
"edebi" Arama Sonuçları

Bu ayette müminlere duâ adabı öğretilmektedir. Allah’ın öğrettiği birinci adap kul olarak O’na duâ etmemizin zaruretidir. Ayet “üd’û rabbekum” diye başlamaktadır. “De ki, duânız olmasa Rabbim size ne diye değer versin ki!” (Furkan, 77) ayeti de bu zarurete işaret buyurmaktadır. Allah’a duâ etmek kulluğun gereğidir. Duâdan kaçınmak ya cehaletten ya da tekebbürden kaynaklanır ki, her iki halde de tevhide aykırıdır.

İslam devletsiz olmaz. Müslümanlar da başsız/lidersiz olmaz. Eğer olursa tıpkı Filistin gibi, Irak gibi, Suriye gibi, Lübnan gibi olur. Hatta sözüm ona tüm İslam ülkelerini buna dahil edebiliriz. Çünkü hiç birisi ne İslam’ın ne de Müslümanların temsilciliğini yapamadığı gibi menfaatini, özgürlüğünü ve maişetini de düşünmüyor. Eğer bugün İslam devlet olsaydı Müslüman’ım diyen bizler de bu devlete sahip çıkabilseydik bu böyle olmayacaktı.

Şimdilerde Gazze’de yaşananlar, toplumda yazarlığı veya hatipliği ile bilinen ve iktidara geçmişte çokça destek veren birçok ismin şaşırma taklidi yapmasına veya beklenti yönetiminde kötü sınavlar vermesine neden oluyor… Önemli olan, sistemin tenceresinde kaynamadan çok önceleri bunu fark edebilmek ve hatta mümkünse o tencereye hiç girmemektir.

Çıkılan bu dünya yolculuğunda, kulluk serüvenimizde yolculuğun ve kulluğun hakkını verebilmek, akabinde tarafımıza yöneltilecek tüm ahvalimizi ortaya serecek suallerin doğru cevaplarını burada iken hazır edebilmektir.

Dinler tarihi uzmanı Prof. Dr. Şinasi Gündüz, hafta sonu konuk olduğu İktibas Dergisi’nde, doğuşundan bugüne siyonizmin nasıl geliştiğini ve bugün bütün dünyanın gözü önünde nasıl bu kadar pervasızca hareket edebildiğini anlattı.

Şayet terör, insanları dehşete düşürerek sonuç almak maksadıyla hedef gözetmeksizin insan öldürmeye yönelmek demekse, ki bence terör kelimesinin karşılığı budur, bu fiilin en büyük temsilcisinin Amerika Birleşik Devletleri olduğuna kim itiraz edebilir?

Piyasa tanrısının tek çabası egosu yüksek, yalnızca kendi çıkarlarına tapan, kendi çıkarlarını korumak için tüm kutsallarını feda edebilecek bir nesil inşa etme gayretindedir. Zira bilmektedir ki eğer Kur’an’ın inşa etmeye çalıştığı müslüman nesil yetişecek olursa kendi düzeni alaşağı olacaktır.

Cübbesiyle nam salmış bir kişi şeytanın bütün bu görevlerini fazlasıyla yerine getirmektedir. Bu cübbeli İblis Kur’an’dan istediği ayeti ahlaksız ve ahmakça safsatalarına alet edebiliyor, İslam’ın tertemiz akidesine karşı istediği imansızlık zehrini kusabiliyor, istediği zaman istediği hezeyanı savurabiliyor. Kur’an’ın tanımıyla, kendisi gibi cin ve ins şeytanları zümresine vahiyler indiriyor / telkinlerde bulunuyor.

Öğrenmek, doğruları öğrenmek belli bir yolu takib etmeyi gerektirir. Doğruların tesbiti mutlaka temelde birtakım doğruları belirlemekle olur. Biz Müslümanlar Kur’an’ın Allah’ın eseri olduğunu kabul ediyoruz. Kur’an’daki doğrular tüm yaratılmışların sahibine ait doğrular olduğundan, karşılaştığımız ikinci derecedeki doğruları Kur’an’daki esas doğrularla kıyas etmek, Kur’an’daki gerçeklere uyup uymadığını mukayese etmek suretiyle tahkik edebiliriz. Zira bir şeyin doğruluğu kendisinden önce doğruluğu sâbit olana göredir.

