"Zengin" Arama Sonuçları
Deprem mi yıkıcı, insan mı?
Deprem yağmur gibi, rüzgar gibi, yeryüzünün değişmez yasasıdır. İnsanı ürküten bir sarsıntısı vardır. Bize kıyameti ve mahşeri hatırlatır. Yeraltı zenginlikleri gün yüzüne çıkarır gazlar ve elementler gibi. İnsan bundan faydalanması gerekirken; fay'ların üzerine yapılar inşa eder.
Deprem yağmur gibi, rüzgar gibi, yeryüzünün değişmez yasasıdır. İnsanı ürküten bir sarsıntısı vardır. Bize kıyameti ve mahşeri hatırlatır. Yeraltı zenginlikleri gün yüzüne çıkarır gazlar ve elementler gibi. İnsan bundan faydalanması gerekirken; fay'ların üzerine yapılar inşa eder.
En zengin yüzde 1'in serveti, geri kalan yüzde 99'un iki katı
Oxfam tarafından yayımlanan yeni rapor, son iki yılda ortaya çıkan 42 trilyon dolarlık servetin yaklaşık üçte ikisinin, dünyanın en varlıklı yüzde 1'lik kesime gittiğini ortaya koydu. İngiltere merkezli kuruluşun "Zenginlerin Hayatta Kalması" başlıklı raporuna göre söz konusu pay, dünya nüfusunun geri kalan yüzde 99'unun elde ettiği miktarın yaklaşık iki katı.
Oxfam tarafından yayımlanan yeni rapor, son iki yılda ortaya çıkan 42 trilyon dolarlık servetin yaklaşık üçte ikisinin, dünyanın en varlıklı yüzde 1'lik kesime gittiğini ortaya koydu. İngiltere merkezli kuruluşun "Zenginlerin Hayatta Kalması" başlıklı raporuna göre söz konusu pay, dünya nüfusunun geri kalan yüzde 99'unun elde ettiği miktarın yaklaşık iki katı.
Hz. Hüseyin'in kıyamından almamız gereken dersler
Hz. Hüseyin isteseydi Mekke’de, Medine’de mal-mülk, zenginlik, istediği her şey önüne gelirdi, rahatlık içinde yaşardı. Eğer mal-mülk adına; “ben şunu istiyorum” deseydi, hangi Müslüman bundan geri durur, verilebilecek her şeyini ona vermekten kaçınırdı?
Hz. Hüseyin isteseydi Mekke’de, Medine’de mal-mülk, zenginlik, istediği her şey önüne gelirdi, rahatlık içinde yaşardı. Eğer mal-mülk adına; “ben şunu istiyorum” deseydi, hangi Müslüman bundan geri durur, verilebilecek her şeyini ona vermekten kaçınırdı?
Olmayan kıtlık ve olan pahalılık
Aslında fakirlerin ihtiyaçlı olmasından ziyade, zenginlerin "açlığı" söz konusu. Doymuyorlar, bu gidişle hiç doymayacaklar. Kibirlilik, doyamama, bencillik cimrilik yaşam tarzlarıdır. Bizden ya köle, ya da ölü olmamızı istiyorlar. Soluduğumuz hava onların elinde olsaydı ücrete tabi tutarlardı.
Aslında fakirlerin ihtiyaçlı olmasından ziyade, zenginlerin "açlığı" söz konusu. Doymuyorlar, bu gidişle hiç doymayacaklar. Kibirlilik, doyamama, bencillik cimrilik yaşam tarzlarıdır. Bizden ya köle, ya da ölü olmamızı istiyorlar. Soluduğumuz hava onların elinde olsaydı ücrete tabi tutarlardı.
Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk dilim, gelirden aldığı payı 2 puan artırdı
TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk dilimin gelirden aldığı pay son 7 yılda yaklaşık 2 puan artarak yüzde 28.9’dan yüzde 30.8’e çıktı. Orta gelire sahipler başta olmak üzere hemen hemen tüm gelir grupları kan kaybetti. Bu kesimlerin gelirini zenginler kaptı. İstanbullu zenginlerin gelirden aldığı pay tam 7.1 puan artarak yüzde 28.3’ten yüzde 35’e çıktı. İstanbullu orta sınıf resmen eridi.
TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk dilimin gelirden aldığı pay son 7 yılda yaklaşık 2 puan artarak yüzde 28.9’dan yüzde 30.8’e çıktı. Orta gelire sahipler başta olmak üzere hemen hemen tüm gelir grupları kan kaybetti. Bu kesimlerin gelirini zenginler kaptı. İstanbullu zenginlerin gelirden aldığı pay tam 7.1 puan artarak yüzde 28.3’ten yüzde 35’e çıktı. İstanbullu orta sınıf resmen eridi.
Çeviri kavramlarla sığınmacı düşmanlığı
Göç araştırmacısı Maastricht Üniversitesi’nden Prof. Hein de Haas Avrupa ülkelerinde 2016’da zirveye ulaşan göç karşıtlığını “ istila miti” kavramıyla açıklamıştı. Bunu bir iklim olarak değerlendirip, “istila” içeriğinin de Hristiyanlık-Müslümanlık ekseninden ziyade, Avrupa toplumlarının din ile irtibatını göz önünde bulundurularak, “zengin ülkelerin, yoksul ülkeler tarafından istilâ edildiği”ne çevrildiğine dikkat çekmişti.
Göç araştırmacısı Maastricht Üniversitesi’nden Prof. Hein de Haas Avrupa ülkelerinde 2016’da zirveye ulaşan göç karşıtlığını “ istila miti” kavramıyla açıklamıştı. Bunu bir iklim olarak değerlendirip, “istila” içeriğinin de Hristiyanlık-Müslümanlık ekseninden ziyade, Avrupa toplumlarının din ile irtibatını göz önünde bulundurularak, “zengin ülkelerin, yoksul ülkeler tarafından istilâ edildiği”ne çevrildiğine dikkat çekmişti.
İşgalci Çin, Uygurların organlarını Körfez zenginlerine “Helal organ” diye satmış
İşgalci zalim Çin önetimi, Müslüman mahkumları öldürüp organlarını diğer ülkelerdeki zengin insanlara para karşılığında sattığı bir sistemi yıllardır işletiyor ve bütün dünya yaşananları sessizlikle karşılıyor! Kaynak: Çin, Uygurların organlarını Körfez zenginlerine “Helal organ” diye satmış!
İşgalci zalim Çin önetimi, Müslüman mahkumları öldürüp organlarını diğer ülkelerdeki zengin insanlara para karşılığında sattığı bir sistemi yıllardır işletiyor ve bütün dünya yaşananları sessizlikle karşılıyor! Kaynak: Çin, Uygurların organlarını Körfez zenginlerine “Helal organ” diye satmış!
"28 Şubat süreci bugün de devam ediyor"
Yazar Murat Kurtuldu, 28 Şubat sonrasında “muhafazakarlığın” üç ana noktada siyaset dilini inşa etmeye çalıştığını belirterek, iktidarın paylaşımını, gücün paylaşımını ve zenginliğin paylaşımını esas alarak uzlaşmacı bir yol izlediğini anlattı.
Yazar Murat Kurtuldu, 28 Şubat sonrasında “muhafazakarlığın” üç ana noktada siyaset dilini inşa etmeye çalıştığını belirterek, iktidarın paylaşımını, gücün paylaşımını ve zenginliğin paylaşımını esas alarak uzlaşmacı bir yol izlediğini anlattı.
Diyarbakır izlenimleri
Her yanına "İslam beldesi" mührü vurulmuş bir şehirle karşılaşmak doğrusu beni Diyarbakır adına son derece umutlandırdı. Bu yoğunlukta kadim İslami eser zenginliği ve özellikle birbirinden güzel camilerin varlığına hayran kaldım. Bu hayranlığımı da kardeşlere "İslam beldesi mührünün bu kadar güçlü vurulduğu bu şehri kemalizm veya apoizm gibi bâtıl ideolojilere bırakamayız" sözleri eşliğinde ifade ettim bir kaç kez.
Her yanına "İslam beldesi" mührü vurulmuş bir şehirle karşılaşmak doğrusu beni Diyarbakır adına son derece umutlandırdı. Bu yoğunlukta kadim İslami eser zenginliği ve özellikle birbirinden güzel camilerin varlığına hayran kaldım. Bu hayranlığımı da kardeşlere "İslam beldesi mührünün bu kadar güçlü vurulduğu bu şehri kemalizm veya apoizm gibi bâtıl ideolojilere bırakamayız" sözleri eşliğinde ifade ettim bir kaç kez.
