"Hakimiyet" Arama Sonuçları
"İsrail" yenilirken
Şimdi gidişâta bir bakalım. Aşağı yukarı iki aydır, olanca ve orantısız kuvvetiyle saldırıyorlar. Evet, Gazze’nin kuzeyini insandan arındırdı; yıktı ve zırhlılarını, tanklarını, birliklerini soktular. Ama burada tam bir hâkimiyet sağlamış olduğu hâlâ tartışmalı. Han Yunus tarafında ise çatışmalar tekmil şiddeti ile devâm ediyor. Ne tünelleri bulabildi; ne de Hamas’a ağır bir zayiat verdirebildiler. Bu arada kendi kayıpları, her ne kadar saklamak için büyük bir gayret göstermekteyseler de bu kayıpların resmen bildirilen rakamların çok üstünde olduğu anlaşılıyor.
Şimdi gidişâta bir bakalım. Aşağı yukarı iki aydır, olanca ve orantısız kuvvetiyle saldırıyorlar. Evet, Gazze’nin kuzeyini insandan arındırdı; yıktı ve zırhlılarını, tanklarını, birliklerini soktular. Ama burada tam bir hâkimiyet sağlamış olduğu hâlâ tartışmalı. Han Yunus tarafında ise çatışmalar tekmil şiddeti ile devâm ediyor. Ne tünelleri bulabildi; ne de Hamas’a ağır bir zayiat verdirebildiler. Bu arada kendi kayıpları, her ne kadar saklamak için büyük bir gayret göstermekteyseler de bu kayıpların resmen bildirilen rakamların çok üstünde olduğu anlaşılıyor.
Kavganın özü Kudüs ve Aksa’ya tam hakimiyet mücadelesidir (VİDEO)
Dinler tarihi uzmanı Prof. Dr. Şinasi Gündüz, hafta sonu konuk olduğu İktibas Dergisi’nde, doğuşundan bugüne siyonizmin nasıl geliştiğini ve bugün bütün dünyanın gözü önünde nasıl bu kadar pervasızca hareket edebildiğini anlattı.
Dinler tarihi uzmanı Prof. Dr. Şinasi Gündüz, hafta sonu konuk olduğu İktibas Dergisi’nde, doğuşundan bugüne siyonizmin nasıl geliştiğini ve bugün bütün dünyanın gözü önünde nasıl bu kadar pervasızca hareket edebildiğini anlattı.
Hakimiyet Adına Hakikatten Uzaklaşma Sapması (VİDEO)
Cuma hutbesi: Hakimiyet Adına Hakikatten Uzaklaşma Sapması - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim Merkezi
Cuma hutbesi: Hakimiyet Adına Hakikatten Uzaklaşma Sapması - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim Merkezi
Tağutlar, Peygamberlere niçin karşı çıktılar
Çünkü tüm Peygamberler; mevcut statükoyu red ile işe başladılar, hakimiyet ve otoritenin, tümüyle Allah’a ait bir hak olduğu gerçeğini daha ilk başta, ısrarla vurguladılar.
Çünkü tüm Peygamberler; mevcut statükoyu red ile işe başladılar, hakimiyet ve otoritenin, tümüyle Allah’a ait bir hak olduğu gerçeğini daha ilk başta, ısrarla vurguladılar.
"Kur’an’a Göre Dört Terim" ve en-Nedvi'nin çürük tenkidi
Ebu’l-Hasan Ali en-Nedvi’nin Kur’an’a Göre Dört Terim kitabını eleştirmesi sırf eleştiri için yapılmış intibaı vermektedir. Mevdudî’nin dört terimle ilgili oldukça köklü, sağlam, ayağı yere basan tezini asla çürütmemiş, bilakis güçlendirmiştir. Mevdudî ilah, ra., din ve ibadet terimlerinin kökenindeki asli anlamı açığa çıkartıyor, yegâne ilah olarak Allah’ın kozmik alemdeki hakimiyetinin insan hayatında, sosyal hayatta da geçerli olması gerektiğini bu terimlere dayandırıyor. Nedvi ise daha çok namaz ve daha fazla Allah aşkı öneriyor.