Bütün bu alanlarda yapılan dualar ve kullanılan İslâmî şiarlar, bu laik kurumların mevcut halleriyle devam etmelerini “dindar” kitleler nezdinde meşrulaştırmaktan başka bir anlam taşıyor mu? Bu uygulamalar, bizi İslâmî kimlik ve temel ilkelerimiz bakımından çok rahatsız edip İslam’ın laiklikle hükmeden bu Atatürkçü kurumlar için kullanılmasına itiraza sevk ederken, neden geçmişte aynı çizgide olduğumuz Haksöz Haber’i çok memnun edebiliyor?

Yüreklerimizi parça parça etmiyorsa bu söz, gözlerimizden yaşlar akıtmıyorsa ve bizi hala harekete geçirmiyorsa ne hakiki bir iman’dan, ne kuvvetli bir İslam’dan ve ne de temiz bir vicdan’dan söz edebiliriz.

Taliban iktidarının birinci yılında Afganistan’a giden Habertürk yazarı Nagehan Alçı, “Bugün size hayatım boyunca dinlediğim en ilginç hikayelerden birini yorumsuz anlatacağım. Okuduklarınıza hayret edebilir, kızabilir, öfkelenebilir ve isyan edebilirsiniz. Gerçek öyle çarpıcı ki değerlendirmesini şimdilik size bırakıyorum…” diye yazdı.

Haftanın Hasbihali: Zina ve Zinanın Cezası - Hasan Taştekin / Minberden Hayata: Edebiyatı Yapılan Lakin İçi Boş Müslümanlar Arası İlişkiler I Asım Şensaltık - Kur'an Yurdu -

Kur'an ve Rasulullah (a.s.)'a hakaret içerikli "Şeytan Ayetleri" tezviratının yazarı Selman Rüşdi ABD'de bıçaklı saldırıya uğradı. Durumu ağır olan İslam düşmanının birçok hayati işlevini kaybedebileceği belirtiliyor.

Bugün İslam'ın “Luther'i” ve özellikle de “Calvin’i” olmaya hevesli birçok kimse türemiş durumdadır. Bu türler, İslam'da Katoliklik veya Ortodoksluk’ta olduğu gibi bir “din adamı sınıfı olmadığını” ve dolayısıyla Kur’an’ı/İslam’ı anlamanın kimselerin tekelinde olmadığını haklı olarak söylerken, kendileri ise “dini anlamayı tekelinde gören din adamlığı”nın ötesinde, Kur’an’ı bağlamlarından koparıp kimi temel emir ve nehiylerini keyfi/subjektif yorumlara açık hale getirerek, İslam’ı temel iddiaları ve ahkâmından soyutlamaya kalkışabiliyor ve böylece tam anlamıyla içimizdeki "Protestan papazları" gibi hareket edebiliyorlar.

"Sekülerleşmenin Yol Açtığı, Âile ve Toplumdaki Büyük Yozlaşmadan Kurtuluşun Tek Yolu" başlıklı konferansı İLKAV https://www.youtube.com/user/ilkav1988 Youtube sayfasından ve Fm 92.1 Radyo Dengeden canlı olarak 18 Ekim 2020 Pazar 14:00'te takip edebilirsiniz.

Biz, “müslümanım” diyenlere, terbiyecimiz olduğunu kabul ettiğimiz Allah’ın elçileriyle gönderdiği vahyi, yine elçilerinin takip ettiği metot ile uygulamaları halinde Allah’ı razı edebileceklerini tavsiye ederiz. Hak, budur. Ve bizler ancak hakkı-sabrı tavsiye edenleriz…

Sanayi devriminin ortaya çıkardığı metropollerin sokaklarında, başıboş dolaşarak tehlike arz etmeye başlayan çocukları kontrol edebilmek amacıyla kurulan ve günümüze kadar ana hatlarıyla formunu muhafaza eden modern okul sistemi, pandemi sonrasında köklü bir değişim geçirmek zorunda kalacak mı?

28 Şubat 1997 yılında gerçekleştirilen ve "post-modern darbe" olarak adlandırılan karanlık sürecin üzerinden tam 22 yıl geçmesine rağmen o dönemin uygulamalarını aratmayacak bir uygulama Adana Kıvanç Anadolu İmam Hatip Lisesinde yaşandı. Geçtiğimiz hafta içinde 15 yıldır yaptığı Edebiyat öğretmenliğinden alınarak depo görevlisi yapılan Fevziye Şenoğlu Hoca Hanım "Depoda görevlendirildim. Şimdi süreç nasıl işler bilmiyorum" dedi.
Makaleler
Hava Durumu