Salgında daha da zenginleştiler
İngiliz The Sunday Times gazetesinin her yıl yayımladığı “En zenginler-2021” listesine göre, ülkenin en zengin 250 isminin toplam serveti 2021’de 658,1 milyar sterline yükseldi.
İngiliz The Sunday Times gazetesinin her yıl yayımladığı “En zenginler-2021” listesine göre, ülkenin en zengin 250 isminin toplam serveti 2021’de 658,1 milyar sterline yükseldi.
Virüs zenginle yoksul uçurumunu büyüttü
Birleşmiş Milletler (BM), son bir yıldır dünyayı etkisi altına alan koronavirüsünün zenginle yoksul arasındaki uçurumu daha da büyüttüğünü kaydetti.
Birleşmiş Milletler (BM), son bir yıldır dünyayı etkisi altına alan koronavirüsünün zenginle yoksul arasındaki uçurumu daha da büyüttüğünü kaydetti.
ABD'li milyarderler Kovid-19 sürecinde servetlerine servet kattı
Salgın döneminde Amerikalı 651 milyarderin toplam serveti, 1 trilyon dolardan fazla artışla 4 trilyon dolara çıktı. Geçen yılın aralık ayından bu yana servetini en çok artıran milyarder, Tesla, Space X ve Neuralink şirketlerinin sahibi Elon Musk oldu. Musk, bir yıllık dönemde servetini 127 milyar dolar artırarak 155 milyar dolara çıkardı. En zenginler listesinin ilk sırasında yer alan Amazon'un sahibi Jeff Bezos ise servetini yaklaşık 73 milyar dolar artırarak 188 milyar dolara yükseltti.
Salgın döneminde Amerikalı 651 milyarderin toplam serveti, 1 trilyon dolardan fazla artışla 4 trilyon dolara çıktı. Geçen yılın aralık ayından bu yana servetini en çok artıran milyarder, Tesla, Space X ve Neuralink şirketlerinin sahibi Elon Musk oldu. Musk, bir yıllık dönemde servetini 127 milyar dolar artırarak 155 milyar dolara çıkardı. En zenginler listesinin ilk sırasında yer alan Amazon'un sahibi Jeff Bezos ise servetini yaklaşık 73 milyar dolar artırarak 188 milyar dolara yükseltti.
ABD'de en zengin 50 kişinin serveti ülkedeki 165 milyon kişininkine eşit
ABD'de en zengin 50 Amerikalının toplam servetinin, ülke nüfusunun neredeyse yarısına denk gelen 165 milyon kişinin mal varlığına eşit olduğu belirtildi.
ABD'de en zengin 50 Amerikalının toplam servetinin, ülke nüfusunun neredeyse yarısına denk gelen 165 milyon kişinin mal varlığına eşit olduğu belirtildi.
Milyonlarca kişinin işsiz kaldığı ABD'de zenginlerin serveti 584 milyar dolar arttı
ABD'de koronavirüs sebebiyle 90 yılın en yüksek işsizlik oranına ulaşılırken ülkedeki milyarderler servetlerini artırmaya devam etti.
ABD'de koronavirüs sebebiyle 90 yılın en yüksek işsizlik oranına ulaşılırken ülkedeki milyarderler servetlerini artırmaya devam etti.
Bu taksimi kurt yapmaz, fakat kapitalizm yapıyor: 2 bin 153 kişinin serveti, 4,6 milyar kişinin toplam varlığına eşit
Kapitalist yağma ve yığmacılığın ortaya çıkardığı tablo işte bu. 2 bin 153 milyarderin, dünya nüfusunun yüzde 60'ını oluşturan 4,6 milyar kişiden daha zengin olduğu belirlendi.
Kapitalist yağma ve yığmacılığın ortaya çıkardığı tablo işte bu. 2 bin 153 milyarderin, dünya nüfusunun yüzde 60'ını oluşturan 4,6 milyar kişiden daha zengin olduğu belirlendi.
Milyoner ve yoksul sayıları arttı
Türkiye’de zengin ve yoksul arasındaki uçurum açılmaya devam ediyor. Son yapılan araştırmalara göre milyonerlerin de yoksulların da sayısı arttı.
Türkiye’de zengin ve yoksul arasındaki uçurum açılmaya devam ediyor. Son yapılan araştırmalara göre milyonerlerin de yoksulların da sayısı arttı.
