Basiret'te gündem "Ilımlı İslam" saptırması

Basiret Dergisi son sayısında "Ilımlı İslam" saptırmasını konu ediniyor. "La"sız Din Projesi: Ilımlı İslam" kapak konusuyla çıkan Basiret'te gündeme ilişkin yazıların ağırlığı dikkat çekiyor.

25-04-2011


 İslam ve Hayat

Basiret Dergisi son sayısında "Ilımlı İslam" saptırmasını konu ediniyor. "La"sız Din Projesi: Ilımlı İslam" kapak konusuyla çıkan Basiret'te gündeme ilişkin yazıların ağırlığı dikkat çekiyor.

Dergide yer alan yazılar ve yazarları şöyle:

Atasoy MÜFTÜOĞLU Değişime Maruz Kalmak

Ahmed KALKAN Ilımlı İslam Denilen Muharref Din

Faruk KÖSE “Ilıman İslam”a “La” Demek!

Hamza ER “Ilımlı İslam(!)” İfadesi Bir Hakarettir

Hüseyin ALAN Ilımlı İslam, ya da “Gavurluk Etmek”

Mehmet PAMAK Küresel Sistemin Müslümanları İfsad Projesi

Şükrü HÜSEYİNOĞLU İslam Toprakları Niçin Kolay Bombalanıyor?

Abdullah Bayrak Libya’da Neler Oluyor?

Tarık İDRİS Suriye Özgürlüğünü Arıyor

Ahmet Turgut ULUCAK Devrimcilik Söyleminde İslami Devlet Beklentisi

Sabiha Ateş ALPAT Koşup Gelen Kim Olacak!

Ali ÖNER Meşveret Anlayışından Diktatörlüğe Nasıl Gelindi?

Faruk KÖSE Sonsuzluğun Bittiği Yer

Alaaddin PALEVİ Kitap Ehlinin Özellikleri İslam Aleminde Var mıdır?

Harun ÜNAL İslam En Yüce Nizamdır

Süleyman GÜLEK  Kur’an ve Sünnetin Hayatımızdaki Yeri ve...

Mehmed MAKSUT Dava Gençliksiz Olmaz

Coşkun UZUN  Hz. Peygamber’i Unutmak

Fatih PALA Ertelenmişlikler

 Derginin "Savrulmanın Sebeplerini Anlamadan Sırât-ı Müstakimde Kalmak Mümkün Değildir" başlıklı  " başlıklı   Editör yazısında ise şu görüşlere yer veriliyor:

 Peygamber öncesi Mekke câhiliyyesinde Müşrikler Hz. İbrâhim’in (a.s.) dininin kalıntıları ve kırıntıları üzerine atalarının hurâfe ve bâtıl inanışlarının inşâsı ile nasıl basit çıkarlarına uyan uydurma bir din çıkarmış iseler, onların tâkipçileri de Hz. Muhammed’den (s.a.s.) sonra aynı yolu izliyorlar. Tarihî süreç içerisinde İslâm toplumunun içinde bulunan münâfıklar, İslâm kisvesi altında müslümanların kafasına şüpheler sokmaya çalışmış; hadisler uydurarak ikinci kaynağın duruluğuna halel getirmeye gayret etmişler, hikâye, kıssa ve menkıbeler uydurarak kafalarına göre bir İslâm şekillendirmeye çalışmışlardır. Halkın hikâye ve hurâfelere düşkünlüğü, bid’atlere din diye yapışmaları, dinin tahrifini kolaylaştırdı. Müslüman olduğunu söyleyen halkın çoğunluğu, önem vermediği için vahyi hiç anlamıyor veya yanlış anlıyor. Tarihî süreç içinde süregelen bu suçun büyüğü, halktan daha çok, onlara yanlış dini öğreten ya da halkın temel yanlışlarını düzeltmeye çalışmayan etkili ve yetkililerde, şeyh, başkan, ağabey, hoca ve tebliğcilerdedir.

Bütün bu mirasın yanında, yerel ve global küfrün çok çirkin tavırlarına muhâtap oldu modern çağın Müslümanları. İslâm’a düşman düzenlerin, resmî kurumların, okulların ve çevre şartlarının gerçek İslâm’a giden yolu nasıl tıkayıp uzlaşmacı bir yolu din diye sundukları ortadadır. 

Bugün okullarda öğretilen mecburî din, câmilerden halka empoze edilmeye çalışılan din, medyanın % 90’ında gündeme getirilen din, İslâm’ın sahtesidir, ılımlısıdır; aslı değil. TV’den, kimi bürokratların, particilerin, yöneticilerin, sözde aydınların ağzından kafasını uzatan şeytanın tebliğ etmeye çalıştığı bu ılımlı ve sahte dindir.  

