"ulema" Arama Sonuçları
İlim, İslami hareket ve ulema
Ümmete öncülük yapacak kadrolar içinde, ulemâ var olan ilmiyle, diğer aktivist Müslümanlar da var olan tecrübe ve yetenekleriyle yerini almalı ve bu iki tâife, sorumluluklarının bilincinde ve istişare içinde birbirleriyle bütünleşebilmelidir. Bununla birlikte her ulemânın aktivist, her aktivistin de belli oranda ilimle kuşanması gerekir.
Ümmete öncülük yapacak kadrolar içinde, ulemâ var olan ilmiyle, diğer aktivist Müslümanlar da var olan tecrübe ve yetenekleriyle yerini almalı ve bu iki tâife, sorumluluklarının bilincinde ve istişare içinde birbirleriyle bütünleşebilmelidir. Bununla birlikte her ulemânın aktivist, her aktivistin de belli oranda ilimle kuşanması gerekir.
Radyo Denge'de "Kur'an ve Toplum" paneli gerçekleştirildi (VİDEO)
Radyo Denge´de, Kur´an ay´ı Ramazan´ı geride bıraktığımız şu günlerde, Kur´an´la hayatımızı güzelleştirme, Kur´an´ın emir ve ulema profilinin çizildiği ve Kur´an vahyinin sosyalleştirilmesinin konu edildiği, Kur´an´ı gündemimizde tutmaya yönelik değerlendirmeleri içeren, Osman Yıldız´ın yönettiği ve Ahmed Kalkan, Ahmed Turgut Ulucak ve Emrullah Ayan´ın konuşmacı olarak katıldığı Kur´an ve Toplum paneli canlı olarak gerçekleştirildi. Programın video kaydını istifadenize sunuyoruz:
Radyo Denge´de, Kur´an ay´ı Ramazan´ı geride bıraktığımız şu günlerde, Kur´an´la hayatımızı güzelleştirme, Kur´an´ın emir ve ulema profilinin çizildiği ve Kur´an vahyinin sosyalleştirilmesinin konu edildiği, Kur´an´ı gündemimizde tutmaya yönelik değerlendirmeleri içeren, Osman Yıldız´ın yönettiği ve Ahmed Kalkan, Ahmed Turgut Ulucak ve Emrullah Ayan´ın konuşmacı olarak katıldığı Kur´an ve Toplum paneli canlı olarak gerçekleştirildi. Programın video kaydını istifadenize sunuyoruz:
Dâvet, sadece âlimlerin hakkı ve görevi midir?
Âlimlere çok iş düşmektedir. Âlimler, ümmet içinde var olan her türlü potansiyeli İslâmî harekete dönüştürme sorumluluğunu üstüne almalıdır. Topluma tevhidi ulaştırarak, her çeşit şirk ve küfre karşı halkı bilinçlendirmelidir. İnsanlara haram-helâl bilinci vererek, onların Allah’a karşı, kendisine ve topluma karşı görevlerini yerine getirmelerini sağlamaya çalışmalıdır. Bu kadar hayatî görevlere hâiz olan ulemâ kadrosunun, dar, cüz’î ve kısıtlı tebliğ ya da eğitim faaliyetleriyle kendilerini sınırlandırması, cidden şaşılacak bir durumdur.
Âlimlere çok iş düşmektedir. Âlimler, ümmet içinde var olan her türlü potansiyeli İslâmî harekete dönüştürme sorumluluğunu üstüne almalıdır. Topluma tevhidi ulaştırarak, her çeşit şirk ve küfre karşı halkı bilinçlendirmelidir. İnsanlara haram-helâl bilinci vererek, onların Allah’a karşı, kendisine ve topluma karşı görevlerini yerine getirmelerini sağlamaya çalışmalıdır. Bu kadar hayatî görevlere hâiz olan ulemâ kadrosunun, dar, cüz’î ve kısıtlı tebliğ ya da eğitim faaliyetleriyle kendilerini sınırlandırması, cidden şaşılacak bir durumdur.
Osmanlı'da hâkim kültür üzerine kısa bir değini
'...Örneğin, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, askeri başarıyı garantilemek için bütün ruhani güçler bizzat halife sultanın izniyle yardıma çağrılmıştı. Dervişler, Şumnu'da dokuz kez şehri tavaf edip dua ettiler ve düşman ordularının geçeceği yerleri 'hiyel-i metin-i takva' ile bağladılar. Sofya'da Aziz Bali'nin ruhani güçlerinden yararlanmak istediler ve hatta Osmanlı sarayında zikir törenleri yapılmaya başlandı. Tabii ki, tüm o hurafeler Osmanlı ordularını feci şekilde yenilmekten kurtaramadı ya da Rus ordularının adı geçen yerleri almasını ve İstanbul'a dayanmasını önleyemedi. Ancak ulema bildiğini okumaya devam etti ve bilmediğini de hurafeler yardımıyla uydurdu...'
