"sanki" Arama Sonuçları
Ya Eyyühel Müzzemmil
Gecenin bir vakti kalkar uzun uzun Kur’an okurdu. Bazen yorgunluktan bitap düşerek oturduğu yerden uykuya dalıp giderdi. Sanki uzunca bir yolculuğun henüz başında bir yolcuymuş gibi sade ve gösterişsizdi. Bundan önce nasıl bir hayat yaşamıştı kim bilir…
Gecenin bir vakti kalkar uzun uzun Kur’an okurdu. Bazen yorgunluktan bitap düşerek oturduğu yerden uykuya dalıp giderdi. Sanki uzunca bir yolculuğun henüz başında bir yolcuymuş gibi sade ve gösterişsizdi. Bundan önce nasıl bir hayat yaşamıştı kim bilir…
Bir Seçim Okuması
İslam’ı temsil ettiği düşünülen Akp’in bu toplumda, Müslümanlara verdiği zararı hiçbir parti, ideoloji vermedi. Erdoğan’ı iktidara getiren ne kadar neden varsa bugün hepsi bir araya toplanmış durumdadır. Tarih tekerrür ediyor sanki.
İslam’ı temsil ettiği düşünülen Akp’in bu toplumda, Müslümanlara verdiği zararı hiçbir parti, ideoloji vermedi. Erdoğan’ı iktidara getiren ne kadar neden varsa bugün hepsi bir araya toplanmış durumdadır. Tarih tekerrür ediyor sanki.
Dalaletten hidayete, oradan nereye
Yıllar bu şekilde geçip giderken sırat-ı müstakim olan yolumuzun üzerine hem küresel şeytanlar hem de yerel işbirlikçileri demokrat, liberal ve muhafazakâr müslüman adı altında revize edilmiş yeni bir tuzak kurdular. Müslümanların birçoğu sanki Kur’an’ı ve siyer-i nebiyi hiç okumamışlar gibi Lokman suresi otuz üçüncü ayete muhatap olmaktan kurtulamadılar. Yani aldatıcılar Allah’ın adını kullanarak müslümanları aldatmıştı.
Yıllar bu şekilde geçip giderken sırat-ı müstakim olan yolumuzun üzerine hem küresel şeytanlar hem de yerel işbirlikçileri demokrat, liberal ve muhafazakâr müslüman adı altında revize edilmiş yeni bir tuzak kurdular. Müslümanların birçoğu sanki Kur’an’ı ve siyer-i nebiyi hiç okumamışlar gibi Lokman suresi otuz üçüncü ayete muhatap olmaktan kurtulamadılar. Yani aldatıcılar Allah’ın adını kullanarak müslümanları aldatmıştı.
Ana gündem
Hesab verme, sorguya çekilme zamanınız / zamanımız yaklaştı, bize düşen ancak bir tebliğdir, bir uyarıdır. Bundan istifade etmek veya yüz çevirmek uyarıya muhattab olanların insiyatifindedir. Neticede kaybedecek ve ıstırab çekecek olan sanki bir başkası olacak!
Hesab verme, sorguya çekilme zamanınız / zamanımız yaklaştı, bize düşen ancak bir tebliğdir, bir uyarıdır. Bundan istifade etmek veya yüz çevirmek uyarıya muhattab olanların insiyatifindedir. Neticede kaybedecek ve ıstırab çekecek olan sanki bir başkası olacak!
İktibas canlı yayınında konu "Modern Dünyada Fıkıh" idi (HABER-VİDEO)
Klasik İslami ilimler arasında sayılan fıkhın, modern dönemde İslam hukukuna ‘dönüştüğünü’ belirten Prof. Dr. İhsan Toker bunun yapıştırma bir tabir olarak durduğunu, sanki fıkhın modern bir hukuk tarzına tabi olması gerekiyormuş gibi bir algı oluştuğunu söyledi.
Klasik İslami ilimler arasında sayılan fıkhın, modern dönemde İslam hukukuna ‘dönüştüğünü’ belirten Prof. Dr. İhsan Toker bunun yapıştırma bir tabir olarak durduğunu, sanki fıkhın modern bir hukuk tarzına tabi olması gerekiyormuş gibi bir algı oluştuğunu söyledi.
Anaokulu değil sanki Kemalist misyonerlik okulu!