Ebu’l-Hasan Ali en-Nedvi’nin Kur’an’a Göre Dört Terim kitabını eleştirmesi sırf eleştiri için yapılmış intibaı vermektedir. Mevdudî’nin dört terimle ilgili oldukça köklü, sağlam, ayağı yere basan tezini asla çürütmemiş, bilakis güçlendirmiştir. Mevdudî ilah, ra., din ve ibadet terimlerinin kökenindeki asli anlamı açığa çıkartıyor, yegâne ilah olarak Allah’ın kozmik alemdeki hakimiyetinin insan hayatında, sosyal hayatta da geçerli olması gerektiğini bu terimlere dayandırıyor. Nedvi ise daha çok namaz ve daha fazla Allah aşkı öneriyor.
Hakimiyet Kavramı ve İslam'ın Bakışı (VİDEO)
Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin "Haftanın Sohbeti"nde konu, Rıdvan Dinçer'in anlatımıyla "Hakimiyet Kavramı ve İslam'ın Bakışı" idi.
Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin "Haftanın Sohbeti"nde konu, Rıdvan Dinçer'in anlatımıyla "Hakimiyet Kavramı ve İslam'ın Bakışı" idi.
Sohbete dâvet
Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin "Haftanın Sohbeti"nde bu haftaki konu "Hakimiyet Kavramı ve İslam'ın Bakışı"
Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin "Haftanın Sohbeti"nde bu haftaki konu "Hakimiyet Kavramı ve İslam'ın Bakışı"
Siyasal hakimiyet kimin hakkıdır?
İlah edinme ifadesi; ayette edinme diye çevrilen "lâ tecâl", yetkin olmayanı yetkin kılmak , yetkin edinmek gibi bir anlam örgüsünde, ben seni filanca makama, mevkiye yetkin kıldım, atadım şeklinde; "Yetkisiz, yetkililer üretmek" veya sakın ilah icat etme/edinme/ kılma girişiminde bulunma! uyarısı yapılır.
İlah edinme ifadesi; ayette edinme diye çevrilen "lâ tecâl", yetkin olmayanı yetkin kılmak , yetkin edinmek gibi bir anlam örgüsünde, ben seni filanca makama, mevkiye yetkin kıldım, atadım şeklinde; "Yetkisiz, yetkililer üretmek" veya sakın ilah icat etme/edinme/ kılma girişiminde bulunma! uyarısı yapılır.
Rabbimizi esmâsıyla doğru tanımak, bizi kula kulluktan korur
Rabbimizin tüm isim ve sıfatları, O’nun kozmik, gayb ve şuhûd âlemi ile Hesap Günü’ndeki biricik egemenliğini bize ta’lim etmektedir. Rabbimizi, kendisinin bize tanıttığı isim ve sıfatlarıyla doğru tanıdığımızda ve bu isim ve sıfatların ifade ettiği vasıfları ancak O’na has kılma bilgi ve bilincine ulaştığımızda, tüm alanlarda hâkimiyetin/egemenliğin O’na has olduğunu, mulûkiyyetinde ortağı olmadığını kavramış oluruz.
Rabbimizin tüm isim ve sıfatları, O’nun kozmik, gayb ve şuhûd âlemi ile Hesap Günü’ndeki biricik egemenliğini bize ta’lim etmektedir. Rabbimizi, kendisinin bize tanıttığı isim ve sıfatlarıyla doğru tanıdığımızda ve bu isim ve sıfatların ifade ettiği vasıfları ancak O’na has kılma bilgi ve bilincine ulaştığımızda, tüm alanlarda hâkimiyetin/egemenliğin O’na has olduğunu, mulûkiyyetinde ortağı olmadığını kavramış oluruz.
Medine, Medine Sözleşmesi, medeniyet kavramları dolayımında mülahazalar
Dünkü şartlar tekrar tahakkuk eder, Yesrib’i Medine’ye dönüştüren irade kâbil-i kıyas sayı azlığına rağmen taraflarca mutlak bir itaat ve teveccühle nihaî hâkim karar kabul edilirse, şüphesiz bugün de Medine vesikası hukuku üzerinden toplumsal mutabakat vücûbiyet arz eder. Ancak bugün roller tamamen farklı iken, İslâmî bir ıstılahın paravan olarak kullanılması ve mağlubu galip sanma duygusal motivasyonuyla İslâm, küfrün hâkimiyetini meşrûlaştırma vasıtası kılınma riskiyle yüz yüzedir. İslâm namına tescil ve tahkimin söz konusu olmadığı bir vasatta, İslâm’ın, varlık-bilgi (ontolojik-episteme) bağı vahiyle kopuk ideoloji ve sistemler tarafından suni teneffüs için popülizme malzeme kılınması kaçınılmazdır.