Açıkça İslâm düşmanlarının zararlarından çok fazlası, kendilerini Müslüman olarak tanıtan şahıslar tarafından yapılıyor. Müslümanların yaşadığı tüm ülkelerde Kur'an ve Sünnet çizgisindeki muvahhid müslümanların karşısında, yine kendisini müslüman; savunduğu ve koruduğu şeyleri de İslâm diye takdim eden zihniyet vardır. İslâm'ın ve müslümanların karşısına erkekçe çıkılmıyor. Müslümanın eğer birazcık ferâseti, azıcık basîreti varsa, hemen sahteliğini teşhis edebileceği şekilde İslâm maskesi takarak bâtıl, hak adı ve görünümüyle hakkın karşısına olanca zulüm ve istibdâdıyla çıkıyor. Bu maske yırtılmadan, altındaki iğrenç yüz teşhir edilmeden, halkın Allah’ın râzı olacağı hakiki İslâm safında yer almasına imkân ve ihtimal yoktur. Barışın, huzurun, müslümanca güzelliklerin önündeki en önemli engel, bu sahte müslümanlar ve bu sahte din anlayışıdır, yani ılımlı İslâm projesi…

Bugün din, din adına tahrip ediliyor. Din adına, ehl-i sünnet adına İslâm'ın devlet ve şeriat anlayışına en büyük düşmanlıklar yapılıyor. Çoğu radyo ve TV’deki din programlarıyla hakiki İslâm'a en büyük iftiralar atılıyor. Din, önce câmilerde sonra dinin öğretildiği okullarda, din dersi denilen derslerde ve dinle ilgili programlarda kâfirlerin ve düzenlerinin hizmetine sunuluyor.

Küfre isyânı emreden din, kâfirlerin ve küfrün koltuk değneği, İslâm’a düşman düzenin destek ve dayanağı haline gelmiş durumda. Laiklik ve demokrasi, düzen ve kurucusu dinle ilgili konuşma ve derslerle sevdirilirken, Allah ve Rasûlü'nün istediği hakiki dine giden yollar din adına tıkanıyor. Kendilerini İslâm’a nispet eden insanlar, Allah’ın indirdiğiyle hükmedilmesini değil; câhiliyye hükümlerinin uygulanmasını istiyor; ama namaz düşmanları eliyle değil de namaz kılanlar tarafından.

Atatürk ilkelerine ters düşmeyen, tâğûtî ilke ve yasalara uygun ve saygılı bu sahte İslâm, Amerika ve Avrupa’nın da râzı olduğu İslâm'dır. Hâlbuki Kur'an, hıristiyan ve yahûdilerin, kendi milletine (dinine) tâbi olmadıkça Rasûl-i Ekrem'in şahsında müslümanlardan kesinlikle râzı olmayacaklarını beyan ediyor (2/Bakara, 120). Nasıl, onlar Allah’ın dininden ve ona uyan dindardan râzı değillerse, onların râzı olduğu bir dinden ve dindarlıktan da Allah’ın (ve muvahhid mü’minlerin) râzı olması beklenemez.

Günümüz dünyasında yaşanan kargaşa, kaos, fitne ve fesatların, sömürü ve tahakkümün, işgal ve katliamların arka planında, tevhidî özünden, tebliğ ve cihad gibi temel dinamiklerinden, devlet talebi gibi hedeflerinden uzaklaştırılarak küfür ve kefere ile uzlaşmış bir Müslümanlık var. Modern münâfıklık, “ılıman İslâm” projesiyle bireylere, topluma, siyasete, ekonomiye, eğitime hâkim kılınmak isteniyor. İşte Basiret Dergisi olarak bu maskeyi kaldırarak arkasındaki çirkin yüzü deşifre etmeyi bir borç bildik. Yazarlarımız konuyu değişik yönleriyle ele alıp tarihe not düşmeye çalıştılar. Yazarlar deyince; şükrederek belirtelim ki, Basiret Dergisi, hayata tevhid penceresinden bakan kadrosunu her geçen gün daha da güçlendiriyor. Atasoy Müftüoğlu, Mehmet Pamak, Alaaddin Palevi, Hüseyin Alan, Ahmed Kalkan, Harun Ünal, Hamza Er, Sabiha Ateş Alpat, Şükrü Hüseyinoğlu, Faruk Köse, Ahmet Turgut ve isimlerini dergiden takip ettiğiniz daha nice güzel insanlar, güçlü kalemler... Bu dev kadronun bir araya gelmesi bile başlı başına bir güzellik ve yarınlara umutla bakmamız için önemli bir sebep olduğunu düşünüyoruz.

Önümüzdeki sayı, demokrasi konusunu enine boyuna işleyecek özel sayımızda buluşmak niyetiyle… 

Etiketler : #Basiret'te   #gündem   #Ilımlı   #İslam   #saptırması   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN