"TERM" Arama Sonuçları
"İsrail" yenilirken
Şimdi gidişâta bir bakalım. Aşağı yukarı iki aydır, olanca ve orantısız kuvvetiyle saldırıyorlar. Evet, Gazze’nin kuzeyini insandan arındırdı; yıktı ve zırhlılarını, tanklarını, birliklerini soktular. Ama burada tam bir hâkimiyet sağlamış olduğu hâlâ tartışmalı. Han Yunus tarafında ise çatışmalar tekmil şiddeti ile devâm ediyor. Ne tünelleri bulabildi; ne de Hamas’a ağır bir zayiat verdirebildiler. Bu arada kendi kayıpları, her ne kadar saklamak için büyük bir gayret göstermekteyseler de bu kayıpların resmen bildirilen rakamların çok üstünde olduğu anlaşılıyor.
Şimdi gidişâta bir bakalım. Aşağı yukarı iki aydır, olanca ve orantısız kuvvetiyle saldırıyorlar. Evet, Gazze’nin kuzeyini insandan arındırdı; yıktı ve zırhlılarını, tanklarını, birliklerini soktular. Ama burada tam bir hâkimiyet sağlamış olduğu hâlâ tartışmalı. Han Yunus tarafında ise çatışmalar tekmil şiddeti ile devâm ediyor. Ne tünelleri bulabildi; ne de Hamas’a ağır bir zayiat verdirebildiler. Bu arada kendi kayıpları, her ne kadar saklamak için büyük bir gayret göstermekteyseler de bu kayıpların resmen bildirilen rakamların çok üstünde olduğu anlaşılıyor.
Hayvan tapıcılığında gelinen nokta: "Kadını attılar, köpek kaldı" (VİDEO - YORUM)
Video, İstanbul'da bir toplu taşıma aracından. Araçta bir köpeğin başıboş dolaşmasına, muhtemelen köpeklerden tedirgin olan bir kadın tepki göstermiş ve bunu yaptığı için araçtan atılmış.
Video, İstanbul'da bir toplu taşıma aracından. Araçta bir köpeğin başıboş dolaşmasına, muhtemelen köpeklerden tedirgin olan bir kadın tepki göstermiş ve bunu yaptığı için araçtan atılmış.
İstikamet krizine girmiş tevhidî uyanış süreci öncülerini hâllerini sorgulamaya çağrı -II-
Evet, hepinizin de takip ettiğiniz üzere, tevhidî uyanış süreci bakiyesi grupların savrulması ve ortak birikimimizi laik bir iktidara destek uğruna harcamaları yüzünden büyük bir yozlaşma yaşanıyor. Onlar yanlıştan dönüp tevbe ederek eski istikametlerine yönelerek ıslah çabası göstermeden susmak hem onlara hem de Allah’ın dinine zulümdür ve büyük vebale ortak olmaktır.
Evet, hepinizin de takip ettiğiniz üzere, tevhidî uyanış süreci bakiyesi grupların savrulması ve ortak birikimimizi laik bir iktidara destek uğruna harcamaları yüzünden büyük bir yozlaşma yaşanıyor. Onlar yanlıştan dönüp tevbe ederek eski istikametlerine yönelerek ıslah çabası göstermeden susmak hem onlara hem de Allah’ın dinine zulümdür ve büyük vebale ortak olmaktır.
Yunanistan'ın İslam'ı vesayet altına alma tavrı kabul edilemez evet, peki ya Türkiye'nin?
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan'ın müftülükleri kendi yönetimi altına almaya çalışmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Gerekli ve doğru bir açıklama. Lakin Dışişleri Bakanlığı'ndan, aynı tepkiyi Türkiye'ye de göstermesini ve "Diyanet teşkilatı eliyle İslam'ı ve İslam'ın mâbedlerini laik bir yönetimin vesayeti altına alma yaklaşımının kabul edilemez olduğunu" deklare etmesini bekliyoruz.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan'ın müftülükleri kendi yönetimi altına almaya çalışmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Gerekli ve doğru bir açıklama. Lakin Dışişleri Bakanlığı'ndan, aynı tepkiyi Türkiye'ye de göstermesini ve "Diyanet teşkilatı eliyle İslam'ı ve İslam'ın mâbedlerini laik bir yönetimin vesayeti altına alma yaklaşımının kabul edilemez olduğunu" deklare etmesini bekliyoruz.
