"Hareketsiz" Arama Sonuçları
Hareketsiz kalmanın ibadet olduğu bazı anlar vardır
Tabii ki bununla birlikte koca bir ömrü amel-i salihle doldurmak hiç de kolay bir iş değildir. Ancak dünya hayatında rahmet-i ilâhinin tecellisi olan bazı anlar vardır ki kulun bu anlarda yalnızca hareketsiz kalarak dahi ecir ve sevaba nâiliyet kazanabilmesi mümkündür. İşte şimdi bu yazıda çetin dünya imtihanını kolaylaştıran o kıymetli anlardan bahsedeceğiz.
Tabii ki bununla birlikte koca bir ömrü amel-i salihle doldurmak hiç de kolay bir iş değildir. Ancak dünya hayatında rahmet-i ilâhinin tecellisi olan bazı anlar vardır ki kulun bu anlarda yalnızca hareketsiz kalarak dahi ecir ve sevaba nâiliyet kazanabilmesi mümkündür. İşte şimdi bu yazıda çetin dünya imtihanını kolaylaştıran o kıymetli anlardan bahsedeceğiz.
İsrail'i söndüren uçaklar, İdlib'i söndürmüyor
“İsrail”deki orman yangınına söndürme uçakları gönderen Türkiye’nin İdlib’de ekili araziler yangın bombaları ile yakılırken hareketsiz kalması ağır şekilde eleştiriliyor.
“İsrail”deki orman yangınına söndürme uçakları gönderen Türkiye’nin İdlib’de ekili araziler yangın bombaları ile yakılırken hareketsiz kalması ağır şekilde eleştiriliyor.
Atalet - Çökkünlük
İnsan birden atalete düşmez. Bunun nedenleri çok katmanlıdır. Zaman içerisinde birçok faktörün ard arda sıralanmasıyla bir ümitsizlik kütlesi ve çökkünlük hali oluşur bu da kişide hareketsizliğe/atalete yol açar. Çünkü ümitsizlik halinde kişi harekete geçmenin anlamını göremez. Bu anlam kaybı ümitsizlik döngüsünden çıkmamızı engeller, bu da (aslında her zaman potansiyel olarak var olan ve olacak olan) gücümüzü toparlayıp hamle yapmamızı engeller. Gücün harekete geçirilmesi ise düşüncelerimizle bağlantılı bir husustur. Bu nedenle 'pozitif düşünme'nin ataleti yenmede önemli bir rolü vardır.
İnsan birden atalete düşmez. Bunun nedenleri çok katmanlıdır. Zaman içerisinde birçok faktörün ard arda sıralanmasıyla bir ümitsizlik kütlesi ve çökkünlük hali oluşur bu da kişide hareketsizliğe/atalete yol açar. Çünkü ümitsizlik halinde kişi harekete geçmenin anlamını göremez. Bu anlam kaybı ümitsizlik döngüsünden çıkmamızı engeller, bu da (aslında her zaman potansiyel olarak var olan ve olacak olan) gücümüzü toparlayıp hamle yapmamızı engeller. Gücün harekete geçirilmesi ise düşüncelerimizle bağlantılı bir husustur. Bu nedenle 'pozitif düşünme'nin ataleti yenmede önemli bir rolü vardır.