Sabah gazetesinin ihbar hattına gelen görüntülere göre "29 Ekim Cumhuriyet Bayramı" etkinliği için sahnelenen gösteriyle anaokulunda eğitim alan çocuklara İslamofobi aşılanmaya çalışıldı.
Sabah gazetesinin ihbar hattına gelen görüntülere göre "29 Ekim Cumhuriyet Bayramı" etkinliği için sahnelenen gösteriyle anaokulunda eğitim alan çocuklara İslamofobi aşılanmaya çalışıldı.
Mushaf’ın sayfalarını yırtmak mı, Kur’an’ın hükümlerini çiğnemek mi daha büyük suçtur?
Devlet, Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmese de olur. Ama, aman ha, kimse Kitabımın yazıldığı sayfaları kitaptan yırtmasın. Yırtanlara engel olun. Mushaf’a saygısızlık yaptırmayın. Ancak, o Kitabı önemsemeyin, mehcur bırakın, sanki Kitapsızmışsınız gibi yaşayın. Okullarınız başka kitapları baştacı etsin, Devletin Anayasa adlı başka kutsal kitabı olsun, onu tatbik etsin. Ekonomide “para” adlı başka kitabınız olsun... Böyle mi diyor Rabbimiz?
Devlet, Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmese de olur. Ama, aman ha, kimse Kitabımın yazıldığı sayfaları kitaptan yırtmasın. Yırtanlara engel olun. Mushaf’a saygısızlık yaptırmayın. Ancak, o Kitabı önemsemeyin, mehcur bırakın, sanki Kitapsızmışsınız gibi yaşayın. Okullarınız başka kitapları baştacı etsin, Devletin Anayasa adlı başka kutsal kitabı olsun, onu tatbik etsin. Ekonomide “para” adlı başka kitabınız olsun... Böyle mi diyor Rabbimiz?
12 Eylül darbesinin 40. yılı dolayısıyla darbelere bakış (VİDEO-HABER)
Bugün 11 Eylül 2020; yarın da 12 Eylül. Türkiye’de sık sık yapılan darbelerin en büyüğü ve zulmü en kapsamlı olan 12 Eylül darbesinin 40. Yıldönümü. Her on yılda bir darbe yapılması gelenek hale gelen bu ülkede, darbe yapan veya darbe girişiminde bulunan askerlere hiçbir ceza verilmemiştir. Sadece Fetöcüler diye adlandırılan ve darbede nasıl bir rol aldığı hâlâ belirsizliğini koruyan kişilere darbe bahanesiyle, cezası verilemeyen diğer darbelerin de cezası sanki onlara kesiliyor gibi, darbeye hiç katılmayan o grubun üyelerine de büyük cezalar verilmiştir. Evet, bilfiil darbe yapanlara ceza verilmezken, darbeye hiç katılmayan, sadece o cemaate sempati besleyen kimselere en ağır cezaları uygun gördüler. Bir tarafta, sonuçları açısından çok büyük zulümlere sebep olan 12 Eylül darbecilerine hiçbir ceza verilmez veya verilemezken, diğer taraftan başarısız bir darbe girişiminde hiçbir rolü olmayan o cemaatin fertlerine yönelik büyük cezalar verildiğine şahit olduk.
Bugün 11 Eylül 2020; yarın da 12 Eylül. Türkiye’de sık sık yapılan darbelerin en büyüğü ve zulmü en kapsamlı olan 12 Eylül darbesinin 40. Yıldönümü. Her on yılda bir darbe yapılması gelenek hale gelen bu ülkede, darbe yapan veya darbe girişiminde bulunan askerlere hiçbir ceza verilmemiştir. Sadece Fetöcüler diye adlandırılan ve darbede nasıl bir rol aldığı hâlâ belirsizliğini koruyan kişilere darbe bahanesiyle, cezası verilemeyen diğer darbelerin de cezası sanki onlara kesiliyor gibi, darbeye hiç katılmayan o grubun üyelerine de büyük cezalar verilmiştir. Evet, bilfiil darbe yapanlara ceza verilmezken, darbeye hiç katılmayan, sadece o cemaate sempati besleyen kimselere en ağır cezaları uygun gördüler. Bir tarafta, sonuçları açısından çok büyük zulümlere sebep olan 12 Eylül darbecilerine hiçbir ceza verilmez veya verilemezken, diğer taraftan başarısız bir darbe girişiminde hiçbir rolü olmayan o cemaatin fertlerine yönelik büyük cezalar verildiğine şahit olduk.