Bir "şeyh"in ölümü üzerine
Bir tarikat şeyhi ölmekle İslam anlayışı, tasavvuftaki mevkii, İslam’a taban tabana zıt görüşleri de ölmemektedir. Ona gösterilen saygı ve hürmetten, onun görüş, düşünüş ve fikirleri, yaşam biçimi de payını almaktadır. İsmailağa Cemaati diye anılan tarikat, liderlerine ihtiram göstermekten öte, o cemaatin bütün üyeleri gibi bir beşer olan bir kişi nasıl rab edinilir, onun örneğini vermektedir. Kur’an’ın onca uyarılarına, Rasulullah’ın (sav) sakındırmalarına rağmen, büyükler ve reisler Allah’tan başka rab, şerik ve endâd edinilmektedir. Fani bir beşerden, bir ilah yontulmakta, İslam’ın şirk hakkındaki bütün uyarıları hiçe sayılmaktadır.
Bir tarikat şeyhi ölmekle İslam anlayışı, tasavvuftaki mevkii, İslam’a taban tabana zıt görüşleri de ölmemektedir. Ona gösterilen saygı ve hürmetten, onun görüş, düşünüş ve fikirleri, yaşam biçimi de payını almaktadır. İsmailağa Cemaati diye anılan tarikat, liderlerine ihtiram göstermekten öte, o cemaatin bütün üyeleri gibi bir beşer olan bir kişi nasıl rab edinilir, onun örneğini vermektedir. Kur’an’ın onca uyarılarına, Rasulullah’ın (sav) sakındırmalarına rağmen, büyükler ve reisler Allah’tan başka rab, şerik ve endâd edinilmektedir. Fani bir beşerden, bir ilah yontulmakta, İslam’ın şirk hakkındaki bütün uyarıları hiçe sayılmaktadır.
Hicretin anlam ve kapsamı üzerine
Hicret; hakla bâtılı kesin ve keskin hatlarla ayırıp, akidevi bir tercih ve yönelişle hakka hicret etmek, bâtıla dayalı işleyiş ve ilişkilerden uzaklaşarak hak üzere bir toplumsallık ve siyasallığın inşası için gayret göstermek ve şayet yaşanan coğrafyada İslam’ın iktidarı gerçekleştirilemiyorsa, bunun gerçekleştirilebileceği uygun zemin/coğrafya arayışında olmaktır.
Hicret; hakla bâtılı kesin ve keskin hatlarla ayırıp, akidevi bir tercih ve yönelişle hakka hicret etmek, bâtıla dayalı işleyiş ve ilişkilerden uzaklaşarak hak üzere bir toplumsallık ve siyasallığın inşası için gayret göstermek ve şayet yaşanan coğrafyada İslam’ın iktidarı gerçekleştirilemiyorsa, bunun gerçekleştirilebileceği uygun zemin/coğrafya arayışında olmaktır.
Tribünlere oynamak mı, İslami mücadele mi?
O halde İslami mücadele de, İslam’ın bu mahiyetine, iddiasına (dâvâsına) mutabık olmak durumundadır. Böylesine köklü ve ağır bir iddiaya taraf olmuş fert ve toplulukların, “bir şeyler yapıyor görünmek” ve dahası “bir şeyler yapıyor olmak” gibi bir yaklaşım zemininde faaliyet göstermesi doğru olabilir mi?
O halde İslami mücadele de, İslam’ın bu mahiyetine, iddiasına (dâvâsına) mutabık olmak durumundadır. Böylesine köklü ve ağır bir iddiaya taraf olmuş fert ve toplulukların, “bir şeyler yapıyor görünmek” ve dahası “bir şeyler yapıyor olmak” gibi bir yaklaşım zemininde faaliyet göstermesi doğru olabilir mi?
