"kameti" Arama Sonuçları
Örnek bir dava ve ilim adamı: Ahmed Kalkan
Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.
Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.
Korona günleri
Bun günleri, Rabbimize sadakat, istikametimizi pekiştirmek, imkânlarımızı fırsata dönüştürmek için bir eğitim/kamp/itikaf zamanı/zemini mahiyetinde bizlere verilmiş ilâhî bir lütuf/bağış/fırsat olarak değerlendiremez miyiz?
Bun günleri, Rabbimize sadakat, istikametimizi pekiştirmek, imkânlarımızı fırsata dönüştürmek için bir eğitim/kamp/itikaf zamanı/zemini mahiyetinde bizlere verilmiş ilâhî bir lütuf/bağış/fırsat olarak değerlendiremez miyiz?
Ömrümüzden bir yıl daha azaldı, gelin hâlimizi sorgulayalım!
Bilmeliyiz ki, hayatımız, ancak Allah’a teslim olup sadece O’na rükû ve secde ettiği, vahye ve Rasûlün sünnetine uygun yaşandığı zaman anlamlı ve değerli olur. Allah’ı unutan ve O’nun kitabına ve Rasûlün (s) güzel örnekliğine uymayan bir ömür, asla anlamlı ve değerli değildir. Tevhidî istikameti korumakta zaaflı bir “İslami kimlik” ve akıdevi ilkelerden tavizkâr bir hayat, hüsran sebebidir. Böyle bir ömür bin yıl sürse de, Allah yanında hiçbir kıymeti yoktur. Sadece tevhidî istikameti koruyarak Allah’a rükû ve secde ettirilen ve O’nun kitabına uygun yaşanan hayat ve ömür, çok kısa da sürse, Rabbimizin katında değerli, bereketli ve hayırlıdır.
Bilmeliyiz ki, hayatımız, ancak Allah’a teslim olup sadece O’na rükû ve secde ettiği, vahye ve Rasûlün sünnetine uygun yaşandığı zaman anlamlı ve değerli olur. Allah’ı unutan ve O’nun kitabına ve Rasûlün (s) güzel örnekliğine uymayan bir ömür, asla anlamlı ve değerli değildir. Tevhidî istikameti korumakta zaaflı bir “İslami kimlik” ve akıdevi ilkelerden tavizkâr bir hayat, hüsran sebebidir. Böyle bir ömür bin yıl sürse de, Allah yanında hiçbir kıymeti yoktur. Sadece tevhidî istikameti koruyarak Allah’a rükû ve secde ettirilen ve O’nun kitabına uygun yaşanan hayat ve ömür, çok kısa da sürse, Rabbimizin katında değerli, bereketli ve hayırlıdır.
Müslümanların bâtıl olana benzemesi, hangi süreçlerde ve nasıl gerçekleşmektedir?
Bozulma ve menfi manada dönüşümün yaşanmaması ve her şartta istikametin korunması için yapılması gerekenler, Kur’an’da gösterilmiş ve Rasûlün önderliğindeki ilk örnek nesil tarafından da pratize edilmiş bulunmaktadır. Arınmak, korunmak ve sırat-ı müstakim üzere bir hayatı yaşamak için, Allah’a, Rasûlüne ve indirdiği Kitaba imanın ve teslimiyetin gereği olarak, hayatın (kamusal-özel, bireysel-toplumsal) hiçbir alanında, hiçbir zaman ve hiçbir sebeple Allah unutulmayacak ve Allah yokmuş gibi davranılmayacaktır. Aksi takdirde, hayatında Allah’ın zikrini hâkim kılmayan insan, Rabbine ve kendisine yabancılaşıp şeytanın yoluna girmekte, hayatını hevasının ve şeytanın arzularına göre düzenleyerek yozlaşmaya, savrulma ve dönüşüm sürecini yaşamaya başlamaktadır. Üstelik zamanla kanıksanarak ilerleyen bu taviz ve yozlaşma sürecindeki büyük dönüşümünü fark bile edemeyip hâlâ kendisini Hak yolda zannedebilmektedir.