Su israfının önüne geçilmezse kuraklık yaşanabilir
Deniz Demirhan,“2019’da, Kovid-19 salgını olmadığı ve üretimin tam kapasite devam ettiği dönemlerde, İstanbul şehrine verilen ortalama su miktarı mart ayında 2 milyon 731 bin 157 metreküp iken, şu an üretimin kısmen de olsa durmuş olduğu bugünlerde de şehre verilen su miktarı aynı değerlerdedir. Bu demektir ki evlerde olduğumuz dönemde de sanki sanayi üretimi devam ediyormuş gibi su kullanmaktayız. Suyu bu şekilde kullanmaya devam edersek, baraj doluluk oranlarımız bu kapasiteyi kaldıramayabilir ve yazın hijyen bakımından zorluk yaşama ihtimalimiz artar.
Deniz Demirhan,“2019’da, Kovid-19 salgını olmadığı ve üretimin tam kapasite devam ettiği dönemlerde, İstanbul şehrine verilen ortalama su miktarı mart ayında 2 milyon 731 bin 157 metreküp iken, şu an üretimin kısmen de olsa durmuş olduğu bugünlerde de şehre verilen su miktarı aynı değerlerdedir. Bu demektir ki evlerde olduğumuz dönemde de sanki sanayi üretimi devam ediyormuş gibi su kullanmaktayız. Suyu bu şekilde kullanmaya devam edersek, baraj doluluk oranlarımız bu kapasiteyi kaldıramayabilir ve yazın hijyen bakımından zorluk yaşama ihtimalimiz artar.
Sanki uzay dolmuşu icat etmişiz
Modern hayat, trafik iflas etti, görmüyor musunuz? İstanbul’un her semtinde, günün her saatinde trafik o hale geldi ki, yaya gidenler, arabayla gidenlerden çok daha çabuk gitmiş oluyor gideceği yere.
Modern hayat, trafik iflas etti, görmüyor musunuz? İstanbul’un her semtinde, günün her saatinde trafik o hale geldi ki, yaya gidenler, arabayla gidenlerden çok daha çabuk gitmiş oluyor gideceği yere.
Arapça tabela düşmanlığı âyeti de söktürdü
İçişleri Bakanlığı'nın 'Türkiye'deki Yabancılar ve Alınacak Tedbirler' konulu yazısı üzerine İzmir’de zabıta ekipleri operasyon başlattı. Operasyonda bir esnafın dükkanının üzerine yapıştırdığı Fetih ayeti zorla söktürüldü. Çirkin olay, sanki işgale uğramış Müslüman bir ülkeyi terbiye eden işgal kuvvetlerinin yaptıklarını hatırlattı.
İçişleri Bakanlığı'nın 'Türkiye'deki Yabancılar ve Alınacak Tedbirler' konulu yazısı üzerine İzmir’de zabıta ekipleri operasyon başlattı. Operasyonda bir esnafın dükkanının üzerine yapıştırdığı Fetih ayeti zorla söktürüldü. Çirkin olay, sanki işgale uğramış Müslüman bir ülkeyi terbiye eden işgal kuvvetlerinin yaptıklarını hatırlattı.
Halil Berktay, Sabah yazarı Melih Altınok'un Venezuela izlenimlerini değerlendirdi
Oraya gidip de olayları daha yakından izleyince, Altınok’un yazdıkları sanki biraz değişmeye başladı gibi. Bütün dünyanın gördüklerini görmeye mi başladı, nedir? Örneğin 31 Ocak Perşembe günkü yazısının ortalarına doğru, “2 Venezuela’da öğrendiklerim” alt-başlığını takiben şunları kaydetti: “Ülkeye dair … kesin kanaatlerimin biraz törpülendiğini söyleyebilirim. Örneğin yoksullar Maduro'yu, zenginler muhalefeti destekliyor diye net bir ayrım olmadığını gördüm. (…) Maduro taraftarı belki solcu olabilir ama karşılarındakiler sağcı falan değil! Üç... ABD karşıtlığı ya da taraftarlığı ülkede bir politik ayrışma zemini değil. Dört... Yalan değilmiş, gerçekten ülkede birbirini tanımayan karşılıklı iki meclis var. Beş... Bu ülkede kuyruğa girmeden büfeden bir şişe su almak bile imkânsız.” Buna ertesi gün, yani 1 Şubat’ta “Ekonomik kriz almış başını gitmiş”i de ekledi.