Büyünün etkisindeki insanlık
Medya ise hakikatleri çarpışmada bir numaralıdır. Egemenlerle kanka gibidir. İnsanlar görülen ekrana inanırlar. Arka planda yapılanları pek düşünmezler. Medya iyiyi kötü gösterir, kötüyü iyi gösterir. Masum insanlara iftira ve çamur atmaktan çekinmezler. Yalanları ortaya çıktı mı ya kıvırlar, ya da görmezden gelirler. Algı ile yalanlarına insanlar zamanla alışırlar ve tepki bile göstermezler.
Medya ise hakikatleri çarpışmada bir numaralıdır. Egemenlerle kanka gibidir. İnsanlar görülen ekrana inanırlar. Arka planda yapılanları pek düşünmezler. Medya iyiyi kötü gösterir, kötüyü iyi gösterir. Masum insanlara iftira ve çamur atmaktan çekinmezler. Yalanları ortaya çıktı mı ya kıvırlar, ya da görmezden gelirler. Algı ile yalanlarına insanlar zamanla alışırlar ve tepki bile göstermezler.
Mehmet Kantar ağabeyin ardından
Mehmet abi, seküler sisteme hiçbir zaman eğilim göstermedi. Birilerinin zamanla methiyeler dizdiği laiklik, demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi süslü kelimelere kanmadı. Allah’ın ayetlerine karşı savaş açan her düşünceden beri olduğunu yaşamıyla gösterdi. Sistem içi mücadele taraftarı olmadı. Geleneksel bir islamın da taraftarı olmadı. Tasavvuf gibi, çeşitli geleneksel cemaatler gibi ya da muhafazakarlık gibi temeli İslam akidesinden uzak İslam soslu hiçbir düşünceye de meyletmedi. Aksine onlara karşı Kur’ani bir bilinçle mücadele etti.
Mehmet abi, seküler sisteme hiçbir zaman eğilim göstermedi. Birilerinin zamanla methiyeler dizdiği laiklik, demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi süslü kelimelere kanmadı. Allah’ın ayetlerine karşı savaş açan her düşünceden beri olduğunu yaşamıyla gösterdi. Sistem içi mücadele taraftarı olmadı. Geleneksel bir islamın da taraftarı olmadı. Tasavvuf gibi, çeşitli geleneksel cemaatler gibi ya da muhafazakarlık gibi temeli İslam akidesinden uzak İslam soslu hiçbir düşünceye de meyletmedi. Aksine onlara karşı Kur’ani bir bilinçle mücadele etti.
Kitap tanıtımı: “Dava ve Davet Erlerine Ana Hatlarıyla İslâm”
"Kitabın “Önsöz”ünde de belirtildiği üzere davetçinin davetini iliklerine kadar hissetmesi ve onu önce kendisinin kalbiyle ve kalıbıyla yaşaması gerektiği hususu hocanın ihlas ve samimiyete ne kadar önem verdiğini göstermektedir." Mustafa Gülali yazdı.
"Kitabın “Önsöz”ünde de belirtildiği üzere davetçinin davetini iliklerine kadar hissetmesi ve onu önce kendisinin kalbiyle ve kalıbıyla yaşaması gerektiği hususu hocanın ihlas ve samimiyete ne kadar önem verdiğini göstermektedir." Mustafa Gülali yazdı.
M.Öztürk çarpık aynasında kendisine de bakması gerekenler
Kur’an’a dönüşün rahmet ve bereketini, fayda ve hayrını göremiyoruz. Çünkü Kur’an’a Kur’an’ın istediği gibi yaklaşmıyor Kur’an’ı öne çıkarttığını düşünenler. İhtilafları çözüme kavuşturmak için okunup teslim olunması gereken Kur’an’ı nice ihtilafların kaynağı gibi görmeyi ve göstermeyi nasılsa başarabilmişiz.
