"eziyet" Arama Sonuçları
Kemalizm'in Ankara'sı resmî harâmîlerin şehriydi
Şimdi de, Millî Mücadele sırasında Kuva-yı Millîyecilerle beraberken sonra Kemalist Ankara rejimiyle anlaşamayan, önce Türkiye’de, sonra yurt dışında “Yeni Dünya” ve “Yarın” gazetelerini çıkaran devrin gazetecisi Arif Oruç’tan 1923 sonrası Ankara’sını okuyalım: “Millet Meclisinde bir silahşörler ve tufeyliler istibdadı başladı. Bir meclis ki, her türlü meziyetlerden âri âzâsı aç çekirge sürüleri gibi Ankara’ya üşüşmüşler, hidemat-ı umumiyeye (genel hizmetler) ait büyük nafia (bayındırlık) işlerini paylaşmaya başlamışlardı. Bu çekirgelerin ayak bastıkları yeşil vatan tarlasında bittabi ot bitmez oldu”
Şimdi de, Millî Mücadele sırasında Kuva-yı Millîyecilerle beraberken sonra Kemalist Ankara rejimiyle anlaşamayan, önce Türkiye’de, sonra yurt dışında “Yeni Dünya” ve “Yarın” gazetelerini çıkaran devrin gazetecisi Arif Oruç’tan 1923 sonrası Ankara’sını okuyalım: “Millet Meclisinde bir silahşörler ve tufeyliler istibdadı başladı. Bir meclis ki, her türlü meziyetlerden âri âzâsı aç çekirge sürüleri gibi Ankara’ya üşüşmüşler, hidemat-ı umumiyeye (genel hizmetler) ait büyük nafia (bayındırlık) işlerini paylaşmaya başlamışlardı. Bu çekirgelerin ayak bastıkları yeşil vatan tarlasında bittabi ot bitmez oldu”
Başka bir etnik zulüm şahidi olarak "Endülüs’ün Kız Kardeşi"
Kitabın en önemli özelliği yazarının Sudanlı olması. Sudanlı bir yazarın gelip bu kitap özelinde düşünürsek Müslüman Türkler ve onların Bulgaristan’da yaşadığı eziyetleri kaleme alması son derece ilginç. Genelde böyle bir şeyi zulme uğrayan taraftan beklersiniz. Fakat yazar, kendisini de eziyete uğrayan topluluktan kabul ediyor. Zaten “Bütün Müslümanlar kardeştir” hadisinin gereği de budur. Olayları dinlerken gözyaşları içinde kaldığını, her şeyini toplayıp oradan uzaklaştığını ve tekrar geri dönmesinin uzun zaman aldığını belirtiyor. Bu arada kendi kendini de sorguluyor ve ne Türk ne de Bulgar olduğu halde kendisini bu meseleyle ilgilenmeye itenin ne olduğunu düşünüyor. Herhalde bu da Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmek ilkesinin gereği olsa gerek.
Kitabın en önemli özelliği yazarının Sudanlı olması. Sudanlı bir yazarın gelip bu kitap özelinde düşünürsek Müslüman Türkler ve onların Bulgaristan’da yaşadığı eziyetleri kaleme alması son derece ilginç. Genelde böyle bir şeyi zulme uğrayan taraftan beklersiniz. Fakat yazar, kendisini de eziyete uğrayan topluluktan kabul ediyor. Zaten “Bütün Müslümanlar kardeştir” hadisinin gereği de budur. Olayları dinlerken gözyaşları içinde kaldığını, her şeyini toplayıp oradan uzaklaştığını ve tekrar geri dönmesinin uzun zaman aldığını belirtiyor. Bu arada kendi kendini de sorguluyor ve ne Türk ne de Bulgar olduğu halde kendisini bu meseleyle ilgilenmeye itenin ne olduğunu düşünüyor. Herhalde bu da Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmek ilkesinin gereği olsa gerek.
Yarım hurma kaç dolar?
Dünya insanlık adına ve Müslümanlar aleyhine hiçde iç açıcı bir yere gitmiyor. Tüm dünya coğrafyasında nerede bir zülüm, eziyet ve katliam varsa mutlaka bundan sadece Müslümanlar etkileniyor. Yani aslında tüm planlar Müslümanlar üzerine yapılıyor. Sıranın hangi ülkeye, hangi topluluğa geleceğini kimse garanti edemez. Hal böyleyken ve her birimiz kendi ahiretimize hazırlanırken Hz. Peygamberin rehberliğine ve önderliğine hiç olmadığımız kadar ihtiyaç duyuyoruz. Ne buyuruyordu Hz. Peygamber : “Yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun.”
Dünya insanlık adına ve Müslümanlar aleyhine hiçde iç açıcı bir yere gitmiyor. Tüm dünya coğrafyasında nerede bir zülüm, eziyet ve katliam varsa mutlaka bundan sadece Müslümanlar etkileniyor. Yani aslında tüm planlar Müslümanlar üzerine yapılıyor. Sıranın hangi ülkeye, hangi topluluğa geleceğini kimse garanti edemez. Hal böyleyken ve her birimiz kendi ahiretimize hazırlanırken Hz. Peygamberin rehberliğine ve önderliğine hiç olmadığımız kadar ihtiyaç duyuyoruz. Ne buyuruyordu Hz. Peygamber : “Yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun.”
Şehadetinin 51'inci yıl dönümünde duruşuyla yaşayan önder Şehid Seyyid Kutub
İslami anlamda yetişen ender şahsiyetlerden olan ve inancı uğruna mücadele edip, çeşitli eziyetlere maruz kalan Mısırlı âlim ve mütefekkir Seyyit Kutub'un idam edilmesinin üzerinden 51 yıl geçti.
İslami anlamda yetişen ender şahsiyetlerden olan ve inancı uğruna mücadele edip, çeşitli eziyetlere maruz kalan Mısırlı âlim ve mütefekkir Seyyit Kutub'un idam edilmesinin üzerinden 51 yıl geçti.
Ehl-i Kitap ve İşbirlikçileri Mü’minlerden Razı Olmazlar
Yüce Allah, mü’minlere; önlerine çıkacak engel ve tuzakların, göğüs gerecekleri işkence, fedakarlık, çile ve imtihanların niteliğini anlatmaktadır. Onların dikkat ve basiretlerini bu engin bilgisine çekmektedir. Onlardan sadece kendisine bağlanmalarını istemektedir. Zaten bu durum gerçekleşirse eziyeti de ölümü de hiçe sayacaklardır. Mal ve canları konusunda uğrayacakları fitneleri önemsemeyeceklerdir.
Yüce Allah, mü’minlere; önlerine çıkacak engel ve tuzakların, göğüs gerecekleri işkence, fedakarlık, çile ve imtihanların niteliğini anlatmaktadır. Onların dikkat ve basiretlerini bu engin bilgisine çekmektedir. Onlardan sadece kendisine bağlanmalarını istemektedir. Zaten bu durum gerçekleşirse eziyeti de ölümü de hiçe sayacaklardır. Mal ve canları konusunda uğrayacakları fitneleri önemsemeyeceklerdir.
Siyonist işgalcilerden, 5 yaşındaki çocuğa eziyet (VİDEO)
Görüntüler Batı Şeria'daki El Halil şehrinde kaydedildi. Bir gün önce polis aracına taş attığı görülen 5 yaşındaki bir Filistinli çocuk 6 tane siyonist işgal askeri tarafından gözaltına alınmak istendi. Çocuğun yakınlarının itirazlarına rağmen çocuğu götürmekte ısrar eden askerlere mahalleli de tepki gösterdi. Çocuğun babasının itirazına aldırış etmeyen askerler çocuğu, babası ile birlikte bir askeri araca bindirerek ifadelerini almak üzere bölgeden götürdü. Amatör bir kamera tarafından kaydedilen olayın görüntüleri ise büyük tepki çekiyor.
Görüntüler Batı Şeria'daki El Halil şehrinde kaydedildi. Bir gün önce polis aracına taş attığı görülen 5 yaşındaki bir Filistinli çocuk 6 tane siyonist işgal askeri tarafından gözaltına alınmak istendi. Çocuğun yakınlarının itirazlarına rağmen çocuğu götürmekte ısrar eden askerlere mahalleli de tepki gösterdi. Çocuğun babasının itirazına aldırış etmeyen askerler çocuğu, babası ile birlikte bir askeri araca bindirerek ifadelerini almak üzere bölgeden götürdü. Amatör bir kamera tarafından kaydedilen olayın görüntüleri ise büyük tepki çekiyor.
