"partiler" Arama Sonuçları
Şahitlik nedir, ne değildir?
Müslümanlar açıklıkla insanları Allah’ın dinine çağırır, İslam’dan başka hiçbir düzen, sistem, ideoloji ve yaşama biçiminin yeryüzüne hayır, bereket, kardeşlik, saygı ve sevgi getiremeyeceğini, avazları çıktığı kadar söyleyebilirlerse, o zaman bir şahitlikten bahsedilebilir. Yoksa mevcut siyasi partilerden birine eklemlenip, rejimin ‘güvenlikli’ mekanlarını siper edinerek, sisteme göz kırpan aktivitelerle şahitlik yapmak pek sahici görünmemektedir.
Müslümanlar açıklıkla insanları Allah’ın dinine çağırır, İslam’dan başka hiçbir düzen, sistem, ideoloji ve yaşama biçiminin yeryüzüne hayır, bereket, kardeşlik, saygı ve sevgi getiremeyeceğini, avazları çıktığı kadar söyleyebilirlerse, o zaman bir şahitlikten bahsedilebilir. Yoksa mevcut siyasi partilerden birine eklemlenip, rejimin ‘güvenlikli’ mekanlarını siper edinerek, sisteme göz kırpan aktivitelerle şahitlik yapmak pek sahici görünmemektedir.
Sığınmacılara yönelik ‘ayrımcı’ ifadeler, Batıdaki Müslüman karşıtlığına benziyor
Akademisyenlere göre, Türkiye’de bazı medya organları ve siyasi çevrelerin sığınmacılara ve özellikle Suriyelilere yönelik ayrımcı ifadeleri Batı’da aşırı sağcı partilerin Müslümanlara ve Araplara yönelik kullanıldığı söylemlerle benzerlikler gösteriyor.
Akademisyenlere göre, Türkiye’de bazı medya organları ve siyasi çevrelerin sığınmacılara ve özellikle Suriyelilere yönelik ayrımcı ifadeleri Batı’da aşırı sağcı partilerin Müslümanlara ve Araplara yönelik kullanıldığı söylemlerle benzerlikler gösteriyor.
İktibas’ın yeni sayısı “Rusya’nın Ukrayna Çıkmazı” manşeti ile çıktı
İktibas Dergisi 521. sayısı ile yeniden okurlarına ulaşırken, yeni sayının yorum konusunu Rusya’nın Ukrayna’ya devam etmekte olan saldırısı ile seçim sürecindeki partiler ve ittifaklar oluşturdu.
İktibas Dergisi 521. sayısı ile yeniden okurlarına ulaşırken, yeni sayının yorum konusunu Rusya’nın Ukrayna’ya devam etmekte olan saldırısı ile seçim sürecindeki partiler ve ittifaklar oluşturdu.
Bir politik hokus-pokus: Sistem tartışması
Bu tabloya bakarak, Türkiye’deki tüm partilerin, Firavun’un sihirbazları misali mevcut düzenin sihirbazlığı misyonunu icra ettiklerini söyleyebiliriz. Zira Türkiye’deki asıl meselenin sistem sorunu değil rejim sorunu olduğu gerçeğinin üzerini iktidarı-muhalefetiyle hep birlikte örtmekte, halkı sistem tartışmalarıyla oyalayıp avutmaktadırlar.
Bu tabloya bakarak, Türkiye’deki tüm partilerin, Firavun’un sihirbazları misali mevcut düzenin sihirbazlığı misyonunu icra ettiklerini söyleyebiliriz. Zira Türkiye’deki asıl meselenin sistem sorunu değil rejim sorunu olduğu gerçeğinin üzerini iktidarı-muhalefetiyle hep birlikte örtmekte, halkı sistem tartışmalarıyla oyalayıp avutmaktadırlar.
İstanbul Sözleşmesi neden feshedilmeli?
11 Mayıs 2011 tarihinde TBMM’deki bütün partilerin oybirliğiyle kabul edilerek Türkiye’nin başına bela edilen İstanbul Sözleşmesi, ocakları söndürmeye devam ediyor.
11 Mayıs 2011 tarihinde TBMM’deki bütün partilerin oybirliğiyle kabul edilerek Türkiye’nin başına bela edilen İstanbul Sözleşmesi, ocakları söndürmeye devam ediyor.
Mehmet Metiner'den 'İstanbul sözleşmesi' itirafı
AK Parti eski milletvekili Mehmet Metiner, İstanbul Sözleşmesinin meclisten geçirilmesinde hatalı olduklarını ve Ahmet Davutoğlu Genel Başkanımız/Başbakanımız iken kendi partilerinin Meclis’e getirdiğini belirtti. Gelecek partisinden ise cevap gecikmedi.
AK Parti eski milletvekili Mehmet Metiner, İstanbul Sözleşmesinin meclisten geçirilmesinde hatalı olduklarını ve Ahmet Davutoğlu Genel Başkanımız/Başbakanımız iken kendi partilerinin Meclis’e getirdiğini belirtti. Gelecek partisinden ise cevap gecikmedi.
Yeni Şafak yazarından ibretlik yazı: Dayatılan Batıcılığa karşı damıtılan Batıcılıkta anlaştık
Yeni Şafak yazarı Faruk Aksoy dün ibretlik bir yazı kaleme aldı. "Türkiye'de herkes herkesle anlaşmış, dayatılan Batıcılıktan damıtılan Batıcılığa gönüllü geçiş tamamlanmıştır" ifadelerini kullanan Aksoy, seçim sürecinde partilerin Güney Kore modelini örnek alacakları vaadlerini de bu çerçevede değerlendiriyor ve Kore modeli denen şeyin gönüllü Amerikan sömürü olmanın örtülü biçimi olduğunu dile getiriyor. İşte o ibretlik yazı:
Yeni Şafak yazarı Faruk Aksoy dün ibretlik bir yazı kaleme aldı. "Türkiye'de herkes herkesle anlaşmış, dayatılan Batıcılıktan damıtılan Batıcılığa gönüllü geçiş tamamlanmıştır" ifadelerini kullanan Aksoy, seçim sürecinde partilerin Güney Kore modelini örnek alacakları vaadlerini de bu çerçevede değerlendiriyor ve Kore modeli denen şeyin gönüllü Amerikan sömürü olmanın örtülü biçimi olduğunu dile getiriyor. İşte o ibretlik yazı:
İtirazım var
Yeni Şafak yazarı İbrahim Tenekeci, partilerin seçim vaatlerinin sanki bir müzayede salonundaymışçasına sadece maddi tekliflerden oluşmasına itirazı olduğunu belirttiği yazısında, muhalefetten iktidara, herkesi içine alarak “Geldiğimiz yer, gelmek istediğimiz yer midir?” diye sordu.
Yeni Şafak yazarı İbrahim Tenekeci, partilerin seçim vaatlerinin sanki bir müzayede salonundaymışçasına sadece maddi tekliflerden oluşmasına itirazı olduğunu belirttiği yazısında, muhalefetten iktidara, herkesi içine alarak “Geldiğimiz yer, gelmek istediğimiz yer midir?” diye sordu.
Kurulu düzen partilerinden İslami dönüşüm beklenir mi?
Rasim Özdenören: Kurulu düzenin partilerinden İslamî bir dönüşümü beklemek onun yapısal özelliğine aykırıdır. Üzerine ayak basılan zemin eğer demokratik bir ortamı ifade ediyorsa, demokratik bir ortamın iyileştirilmesinden doğacak sonuç ancak demokrasinin iyileştirilmesini sonuçlar. Onun mülahazat hanesine kayıt geçer. Eğer İslamî bir ortamın oluşturulması amaçlanıyorsa, bu, İslam'ın öngördüğü yöntemle gerçekleştirilebilir. Demokrasinin kolaylıklarından yararlanarak ulaşılabilecek her sonuç demokrasinin mülahazat hanesine bir artı olarak kaydolur. Buradaki inceliğin kavranmasını önemle ve özellikle talep ediyorum.