Dünkü şartlar tekrar tahakkuk eder, Yesrib’i Medine’ye dönüştüren irade kâbil-i kıyas sayı azlığına rağmen taraflarca mutlak bir itaat ve teveccühle nihaî hâkim karar kabul edilirse, şüphesiz bugün de Medine vesikası hukuku üzerinden toplumsal mutabakat vücûbiyet arz eder. Ancak bugün roller tamamen farklı iken, İslâmî bir ıstılahın paravan olarak kullanılması ve mağlubu galip sanma duygusal motivasyonuyla İslâm, küfrün hâkimiyetini meşrûlaştırma vasıtası kılınma riskiyle yüz yüzedir. İslâm namına tescil ve tahkimin söz konusu olmadığı bir vasatta, İslâm’ın, varlık-bilgi (ontolojik-episteme) bağı vahiyle kopuk ideoloji ve sistemler tarafından suni teneffüs için popülizme malzeme kılınması kaçınılmazdır.
Kaza ve Kader veya Sevab-İkab
İnsan ister kendinden sadır olsun, ister kendi üzerine sadır olsun iki tür fiil ile karşı karşıyadır: Bunlardan biri kendini hakimiyeti altında bulunduran alanda cereyan eden fiiller, diğeri ise kendisinin hakimiyeti alanında cereyan eden fiiller. Bahsimizin asıl temeli ise fiillere sevab veya ikâb’ı (ceza) yükleme hususudur…
İnsan ister kendinden sadır olsun, ister kendi üzerine sadır olsun iki tür fiil ile karşı karşıyadır: Bunlardan biri kendini hakimiyeti altında bulunduran alanda cereyan eden fiiller, diğeri ise kendisinin hakimiyeti alanında cereyan eden fiiller. Bahsimizin asıl temeli ise fiillere sevab veya ikâb’ı (ceza) yükleme hususudur…
KALEM-DER’İN "İSLÂM DÂVÂSINDA HAKİKAT-HÂKİMİYET BÜTÜNLÜĞÜ" KONFERANSI (VİDEO)
Kalemder’in organize ettiği ve yazar Şükrü Hüseyinoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı, “İslâm Dâvâsında Hakikat-Hâkimiyet Bütünlüğü" konferansı yapıldı. Kalemder dernek binasında yapılan Konferansın video kaydını siz dostlarımızın istifadesine sunuyoruz.
Kalemder’in organize ettiği ve yazar Şükrü Hüseyinoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı, “İslâm Dâvâsında Hakikat-Hâkimiyet Bütünlüğü" konferansı yapıldı. Kalemder dernek binasında yapılan Konferansın video kaydını siz dostlarımızın istifadesine sunuyoruz.
İslam'ın hakimiyet iddiasından vazgeçemeyiz, fakat hakikati bu iddiamıza kurban edemeyiz (VİDEO)
Hutbe: İslam'ın Hakimiyet İddiasından Vazgeçemeyiz, Fakat Hakikati Bu İddiamıza Kurban Edemeyiz - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim Merkezi - 14 Cemaziyelevvel 1441 / 10 Ocak 2019
Hutbe: İslam'ın Hakimiyet İddiasından Vazgeçemeyiz, Fakat Hakikati Bu İddiamıza Kurban Edemeyiz - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim Merkezi - 14 Cemaziyelevvel 1441 / 10 Ocak 2019
Sandalyeler kaldırılınca câmiler aslına dönmüş oldu mu?
Câmileri salt, hayattan ve hâkimiyet ilişkilerinden bağımsız bir “ritüel mâbedi” olarak algılayan bir yaklaşım açısından evet bu genelge, câmilerin şeklen kiliseye dönüştürülmesi tehlikesini ortadan kaldırmıştır ve dolayısıyla “câmiler aslına dönmüştür.”
