"Basiret" Arama Sonuçları
Kadının açılması ekonomik bir meseledir
Allah’ın basiret, dinleyip anlama, kavrama, fıkhetme hassalarıyla yarattığı şerefli varlık insan, sürüleşmeye tabi olduğu zaman teker teker bütün şeref kademelerinden soyunmakta, namus, edep, ahlak gömleğini çıkarmakta, ar damarı diye bir şey bırakmamaktadır. “Ahsen-i takvim” üzere yaratılan insan esfel-i sâfilîne düşmektedir. Karınlarını ve her yerlerini açan kızlar ‘düşen’ kızlardır.
Allah’ın basiret, dinleyip anlama, kavrama, fıkhetme hassalarıyla yarattığı şerefli varlık insan, sürüleşmeye tabi olduğu zaman teker teker bütün şeref kademelerinden soyunmakta, namus, edep, ahlak gömleğini çıkarmakta, ar damarı diye bir şey bırakmamaktadır. “Ahsen-i takvim” üzere yaratılan insan esfel-i sâfilîne düşmektedir. Karınlarını ve her yerlerini açan kızlar ‘düşen’ kızlardır.
İslami duruştan transeksüel İslamcılığa geçiş
Allah'tan sakınma duygusu kişiyi hem yapacağı işte hayatının merkezine Allah'ı koyma zorunluluğunu ona hatırlatır hem de sakıncalı bir eylem yahut düşünce ile karşılaştığında basiretli kararlar vermesine ve hak olan davranış biçimini ortaya koymasına vesile olur. Bu düşüncenin eksikliğidir ki zamanın bir kısım İslamcısı süreci tepkisel bir şekilde okumakta ve yanlış bir mecrada yol almaktadır.
Allah'tan sakınma duygusu kişiyi hem yapacağı işte hayatının merkezine Allah'ı koyma zorunluluğunu ona hatırlatır hem de sakıncalı bir eylem yahut düşünce ile karşılaştığında basiretli kararlar vermesine ve hak olan davranış biçimini ortaya koymasına vesile olur. Bu düşüncenin eksikliğidir ki zamanın bir kısım İslamcısı süreci tepkisel bir şekilde okumakta ve yanlış bir mecrada yol almaktadır.
İLKAV´da Cuma öncesi, Kerbela ve Halep değerlendirilmesi yapıldı
Hicri 10 Muharrem 61 tarihinde vukuu bulan Kerbela olayı üzerinden 1377 yıl geçmiş olmasına rağmen unutulmamış, ümmetin vicdanında derin yaralar bırakmış, Kur’an’i basiretle değerlendirilip ibret alınacak dersler çıkartılması gereken nadir olaylardandır.
Hicri 10 Muharrem 61 tarihinde vukuu bulan Kerbela olayı üzerinden 1377 yıl geçmiş olmasına rağmen unutulmamış, ümmetin vicdanında derin yaralar bırakmış, Kur’an’i basiretle değerlendirilip ibret alınacak dersler çıkartılması gereken nadir olaylardandır.
Ehl-i Kitap ve İşbirlikçileri Mü’minlerden Razı Olmazlar
Yüce Allah, mü’minlere; önlerine çıkacak engel ve tuzakların, göğüs gerecekleri işkence, fedakarlık, çile ve imtihanların niteliğini anlatmaktadır. Onların dikkat ve basiretlerini bu engin bilgisine çekmektedir. Onlardan sadece kendisine bağlanmalarını istemektedir. Zaten bu durum gerçekleşirse eziyeti de ölümü de hiçe sayacaklardır. Mal ve canları konusunda uğrayacakları fitneleri önemsemeyeceklerdir.
Yüce Allah, mü’minlere; önlerine çıkacak engel ve tuzakların, göğüs gerecekleri işkence, fedakarlık, çile ve imtihanların niteliğini anlatmaktadır. Onların dikkat ve basiretlerini bu engin bilgisine çekmektedir. Onlardan sadece kendisine bağlanmalarını istemektedir. Zaten bu durum gerçekleşirse eziyeti de ölümü de hiçe sayacaklardır. Mal ve canları konusunda uğrayacakları fitneleri önemsemeyeceklerdir.
Basiretsiz Müslümanlar!
İslam dünyasını etnik kavgaların, mezhep savaşlarının yaşandığı bölgeler haline getirmek isteyen modern sömürgecilerin elini güçlendirmekte bu kadar mahir olduğumuzdan dolayı yerin dibine girsek yeridir.
İslam dünyasını etnik kavgaların, mezhep savaşlarının yaşandığı bölgeler haline getirmek isteyen modern sömürgecilerin elini güçlendirmekte bu kadar mahir olduğumuzdan dolayı yerin dibine girsek yeridir.
