"yorgun" Arama Sonuçları
Ya Eyyühel Müzzemmil
Gecenin bir vakti kalkar uzun uzun Kur’an okurdu. Bazen yorgunluktan bitap düşerek oturduğu yerden uykuya dalıp giderdi. Sanki uzunca bir yolculuğun henüz başında bir yolcuymuş gibi sade ve gösterişsizdi. Bundan önce nasıl bir hayat yaşamıştı kim bilir…
Gecenin bir vakti kalkar uzun uzun Kur’an okurdu. Bazen yorgunluktan bitap düşerek oturduğu yerden uykuya dalıp giderdi. Sanki uzunca bir yolculuğun henüz başında bir yolcuymuş gibi sade ve gösterişsizdi. Bundan önce nasıl bir hayat yaşamıştı kim bilir…
Talan edilmiş bir ülke yorgun bir halk
Irak’ın ABD tarafından işgalinin üzerinden 20 yıl geçti. Demokrasi ve özgürlük sloganları eşliğinde başlayan işgalden geriye talan edilmiş bir ülke, yüz binlerce kurban ve acısı katlanarak süren yorgun bir halk kaldı.
Irak’ın ABD tarafından işgalinin üzerinden 20 yıl geçti. Demokrasi ve özgürlük sloganları eşliğinde başlayan işgalden geriye talan edilmiş bir ülke, yüz binlerce kurban ve acısı katlanarak süren yorgun bir halk kaldı.
İlk ders heyecanı nasıl bir şey?
Şehid imam/öğretmen Hasan el-Benna, yarınların, yorgun olanların değil, rahatından vazgeçenlerin olacağını söyler. Hani nerede rahatlarını bozanlarımız? Nerede Hakk için, ebedî âlem için koşturan öğretmenlerimiz? Rahat yüzü nedir bilmeyen Hasan el-Benna, adam akıllı öğretmendi, Hocaydı ve mücadele halindeyken kırk üç yaşında Rabbine şehadetle gidiverdi. Hocalığın sanat olduğu konusuyla ilgili bir vakit küçük bir risale yayınlatan rahmetli Osman Öztürk Hoca, “Meslek çilelidir, korkma ve usanma! Öğrenci, Allah’ın emanetidir, titizlik göster. Emeğine acıma; samimiyetle yapılan hiçbir hizmet karşılıksız kalmaz. Kimseden karşılık ve vefa bekleme; sabırlı ol, vadeli mükâfat, hesaba sığmayacak kadar çok olacaktır.” türünden nice öğütler veriyordu meslektaşlarına.
Şehid imam/öğretmen Hasan el-Benna, yarınların, yorgun olanların değil, rahatından vazgeçenlerin olacağını söyler. Hani nerede rahatlarını bozanlarımız? Nerede Hakk için, ebedî âlem için koşturan öğretmenlerimiz? Rahat yüzü nedir bilmeyen Hasan el-Benna, adam akıllı öğretmendi, Hocaydı ve mücadele halindeyken kırk üç yaşında Rabbine şehadetle gidiverdi. Hocalığın sanat olduğu konusuyla ilgili bir vakit küçük bir risale yayınlatan rahmetli Osman Öztürk Hoca, “Meslek çilelidir, korkma ve usanma! Öğrenci, Allah’ın emanetidir, titizlik göster. Emeğine acıma; samimiyetle yapılan hiçbir hizmet karşılıksız kalmaz. Kimseden karşılık ve vefa bekleme; sabırlı ol, vadeli mükâfat, hesaba sığmayacak kadar çok olacaktır.” türünden nice öğütler veriyordu meslektaşlarına.
Davetin anayasası
Davetçi, sürekli olarak Kur'an'a başvurmak zorundadır. Çünkü Rabbinin, kendisini himayesine aldığını, acı ve yorgunluklarını hafiflettiğini, kendisine huzur verdiğini, sıkıntılarını giderdiğini ve cahiliyyenin baskı, kötülük ve saldırganlığından ileri gelen zorlukları kolaylaştırdığını o zaman anlayabilir. Yüce Allah'ın üzerine güven ve huzur yağdırdığını, üzerine lütuf, gözetim ve sevgi rüzgarlarını estirdiğini ancak o zaman hissedebilir.
Davetçi, sürekli olarak Kur'an'a başvurmak zorundadır. Çünkü Rabbinin, kendisini himayesine aldığını, acı ve yorgunluklarını hafiflettiğini, kendisine huzur verdiğini, sıkıntılarını giderdiğini ve cahiliyyenin baskı, kötülük ve saldırganlığından ileri gelen zorlukları kolaylaştırdığını o zaman anlayabilir. Yüce Allah'ın üzerine güven ve huzur yağdırdığını, üzerine lütuf, gözetim ve sevgi rüzgarlarını estirdiğini ancak o zaman hissedebilir.
Pakistan'a yardım zamanı
Savaş ve iç çatışmaların yorgun düşürdüğü Pakistan halkı bu sefer de sel afetiyle sarsıldı. Pakistan'da yaşanan sel afetinin bilançosu her geçen saat ağırlaşıyor. Selde 1.500 kişi hayatını kaybederken, 1,5 milyon insan evsiz kaldı. İHH İnsani Yardım Vakfı ekipleri, yaraları sarmak için harekete geçti.
Savaş ve iç çatışmaların yorgun düşürdüğü Pakistan halkı bu sefer de sel afetiyle sarsıldı. Pakistan'da yaşanan sel afetinin bilançosu her geçen saat ağırlaşıyor. Selde 1.500 kişi hayatını kaybederken, 1,5 milyon insan evsiz kaldı. İHH İnsani Yardım Vakfı ekipleri, yaraları sarmak için harekete geçti.
