dilimin gelirden aldığı pay son 7 yılda yaklaşık 2 puan artarak yüzde 28.9’dan yüzde 30.8’e çıktı. Orta gelire sahipler başta olmak üzere hemen hemen tüm gelir grupları kan kaybetti. Bu kesimlerin gelirini zenginler kaptı. İstanbullu zenginlerin gelirden aldığı pay tam 7.1 puan artarak yüzde 28.3’ten yüzde 35’e çıktı. İstanbullu orta sınıf resmen eridi.
Makaleler
Hava Durumu