"cemaatleri" Arama Sonuçları
"Türkiye'deki Cemaatler" konferansı (HABER-VİDEO)
Kalem-Der'in düzenlediği konferansta Mehmet Durmuş sunumunu iki genel başlık altında gerçekleştirdi. İlk olarak cematlerin ve cemaat olmamızın müspet yöneri üzerinde durdu. İkinci olarak ise cemaatlerin menfi yönleri üzerinde durdu.
Kalem-Der'in düzenlediği konferansta Mehmet Durmuş sunumunu iki genel başlık altında gerçekleştirdi. İlk olarak cematlerin ve cemaat olmamızın müspet yöneri üzerinde durdu. İkinci olarak ise cemaatlerin menfi yönleri üzerinde durdu.
M.Durmuş, Kalem-Der'de Türkiye'deki cemaatleri anlatacak
İstanbul'da faaliyet gösteren Kalem-Der'in 28.05.2016 Cumartesi günü misafir konuşmacısı sitemiz yazarlarından Mehmed Durmuş olacak... Durmuş, Türkiye'deki Cemaatler'i konu alacağı konferansı saat 20:00'de başlayacak...
İstanbul'da faaliyet gösteren Kalem-Der'in 28.05.2016 Cumartesi günü misafir konuşmacısı sitemiz yazarlarından Mehmed Durmuş olacak... Durmuş, Türkiye'deki Cemaatler'i konu alacağı konferansı saat 20:00'de başlayacak...
A. Kalkan: Cemaatleşme Kur’an’ın bir emridir
İlkav'da "Cemaatleşme sorumluluğu" ile ilgili konuşan Ahmed Kalkan: Güzel insan olmamız ve mesajımızın güzel olması için, insanları başka şeye, tartışmalı teferrruata değil; sadece Allah’a, Allah'ın mutlak doğrularına, yani hakka dâvet etmemiz ve bunu herhangi bir hizip adına değil, “müslüman” isim ve sıfatımızla, İslâm’ın hizipler üstü temel prensipleri adına yapmamız gerekmektedir: “(İnsanları) Allah’a çağıran, sâlih amel işleyen ve ‘ben müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim vardır.” (41/Fussılet, 33). Müslüman dâvâ adamı, âyetlerdeki bütüncül çağrıya rağmen; parçacı, hizipçi, cemaatlerinin yorumunu öne çıkaran bir yaklaşım sergileyerek kınanacak bir tavra düşebiliyor: “Onlardan dinlerini parçalayanlar ve kendileri de bölük bölük olanlar vardır. (Bunlardan) her fırka, kendi yanındakiyle sevinmektedir.” (30/Rûm, 32).
İlkav'da "Cemaatleşme sorumluluğu" ile ilgili konuşan Ahmed Kalkan: Güzel insan olmamız ve mesajımızın güzel olması için, insanları başka şeye, tartışmalı teferrruata değil; sadece Allah’a, Allah'ın mutlak doğrularına, yani hakka dâvet etmemiz ve bunu herhangi bir hizip adına değil, “müslüman” isim ve sıfatımızla, İslâm’ın hizipler üstü temel prensipleri adına yapmamız gerekmektedir: “(İnsanları) Allah’a çağıran, sâlih amel işleyen ve ‘ben müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim vardır.” (41/Fussılet, 33). Müslüman dâvâ adamı, âyetlerdeki bütüncül çağrıya rağmen; parçacı, hizipçi, cemaatlerinin yorumunu öne çıkaran bir yaklaşım sergileyerek kınanacak bir tavra düşebiliyor: “Onlardan dinlerini parçalayanlar ve kendileri de bölük bölük olanlar vardır. (Bunlardan) her fırka, kendi yanındakiyle sevinmektedir.” (30/Rûm, 32).
Ferid Aydın, bu akşam Kalem-Der'de
Kalem-Der'in 2014-2015 Aylık Konferans ve Paneller serisinin ilki 20 Eylül 2014 Cumartesi günü Ferit Aydın'ın sunacağı "Tasavvufun Halkın ve Cemaatlerin Din Anlayışlarına Etkisi" adlı Konferansla başlıyor. Konferans inşaallah 20 Eylül 2014 Cumartesi günü Saat:20:00'da Kalem-Der dernek binasında gerçekleştirilecek.
Kalem-Der'in 2014-2015 Aylık Konferans ve Paneller serisinin ilki 20 Eylül 2014 Cumartesi günü Ferit Aydın'ın sunacağı "Tasavvufun Halkın ve Cemaatlerin Din Anlayışlarına Etkisi" adlı Konferansla başlıyor. Konferans inşaallah 20 Eylül 2014 Cumartesi günü Saat:20:00'da Kalem-Der dernek binasında gerçekleştirilecek.
Ferid Aydın, Cumartesi akşamı Kalem-Der'de
Kalem-Der'in 2014-2015 Aylık Konferans ve Paneller serisinin ilki 20 Eylül 2014 Cumartesi günü Ferit Aydın'ın sunacağı "Tasavvufun Halkın ve Cemaatlerin Din Anlayışlarına Etkisi" adlı Konferansla başlıyor. Konferans inşaallah 20 Eylül 2014 Cumartesi günü Saat:20:00'da Kalem-Der dernek binasında gerçekleştirilecek.