Kaya: Başörtüsü yorgunluğu yaşanıyor
"Alt edilemediğinde zulmün uzun süreçte kendini kanıksatma gibi bir özelliği vardır. Maalesef başörtüsü yasağı uygulamasının halkta bir bıkkınlığa, hatta kısmen çözülmeye yol açtığı görülmekte. Geniş kesimlerde bir tür “başörtüsü yorgunluğu” yaşanmakta. Bu olgunun belirginlik kazanmasında düzenin despotik tutumu yanında, İslami camianın uzun süreçli ve ilkeli bir muhalif geleneğe yaslanmamasının da etkisi oldu."
"Alt edilemediğinde zulmün uzun süreçte kendini kanıksatma gibi bir özelliği vardır. Maalesef başörtüsü yasağı uygulamasının halkta bir bıkkınlığa, hatta kısmen çözülmeye yol açtığı görülmekte. Geniş kesimlerde bir tür “başörtüsü yorgunluğu” yaşanmakta. Bu olgunun belirginlik kazanmasında düzenin despotik tutumu yanında, İslami camianın uzun süreçli ve ilkeli bir muhalif geleneğe yaslanmamasının da etkisi oldu."
Sanal dünya çocukları hipnoz ediyor
Uzun süre TV seyreden çocukların izledikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldikleri, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediği bildirildi. Televizyonun, uzun süreli izlemelerde kendine güveni olmayan, bağımlı ve ilgi alanları kısıtlı, “sanal dünyada” yaşama eğilimli birey oluşumuna zemin hazırladığı bildirildi. Adana Numune Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Sümer Öztanrıöver, uzun süre TV seyreden çocukların özendikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldiklerini, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediğini söyledi. Televizyonun görsel ve işitsel özelliklerinin hipnoz etkisi meydana getirerek çocukların karşısında hareketsiz kalmasını sağlaması sebebiyle özellikle anneler için “iyi bir bakıcı” işlevi gördüğünü belirten Öztanrıöver, “Bu durumdaki çocukların uslu durup yaramazlık yapmamaları, ailelerin çok işine gelir. Çünkü çocuklarıyla ilgilenmeleri gerekmiyor” dedi. Öztanrıöver, trans haline geçerek pür dikkat kesilen çocukların, seyrettiği her şeyi bilinç altına yerleştirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Seyrettikleri hangi tarz ve içerikte program olursa olsun istenilen veya istenilmeyen her türlü mesajı alacaklardır. Programda şiddet varsa şiddeti alıp bunu yaşamında uygulayacaktır. Reklamları seyrediyorsa bunların alınmasını sağlayıp tüketici pozisyonunu güçlendirecek, alınmaması durumunda da çöküntü hali yaşayarak psikolojik boyutta problemler oluşacaktır.” Aşırı televizyon seyretmenin “madde bağımlılığı” etkisi oluşturacağını anlatan Öztanrıöver, şöyle devam etti: “Televizyona baktıkları sürece kendilerini iyi hissediyor, kapatıldığı an sıkıntıya giriyorlar. Bu durum çocukların yanı sıra yetişkinler için de geçerli. Bazen yetişkinler de 'seyrettiğim dizi zihnimi dağıtıyor' diyorlar. Aslında dağıtmıyor, bu durum yorgunluğa ve strese yol açıyor. Madde bağımlılığı gibi etki yaptığı için yalancı mutluluk hali veriyor. Yetişkinler bu durumları kontrol edebilir, ama çocuk ve gençler kendilerini kontrol edemezler.”
Uzun süre TV seyreden çocukların izledikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldikleri, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediği bildirildi. Televizyonun, uzun süreli izlemelerde kendine güveni olmayan, bağımlı ve ilgi alanları kısıtlı, “sanal dünyada” yaşama eğilimli birey oluşumuna zemin hazırladığı bildirildi. Adana Numune Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Sümer Öztanrıöver, uzun süre TV seyreden çocukların özendikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldiklerini, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediğini söyledi. Televizyonun görsel ve işitsel özelliklerinin hipnoz etkisi meydana getirerek çocukların karşısında hareketsiz kalmasını sağlaması sebebiyle özellikle anneler için “iyi bir bakıcı” işlevi gördüğünü belirten Öztanrıöver, “Bu durumdaki çocukların uslu durup yaramazlık yapmamaları, ailelerin çok işine gelir. Çünkü çocuklarıyla ilgilenmeleri gerekmiyor” dedi. Öztanrıöver, trans haline geçerek pür dikkat kesilen çocukların, seyrettiği her şeyi bilinç altına yerleştirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Seyrettikleri hangi tarz ve içerikte program olursa olsun istenilen veya istenilmeyen her türlü mesajı alacaklardır. Programda şiddet varsa şiddeti alıp bunu yaşamında uygulayacaktır. Reklamları seyrediyorsa bunların alınmasını sağlayıp tüketici pozisyonunu güçlendirecek, alınmaması durumunda da çöküntü hali yaşayarak psikolojik boyutta problemler oluşacaktır.” Aşırı televizyon seyretmenin “madde bağımlılığı” etkisi oluşturacağını anlatan Öztanrıöver, şöyle devam etti: “Televizyona baktıkları sürece kendilerini iyi hissediyor, kapatıldığı an sıkıntıya giriyorlar. Bu durum çocukların yanı sıra yetişkinler için de geçerli. Bazen yetişkinler de 'seyrettiğim dizi zihnimi dağıtıyor' diyorlar. Aslında dağıtmıyor, bu durum yorgunluğa ve strese yol açıyor. Madde bağımlılığı gibi etki yaptığı için yalancı mutluluk hali veriyor. Yetişkinler bu durumları kontrol edebilir, ama çocuk ve gençler kendilerini kontrol edemezler.”
Makaleler
Hava Durumu