Sanal dünya çocukları hipnoz ediyor
Uzun süre TV seyreden çocukların izledikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldikleri, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediği bildirildi. Televizyonun, uzun süreli izlemelerde kendine güveni olmayan, bağımlı ve ilgi alanları kısıtlı, “sanal dünyada” yaşama eğilimli birey oluşumuna zemin hazırladığı bildirildi. Adana Numune Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Sümer Öztanrıöver, uzun süre TV seyreden çocukların özendikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldiklerini, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediğini söyledi. Televizyonun görsel ve işitsel özelliklerinin hipnoz etkisi meydana getirerek çocukların karşısında hareketsiz kalmasını sağlaması sebebiyle özellikle anneler için “iyi bir bakıcı” işlevi gördüğünü belirten Öztanrıöver, “Bu durumdaki çocukların uslu durup yaramazlık yapmamaları, ailelerin çok işine gelir. Çünkü çocuklarıyla ilgilenmeleri gerekmiyor” dedi. Öztanrıöver, trans haline geçerek pür dikkat kesilen çocukların, seyrettiği her şeyi bilinç altına yerleştirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Seyrettikleri hangi tarz ve içerikte program olursa olsun istenilen veya istenilmeyen her türlü mesajı alacaklardır. Programda şiddet varsa şiddeti alıp bunu yaşamında uygulayacaktır. Reklamları seyrediyorsa bunların alınmasını sağlayıp tüketici pozisyonunu güçlendirecek, alınmaması durumunda da çöküntü hali yaşayarak psikolojik boyutta problemler oluşacaktır.” Aşırı televizyon seyretmenin “madde bağımlılığı” etkisi oluşturacağını anlatan Öztanrıöver, şöyle devam etti: “Televizyona baktıkları sürece kendilerini iyi hissediyor, kapatıldığı an sıkıntıya giriyorlar. Bu durum çocukların yanı sıra yetişkinler için de geçerli. Bazen yetişkinler de 'seyrettiğim dizi zihnimi dağıtıyor' diyorlar. Aslında dağıtmıyor, bu durum yorgunluğa ve strese yol açıyor. Madde bağımlılığı gibi etki yaptığı için yalancı mutluluk hali veriyor. Yetişkinler bu durumları kontrol edebilir, ama çocuk ve gençler kendilerini kontrol edemezler.”
Uzun süre TV seyreden çocukların izledikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldikleri, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediği bildirildi. Televizyonun, uzun süreli izlemelerde kendine güveni olmayan, bağımlı ve ilgi alanları kısıtlı, “sanal dünyada” yaşama eğilimli birey oluşumuna zemin hazırladığı bildirildi. Adana Numune Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Sümer Öztanrıöver, uzun süre TV seyreden çocukların özendikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldiklerini, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediğini söyledi. Televizyonun görsel ve işitsel özelliklerinin hipnoz etkisi meydana getirerek çocukların karşısında hareketsiz kalmasını sağlaması sebebiyle özellikle anneler için “iyi bir bakıcı” işlevi gördüğünü belirten Öztanrıöver, “Bu durumdaki çocukların uslu durup yaramazlık yapmamaları, ailelerin çok işine gelir. Çünkü çocuklarıyla ilgilenmeleri gerekmiyor” dedi. Öztanrıöver, trans haline geçerek pür dikkat kesilen çocukların, seyrettiği her şeyi bilinç altına yerleştirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Seyrettikleri hangi tarz ve içerikte program olursa olsun istenilen veya istenilmeyen her türlü mesajı alacaklardır. Programda şiddet varsa şiddeti alıp bunu yaşamında uygulayacaktır. Reklamları seyrediyorsa bunların alınmasını sağlayıp tüketici pozisyonunu güçlendirecek, alınmaması durumunda da çöküntü hali yaşayarak psikolojik boyutta problemler oluşacaktır.” Aşırı televizyon seyretmenin “madde bağımlılığı” etkisi oluşturacağını anlatan Öztanrıöver, şöyle devam etti: “Televizyona baktıkları sürece kendilerini iyi hissediyor, kapatıldığı an sıkıntıya giriyorlar. Bu durum çocukların yanı sıra yetişkinler için de geçerli. Bazen yetişkinler de 'seyrettiğim dizi zihnimi dağıtıyor' diyorlar. Aslında dağıtmıyor, bu durum yorgunluğa ve strese yol açıyor. Madde bağımlılığı gibi etki yaptığı için yalancı mutluluk hali veriyor. Yetişkinler bu durumları kontrol edebilir, ama çocuk ve gençler kendilerini kontrol edemezler.”
Makaleler
Hava Durumu