"musunuz" Arama Sonuçları
İslâm'ın eşcinselliğe bakışı ve eşcinsel yönelimlerin temel zararları
Zaman zaman gençlerle sohbet etme fırsatı buluyorum. Benim için böyle anlar gençliğin ahvâlinden haberdar olabilmem açısından çok kıymetli anlar oluyor. Biliyor musunuz, gençlerimiz epeydir Müslümanca düşünme yetilerini kaybetmiş durumdalar, tıpkı çoğumuz gibi. Çünkü anlayabildiğim kadarıyla yoğun bir baskı altındalar. İnternetle birlikte zihinlerini günden güne Batı menşeli değer yargıları istila ediyor, bu istilaya karşı mücadele edip olması gerektiği gibi kalanlar da kınanıyorlar.
Zaman zaman gençlerle sohbet etme fırsatı buluyorum. Benim için böyle anlar gençliğin ahvâlinden haberdar olabilmem açısından çok kıymetli anlar oluyor. Biliyor musunuz, gençlerimiz epeydir Müslümanca düşünme yetilerini kaybetmiş durumdalar, tıpkı çoğumuz gibi. Çünkü anlayabildiğim kadarıyla yoğun bir baskı altındalar. İnternetle birlikte zihinlerini günden güne Batı menşeli değer yargıları istila ediyor, bu istilaya karşı mücadele edip olması gerektiği gibi kalanlar da kınanıyorlar.
Sanki uzay dolmuşu icat etmişiz
Modern hayat, trafik iflas etti, görmüyor musunuz? İstanbul’un her semtinde, günün her saatinde trafik o hale geldi ki, yaya gidenler, arabayla gidenlerden çok daha çabuk gitmiş oluyor gideceği yere.
Modern hayat, trafik iflas etti, görmüyor musunuz? İstanbul’un her semtinde, günün her saatinde trafik o hale geldi ki, yaya gidenler, arabayla gidenlerden çok daha çabuk gitmiş oluyor gideceği yere.
"Kandil'dekiler, Olimpos tanrıları havasındalar"
"Kandil'in tepelerinde Olimpos tanrıları gibi efsanelere bürünmüş vaziyette yaşamayı bırakıp, sıradan insanlarla yüz göz olarak sivil siyaset yapacak ve oy toplayacaklar. Kendilerinin de birer fâni olduğunun ortaya çıktığı bir ortamda aldıkları oy oranına razı olacaklar. Böyle bir şey düşünebiliyor musunuz?"
"Kandil'in tepelerinde Olimpos tanrıları gibi efsanelere bürünmüş vaziyette yaşamayı bırakıp, sıradan insanlarla yüz göz olarak sivil siyaset yapacak ve oy toplayacaklar. Kendilerinin de birer fâni olduğunun ortaya çıktığı bir ortamda aldıkları oy oranına razı olacaklar. Böyle bir şey düşünebiliyor musunuz?"
Terör ya da algı operasyonları
Evet, IŞİD katillik yaptı, canilik yaptı, zalimlikte yaptı. Bunu yaparken de en çok Müslümanlara ve İslam’a zarar verdi. Bu bir gerçek… Peki ya Diyarbakır’da balkondan aşağı atılan, öldüğü halde yakılarak işkence edilen, üzerinde arabayla geçilerek ezilen Yasin Börü’nün katilleri için aynı ekranlar ne dediler. O katillerin bağlı olduğu ve hizmet ettiği PKK-YPG militanları için ne dediler? Özgürlük savaşçıları dediler. Kobani’yi özgürleştiren savaşçılar dediler. Kobani’yi YPG’ye kim bırakmıştı biliyor musunuz? Ben hatırlatayım. 2012 ortalarında saraylarını ve başkent Şam’ı korumak için Kuzey Suriye’den çekilmek zorunda kalan Baas rejimi bırakmıştı. Baas rejimi Kuzey Suriye’deki Kürtlere daha önce kimlik bile vermezken bunu yapmıştı. Algınızın nasıl yönetildiğinin farkında mısınız şimdi?