'...Örneğin, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, askeri başarıyı garantilemek için bütün ruhani güçler bizzat halife sultanın izniyle yardıma çağrılmıştı. Dervişler, Şumnu'da dokuz kez şehri tavaf edip dua ettiler ve düşman ordularının geçeceği yerleri 'hiyel-i metin-i takva' ile bağladılar. Sofya'da Aziz Bali'nin ruhani güçlerinden yararlanmak istediler ve hatta Osmanlı sarayında zikir törenleri yapılmaya başlandı. Tabii ki, tüm o hurafeler Osmanlı ordularını feci şekilde yenilmekten kurtaramadı ya da Rus ordularının adı geçen yerleri almasını ve İstanbul'a dayanmasını önleyemedi. Ancak ulema bildiğini okumaya devam etti ve bilmediğini de hurafeler yardımıyla uydurdu...'
İlim, İslâmî hareket ve ulemâ
İLKAV'daki Cuma hutbesinde Emrullah Ayan, "İlim, İslâmî Hareket ve Ulemâ" konusuna değindi.
İLKAV'daki Cuma hutbesinde Emrullah Ayan, "İlim, İslâmî Hareket ve Ulemâ" konusuna değindi.
Suud müftüsü: ''Hamas terör örgütüdür, İsrail'le savaşmak caiz değil''
Suudi Arabistan Müftüsü ve Ulema Heyeti Başkanı Abdülaziz Al-i Şeyh verdiği fetvada Hamas hareketini terör örgütü ilan etti, İsrail'le savaşmanın caiz olmadığını belirtirken Hizbullah'a karşı İsrail ordusuyla iş birliği yapılabileceğini de savundu.
Suudi Arabistan Müftüsü ve Ulema Heyeti Başkanı Abdülaziz Al-i Şeyh verdiği fetvada Hamas hareketini terör örgütü ilan etti, İsrail'le savaşmanın caiz olmadığını belirtirken Hizbullah'a karşı İsrail ordusuyla iş birliği yapılabileceğini de savundu.
İslam dünyasında “Dindar-Seküler Ulema” projesi
Bir yanda iktidarların emrine giren ulema, diğer yanda ‘terörist’ ilân edilenler, öte yanda ise yoğun medya bombardımanı altında kalarak dinî meselelere dair bütün referanslarını ve dayanak noktalarını yitirmeye başlayan şaşkın kitleler…
Bir yanda iktidarların emrine giren ulema, diğer yanda ‘terörist’ ilân edilenler, öte yanda ise yoğun medya bombardımanı altında kalarak dinî meselelere dair bütün referanslarını ve dayanak noktalarını yitirmeye başlayan şaşkın kitleler…
İslam'ın devlet talebi yok mu?
Geçmiş ulemânın tamamı, çağdaş İslâm hukukçularının da büyük ekseriyeti 'İslâm'ın belli nitelikleri bulunan bir devleti öngördüğü, bunu gerçekleştirmeyi Müslümanlara vazife kıldığı' tezini savunmuşlar, buna delil olarak da Kur'ân-ı Kerîm ve Sünnet'te devletin unsurları ve vazifeleri ile ilgili bulunan âyetleri, Hz. Peygamber'in (s.a.) uygulamasını ve zarûret prensibini göstermişlerdir. Zarûret prensibinden maksat ise, İslâm'ın fert ve toplumla ilgili amaçlarının, bu amaçlara yönelmiş bir devlet bulunmadan gerçekleşmesinin imkânsız olmasıdır.
Geçmiş ulemânın tamamı, çağdaş İslâm hukukçularının da büyük ekseriyeti 'İslâm'ın belli nitelikleri bulunan bir devleti öngördüğü, bunu gerçekleştirmeyi Müslümanlara vazife kıldığı' tezini savunmuşlar, buna delil olarak da Kur'ân-ı Kerîm ve Sünnet'te devletin unsurları ve vazifeleri ile ilgili bulunan âyetleri, Hz. Peygamber'in (s.a.) uygulamasını ve zarûret prensibini göstermişlerdir. Zarûret prensibinden maksat ise, İslâm'ın fert ve toplumla ilgili amaçlarının, bu amaçlara yönelmiş bir devlet bulunmadan gerçekleşmesinin imkânsız olmasıdır.