Kalem-Der'in 2014-2015 Aylık Konferans ve Paneller serisinin ilki 20 Eylül 2014 Cumartesi günü Ferit Aydın'ın sunacağı "Tasavvufun Halkın ve Cemaatlerin Din Anlayışlarına Etkisi" adlı Konferansla başlıyor. Konferans inşaallah 20 Eylül 2014 Cumartesi günü Saat:20:00'da Kalem-Der dernek binasında gerçekleştirilecek.
"Kemalist devrimlerin hedefi din bağını koparmaktı"
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aliye Çınar: Türk devriminin yaslandığı zihniyet seküler bir zihniyet olduğu için, Batı’da başlayan bir cereyanla birlikte dinle arasına mesafe koymuştur. Osmanlı’dan kopuş zaten devrimin amacı olduğu için, dinî bir zihniyetten beslenen Osmanlı’yı besleyen kaynaklarla irtibatı kesmek ana hedef olmuştur. Ancak toplumun temelinin İslâmî bir yapıyla irtibatı bilindiği için de bu politika, bazen doğrudan yapılsa da gerçekte sürekli sansürlenerek sürdürülmüştür. Ancak bu manipülasyonlar, devletin yasal olarak perdelediği din olgusu için, illegal kanalları beslemiştir. Cemaatlerin doğuşunu ve etkinliğini bu bağlamda okumak mümkündür.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aliye Çınar: Türk devriminin yaslandığı zihniyet seküler bir zihniyet olduğu için, Batı’da başlayan bir cereyanla birlikte dinle arasına mesafe koymuştur. Osmanlı’dan kopuş zaten devrimin amacı olduğu için, dinî bir zihniyetten beslenen Osmanlı’yı besleyen kaynaklarla irtibatı kesmek ana hedef olmuştur. Ancak toplumun temelinin İslâmî bir yapıyla irtibatı bilindiği için de bu politika, bazen doğrudan yapılsa da gerçekte sürekli sansürlenerek sürdürülmüştür. Ancak bu manipülasyonlar, devletin yasal olarak perdelediği din olgusu için, illegal kanalları beslemiştir. Cemaatlerin doğuşunu ve etkinliğini bu bağlamda okumak mümkündür.
Atasoy Müftüoğlu: Ümmet bilinci oluşturmalıyız
Niçin İslam milleti ya da ümmet, şu anda siyasal, kültürel, entelektüel bir iradeye niye sahip değil?! Niçin bir ümmet, bir otorite inşa edemiyor? Niçin ümmet bünyesinde bir şurâ gibi bir organizasyon yok. Yani düşünsel alana, kültürel alana ilişkin, yarın siyasal alana ilişkin bir irade yok? Bunların nedenini bulmak durumundayız. Bunun nedeni şu; bu ümmet çapında bir otoritenin inşa edilememiş olması, şûrânın gerçekleşememiş olmasının nedeni hizip bencilliklerinin, mezhep bencilliklerinin, cemaat bencilliklerinin, lider bencilliklerinin amansız bir şekilde varlığını sürdürüyor olmasından kaynaklanıyor. Bu açıdan evvela bu bencilliklere veda ederek ortak bir ümmet algısı ve bilinci oluşturmak, daha sonra bunun eleştirel bir dille varsa mezhep aşırılıkları, cemaat aşırılıkları, hizip aşırılıkları varsa bütün cemaatleri bu aşırılıklarla yüzleşmeye devam etmek.
Niçin İslam milleti ya da ümmet, şu anda siyasal, kültürel, entelektüel bir iradeye niye sahip değil?! Niçin bir ümmet, bir otorite inşa edemiyor? Niçin ümmet bünyesinde bir şurâ gibi bir organizasyon yok. Yani düşünsel alana, kültürel alana ilişkin, yarın siyasal alana ilişkin bir irade yok? Bunların nedenini bulmak durumundayız. Bunun nedeni şu; bu ümmet çapında bir otoritenin inşa edilememiş olması, şûrânın gerçekleşememiş olmasının nedeni hizip bencilliklerinin, mezhep bencilliklerinin, cemaat bencilliklerinin, lider bencilliklerinin amansız bir şekilde varlığını sürdürüyor olmasından kaynaklanıyor. Bu açıdan evvela bu bencilliklere veda ederek ortak bir ümmet algısı ve bilinci oluşturmak, daha sonra bunun eleştirel bir dille varsa mezhep aşırılıkları, cemaat aşırılıkları, hizip aşırılıkları varsa bütün cemaatleri bu aşırılıklarla yüzleşmeye devam etmek.
Cemaatlerin dünyevileşmeye katkısı
Birçok cemaatin gelinen noktada sistemle önemli ölçüde bütünleştiği ve ilgi alanlarını da, sistemde daha fazla yer elde etme ve bununla bağlantılı olarak iktisadi olarak güçlenme yönünde yoğunlaştırdığı görülmekte. Artık birçok cemaat holdingleriyle beraber anılır oldu. Bu meseleyi ele alan Serdar Demirel, cemaatlerin dünyevileşmeye katkısını sorguluyor:
Birçok cemaatin gelinen noktada sistemle önemli ölçüde bütünleştiği ve ilgi alanlarını da, sistemde daha fazla yer elde etme ve bununla bağlantılı olarak iktisadi olarak güçlenme yönünde yoğunlaştırdığı görülmekte. Artık birçok cemaat holdingleriyle beraber anılır oldu. Bu meseleyi ele alan Serdar Demirel, cemaatlerin dünyevileşmeye katkısını sorguluyor:
Makaleler
Hava Durumu