Evet, IŞİD katillik yaptı, canilik yaptı, zalimlikte yaptı. Bunu yaparken de en çok Müslümanlara ve İslam’a zarar verdi. Bu bir gerçek… Peki ya Diyarbakır’da balkondan aşağı atılan, öldüğü halde yakılarak işkence edilen, üzerinde arabayla geçilerek ezilen Yasin Börü’nün katilleri için aynı ekranlar ne dediler. O katillerin bağlı olduğu ve hizmet ettiği PKK-YPG militanları için ne dediler? Özgürlük savaşçıları dediler. Kobani’yi özgürleştiren savaşçılar dediler. Kobani’yi YPG’ye kim bırakmıştı biliyor musunuz? Ben hatırlatayım. 2012 ortalarında saraylarını ve başkent Şam’ı korumak için Kuzey Suriye’den çekilmek zorunda kalan Baas rejimi bırakmıştı. Baas rejimi Kuzey Suriye’deki Kürtlere daha önce kimlik bile vermezken bunu yapmıştı. Algınızın nasıl yönetildiğinin farkında mısınız şimdi?
Bölüm başkanından başörtülü öğrencilere: "Mikrop gibi ürüyor musunuz siz?"
Hacettepe Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler tarafından bir bildiri yayınlanarak, başörtüsü yasağının ne düzeyde devam etmekte olduğu duyuruldu. Bildiride ayrıca bir bölüm başkanının başörtülü öğrencilere “Mikrop gibi ürüyor musunuz siz?!” hakaretinde bulunduğu ifade edildi.
Hacettepe Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler tarafından bir bildiri yayınlanarak, başörtüsü yasağının ne düzeyde devam etmekte olduğu duyuruldu. Bildiride ayrıca bir bölüm başkanının başörtülü öğrencilere “Mikrop gibi ürüyor musunuz siz?!” hakaretinde bulunduğu ifade edildi.
Dersim katliamına katılan askerlerin ifadeleri kan donduruyor
"Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Buna benzer bir açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu. O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti. Son olarak "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten. HAREKATA KATILAN İKİ ASKER KONUŞTU Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları" ve "sürgünleri" anlatıyor. Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar Dede. Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor: "Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki; 'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi.""Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı. Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu." Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi kadın ve çocuk." Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde... 74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7 gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri yakıyorlardı..." Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını, kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını anlatıyor Akyol... "ÜZERLERİNE GAZYAĞI DÖKÜP YAKIYORLARDI" Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama "girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı canlı..." Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler! Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..." Askeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor. Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti... Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor. Kaynak: Milliyet
"Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Buna benzer bir açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu. O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti. Son olarak "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten. HAREKATA KATILAN İKİ ASKER KONUŞTU Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları" ve "sürgünleri" anlatıyor. Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar Dede. Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor: "Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki; 'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi.""Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı. Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu." Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi kadın ve çocuk." Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde... 74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7 gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri yakıyorlardı..." Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını, kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını anlatıyor Akyol... "ÜZERLERİNE GAZYAĞI DÖKÜP YAKIYORLARDI" Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama "girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı canlı..." Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler! Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..." Askeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor. Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti... Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor. Kaynak: Milliyet
Yasak sürüyor (d)uyuyor musunuz?
Özgür-Der Antalya Temsilciliği, başörtüsü yasaklarının zulüm, işkence, insanlık dışı bir uygulama olduğunu ve yasağın devam ettirilmesini kınadığını duyurdu.
Özgür-Der Antalya Temsilciliği, başörtüsü yasaklarının zulüm, işkence, insanlık dışı bir uygulama olduğunu ve yasağın devam ettirilmesini kınadığını duyurdu.
Bardakoğlu, Baykal gibi konuştu: İslam'ın rejimlerle sorunu yok
Bardakoğlu'nun "İslam, insanların hangi rejimle yönetildiğiyle değil, dinin o insani, ahlaki değer ve hedeflerinin ne kadar gerçekleştirildiğiyle ilgilenir. Adaleti, dünya nimet ve külfetlerinin doğru paylaşımını sağlayabiliyor, insana insan olarak değer verebiliyor, istişareyi, katılımı, ötekini adam yerine koymayı başarabiliyor musunuz? Esas olan odur." sözleri, kendisinin ve şahsında Diyanet'in nasıl bir anlayışa sahip olduğunu anlamk için yeterli ipucu veriyor.