Kur’an’a dönüşün rahmet ve bereketini, fayda ve hayrını göremiyoruz. Çünkü Kur’an’a Kur’an’ın istediği gibi yaklaşmıyor Kur’an’ı öne çıkarttığını düşünenler. İhtilafları çözüme kavuşturmak için okunup teslim olunması gereken Kur’an’ı nice ihtilafların kaynağı gibi görmeyi ve göstermeyi nasılsa başarabilmişiz.
Rasulullah'a Saldırılar Karşısında, Tek Sorumluluğumuz Tepki Göstermek Midir? (VİDEO)
Cuma Hutbesi: Rasulullah'a Saldırılar Karşısında, Tek Sorumluluğumuz Tepki Göstermek Midir? - Kur'an Nesli İlim ve Dâvet Merkezi - Şükrü Hüseyinoğlu - 13 Rebiülevvel 1442 / 30 Ekim 2020
Cuma Hutbesi: Rasulullah'a Saldırılar Karşısında, Tek Sorumluluğumuz Tepki Göstermek Midir? - Kur'an Nesli İlim ve Dâvet Merkezi - Şükrü Hüseyinoğlu - 13 Rebiülevvel 1442 / 30 Ekim 2020
Rasulullah'a Saldırılar Karşısında, Tek Sorumluluğumuz Tepki Göstermek Midir? (VİDEO)
Cuma Hutbesi: Rasulullah'a Saldırılar Karşısında, Tek Sorumluluğumuz Tepki Göstermek Midir? - Kur'an Nesli İlim ve Dâvet Merkezi - Şükrü Hüseyinoğlu - 13 Rebiülevvel 1442 / 30 Ekim 2020
Cuma Hutbesi: Rasulullah'a Saldırılar Karşısında, Tek Sorumluluğumuz Tepki Göstermek Midir? - Kur'an Nesli İlim ve Dâvet Merkezi - Şükrü Hüseyinoğlu - 13 Rebiülevvel 1442 / 30 Ekim 2020
Çok anlamlı bir soru: Hangi Macron’a kızmalı?
Türkiye değişik birimleriyle Macron Fransa’sının İslam hakkındaki bu projesine ‘çok sert’ tepki göstermiş. Dışişleri Bakanlığı Macron’a ‘haddini’ hatırlatarak, anlamı ‘barış’ olan yüce dinimizi ‘aydınlatma’ bahanesiyle yanlış ve çarpık yaklaşımlara konu etmenin hiç kimsenin haddine olmadığı uyarısında bulunmuş. Sözde ‘aydınlatma’ bahaneleriyle ‘Avrupa İslamı’, ‘Fransa İslamı’ gibi kavramlar ortaya atarak göçmen toplumları disiplin altına alabileceğini zannetmek insani ve hukuki mülahazaların aksi yönde hareket etmek olurmuş. Herkesin inançlarını yaşarken alacağı din hizmeti ve benimsediği dinî anlayışı, devletlerin yasalarla belirleme hakkı olmazmış. Demek ki Türkiye’de işler hiç böyle işlemiyormuş!
Türkiye değişik birimleriyle Macron Fransa’sının İslam hakkındaki bu projesine ‘çok sert’ tepki göstermiş. Dışişleri Bakanlığı Macron’a ‘haddini’ hatırlatarak, anlamı ‘barış’ olan yüce dinimizi ‘aydınlatma’ bahanesiyle yanlış ve çarpık yaklaşımlara konu etmenin hiç kimsenin haddine olmadığı uyarısında bulunmuş. Sözde ‘aydınlatma’ bahaneleriyle ‘Avrupa İslamı’, ‘Fransa İslamı’ gibi kavramlar ortaya atarak göçmen toplumları disiplin altına alabileceğini zannetmek insani ve hukuki mülahazaların aksi yönde hareket etmek olurmuş. Herkesin inançlarını yaşarken alacağı din hizmeti ve benimsediği dinî anlayışı, devletlerin yasalarla belirleme hakkı olmazmış. Demek ki Türkiye’de işler hiç böyle işlemiyormuş!