Bozulma ve menfi manada dönüşümün yaşanmaması ve her şartta istikametin korunması için yapılması gerekenler, Kur’an’da gösterilmiş ve Rasûlün önderliğindeki ilk örnek nesil tarafından da pratize edilmiş bulunmaktadır. Arınmak, korunmak ve sırat-ı müstakim üzere bir hayatı yaşamak için, Allah’a, Rasûlüne ve indirdiği Kitaba imanın ve teslimiyetin gereği olarak, hayatın (kamusal-özel, bireysel-toplumsal) hiçbir alanında, hiçbir zaman ve hiçbir sebeple Allah unutulmayacak ve Allah yokmuş gibi davranılmayacaktır. Aksi takdirde, hayatında Allah’ın zikrini hâkim kılmayan insan, Rabbine ve kendisine yabancılaşıp şeytanın yoluna girmekte, hayatını hevasının ve şeytanın arzularına göre düzenleyerek yozlaşmaya, savrulma ve dönüşüm sürecini yaşamaya başlamaktadır. Üstelik zamanla kanıksanarak ilerleyen bu taviz ve yozlaşma sürecindeki büyük dönüşümünü fark bile edemeyip hâlâ kendisini Hak yolda zannedebilmektedir.
Elazığ'da "Kulluk Eksenli Hayat ve Dünyevileşme" konferansı yapıldı
Karakoçan Hak-Der'in Elazığ'da düzenlediği "Kulluk Eksenli Hayat Tasavvuru ve Dünyevileşme Sapması" konferansı Orsan Düğün Salonunda 06.01.2018 Cumartesi akşamı gerçekleştirildi. Ömer Ülker'in daveti ve yozlaşma döneminin zor şartlarında bile her şeye rağmen istikameti koruma duyarlılığı yüksek bir grup müslümanın katkı ve katılımıyla gerçekleşen organizasyon çerçevesinde Elazığ'a gelen İLKAV Başkanı Mehmet Pamak, konferansı müteakip bazı İslami grupların davetlerine de icabet ederek başka derneklerde de sohbetler gerçekleştirdi.
Karakoçan Hak-Der'in Elazığ'da düzenlediği "Kulluk Eksenli Hayat Tasavvuru ve Dünyevileşme Sapması" konferansı Orsan Düğün Salonunda 06.01.2018 Cumartesi akşamı gerçekleştirildi. Ömer Ülker'in daveti ve yozlaşma döneminin zor şartlarında bile her şeye rağmen istikameti koruma duyarlılığı yüksek bir grup müslümanın katkı ve katılımıyla gerçekleşen organizasyon çerçevesinde Elazığ'a gelen İLKAV Başkanı Mehmet Pamak, konferansı müteakip bazı İslami grupların davetlerine de icabet ederek başka derneklerde de sohbetler gerçekleştirdi.
Muhasebeden murakabeye
Hedef ve istikametimiz iktidarlar, saraylar veya zengin sofraları değildi, sokaklardı, fakirlerin ve fakihlerin meclisleriydi oysa. Öyle değil mi?
Hedef ve istikametimiz iktidarlar, saraylar veya zengin sofraları değildi, sokaklardı, fakirlerin ve fakihlerin meclisleriydi oysa. Öyle değil mi?
Tekbiri çalmak, kameti vurmak
Bidayetinden beri, sistemin halka bir şey vermesi, gerçekte ondan kendisinin bin şeyi alması demektir. Dolayısıyla, Tekbir’i çalarken, sistemin müminlerden asıl neleri çaldığına iyi bakmak ve yarın bir davulcunun Kamet’i vurmasına da hazır olmak gerekir.
Bidayetinden beri, sistemin halka bir şey vermesi, gerçekte ondan kendisinin bin şeyi alması demektir. Dolayısıyla, Tekbir’i çalarken, sistemin müminlerden asıl neleri çaldığına iyi bakmak ve yarın bir davulcunun Kamet’i vurmasına da hazır olmak gerekir.
Tevhidî istikameti koruyan bağımsız İslami kimlikli yapı oluşturmalıyız (VİDEO)
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV’ın konferansları devam ediyor. 04 Aralık 2016 Pazar günü gerçekleştirilen son konferansta vakıf başkanı Mehmet Pamak, “15 Temmuz Öncesi ve Sonrası Türkiye'de ve Bölgede Yaşanan Gelişmeler ve Sorumluluklarımız” konulu bir sunum yaptı.
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV’ın konferansları devam ediyor. 04 Aralık 2016 Pazar günü gerçekleştirilen son konferansta vakıf başkanı Mehmet Pamak, “15 Temmuz Öncesi ve Sonrası Türkiye'de ve Bölgede Yaşanan Gelişmeler ve Sorumluluklarımız” konulu bir sunum yaptı.