Baas'ın alçak askerlerinden cesetlere işkence (VİDEO)
Bir Suriye askerinin cep telefonuyla çektiği görüntüler sosyal medyada paylaşıldı. Görüntülerde katledilen Suriyeli direnişçilerin bedenlerine tekme atan Esed’in askerleri, cesetlerin üzerinde zıplıyor ve naaşlara eziyet ediyorlar. “Canımız Kanımız Beşşar’a Feda Olsun!”, “Allah, Suriye, Beşşar Bize Yeter!” sloganları atan askerler parçalanmış bedenler üzerinde adeta eğleniyorlar. Katlettikleri direnişçilerin mallarını çalan Esed’in askerlerinin, bazı cesetlerin iç çamaşırlarını çıkardıkları da görülüyor. Cesetlere kötü muamele Suriye Baas rejiminin halkın dirisi kadar ölüsüne de saygısız olduğunu belgeliyor. İşte o görüntüler:
Bir Suriye askerinin cep telefonuyla çektiği görüntüler sosyal medyada paylaşıldı. Görüntülerde katledilen Suriyeli direnişçilerin bedenlerine tekme atan Esed’in askerleri, cesetlerin üzerinde zıplıyor ve naaşlara eziyet ediyorlar. “Canımız Kanımız Beşşar’a Feda Olsun!”, “Allah, Suriye, Beşşar Bize Yeter!” sloganları atan askerler parçalanmış bedenler üzerinde adeta eğleniyorlar. Katlettikleri direnişçilerin mallarını çalan Esed’in askerlerinin, bazı cesetlerin iç çamaşırlarını çıkardıkları da görülüyor. Cesetlere kötü muamele Suriye Baas rejiminin halkın dirisi kadar ölüsüne de saygısız olduğunu belgeliyor. İşte o görüntüler:
Ferda Kürün: Tesettürde moda olmaz
Ferda Kürün: Düne kadar yasaklanan tesettür, bugün özenilir oldu. Bir meziyet, bir erdem olarak öğretiliyor fakat aynı zamanda moda sektörüyle beraber o ‘takva örtüsü’ kimliğini de yitirmek üzere maalesef. Tesettür- moda- magazin dergilerinin çıkması bunun bir göstergesi. Şu an iki tane var sanıyorum. Bu tesettür moda dergilerinin çıkması bir yozlaşmanın işaretidir.
Ferda Kürün: Düne kadar yasaklanan tesettür, bugün özenilir oldu. Bir meziyet, bir erdem olarak öğretiliyor fakat aynı zamanda moda sektörüyle beraber o ‘takva örtüsü’ kimliğini de yitirmek üzere maalesef. Tesettür- moda- magazin dergilerinin çıkması bunun bir göstergesi. Şu an iki tane var sanıyorum. Bu tesettür moda dergilerinin çıkması bir yozlaşmanın işaretidir.
Yasak kalktı, zulüm sürüyor!
Başörtüsüyle ilgili herhangi bir yasak olmadığı öğrencilere baskılar devam ediyor. Pazar günü YGS'de, bugün ise AÖF sınavlarında öğrencilere resmen eziyet edildi.
Başörtüsüyle ilgili herhangi bir yasak olmadığı öğrencilere baskılar devam ediyor. Pazar günü YGS'de, bugün ise AÖF sınavlarında öğrencilere resmen eziyet edildi.
Asıl meziyet Müslüman kalmayı başarabilmek
Asıl meziyet, İslamlaşma aşamasından sonrasında aranmalıdır. Yani Müslüman olmak kadar, Müslüman kalmak da bir meziyettir. Fakat Müslüman kalmayı bilmek gerekir.
Asıl meziyet, İslamlaşma aşamasından sonrasında aranmalıdır. Yani Müslüman olmak kadar, Müslüman kalmak da bir meziyettir. Fakat Müslüman kalmayı bilmek gerekir.
Refakatçisi başörtülü diye yaşlı hastaya eziyet
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi Servisi'nde ameliyat için yatan 95 yaşındaki hasta, başörtülü refakatçisi yüzünden Genel Cerrahi Servisi'ne gönderildi.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi Servisi'nde ameliyat için yatan 95 yaşındaki hasta, başörtülü refakatçisi yüzünden Genel Cerrahi Servisi'ne gönderildi.
"Anne-baba kavramı zayıfladı, çocuklara popüler kültür rehberlik ediyor"
‘Müsamahakâr otorite’ diye bir kavram var... Belli bir müsamaha çevresinde, otoriteyi elden bırakmamak. Anne ve baba, çocuklarla arkadaşlık etmeyi önemli bir meziyet sanıyor bazen. Bu çok yanlış. Anne ve baba, çocuğuna ahlaki standartları sağlayan kişidir. Onların otoritesini, çocuk her zaman hissetmelidir. Türkiye’de anne ve babalar, otoritelerini o kadar kaybetmişler ki çocuklarla denk bir kuvvet olarak çekişiyorlar. Buradan mutluluk çıkmıyor.
‘Müsamahakâr otorite’ diye bir kavram var... Belli bir müsamaha çevresinde, otoriteyi elden bırakmamak. Anne ve baba, çocuklarla arkadaşlık etmeyi önemli bir meziyet sanıyor bazen. Bu çok yanlış. Anne ve baba, çocuğuna ahlaki standartları sağlayan kişidir. Onların otoritesini, çocuk her zaman hissetmelidir. Türkiye’de anne ve babalar, otoritelerini o kadar kaybetmişler ki çocuklarla denk bir kuvvet olarak çekişiyorlar. Buradan mutluluk çıkmıyor.
Makaleler
Hava Durumu