Oraya gidip de olayları daha yakından izleyince, Altınok’un yazdıkları sanki biraz değişmeye başladı gibi. Bütün dünyanın gördüklerini görmeye mi başladı, nedir? Örneğin 31 Ocak Perşembe günkü yazısının ortalarına doğru, “2 Venezuela’da öğrendiklerim” alt-başlığını takiben şunları kaydetti: “Ülkeye dair … kesin kanaatlerimin biraz törpülendiğini söyleyebilirim. Örneğin yoksullar Maduro'yu, zenginler muhalefeti destekliyor diye net bir ayrım olmadığını gördüm. (…) Maduro taraftarı belki solcu olabilir ama karşılarındakiler sağcı falan değil! Üç... ABD karşıtlığı ya da taraftarlığı ülkede bir politik ayrışma zemini değil. Dört... Yalan değilmiş, gerçekten ülkede birbirini tanımayan karşılıklı iki meclis var. Beş... Bu ülkede kuyruğa girmeden büfeden bir şişe su almak bile imkânsız.” Buna ertesi gün, yani 1 Şubat’ta “Ekonomik kriz almış başını gitmiş”i de ekledi.
İstikbar, büyüklük kuruntusu bir hastalıktır
“Kendisine âyetlerimiz okunduğu zaman sanki onları hiç duymamış, sanki kulaklarında sağırlık varmış gibi istikbar ederek yüz çevirir. İşte o kimseyi elim bir azabla müjdele!” (Lokman: 7)
“Kendisine âyetlerimiz okunduğu zaman sanki onları hiç duymamış, sanki kulaklarında sağırlık varmış gibi istikbar ederek yüz çevirir. İşte o kimseyi elim bir azabla müjdele!” (Lokman: 7)
İslam'ın modernite ile barıştırılması mümkün değildir (HABER-VİDEO)
"Epistemolojik olarak İslamın modernite ile barıştırılması mümkün değil. Fuat Zekeriyya ve Hasan Hanefi gibi isimler bunun mümkün olduğunu ısrarla savunsa da, bu işin olabilirligi yoktur. Şu anda insanlar böyle bir yönetime hazır va layık olmadığı için sanki bu işin olabiliri varmış gibi yaşıyorlar."
"Epistemolojik olarak İslamın modernite ile barıştırılması mümkün değil. Fuat Zekeriyya ve Hasan Hanefi gibi isimler bunun mümkün olduğunu ısrarla savunsa da, bu işin olabilirligi yoktur. Şu anda insanlar böyle bir yönetime hazır va layık olmadığı için sanki bu işin olabiliri varmış gibi yaşıyorlar."
Zalimler için yaşasın cehennem
Tüm zalimlerin ve katillerin atası Kabil’dir. Ve bugünlerde yaşananlar da özelde Halep ve Suriye’de, genelde tüm İslam coğrafyasında sanki kaderleri imişcesine yaşananlar Kabil’in, firavunların ve nemrutların torunlarınca bu mazlum insanlara, bu Müslüman halklara hem de çoluk-çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden ABD ve dostları, batılı ve doğulu kana doymayan vampirlerce yaşatılıyor.
Tüm zalimlerin ve katillerin atası Kabil’dir. Ve bugünlerde yaşananlar da özelde Halep ve Suriye’de, genelde tüm İslam coğrafyasında sanki kaderleri imişcesine yaşananlar Kabil’in, firavunların ve nemrutların torunlarınca bu mazlum insanlara, bu Müslüman halklara hem de çoluk-çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden ABD ve dostları, batılı ve doğulu kana doymayan vampirlerce yaşatılıyor.
Müslümanlar ne yapmalı?
Şimdilerde hepimiz farkındayız, uykuyu zor uyuyoruz yataklarımızda, lakin bir zaman sonra dinlenebileceğimiz uyku hiç girmeyecek odalarımıza. Fakındayız, herkesin kalbinde bir sızı var, dalıp dalıp gidiyoruz dipsiz kuyulara, sanki ölmüşüz de kefensiz geziyoruz şehrin sokaklarında. Dünyanın yükü ağır geliyor yalnız ve cılız omuzlarımıza. Yük ağır, yol uzun ve çileli, düşman çok, küfür egemen, gücümüz yok. Bütün bu olumsuzluklara karşı “Biz” olmaktan başka çaremizde yok. Müslümanlar ne yapmalı, oturup düşünmeliyiz.