İslâm Medeniyetinin mukaddimesi: Câmi
Müslümanlar istikâmetini kaybedip, hayatları ve şehirleri sekülerleştikçe câmilerin ümmet inancının pekiştirildiği, dolayısıyla İslâm medeniyetine aidiyetin her dem tazelendiği mekân olma fonksiyonunu kendi elleriyle azalttılar. Oysa câmiler ümmet ve millet olmanın en temel kaynağıdır.
Müslümanlar istikâmetini kaybedip, hayatları ve şehirleri sekülerleştikçe câmilerin ümmet inancının pekiştirildiği, dolayısıyla İslâm medeniyetine aidiyetin her dem tazelendiği mekân olma fonksiyonunu kendi elleriyle azalttılar. Oysa câmiler ümmet ve millet olmanın en temel kaynağıdır.
Pamak: Müslümanlar her şartta tevhidi istikameti korumalı
Nebevi yöntemin Müslümanlara zor geldiğini, Resulullah (s)'in de Hud suresindeki "emrolunduğun gibi dosdoğru ol" emri gelince, "Hud suresi beni kocattı" açıklamasıyla istikameti koruma konusunun ciddiyet ve önemine dikkat çekişini hatırlatarak, Müslümanların her şartta tevhidi istikameti koruma titizliği içinde olmaları gerektiğini, ama maalesef bu konuda büyük zaaf gösterildiğini, Nebevi yöntemin gereklerini taşımaktan bıkıp yorulduklarını, aceleyle iktidar nimetlerine ulaşmak ya da bir takım kazanımları elde etmek için batıl sistem içi siyasete eklemlenmekte bir sakınca görmediklerini ifade eden Pamak, konferansın sonunda Müslümanlara önemli bir çağrıda bulundu...
Nebevi yöntemin Müslümanlara zor geldiğini, Resulullah (s)'in de Hud suresindeki "emrolunduğun gibi dosdoğru ol" emri gelince, "Hud suresi beni kocattı" açıklamasıyla istikameti koruma konusunun ciddiyet ve önemine dikkat çekişini hatırlatarak, Müslümanların her şartta tevhidi istikameti koruma titizliği içinde olmaları gerektiğini, ama maalesef bu konuda büyük zaaf gösterildiğini, Nebevi yöntemin gereklerini taşımaktan bıkıp yorulduklarını, aceleyle iktidar nimetlerine ulaşmak ya da bir takım kazanımları elde etmek için batıl sistem içi siyasete eklemlenmekte bir sakınca görmediklerini ifade eden Pamak, konferansın sonunda Müslümanlara önemli bir çağrıda bulundu...
"Katliamlara tepkinin ötesinde, tevhidi inşaya yoğunlaşmalıyız"
Radyo Denge'ye Gazze'ye yönelik son siyonist işgal girişimini değerlendiren Mehmet Pamak: Bizler esas meseleye yoğunlaşıp halimizi ıslah etmeyi, terk edilmiş bırakılan Kur'an'a tekrar dönerek vahiyle ümmeti yeniden inşa etmeyi ve böylece Allah'ın vaadi olan yardımını hak etmeyi hedeflemek yerine, sadece işgal ve katliamların tırmandığı süreçlerde meydanlara çıkıp slogan atarak zalimleri tel'in ediyor, zulme uğrayan kardeşlerimize yardım ve dua için seferber oluyoruz. Şüphesiz ki bunlar önemli ve gerekli, ama o süreç geçince yeni bir katliama kadar esas sorumluluğumuzu, kalıcı ve kesin çözümü gündeme getirecek çabalara yoğunlaşmadan zaman geçiriyoruz. Baskısı ve kuşatması altında bulunulan sistemleri değiştirmek ve bunun için öncelikle içinde yaşadığımız cahiliye toplumlarını vahiyle dönüştürmeye yoğunlaşmak yerine, cahiliye sistemleri içinde görece imkanlara kavuşmak adına oyalanıyor ve tevhidi mücadele stratejisinde ısrar etmek yerine istikameti koruma zaafı içine düşerek sistem içi siyasetlere eklemleniyoruz. Sonra yeni bir katliam sürecinde yine sokaklara çıkıp "kahrolsunlar" diye bağırıp slogan atmaya tekrar başlıyoruz.
Radyo Denge'ye Gazze'ye yönelik son siyonist işgal girişimini değerlendiren Mehmet Pamak: Bizler esas meseleye yoğunlaşıp halimizi ıslah etmeyi, terk edilmiş bırakılan Kur'an'a tekrar dönerek vahiyle ümmeti yeniden inşa etmeyi ve böylece Allah'ın vaadi olan yardımını hak etmeyi hedeflemek yerine, sadece işgal ve katliamların tırmandığı süreçlerde meydanlara çıkıp slogan atarak zalimleri tel'in ediyor, zulme uğrayan kardeşlerimize yardım ve dua için seferber oluyoruz. Şüphesiz ki bunlar önemli ve gerekli, ama o süreç geçince yeni bir katliama kadar esas sorumluluğumuzu, kalıcı ve kesin çözümü gündeme getirecek çabalara yoğunlaşmadan zaman geçiriyoruz. Baskısı ve kuşatması altında bulunulan sistemleri değiştirmek ve bunun için öncelikle içinde yaşadığımız cahiliye toplumlarını vahiyle dönüştürmeye yoğunlaşmak yerine, cahiliye sistemleri içinde görece imkanlara kavuşmak adına oyalanıyor ve tevhidi mücadele stratejisinde ısrar etmek yerine istikameti koruma zaafı içine düşerek sistem içi siyasetlere eklemleniyoruz. Sonra yeni bir katliam sürecinde yine sokaklara çıkıp "kahrolsunlar" diye bağırıp slogan atmaya tekrar başlıyoruz.
Mehmet Pamak'ın Almanya konferanslarından notlar
İslami kimliğin inşası, tevhidi istikametin korunması ve ilk Kur´an neslinin mücadele örnekliğine dair konferanslar için bir süredir Almanya´da bulunan İLKAV Başkanı Mehmet Pamak konferanslarını tamamlayarak Türkiye´ye döndü.
İslami kimliğin inşası, tevhidi istikametin korunması ve ilk Kur´an neslinin mücadele örnekliğine dair konferanslar için bir süredir Almanya´da bulunan İLKAV Başkanı Mehmet Pamak konferanslarını tamamlayarak Türkiye´ye döndü.
Müslümanın istikametini konjonktür değil ilkeler belirler
Müslüman, istikametini, İslam düşmanlarının karşıt strateji ve pozisyonlarına veya konjonktürel gelişmelere göre değil, İslam’ın değişmez ölçü ve ilkelerine göre belirler. İstikamet, güncel ve dönemsel gelişmelere göre farklılaşan bir değişken asla değildir...
Müslüman, istikametini, İslam düşmanlarının karşıt strateji ve pozisyonlarına veya konjonktürel gelişmelere göre değil, İslam’ın değişmez ölçü ve ilkelerine göre belirler. İstikamet, güncel ve dönemsel gelişmelere göre farklılaşan bir değişken asla değildir...
"Zikr, bir ritüel değil hayatın ölçüsüdür"
Kur'an Nesli Kültür Merkezi'nde "Zikr" kavramını anlatan Şükrü Hüseyinoğlu: Kur’an’ın anlam dünyasında zikr, hayatın ölçüsü ve istikametidir. Bir Müslümanın hayatı zikr üzere olmalıdır. Rabbimizin “De ki: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümün alemlerin Rabbi Allah içindir” öğretisi Müslümanın hayatı nasıl anlamlandırması gerektiğini açıkça beyan etmektedir. İşte zikr, bu ayette ifade edilen hayat tasavvurunun adıdır.
Kur'an Nesli Kültür Merkezi'nde "Zikr" kavramını anlatan Şükrü Hüseyinoğlu: Kur’an’ın anlam dünyasında zikr, hayatın ölçüsü ve istikametidir. Bir Müslümanın hayatı zikr üzere olmalıdır. Rabbimizin “De ki: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümün alemlerin Rabbi Allah içindir” öğretisi Müslümanın hayatı nasıl anlamlandırması gerektiğini açıkça beyan etmektedir. İşte zikr, bu ayette ifade edilen hayat tasavvurunun adıdır.
"Halkın gösterdiği istikameti, yegâne doğru kabul ediyoruz"
"Ulusa Sesleniş" konuşması için ekranların karşısına geçen Erdoğan, halkın gösterdiği istikameti yegâne doğru istikamet olarak gördüklerini söyledi.
"Ulusa Sesleniş" konuşması için ekranların karşısına geçen Erdoğan, halkın gösterdiği istikameti yegâne doğru istikamet olarak gördüklerini söyledi.
"Pazarlıklar, devrimin istikametini saptırdı"
Özcan, muhaliflerin Firavun rejimiyle müzakere masasına oturmasını eleştiriyor ve "Maalesef, pazarlıklar devrimin hedefini ve istikametini saptırmıştır." diyor.
Özcan, muhaliflerin Firavun rejimiyle müzakere masasına oturmasını eleştiriyor ve "Maalesef, pazarlıklar devrimin hedefini ve istikametini saptırmıştır." diyor.
Sünni gözüyle Fadlallah...
Fadlallah kimliği mücadelesi ve vahdeti önceleyen istikametiyle mezhebi bağnazlıktan uzak bir şahsiyet olarak ümmete, bir mezhep sahibi olmanın illa ihtilafı ve çatışmayı körüklemesi gerekmediği mesajını veriyordu. O hayalci ideallerin peşinde koşmayan, ayrıntıyı didiklemeyen gerçekçi mücadeleci yiğit bir Müslümandı.
Fadlallah kimliği mücadelesi ve vahdeti önceleyen istikametiyle mezhebi bağnazlıktan uzak bir şahsiyet olarak ümmete, bir mezhep sahibi olmanın illa ihtilafı ve çatışmayı körüklemesi gerekmediği mesajını veriyordu. O hayalci ideallerin peşinde koşmayan, ayrıntıyı didiklemeyen gerçekçi mücadeleci yiğit bir Müslümandı.
Yusuf'un üç gömleğinde de büyük dersler var
"İktidarla sınanmak, sınavların en zorlularından biri. Ama kardeşlerinin kendisini içine attıkları ölüm kuyusundan Rabbine güvenip dayanarak kurtulan, kadınların yaman tuzağını yine Rabbine sığınarak alteden, sekiz yıllık çileli zindan hayatını sabırla tamamlayan Hz.Yûsuf Mısır’da en yetkili makama gelmesine rağmen asla istikametini şaşırmamış, ihlasını ve ihsanını yitirmemiş, değişmemiş, dönüşmemiş, hep “millet-i İbrahim” üzre yürümüş. Bir başka ifade ile, üzerine giydiği tevhîd gömleğini çıkarmamıştır."
"İktidarla sınanmak, sınavların en zorlularından biri. Ama kardeşlerinin kendisini içine attıkları ölüm kuyusundan Rabbine güvenip dayanarak kurtulan, kadınların yaman tuzağını yine Rabbine sığınarak alteden, sekiz yıllık çileli zindan hayatını sabırla tamamlayan Hz.Yûsuf Mısır’da en yetkili makama gelmesine rağmen asla istikametini şaşırmamış, ihlasını ve ihsanını yitirmemiş, değişmemiş, dönüşmemiş, hep “millet-i İbrahim” üzre yürümüş. Bir başka ifade ile, üzerine giydiği tevhîd gömleğini çıkarmamıştır."
Hira’dan inkılaba: Bir öncü neslin inşası
Rabbani ilkelerde sebat eden, baskılara, engellemelere ve saptırma girişimlerine karşı duruşunu bozmayan ve istikametini kaybetmeyen, sarsılmaz bir kardeşlik bağıyla birbirlerine kenetlenmiş, öncü ve önderleri olan Allah Rasulü’nü canlarından çok seven, varlarını yoklarını Allah yoluna vakfeden ilk Kur’an Nesli, gecelerini gündüze katarak çabalayıp, ağır bedeller ödeyerek İslam’ın sancağını önce Yesrib’de, ardından da baskı ve işkencelerle kovuldukları şehirlerin anası Mekke’de dalgalandırmayı başarmışlardı.
Rabbani ilkelerde sebat eden, baskılara, engellemelere ve saptırma girişimlerine karşı duruşunu bozmayan ve istikametini kaybetmeyen, sarsılmaz bir kardeşlik bağıyla birbirlerine kenetlenmiş, öncü ve önderleri olan Allah Rasulü’nü canlarından çok seven, varlarını yoklarını Allah yoluna vakfeden ilk Kur’an Nesli, gecelerini gündüze katarak çabalayıp, ağır bedeller ödeyerek İslam’ın sancağını önce Yesrib’de, ardından da baskı ve işkencelerle kovuldukları şehirlerin anası Mekke’de dalgalandırmayı başarmışlardı.
Makaleler
Hava Durumu