Rasim Özdenören: Kurulu düzenin partilerinden İslamî bir dönüşümü beklemek onun yapısal özelliğine aykırıdır. Üzerine ayak basılan zemin eğer demokratik bir ortamı ifade ediyorsa, demokratik bir ortamın iyileştirilmesinden doğacak sonuç ancak demokrasinin iyileştirilmesini sonuçlar. Onun mülahazat hanesine kayıt geçer. Eğer İslamî bir ortamın oluşturulması amaçlanıyorsa, bu, İslam'ın öngördüğü yöntemle gerçekleştirilebilir. Demokrasinin kolaylıklarından yararlanarak ulaşılabilecek her sonuç demokrasinin mülahazat hanesine bir artı olarak kaydolur. Buradaki inceliğin kavranmasını önemle ve özellikle talep ediyorum.
Bangladeş seçime gidiyor
Muhalefet partilerinin boykot ettiği seçim öncesinde çıkan çatışmalarda 2 kişi hayatını kaybetti, ülke genelinde çok sayıda oy merkezi ateşe verildi
Muhalefet partilerinin boykot ettiği seçim öncesinde çıkan çatışmalarda 2 kişi hayatını kaybetti, ülke genelinde çok sayıda oy merkezi ateşe verildi
Cemaat-CHP yakınlaşması
Lakin, bütün zorluklarına rağmen CHP ile Cemaat arasında bir yakınlaşma olduğu ve bunun Erdoğan’ı rahatsız ettiği de muhakkak. Nitekim AKP lideri, partisinin dünkü Meclis grup toplantısında milli iradeyi vesayet altına almaya çalışanlara vurgu yaptı ve "Milli iradeye muhalefet partileri de sahip çıkmalıdır" dedi. Başbakan’ın vesayet konusunda Cemaat’i işaret ettiğini ve başta CHP olmak üzere muhalefet partilerini Cemaat ile aralarında mesafe koymaya çağırdığını düşünüyorum.
Lakin, bütün zorluklarına rağmen CHP ile Cemaat arasında bir yakınlaşma olduğu ve bunun Erdoğan’ı rahatsız ettiği de muhakkak. Nitekim AKP lideri, partisinin dünkü Meclis grup toplantısında milli iradeyi vesayet altına almaya çalışanlara vurgu yaptı ve "Milli iradeye muhalefet partileri de sahip çıkmalıdır" dedi. Başbakan’ın vesayet konusunda Cemaat’i işaret ettiğini ve başta CHP olmak üzere muhalefet partilerini Cemaat ile aralarında mesafe koymaya çağırdığını düşünüyorum.
Gannuşi bunu da söyledi: Laik partilerle çekişmemiz itikadi değil siyasi
En-Nahda Lideri Gannuşi, Nahda iktidara geldikten sonra ülkedeki bir kesimin “irtica propagandası” yapmasına ilişkin “Şu anda iktidarda Nahda partisi ve iki laik partiden oluşan bir koalisyon hükümeti var. Tunus’ta laikler ile muhafazakarlar arasındaki çekişme siyasi bir çekişmedir, itikadi bir çekişme değil.” şeklinde açıklamada bulundu.
En-Nahda Lideri Gannuşi, Nahda iktidara geldikten sonra ülkedeki bir kesimin “irtica propagandası” yapmasına ilişkin “Şu anda iktidarda Nahda partisi ve iki laik partiden oluşan bir koalisyon hükümeti var. Tunus’ta laikler ile muhafazakarlar arasındaki çekişme siyasi bir çekişmedir, itikadi bir çekişme değil.” şeklinde açıklamada bulundu.
Tüm partiler anlaştı, emekli milletvekili maaşları uçtu!
AK Parti, CHP, MHP ve BDP'li milletvekilleri tarafından verilen önergelerle vekillerin yıllardır isteyip de bir türlü gerçekleştiremedikleri düzenlemeler yapıldı.
AK Parti, CHP, MHP ve BDP'li milletvekilleri tarafından verilen önergelerle vekillerin yıllardır isteyip de bir türlü gerçekleştiremedikleri düzenlemeler yapıldı.
ABD'den yeni manevra: İslami kökenli partilerle çalışabiliriz
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ülkesinin Arap Baharı'nın etkisiyle Müslüman dünyasında yükselen İslami kökenli partilerle çalışabileceğini söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ülkesinin Arap Baharı'nın etkisiyle Müslüman dünyasında yükselen İslami kökenli partilerle çalışabileceğini söyledi.
Belediyeler ve Ramazan
Medyanın büyük kısmında Ramazan adeta bir festival ve ziyafet ayı, bir eğlence ayı olarak yansıtılmak istenmektedir. Medyanın yanında özellikle muhafazakar partilere bağlı belediyelerin Ramazan ayında düzenledikleri etkinliklerin de çoğunlukla, Ramazan’ın ruhunu katleden bu yaklaşıma uygun bir özellik arz etmesi bu konuda toplumun bakış açısında ciddi bir anlam kaymasına yol açmaya başladı.
Medyanın büyük kısmında Ramazan adeta bir festival ve ziyafet ayı, bir eğlence ayı olarak yansıtılmak istenmektedir. Medyanın yanında özellikle muhafazakar partilere bağlı belediyelerin Ramazan ayında düzenledikleri etkinliklerin de çoğunlukla, Ramazan’ın ruhunu katleden bu yaklaşıma uygun bir özellik arz etmesi bu konuda toplumun bakış açısında ciddi bir anlam kaymasına yol açmaya başladı.
Wilders’e özgürlük, Müslümanlara pranga
Wilders’ün Hollanda Özgürlükler Partisi son on yılda yükselen ırkçı ve popülist partiler kategorisinde değerlendiriliyor. Bir farkla ki lideri olduğu parti diğer ırkçı ve popülist partiler gibi genel olarak “yabancıları” hedef alan bir söyleme sahip değil. Bütün tezlerinin merkezine müslümanları yerleştiriyor. “Kötü gidişatın” tek sorumlusu olarak müslümanları gösteriyor.
Wilders’ün Hollanda Özgürlükler Partisi son on yılda yükselen ırkçı ve popülist partiler kategorisinde değerlendiriliyor. Bir farkla ki lideri olduğu parti diğer ırkçı ve popülist partiler gibi genel olarak “yabancıları” hedef alan bir söyleme sahip değil. Bütün tezlerinin merkezine müslümanları yerleştiriyor. “Kötü gidişatın” tek sorumlusu olarak müslümanları gösteriyor.
Suriyeli muhalifler: Esad Moğollar gibi saldırıyor
Suriyeli muhaliflerin İstanbul buluşmasında öğleden sonraki oturumda Suriyeli Kürtlerin temsilcileri isteklerini aktardı. Suriye'de günlerdir devam eden eylemler ve gelinen noktanın tartışıldığı konferansın öğleden sonraki ikinci bölümünde Suriyeli Kürtler söz aldı. Mücadelelerini anlatan Kürtler talaplerini de sıraladı. KÜRTLER TALEPLERİNİ SIRALADI İstanbul Grand Cevahir otelindeki konferansta konuşan Kürt liderlerden Rabban Ramazan, Suriye’nin farklı yerlerinde rejim karşıtı mücadele eden kardeşlerinin mücadelelerini desteklediklerini ve demokratik bir Suriye için mücadele ettiklerini söyledi. Rejimin ‘korkutma’ siyaseti uyguladığını ve muhalifleri bastırmak için komplo teorisi ürettiğini dile getiren Ramazan, “Suriye İçişleri Bakanlığı’nın el Muhaberat ile birlikte muhaliflere yönelik operasyon yapmasının durdurulmasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı. Ramazan şunları söyledi: "Hapishanelerde binlerce insan suçsuz esir tutuluyor. Bugün de aynı siyaset uygulanıyor ve göstericiler öldürülüyor. Suriye’de hükümet rejimden bağımsız değildir. Halk yönetime katılmak istiyor; Kürtlere, Türkmenlere, Asurilere uygulanan ayrımcı politikaların sonlandırılmasını istiyor" Ramazan taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Talebimiz gösterilere izin verilmesidir, gösterilerde öldürülenler ‘şehit’ olarak kabul edilsin, askeri mahkemeler kaldırılsın, siyasi suçlarla ilgili dosyalar kapatılsın, grev, medya ve siyasi partilere izin verecek kanuni düzenlemeler yapılarak çok partili sisteme geçilsin, şu an yapılan tutuklamalar ile ilgili kamuoyu bilgilendirilsin, Anayasa’daki 8. madde ortadan kaldırılsın, böylece, Suriye devletinin Kürtler, Türkmenler ve Süryanilere farklı etnik ve dini ayrımcılığı da kalkacak. VAROL: REFORM YAPACAK GÜCÜN YOKSA GÖREVİ BIRAK Konferansta konuşan yazar Ahmer Varol ise Suriye’de adaletin uygulanması ve katillerin cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi. Varol, “Yönetimden katillerin bulunmasını istiyoruz; ancak katillerin başında bizzat Beşar Esad’ın kardeşi bulunuyor. Esad kardeşine ceza verebilir mi" şeklinde konuştu. Varol gerçek anlamda reformun halkı ikna edecek şekilde yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Suriye’nin Filistin siyasetine de dikkat çeken Varol, “Bu ülkenin, Filistin’e yardım ediyor diye halkına zulmetmesine izin veremeyiz,” ifadesini kullandı. Son olarak Varol bir takım menfaat hesaplarından dolayı Suriye yönetimi ile çıkar ilşkilerinin korunması gerektiğini savunan yaklaşımların kabul edilemez olduğunun altını çizdi ve Türkiye ile İran’ın politikasını yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ekledi. MÜNİR: HAPİSANELERDE DOĞAN ÇOCUKLARIN SUÇU NE? Suriyeli bayan temsilci Azad Münir “Suriye rejimi kadın ve erkeklere zulüm açısından eşit davranıyor, Suriye’de kadına da erkeğe de aynı şekilde işkence ediliyor” dedi. Çocukların dahi işkencelere maruz kaldığını dile getiren Münir, yıllar geçmesine rağmen işkencelerin azalmadığının altını çizdi. Suriye’de kadınların büyük bedeller ödediğini dile getiren Münir; Suriye polisinin gözaltına almak istediği erkeği bulamadığı zaman hanımını esir aldığını ve rehine olarak kullandığını belirtti. Birçok çocuğun hapishanelerde, yine bir o kadarının da ülkelerinin dışında doğduğunu hatırlatan Münir; “bu zulmü bu insanlara neden çektirdiler, niçin 13 yaşındayken ben vatanıma özlemlerimi yazdım ve niçin yazdıklarımdan dolayı Suriye’deki akrabalarım sorgulandı” sorularını yöneltti. Sorulması gereken çok sorular olduğunu dile getiren Münir, “ben konuşurken masun insanlar tanklar ile bombalanıyor, biz hiçbir şey yapamıyoruz. Bu tahammül edilemez bir şey. Ben hürriyetimi istiyorum ve vatanıma girme izni istiyorum,” dedi. MECİT: ESAD MOĞOLLAR GİBİ SALDIRDI Mecit kabileleri şeyhi Abdulrahim Mecit, Suriye’de farklı kabilelerin taleplerine Esad rejimini cevap vermeye çağırdıklarını; ancak Beşar Esad’ın ve Baas Partisi’nin taleplerine kulak asmadıklarını dile getirdi. Esad’ın taleplere katliamlar yaparak cevap verdiğini dile getiren Mecit, “Humus’ta Baas güçleri Moğollar gibi saldırdılar” dedi. Suriye yönetiminin gösterilerde ölen insanların bedenlerini ailelerine vermemek için toplu mezarlara gömeceklerini açıklayan Mecit; rejimin alenen halkını katlettiğini belirtti. Türkiye’ye seslenen Mecit, Baas rejimi üzerine baskı yapılmasını ve katliamlara son verilmesini için adım atılmasını istedi. Son olarak Mecit, “Peygamberimizin Hira Mağarası’nda dediği gibi ‘ biz ikimiz değiliz; üçüncümüz Allah’” diyerek sözlerini sonlandırdı. ABDURRAHMAN: ÖZGÜR SEÇİMLER İSTİYORUZ Antakya’da mülteci olarak bulunan Suriye İnsan Hakları Örgütünden Abdulhaviz Abdurrahman, Suriye’deki rejimin Cuma gününden beri yüzlerce kişiyi öldürdüğünü hatırlatarak, Baas güçlerinin tam anlamıyla katliam gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi. Suriye’de yaralıların sayısının bini geçtiğini ifade eden Abdurrahman, Suriye’de yolsuzlukların da devam ettiğini ifade etti. Abdurrahman taleplerini şöyle sıraladı: Suriye’de halkın taleplerine karşılık verilerek Baas tekelinin sonlandırılması Siyasi ve fikir suçlularının serbest