Şimdilerde hepimiz farkındayız, uykuyu zor uyuyoruz yataklarımızda, lakin bir zaman sonra dinlenebileceğimiz uyku hiç girmeyecek odalarımıza. Fakındayız, herkesin kalbinde bir sızı var, dalıp dalıp gidiyoruz dipsiz kuyulara, sanki ölmüşüz de kefensiz geziyoruz şehrin sokaklarında. Dünyanın yükü ağır geliyor yalnız ve cılız omuzlarımıza. Yük ağır, yol uzun ve çileli, düşman çok, küfür egemen, gücümüz yok. Bütün bu olumsuzluklara karşı “Biz” olmaktan başka çaremizde yok. Müslümanlar ne yapmalı, oturup düşünmeliyiz.
Haber değeri olmayan ölümler
BM Güvenlik Konseyi'nin bir diğer daimi üyesi Fransa'nın savaş uçakları da geçtiğimiz çarşamba günü Musul'da bir ilkokulu vurmuş. 28 çocuk ölmüş, duyulmadı tabii. Demek ki haber değeri bile yokmuş bu ölümlerin! Fransa'dan ise, tık yok. Sanki böyle bir olay vuku bulmamış. Oysa Fransızlar, kendi başkentlerinde sivil insanlara yönelik saldırıların acısını daha yeni yaşadılar. 28 çocuğun öldürülmesi birkaç internet sitesinde yer aldı sadece. Günlerdir takip ediyorum, hiçbir gazete de, hiçbir televizyon kanalında yer bulmadı. Yüzleri bile olmayan “28 çocuk” sadece rakamdan ibaret.
BM Güvenlik Konseyi'nin bir diğer daimi üyesi Fransa'nın savaş uçakları da geçtiğimiz çarşamba günü Musul'da bir ilkokulu vurmuş. 28 çocuk ölmüş, duyulmadı tabii. Demek ki haber değeri bile yokmuş bu ölümlerin! Fransa'dan ise, tık yok. Sanki böyle bir olay vuku bulmamış. Oysa Fransızlar, kendi başkentlerinde sivil insanlara yönelik saldırıların acısını daha yeni yaşadılar. 28 çocuğun öldürülmesi birkaç internet sitesinde yer aldı sadece. Günlerdir takip ediyorum, hiçbir gazete de, hiçbir televizyon kanalında yer bulmadı. Yüzleri bile olmayan “28 çocuk” sadece rakamdan ibaret.
İtirazım var
Yeni Şafak yazarı İbrahim Tenekeci, partilerin seçim vaatlerinin sanki bir müzayede salonundaymışçasına sadece maddi tekliflerden oluşmasına itirazı olduğunu belirttiği yazısında, muhalefetten iktidara, herkesi içine alarak “Geldiğimiz yer, gelmek istediğimiz yer midir?” diye sordu.
Yeni Şafak yazarı İbrahim Tenekeci, partilerin seçim vaatlerinin sanki bir müzayede salonundaymışçasına sadece maddi tekliflerden oluşmasına itirazı olduğunu belirttiği yazısında, muhalefetten iktidara, herkesi içine alarak “Geldiğimiz yer, gelmek istediğimiz yer midir?” diye sordu.
Çocuklarımızın kıyafet tercihleri
Baba gayet ciddi ve vakarlı bir beyefendi, hemen yanında yürüyen genç delikanlının giydiği pantolon sanki belinden düşecek gibi duruyor. Anne tam bir Anadolu kadını ya da İstanbul hanımefendisi, fakat yanında yürüyen kızın giydiği kazak hafifçe kısa gelmiş ve göbeğini teşhir ediyor. Beyefendi bir babanın veya hanımefendi bir annenin çocukları acaba niçin böyle giyinmektedirler?
Baba gayet ciddi ve vakarlı bir beyefendi, hemen yanında yürüyen genç delikanlının giydiği pantolon sanki belinden düşecek gibi duruyor. Anne tam bir Anadolu kadını ya da İstanbul hanımefendisi, fakat yanında yürüyen kızın giydiği kazak hafifçe kısa gelmiş ve göbeğini teşhir ediyor. Beyefendi bir babanın veya hanımefendi bir annenin çocukları acaba niçin böyle giyinmektedirler?
Makaleler
Hava Durumu