Nüfusun yüzde 70,4'ü borçlu
Türkiye İstatistik Kurumu'nun bugün açıkladığı son verilere göre, Türkiye'de en zengin kesimle en yoksul kesim arasındaki fark açıldı. Nüfusun yüzde 70'inden fazlası borçlu.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun bugün açıkladığı son verilere göre, Türkiye'de en zengin kesimle en yoksul kesim arasındaki fark açıldı. Nüfusun yüzde 70'inden fazlası borçlu.
Tüm mesele, “Temel kaynağın” ne olduğu
Kur’an’ı, furkan ve hakem olarak temel kaynak edinmek; bizi bir taraftan tarihsel sürecin hurafe ve bid’atlarından ve bu arada o süreçte Rasulullah (a.s.) adına üretilmiş olan Kur’an’a muhalif haberlerden sâlim kılarken, diğer taraftan da Rasulullah (a.s.)’ın yaşayan mütevatir Sünnet’i başta olmak üzere yine bizatihi Kur’an’ın refere ettiği, O’nun örneklik ve öğreticiliğine dair Kur’an’a mutabık sahih haberlerden ve Ümmetin 14 asırlık süreçte nice gayret ve çilelerle ürettiği zengin bilgi birikiminden mahrum kalmaktan da sâlim kılar.
Kur’an’ı, furkan ve hakem olarak temel kaynak edinmek; bizi bir taraftan tarihsel sürecin hurafe ve bid’atlarından ve bu arada o süreçte Rasulullah (a.s.) adına üretilmiş olan Kur’an’a muhalif haberlerden sâlim kılarken, diğer taraftan da Rasulullah (a.s.)’ın yaşayan mütevatir Sünnet’i başta olmak üzere yine bizatihi Kur’an’ın refere ettiği, O’nun örneklik ve öğreticiliğine dair Kur’an’a mutabık sahih haberlerden ve Ümmetin 14 asırlık süreçte nice gayret ve çilelerle ürettiği zengin bilgi birikiminden mahrum kalmaktan da sâlim kılar.
Halil Berktay, Sabah yazarı Melih Altınok'un Venezuela izlenimlerini değerlendirdi
Oraya gidip de olayları daha yakından izleyince, Altınok’un yazdıkları sanki biraz değişmeye başladı gibi. Bütün dünyanın gördüklerini görmeye mi başladı, nedir? Örneğin 31 Ocak Perşembe günkü yazısının ortalarına doğru, “2 Venezuela’da öğrendiklerim” alt-başlığını takiben şunları kaydetti: “Ülkeye dair … kesin kanaatlerimin biraz törpülendiğini söyleyebilirim. Örneğin yoksullar Maduro'yu, zenginler muhalefeti destekliyor diye net bir ayrım olmadığını gördüm. (…) Maduro taraftarı belki solcu olabilir ama karşılarındakiler sağcı falan değil! Üç... ABD karşıtlığı ya da taraftarlığı ülkede bir politik ayrışma zemini değil. Dört... Yalan değilmiş, gerçekten ülkede birbirini tanımayan karşılıklı iki meclis var. Beş... Bu ülkede kuyruğa girmeden büfeden bir şişe su almak bile imkânsız.” Buna ertesi gün, yani 1 Şubat’ta “Ekonomik kriz almış başını gitmiş”i de ekledi.
Oraya gidip de olayları daha yakından izleyince, Altınok’un yazdıkları sanki biraz değişmeye başladı gibi. Bütün dünyanın gördüklerini görmeye mi başladı, nedir? Örneğin 31 Ocak Perşembe günkü yazısının ortalarına doğru, “2 Venezuela’da öğrendiklerim” alt-başlığını takiben şunları kaydetti: “Ülkeye dair … kesin kanaatlerimin biraz törpülendiğini söyleyebilirim. Örneğin yoksullar Maduro'yu, zenginler muhalefeti destekliyor diye net bir ayrım olmadığını gördüm. (…) Maduro taraftarı belki solcu olabilir ama karşılarındakiler sağcı falan değil! Üç... ABD karşıtlığı ya da taraftarlığı ülkede bir politik ayrışma zemini değil. Dört... Yalan değilmiş, gerçekten ülkede birbirini tanımayan karşılıklı iki meclis var. Beş... Bu ülkede kuyruğa girmeden büfeden bir şişe su almak bile imkânsız.” Buna ertesi gün, yani 1 Şubat’ta “Ekonomik kriz almış başını gitmiş”i de ekledi.
Makaleler
Hava Durumu