Bardakoğlu'nun "İslam, insanların hangi rejimle yönetildiğiyle değil, dinin o insani, ahlaki değer ve hedeflerinin ne kadar gerçekleştirildiğiyle ilgilenir. Adaleti, dünya nimet ve külfetlerinin doğru paylaşımını sağlayabiliyor, insana insan olarak değer verebiliyor, istişareyi, katılımı, ötekini adam yerine koymayı başarabiliyor musunuz? Esas olan odur." sözleri, kendisinin ve şahsında Diyanet'in nasıl bir anlayışa sahip olduğunu anlamk için yeterli ipucu veriyor.
Ece Nur'u duyuyor musunuz?
İslamcı denilen yazarlar, başkanlar, ağabeyler, hoca efendiler, imam efendiler, tesettürlü anneler, seçim öncesi başörtüsü edebiyatı yapan siyasiler Ece NUR’u Ece NUR’ları duyuyormusunuz.
İslamcı denilen yazarlar, başkanlar, ağabeyler, hoca efendiler, imam efendiler, tesettürlü anneler, seçim öncesi başörtüsü edebiyatı yapan siyasiler Ece NUR’u Ece NUR’ları duyuyormusunuz.
Ceylan'ın annesi isyan etti
28 Eylül’de Lice'de askeri mühimmatın patlaması sonucu hayatını kaybeden Ceylan Önkol’un annesi Saliha Önkol jandarmanın, “Devletten para koparmak istiyorlar” sözüne isyan etti: Kızımın cesedinin parçalarını ellerimle topladım. Bunun nasıl bir duygu olduğunu anlayabiliyor musunuz? Bunun parasal karşılığı olabilir mi?
28 Eylül’de Lice'de askeri mühimmatın patlaması sonucu hayatını kaybeden Ceylan Önkol’un annesi Saliha Önkol jandarmanın, “Devletten para koparmak istiyorlar” sözüne isyan etti: Kızımın cesedinin parçalarını ellerimle topladım. Bunun nasıl bir duygu olduğunu anlayabiliyor musunuz? Bunun parasal karşılığı olabilir mi?
"Oruçlu öğrencileri kayıt etmemeyi de düşünüyor musunuz?"
TOKAD, üniversite öğrencilerinin başörtülü kayıt edilmemesi sebebiyle yaptığı açıklamada yasakçı rektörleri eleştirerek "Örtüleri gibi oruçlarını açmaları için de ikna odaları kuracak mısınız?" sorusunu gündeme getirdi.
TOKAD, üniversite öğrencilerinin başörtülü kayıt edilmemesi sebebiyle yaptığı açıklamada yasakçı rektörleri eleştirerek "Örtüleri gibi oruçlarını açmaları için de ikna odaları kuracak mısınız?" sorusunu gündeme getirdi.
Mustafa Kemal'i sevmemek "suç" değil
Teke Tek Programı'nda yöneltilen "Atatürk'ü seviyor musunuz" sorusuna "Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum" diyen Nuray Canan Bezirgan hakkında savcı takipsizlik kararı verdi. Başsavcı Muzaffer Yalçın, sevip sevmemenin bir gönül işi olduğunu ve dolayısıyla Atatürk'ü sevmemenin de suç sayılamayacağı hükmüne vardı.
Teke Tek Programı'nda yöneltilen "Atatürk'ü seviyor musunuz" sorusuna "Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum" diyen Nuray Canan Bezirgan hakkında savcı takipsizlik kararı verdi. Başsavcı Muzaffer Yalçın, sevip sevmemenin bir gönül işi olduğunu ve dolayısıyla Atatürk'ü sevmemenin de suç sayılamayacağı hükmüne vardı.
Makaleler
Hava Durumu