bırakılması Kürtlere siyasi hakların verilmesi Belediye ve özgür seçimler için düzenleme yapılması TÜRKMENLER: REJİMİN ADIMLARI OLUMLU AMA YETERSİZ Suriye Türkmen Topluluğu temsilcisi Tarık Cevizci, Suriye Türklerinin şiddete başvuranları kınadıklarını dile getirdi. Vatanı yıkmanın ihanet olduğunu belirten Cevizci, gösterilere güvenlik güçlerinin tutumunun yanlış olduğunu sözlerine ekledi. Cevizci, rejim tarafından alınan son adımların olumlu ancak yeterli olmadığını dile getirdi. SİİDE: SURİYE REJİMİ MEŞRUİYETİNİ KAYBETMEDİ Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden Kürt araştırmacı Abdulbasık Siide “Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmedi; zaten yoktu. Bu rejim askeri darbe ile yönetimi devraldı ve Baba Esad kendisi ile devrim yapanlara karşı devrim yaptı” dedi. Siide, “halk vatanında tam bir yabancılaşma içerisindedir” diyerek yöneticilerin kim olduğu noktasında halkın kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlattı. “Suriye’de temel sorun baskı rejimidir, Suriye’de bir vatandaş havaalanına gittiğinde suçlu muamelesi görüyor,” diyen Siide, Baas ideolojisinin halktan tamamen koptuğunu sözlerine ekledi. Siide, Suriye ordusu içerisinde de mezhepsel bir sorun olduğunu hatırlattı ve rejimin güçlü kalabilmek için orduyu kullandığını sözlerine ekledi. Esad’a da seslenen Siide, “yönetemiyorum diyorsan görevi bırak” çağrısı yaptı. KİMLER KATILIYOR? Katılımcılar arasında Suriye İslam Alimleri Birliği Başkanı Şeyh Muhammed el Sabuni, Ahmet Ramazan, Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Muhammed Şıfki, Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden Suriyeli temsilciler katılıyor.
Suriyeli muhaliflerin İstanbul buluşmasında öğleden sonraki oturumda Suriyeli Kürtlerin temsilcileri isteklerini aktardı. Suriye'de günlerdir devam eden eylemler ve gelinen noktanın tartışıldığı konferansın öğleden sonraki ikinci bölümünde Suriyeli Kürtler söz aldı. Mücadelelerini anlatan Kürtler talaplerini de sıraladı. KÜRTLER TALEPLERİNİ SIRALADI İstanbul Grand Cevahir otelindeki konferansta konuşan Kürt liderlerden Rabban Ramazan, Suriye’nin farklı yerlerinde rejim karşıtı mücadele eden kardeşlerinin mücadelelerini desteklediklerini ve demokratik bir Suriye için mücadele ettiklerini söyledi. Rejimin ‘korkutma’ siyaseti uyguladığını ve muhalifleri bastırmak için komplo teorisi ürettiğini dile getiren Ramazan, “Suriye İçişleri Bakanlığı’nın el Muhaberat ile birlikte muhaliflere yönelik operasyon yapmasının durdurulmasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı. Ramazan şunları söyledi: "Hapishanelerde binlerce insan suçsuz esir tutuluyor. Bugün de aynı siyaset uygulanıyor ve göstericiler öldürülüyor. Suriye’de hükümet rejimden bağımsız değildir. Halk yönetime katılmak istiyor; Kürtlere, Türkmenlere, Asurilere uygulanan ayrımcı politikaların sonlandırılmasını istiyor" Ramazan taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Talebimiz gösterilere izin verilmesidir, gösterilerde öldürülenler ‘şehit’ olarak kabul edilsin, askeri mahkemeler kaldırılsın, siyasi suçlarla ilgili dosyalar kapatılsın, grev, medya ve siyasi partilere izin verecek kanuni düzenlemeler yapılarak çok partili sisteme geçilsin, şu an yapılan tutuklamalar ile ilgili kamuoyu bilgilendirilsin, Anayasa’daki 8. madde ortadan kaldırılsın, böylece, Suriye devletinin Kürtler, Türkmenler ve Süryanilere farklı etnik