Câmileri salt, hayattan ve hâkimiyet ilişkilerinden bağımsız bir “ritüel mâbedi” olarak algılayan bir yaklaşım açısından evet bu genelge, câmilerin şeklen kiliseye dönüştürülmesi tehlikesini ortadan kaldırmıştır ve dolayısıyla “câmiler aslına dönmüştür.”
Şeytanlar, sadece azgınları saptırırlar, Allah’ın ihlâslı kullarını hâkimiyet altına alamazlar
Cin ve insan şeytanlarının, Allah’ın ihlâslı kullarını hâkimiyetleri altına almaya güçleri yetmez. Bu sebeple, ihlâs sahibi kullardan da zaman zaman günaha meyledenler olsa bile, bunlar günahta ısrar etmek yerine büyük bir pişmanlıkla hemen tevbe edip Allah’a sığınırlar. Şeytanların güçleri, ancak kendilerine meyleden ve kendiliğinden şeytana uymaya yönelen azgınları etki altına almaya yeter. Dünyada olduğu gibi hesap günü de kendi aralarında dayanışma gösteren cin şeytanları ile müstekbir insan şeytanları, kandırdıkları zayıf ve güçsüz kesimlerin ise ahirette kendilerini suçlamalarına ve kendilerinden şikâyetçi olmalarına muhatap olacaklardır.
Cin ve insan şeytanlarının, Allah’ın ihlâslı kullarını hâkimiyetleri altına almaya güçleri yetmez. Bu sebeple, ihlâs sahibi kullardan da zaman zaman günaha meyledenler olsa bile, bunlar günahta ısrar etmek yerine büyük bir pişmanlıkla hemen tevbe edip Allah’a sığınırlar. Şeytanların güçleri, ancak kendilerine meyleden ve kendiliğinden şeytana uymaya yönelen azgınları etki altına almaya yeter. Dünyada olduğu gibi hesap günü de kendi aralarında dayanışma gösteren cin şeytanları ile müstekbir insan şeytanları, kandırdıkları zayıf ve güçsüz kesimlerin ise ahirette kendilerini suçlamalarına ve kendilerinden şikâyetçi olmalarına muhatap olacaklardır.
Ey iman edenler! Allah ve Rasul'üne hâinlik etmeyin
İslâm hayat binasını “lâ ilâhe illallah” kâidesi üzerine bina etmek için gelmiş bir nizamdır. Ve bunu tahakkuk ettirmek için insanları gerçek Rab’lerine kul edecektir. Toplumu Allah’ın hâkimiyetine ve şeriatına teslim edecektir. Bu nizam, Allah’ın ulûhiyetine ve saltanatına yönelik olarak haddini aşmış olan zalim diktatör ve despotları bu zulüm ve tecâvüzden alıkoyacak ve bütün insanlığa şamil hak ve adalet sigortasını kuracak, insanlar arasında değişmez ölçülere göre hakkâniyeti yerleştirecek, Allah’ın nizamına uygun olarak hilâfet mükellefiyetini omuzlayarak yeryüzünü imar edip geliştirecek bir nizamdır.
İslâm hayat binasını “lâ ilâhe illallah” kâidesi üzerine bina etmek için gelmiş bir nizamdır. Ve bunu tahakkuk ettirmek için insanları gerçek Rab’lerine kul edecektir. Toplumu Allah’ın hâkimiyetine ve şeriatına teslim edecektir. Bu nizam, Allah’ın ulûhiyetine ve saltanatına yönelik olarak haddini aşmış olan zalim diktatör ve despotları bu zulüm ve tecâvüzden alıkoyacak ve bütün insanlığa şamil hak ve adalet sigortasını kuracak, insanlar arasında değişmez ölçülere göre hakkâniyeti yerleştirecek, Allah’ın nizamına uygun olarak hilâfet mükellefiyetini omuzlayarak yeryüzünü imar edip geliştirecek bir nizamdır.
Çözümün bir parçası olabilmek
Günümüzün toplumu karmaşık bir toplum, problemleri de çetrefildir. Ferdin ve ferdiyetçiliğin öne çıkarıldığı günümüzde, ego’nun ve egoizmin hâkimiyeti kaçınılmaz olmaktadır.