Şapka zulmünün kurbanları
Şapkaya direnişin giderek yayılma eğilimi göstermesi üzerine, Rize, Erzurum, Kayseri, Maraş, Konya, Giresun gibi şehirlerde "GEZİCİ İSTİKLAL MAHKEMELERİ” kuruldu. İnönü, İstiklâl Mahkemesi’ne meclisin tasdiki olmadan idam cezalarını infaz etme yetkisi tanıyan kararı meclise kabul ettirdi. “Üç Aliler” diye bildiğimiz istiklal mahkemesi hâkim ve savcıları Kel Ali, Necip Ali, Kılıç Ali (Altemur Kılıç’ın babası) üçlü emir kulu! rejim adına ellerine geçen fırsatı değerlendirerek, şapka kanununa karşı çıkan muhalifleri şapka kanununa aykırı davrandıkları gerekçesiyle teker teker cezalandırmaya başladı.
Şapkaya direnişin giderek yayılma eğilimi göstermesi üzerine, Rize, Erzurum, Kayseri, Maraş, Konya, Giresun gibi şehirlerde "GEZİCİ İSTİKLAL MAHKEMELERİ” kuruldu. İnönü, İstiklâl Mahkemesi’ne meclisin tasdiki olmadan idam cezalarını infaz etme yetkisi tanıyan kararı meclise kabul ettirdi. “Üç Aliler” diye bildiğimiz istiklal mahkemesi hâkim ve savcıları Kel Ali, Necip Ali, Kılıç Ali (Altemur Kılıç’ın babası) üçlü emir kulu! rejim adına ellerine geçen fırsatı değerlendirerek, şapka kanununa karşı çıkan muhalifleri şapka kanununa aykırı davrandıkları gerekçesiyle teker teker cezalandırmaya başladı.
Günün ayeti
Maide 51. ayet: Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları veli (dayanak ve sırdaş) edinmeyin. Zira onlar birbirinin velisidirler. İçinizden onları veli edinenler, onlardandır. Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğuna yol göstermez.
Maide 51. ayet: Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları veli (dayanak ve sırdaş) edinmeyin. Zira onlar birbirinin velisidirler. İçinizden onları veli edinenler, onlardandır. Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğuna yol göstermez.
Ahlakımızı güzelleştirelim
Müslüman herkese son derece merhamet, adalet ve şefkatle davranması, zayıf ve muhtaç olanlarına yardım etmesi, ana ve babaya saygılı olması, onların gönüllerini kazanmaya çalışmalıdır. Eşler birbirlerine çok iyi davranmalı, çocuklarıyla, akraba ve komşularıyla da iyi geçinmeye özen göstermesi gerekir.
Müslüman herkese son derece merhamet, adalet ve şefkatle davranması, zayıf ve muhtaç olanlarına yardım etmesi, ana ve babaya saygılı olması, onların gönüllerini kazanmaya çalışmalıdır. Eşler birbirlerine çok iyi davranmalı, çocuklarıyla, akraba ve komşularıyla da iyi geçinmeye özen göstermesi gerekir.
Anneler günü ya da her şey etiketin yarısı!
Yine bir göstermelik gün daha ! Nasıl mı ? Her şey etiketin yarısı ! Her tür sevginin bir fiyatının ve gününün olduğu algısının tohumlarının atıldığı... En önemlisi de! Annesiz babasız yavruların hislerinin daha çok tahrip edildiği gün !
Yine bir göstermelik gün daha ! Nasıl mı ? Her şey etiketin yarısı ! Her tür sevginin bir fiyatının ve gününün olduğu algısının tohumlarının atıldığı... En önemlisi de! Annesiz babasız yavruların hislerinin daha çok tahrip edildiği gün !