Venhar'da "Âhirette Pişmanlık Sahneleri" konusu
Venhar Cumartesi Seminerleri, bu hafta 19:00'da Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Zülfikar Durmuş'u konuk ediyor. Durmuş'un, 'Ahirette Pişmanlık Sahneleri' konusunu ele alarak, "Din Günü"nden önce kendimizi hesaba çekmemize yardımcı olacak bir oturum yapması bekleniyor. Rabbimiz'den ahiret günü pişmanlık duyacaklarımız konusunda bizlere basiret vermesini ve o pişmanlığı yaşatmamasını niyaz ederiz...
Venhar Cumartesi Seminerleri, bu hafta 19:00'da Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Zülfikar Durmuş'u konuk ediyor. Durmuş'un, 'Ahirette Pişmanlık Sahneleri' konusunu ele alarak, "Din Günü"nden önce kendimizi hesaba çekmemize yardımcı olacak bir oturum yapması bekleniyor. Rabbimiz'den ahiret günü pişmanlık duyacaklarımız konusunda bizlere basiret vermesini ve o pişmanlığı yaşatmamasını niyaz ederiz...
Ramazan'ın Kur'an ayı olması ne anlama gelmekte?
Ramazan ayı sadece oruç tutulan ve kişisel olarak kalplerimizin huzurla dolduğu bir mevsim olmayıp, aynı zamanda İslamî şuurumuzun, siyasi bilincimizin, tevhid-şirk ayrımının deyim yerindeyse, zirveye tırmandığı bir mevsim olmalıdır. Yani Ramazan ayı, siyasi basiretimizin köreldiği değil, bilakis bileylendiği günler olmalıdır.
Ramazan ayı sadece oruç tutulan ve kişisel olarak kalplerimizin huzurla dolduğu bir mevsim olmayıp, aynı zamanda İslamî şuurumuzun, siyasi bilincimizin, tevhid-şirk ayrımının deyim yerindeyse, zirveye tırmandığı bir mevsim olmalıdır. Yani Ramazan ayı, siyasi basiretimizin köreldiği değil, bilakis bileylendiği günler olmalıdır.
Çanakkale: Zafer mi, hezimet mi?
Kısacası Çanakkale, emperyalizmin çıkarları uğrunda Müslüman bir halkın ateşe atılması, çocuklarının kurban edilmesi, geleceğinin karartılması sonucunu doğurmuştur. Yani Çanakkale asla bir zafer değil, tam anlamıyla bir İttihatçı basiretsizliği ve hezimettir.
Kısacası Çanakkale, emperyalizmin çıkarları uğrunda Müslüman bir halkın ateşe atılması, çocuklarının kurban edilmesi, geleceğinin karartılması sonucunu doğurmuştur. Yani Çanakkale asla bir zafer değil, tam anlamıyla bir İttihatçı basiretsizliği ve hezimettir.
Mehmet Pamak: İşte Kur'an ilimlerini tahsil etmiş ve yıllarca Kur'an'a davet etmiş bu alim, akademisyen, hoca ve öncü şahsiyetlerin, bu birikimlerini bir tarafa bırakıp ya da yeni tevillerle eğip bükerek sistem içi siyasete destek amacıyla kullanmaları ibret verici ve son derece üzücüdür. Bu kesimlerin böyle bir basiretsizlik ve ilkesizlikle, pragmatizmin yol açtığı sığlık ve ufuk darlığıyla sonuçta tevhidi nebevi yöntemden uzaklaşmaları sebebiyle şiddet eksenli tekfirci "aşırı uç" bunlara yönelik haklı tepkiden de beslenerek daha fazla büyümüştür. Yani alimlerden, hocalardan, cemaat önderlerinden sadır olan bu tür sistem içi siyasete meşruiyet kazandırma ilkesizlikleri, bir kısım Müslümanları sistem içi uzlaşma zeminlerine savururken, diğer bir kısmını da bu savrulmaya kızgınlık ve tepkisellikle şiddet eksenli öteki uca itmektedir. Aslında bu iki sapma, iki uç birbirini itme, tahrik etme ve besleme rolü de oynuyorlar. Batıl sistem içi uzlaşmacı çizgiye savrulanlara kızanlar yeni bir ilkesizlikle ölçüsüz tekfir ve kör şiddete kayarken, onların bu kör şiddetini ve zulmünü görenler de laik demokrasinin "faziletlerini" (!) yeniden keşfetmeye başlayabiliyorlar. Sonuçta bu iki uca kayanlar birlikte, vasat olan Nebevi yönteme, İslam'a, Müslümanlara ve İslami tevhidi mücadeleye büyük zararlar veriyorlar.