Yalçın İçyer'den "Suriye İzlenimleri"
Dışarıda Suriye'de onlarca grubun olduğu havası veriliyor. Duvar yazılarına bakarsanız ve isimlere bakarsanız bu doğru. Ancak işin içine girirseniz farklı olduğunu anlarsınız. Bir sefer Suriye'de İslami bir hareket yoktu. Çünkü anayasanın maddesiyle islami çalışmalar yasaktır. Libya'da, Suud'ta ve kendilerini İslam!!! devleti sanan tüm ülkelerde İslami çalışmalar yasaktır. Çünkü o çalışmaları devlet yapıyor!!!. Dolaysıyla o çalışmaları yapanlar irhabidir-yani teroristtir.- Mutaterrife, aşırı- gidenlerdir. Suriyeli müslümanlar tarihin en büyük zulüm ve işkencesini yaşadılar. Buruç suresini onlar için okuyabilirsiniz. Onun için şu an Suriye'de ki mücadelenin eskilere dayanan yönü çok yoktur. Yeni oluşmuş ve ulemanın yönlendirdiği iki boyutlu mücadeledir. Birisi kültürel ve ilmi, diğeri de silahlı mücadele.
Dışarıda Suriye'de onlarca grubun olduğu havası veriliyor. Duvar yazılarına bakarsanız ve isimlere bakarsanız bu doğru. Ancak işin içine girirseniz farklı olduğunu anlarsınız. Bir sefer Suriye'de İslami bir hareket yoktu. Çünkü anayasanın maddesiyle islami çalışmalar yasaktır. Libya'da, Suud'ta ve kendilerini İslam!!! devleti sanan tüm ülkelerde İslami çalışmalar yasaktır. Çünkü o çalışmaları devlet yapıyor!!!. Dolaysıyla o çalışmaları yapanlar irhabidir-yani teroristtir.- Mutaterrife, aşırı- gidenlerdir. Suriyeli müslümanlar tarihin en büyük zulüm ve işkencesini yaşadılar. Buruç suresini onlar için okuyabilirsiniz. Onun için şu an Suriye'de ki mücadelenin eskilere dayanan yönü çok yoktur. Yeni oluşmuş ve ulemanın yönlendirdiği iki boyutlu mücadeledir. Birisi kültürel ve ilmi, diğeri de silahlı mücadele.
Kitap tanıtımı: Osmanlı'da Din - Devlet İlişkisi
Osmanlı klasik döneminde din-devlet ilişkisinde ulema en güçlü başaktördür. Dolayısıyla Osmanlı din- devlet ilişkisinin anlaşılması için ulema’nın sistemdeki yeri, işlevi, sahip olduğu bürokratik yapının anlaşılması gerekmektedir.
Osmanlı klasik döneminde din-devlet ilişkisinde ulema en güçlü başaktördür. Dolayısıyla Osmanlı din- devlet ilişkisinin anlaşılması için ulema’nın sistemdeki yeri, işlevi, sahip olduğu bürokratik yapının anlaşılması gerekmektedir.
Suriye'de çatışmanın başka bir boyutu: Baas uleması ile ümmet uleması
Rejim kan akıttıkça yangın büyüyor ve durum böyle olunca Baas uleması bile bu yangını söndürmekte veya itfaiye olmakta aciz ve yetersiz kalıyor. Halkı susturmaya yelteneceği yerde mesaisini ve gayretini yöneticilere yol göstermeye harcasa belki bir mesafe kat edebilir. Yoksa saltanat uleması da rejimle birlikte çökmeye mahkûm. Rejim geleceğini kaybederken rejim yanlısı ulema da itibarlarını kaybediyor.
Rejim kan akıttıkça yangın büyüyor ve durum böyle olunca Baas uleması bile bu yangını söndürmekte veya itfaiye olmakta aciz ve yetersiz kalıyor. Halkı susturmaya yelteneceği yerde mesaisini ve gayretini yöneticilere yol göstermeye harcasa belki bir mesafe kat edebilir. Yoksa saltanat uleması da rejimle birlikte çökmeye mahkûm. Rejim geleceğini kaybederken rejim yanlısı ulema da itibarlarını kaybediyor.
Makaleler
Hava Durumu