Günümüzün toplumu karmaşık bir toplum, problemleri de çetrefildir. Ferdin ve ferdiyetçiliğin öne çıkarıldığı günümüzde, ego’nun ve egoizmin hâkimiyeti kaçınılmaz olmaktadır.
Laik devletin İslamizasyon politikaları aşamalar katediyor
1960’lardan itibaren Türkiye’de temel politikalar Amerikancı çizgiye kaydırılmış ve İngiliz hakimiyeti sona erdirilmiştir. Giderek yoğunlaştırılan Amerikancı politikalar, bilhassa İngilizlerin Türkiye’yi seçerek kullanageldiği İslâm’ı kazıma, yoketme anlayışını da terketmiş ve müslümanları yanına alma gereği duyarak dünya üzerinde uyguladığı politikalarla paralellik kurmuş ve bir genel konsensus sağlamayı hedeflemiştir.
1960’lardan itibaren Türkiye’de temel politikalar Amerikancı çizgiye kaydırılmış ve İngiliz hakimiyeti sona erdirilmiştir. Giderek yoğunlaştırılan Amerikancı politikalar, bilhassa İngilizlerin Türkiye’yi seçerek kullanageldiği İslâm’ı kazıma, yoketme anlayışını da terketmiş ve müslümanları yanına alma gereği duyarak dünya üzerinde uyguladığı politikalarla paralellik kurmuş ve bir genel konsensus sağlamayı hedeflemiştir.
"Statükonun dini", hep Allah’ın yeryüzündeki hâkimiyetiyle uğraşmış, onu engellemeye çalışmıştır. Özellikle de, statükonun sahiplerinin çıkarına hizmet etsin diye, siyasal, ekonomik, hukuki toplumsal, kamusal alana Allah’ın vahyinin hükmetmesine engel olmaya yönelmiştir. Kamusal alanı kendi hâkimiyet alanı olarak ilan edip yeryüzündeki ilahlığı egemenlerin hevalarına bırakarak Allah’ın göklerdeki ve evrenin işleyişindeki kozmik hâkimiyetini O’na lütfeder gibi bir tutum içine girmiştir.
En büyük darbe Allah’ın hâkimiyet hakkını gasp etmektir
Meydanlara “Allahu Ekber” nidaları ile çıkan halk bu yine meydanlara davet edildi. Ancak bu sefer darbeyi engelleyen İslamî ruh, demokrasi ve vatancılık ile örtülmeye çalışıldı. “Hâkimiyet milletindir” yazılarının önünde “Demokrasi nöbetleri”, “Demokrasi şölenleri-eğlenceleri” düzenlendi. Demokrasi şehitleri ilan edildi, demokrasi için sabah namazına davetler yapıldı. Canını, malını Allah için tehlikeye atan Müslümanların bulunduğu meydanlarda Kur’an okundu ancak anlatılan demokrasi, cumhuriyet ve milli ruhtu. Vatan o kadar öne çıkarıldı ki milli ruh, ümmet ruhunu unutturdu. Hiç kimse düşünmesin diye her şey düşünüldü, puslu havayı seven kurt kuzuyu boğazladı.
Meydanlara “Allahu Ekber” nidaları ile çıkan halk bu yine meydanlara davet edildi. Ancak bu sefer darbeyi engelleyen İslamî ruh, demokrasi ve vatancılık ile örtülmeye çalışıldı. “Hâkimiyet milletindir” yazılarının önünde “Demokrasi nöbetleri”, “Demokrasi şölenleri-eğlenceleri” düzenlendi. Demokrasi şehitleri ilan edildi, demokrasi için sabah namazına davetler yapıldı. Canını, malını Allah için tehlikeye atan Müslümanların bulunduğu meydanlarda Kur’an okundu ancak anlatılan demokrasi, cumhuriyet ve milli ruhtu. Vatan o kadar öne çıkarıldı ki milli ruh, ümmet ruhunu unutturdu. Hiç kimse düşünmesin diye her şey düşünüldü, puslu havayı seven kurt kuzuyu boğazladı.
Makaleler
Hava Durumu