ve dini ayrımcılığı da kalkacak. VAROL: REFORM YAPACAK GÜCÜN YOKSA GÖREVİ BIRAK Konferansta konuşan yazar Ahmer Varol ise Suriye’de adaletin uygulanması ve katillerin cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi. Varol, “Yönetimden katillerin bulunmasını istiyoruz; ancak katillerin başında bizzat Beşar Esad’ın kardeşi bulunuyor. Esad kardeşine ceza verebilir mi" şeklinde konuştu. Varol gerçek anlamda reformun halkı ikna edecek şekilde yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Suriye’nin Filistin siyasetine de dikkat çeken Varol, “Bu ülkenin, Filistin’e yardım ediyor diye halkına zulmetmesine izin veremeyiz,” ifadesini kullandı. Son olarak Varol bir takım menfaat hesaplarından dolayı Suriye yönetimi ile çıkar ilşkilerinin korunması gerektiğini savunan yaklaşımların kabul edilemez olduğunun altını çizdi ve Türkiye ile İran’ın politikasını yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ekledi. MÜNİR: HAPİSANELERDE DOĞAN ÇOCUKLARIN SUÇU NE? Suriyeli bayan temsilci Azad Münir “Suriye rejimi kadın ve erkeklere zulüm açısından eşit davranıyor, Suriye’de kadına da erkeğe de aynı şekilde işkence ediliyor” dedi. Çocukların dahi işkencelere maruz kaldığını dile getiren Münir, yıllar geçmesine rağmen işkencelerin azalmadığının altını çizdi. Suriye’de kadınların büyük bedeller ödediğini dile getiren Münir; Suriye polisinin gözaltına almak istediği erkeği bulamadığı zaman hanımını esir aldığını ve rehine olarak kullandığını belirtti. Birçok çocuğun hapishanelerde, yine bir o kadarının da ülkelerinin dışında doğduğunu hatırlatan Münir; “bu zulmü bu insanlara neden çektirdiler, niçin 13 yaşındayken ben vatanıma özlemlerimi yazdım ve niçin yazdıklarımdan dolayı Suriye’deki akrabalarım sorgulandı” sorularını yöneltti. Sorulması gereken çok sorular olduğunu dile getiren Münir, “ben konuşurken masun insanlar tanklar ile bombalanıyor, biz hiçbir şey yapamıyoruz. Bu tahammül edilemez bir şey. Ben hürriyetimi istiyorum ve vatanıma girme izni istiyorum,” dedi. MECİT: ESAD MOĞOLLAR GİBİ SALDIRDI Mecit kabileleri şeyhi Abdulrahim Mecit, Suriye’de farklı kabilelerin taleplerine Esad rejimini cevap vermeye çağırdıklarını; ancak Beşar Esad’ın ve Baas Partisi’nin taleplerine kulak asmadıklarını dile getirdi. Esad’ın taleplere katliamlar yaparak cevap verdiğini dile getiren Mecit, “Humus’ta Baas güçleri Moğollar gibi saldırdılar” dedi. Suriye yönetiminin gösterilerde ölen insanların bedenlerini ailelerine vermemek için toplu mezarlara gömeceklerini açıklayan Mecit; rejimin alenen halkını katlettiğini belirtti. Türkiye’ye seslenen Mecit, Baas rejimi üzerine baskı yapılmasını ve katliamlara son verilmesini için adım atılmasını istedi. Son olarak Mecit, “Peygamberimizin Hira Mağarası’nda dediği gibi ‘ biz ikimiz değiliz; üçüncümüz Allah’” diyerek sözlerini sonlandırdı. ABDURRAHMAN: ÖZGÜR SEÇİMLER İSTİYORUZ Antakya’da mülteci olarak bulunan Suriye İnsan Hakları Örgütünden Abdulhaviz Abdurrahman, Suriye’deki rejimin Cuma gününden beri yüzlerce kişiyi öldürdüğünü hatırlatarak, Baas güçlerinin tam anlamıyla katliam gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi. Suriye’de yaralıların sayısının bini geçtiğini ifade eden Abdurrahman, Suriye’de yolsuzlukların da devam ettiğini ifade etti. Abdurrahman taleplerini şöyle sıraladı: Suriye’de halkın taleplerine karşılık verilerek Baas tekelinin sonlandırılması Siyasi ve fikir