Yeni Şafak'ın nevzuhur ulusalcı yayın yönetmenine, gazetenin yazarından Doğu Türkistan cevabı
Yeni Şafak'ın yayın yönetmeni İ.Karagül'ün son birkaç yıldır Perinçekleşme sendromunun bütün semptomlarını göstermekte olduğu malum. Son olarak, Doğu Türkistan'da artık tam anlamıyla bir toplu asimilasyon ve soykırım hedefine yönelen Çin zulmüne karşı Türkiye kamuoyunda oluşmaya başlayan tepkiler karşısında ilgili zat yine çıktı sahneye ve zulme karşı tepkileri mahkûm edecek izan ve insaf dışı yorumlarda bulundu. İşte bu yorumlara gazetenin yazarı Zekeriya Kurşun sessiz kalmadı...
Yeni Şafak'ın yayın yönetmeni İ.Karagül'ün son birkaç yıldır Perinçekleşme sendromunun bütün semptomlarını göstermekte olduğu malum. Son olarak, Doğu Türkistan'da artık tam anlamıyla bir toplu asimilasyon ve soykırım hedefine yönelen Çin zulmüne karşı Türkiye kamuoyunda oluşmaya başlayan tepkiler karşısında ilgili zat yine çıktı sahneye ve zulme karşı tepkileri mahkûm edecek izan ve insaf dışı yorumlarda bulundu. İşte bu yorumlara gazetenin yazarı Zekeriya Kurşun sessiz kalmadı...
Pamak´tan çağrı: “Yeni 28 şubat”a ve yaygın sekülerleşmeye, büyük yozlaşmaya karşı ittifak oluşturmalıyız
Asker öncülüğündeki oligarşik Kemalist vesayetin darbe süreçleri ve baskıya, zora dayalı sekülerleştirme dönemleri, tevhidî uyanışın son derece diri ve zinde, İslami duyarlıkların yüksek ve laik Kemalist sisteme karşı direnişin güçlü olduğu dönemlerdi.Bu baskıcı sekülerleştirme sürecinden sonraki 16 yılda ise, kimi yasaklarda geri adım atılarak görece özgür bir ortam oluşturulmak suretiyle gönüllü sekülerleşme süreci başlatıldı. Bu süreç devam etmekte olup tevhidi uyanış süreci bu dönemde büyük yara almış, çok ciddi bir kan kaybı yaşamış bulunmaktadır. Kur’an halkaları, daha baskıcı dönemlerdeki yaygınlığını, diriliğini ve ruhunu kaybetmiş, birçokları dağılıp yok olmuştur. Hâlâ devam edenler ise ruhsuz rutinler haline dönüşmüştür. Tevhidî davet çalışmaları çok azalmış, bu çabayı göstermeye devam edenlere ise, “siz hâlâ orada mısınız?” küçümsemesi ile bakılır olmuştur.
Asker öncülüğündeki oligarşik Kemalist vesayetin darbe süreçleri ve baskıya, zora dayalı sekülerleştirme dönemleri, tevhidî uyanışın son derece diri ve zinde, İslami duyarlıkların yüksek ve laik Kemalist sisteme karşı direnişin güçlü olduğu dönemlerdi.Bu baskıcı sekülerleştirme sürecinden sonraki 16 yılda ise, kimi yasaklarda geri adım atılarak görece özgür bir ortam oluşturulmak suretiyle gönüllü sekülerleşme süreci başlatıldı. Bu süreç devam etmekte olup tevhidi uyanış süreci bu dönemde büyük yara almış, çok ciddi bir kan kaybı yaşamış bulunmaktadır. Kur’an halkaları, daha baskıcı dönemlerdeki yaygınlığını, diriliğini ve ruhunu kaybetmiş, birçokları dağılıp yok olmuştur. Hâlâ devam edenler ise ruhsuz rutinler haline dönüşmüştür. Tevhidî davet çalışmaları çok azalmış, bu çabayı göstermeye devam edenlere ise, “siz hâlâ orada mısınız?” küçümsemesi ile bakılır olmuştur.
Makaleler
Hava Durumu