suçlularının serbest bırakılması Kürtlere siyasi hakların verilmesi Belediye ve özgür seçimler için düzenleme yapılması TÜRKMENLER: REJİMİN ADIMLARI OLUMLU AMA YETERSİZ Suriye Türkmen Topluluğu temsilcisi Tarık Cevizci, Suriye Türklerinin şiddete başvuranları kınadıklarını dile getirdi. Vatanı yıkmanın ihanet olduğunu belirten Cevizci, gösterilere güvenlik güçlerinin tutumunun yanlış olduğunu sözlerine ekledi. Cevizci, rejim tarafından alınan son adımların olumlu ancak yeterli olmadığını dile getirdi. SİİDE: SURİYE REJİMİ MEŞRUİYETİNİ KAYBETMEDİ Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden Kürt araştırmacı Abdulbasık Siide “Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmedi; zaten yoktu. Bu rejim askeri darbe ile yönetimi devraldı ve Baba Esad kendisi ile devrim yapanlara karşı devrim yaptı” dedi. Siide, “halk vatanında tam bir yabancılaşma içerisindedir” diyerek yöneticilerin kim olduğu noktasında halkın kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlattı. “Suriye’de temel sorun baskı rejimidir, Suriye’de bir vatandaş havaalanına gittiğinde suçlu muamelesi görüyor,” diyen Siide, Baas ideolojisinin halktan tamamen koptuğunu sözlerine ekledi. Siide, Suriye ordusu içerisinde de mezhepsel bir sorun olduğunu hatırlattı ve rejimin güçlü kalabilmek için orduyu kullandığını sözlerine ekledi. Esad’a da seslenen Siide, “yönetemiyorum diyorsan görevi bırak” çağrısı yaptı. KİMLER KATILIYOR? Katılımcılar arasında Suriye İslam Alimleri Birliği Başkanı Şeyh Muhammed el Sabuni, Ahmet Ramazan, Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Muhammed Şıfki, Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden Suriyeli temsilciler katılıyor.
"Özgür Tunus"ta İslami partilere yasak
Tunus geçici hükümeti, aralarında Esselam ve Hizb-u Tahrir gibi İslami partilerin de bulunduğu 5 partinin yasallaşmasına izin vermedi.
Tunus geçici hükümeti, aralarında Esselam ve Hizb-u Tahrir gibi İslami partilerin de bulunduğu 5 partinin yasallaşmasına izin vermedi.
Başörtülüler artık dersten atılamayacak
YÖK üniversitelere gönderdiği yazıyla birlikte, öğrenciler anayasa engeli olsa bile artık derslere başörtülü olarak girebilecek. Siyasi partileri karşı karşıya getiren sorun tıpkı Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın önerdiği gibi uygulamada çözüldü.
YÖK üniversitelere gönderdiği yazıyla birlikte, öğrenciler anayasa engeli olsa bile artık derslere başörtülü olarak girebilecek. Siyasi partileri karşı karşıya getiren sorun tıpkı Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın önerdiği gibi uygulamada çözüldü.
İlk 3 Madde tartışması ve "iman tazeleme" yarışı (Haber - Yorum)
Kılıç'ın sözleri, Ankara'da ilk 3 maddenin tartışılması yerine tam anlamıyla bir "iman tazeleme" furyasına yol açtı. Başta CHP, AKP ve MHP olmak üzere siyasi partilerin temsilcileri Kılıç'ın açıklamalarını eleştirerek söz konusu maddelerin tartışılamayacağını, bu tür bir çıkışı kabul edemeyeceklerini açıklamaya başladılar. Kılıç ise daha ilk günden tevbekâr oldu.
Kılıç'ın sözleri, Ankara'da ilk 3 maddenin tartışılması yerine tam anlamıyla bir "iman tazeleme" furyasına yol açtı. Başta CHP, AKP ve MHP olmak üzere siyasi partilerin temsilcileri Kılıç'ın açıklamalarını eleştirerek söz konusu maddelerin tartışılamayacağını, bu tür bir çıkışı kabul edemeyeceklerini açıklamaya başladılar. Kılıç ise daha ilk günden tevbekâr oldu.
Makaleler
Hava Durumu