Edepsizliğin Adı: Ramazan Eğlenceleri
Son 25 yıldır, özellikle İstanbul merkezli enteresan bir Ramazan EĞLENCELERİ, Ramazan ŞENLİKLERİ kültürü ortaya çıktı. Herhalde gayrimüslim azınlığın içimize sokmaya çalıştığı Ramazan eğlenceleri kültürü, içimizdeki yüzsüz ve basiretsiz Müslümanların eliyle tekrar canlandırılacak.
Son 25 yıldır, özellikle İstanbul merkezli enteresan bir Ramazan EĞLENCELERİ, Ramazan ŞENLİKLERİ kültürü ortaya çıktı. Herhalde gayrimüslim azınlığın içimize sokmaya çalıştığı Ramazan eğlenceleri kültürü, içimizdeki yüzsüz ve basiretsiz Müslümanların eliyle tekrar canlandırılacak.
Ercümend Özkan: Duruşu ve düşünceleri
Ercümend Özkan, Müslümanların büyük bir kısmında önemli eksikliklerden olan siyasi bilinç ve basireti güçlü bir Müslüman şahsiyettir. Küresel küfür sistemi ve onun yerel uzantılarının işleyişini ve zihin dünyalarını doğru okuyabilmesi; modern dünyanın (sözde evrensel) değerler olarak savunmaya çalıştığı Batılı kavramlarla ilgili özgün değerlendirmeleri, insanımızın konjonktürel şartların etkisiyle hatalı okudukları özellikle “demokrasi” kavramıyla ilgili netliği E.Özkan’ın belirgin özelliklerinden biri olarak görülmeli ve önemsenmelidir…
Ercümend Özkan, Müslümanların büyük bir kısmında önemli eksikliklerden olan siyasi bilinç ve basireti güçlü bir Müslüman şahsiyettir. Küresel küfür sistemi ve onun yerel uzantılarının işleyişini ve zihin dünyalarını doğru okuyabilmesi; modern dünyanın (sözde evrensel) değerler olarak savunmaya çalıştığı Batılı kavramlarla ilgili özgün değerlendirmeleri, insanımızın konjonktürel şartların etkisiyle hatalı okudukları özellikle “demokrasi” kavramıyla ilgili netliği E.Özkan’ın belirgin özelliklerinden biri olarak görülmeli ve önemsenmelidir…
Akif Emre, postmodernizme sığınma yanlışını yazdı
"Ulusdevletin ideolojik dayanaklarını, ulusçuluğu, tek boyutlu - tek sesli toplum modelini eleştirmede kullanışlı argümanlar sunan postmodern teorinin temelde modernite içi eleştiri olduğu, modernitenin kimi sonuçlarına ve bunu besleyen Batı toplumlarının yerleşik değerlerine bir tür kafa tutmaktan ibaret olduğunu göz ardı ederek aceleci ve de pragmatist bir tutumun tuzağına düşüldü. Hıristiyanlık eleştirisinin aynı zamanda bir din eleştirisi ve dolayısıyla İslam eleştirisi olabileceğini bile fark edecek 'entelektüel basiret'i gösteremediklerini söyleyebiliriz." Akif Emre, "Postmodern tasavvur tuzağı" başlığıyla yazdı...
"Ulusdevletin ideolojik dayanaklarını, ulusçuluğu, tek boyutlu - tek sesli toplum modelini eleştirmede kullanışlı argümanlar sunan postmodern teorinin temelde modernite içi eleştiri olduğu, modernitenin kimi sonuçlarına ve bunu besleyen Batı toplumlarının yerleşik değerlerine bir tür kafa tutmaktan ibaret olduğunu göz ardı ederek aceleci ve de pragmatist bir tutumun tuzağına düşüldü. Hıristiyanlık eleştirisinin aynı zamanda bir din eleştirisi ve dolayısıyla İslam eleştirisi olabileceğini bile fark edecek 'entelektüel basiret'i gösteremediklerini söyleyebiliriz." Akif Emre, "Postmodern tasavvur tuzağı" başlığıyla yazdı...
Çanakkale: Zafer mi, hezimet mi?
Kısacası Çanakkale, emperyalizmin çıkarları uğrunda Müslüman bir halkın ateşe atılması, çocuklarının kurban edilmesi, geleceğinin karartılması sonucunu doğurmuştur. Yani Çanakkale asla bir zafer değil, tam anlamıyla bir İttihatçı basiretsizliği ve hezimettir.
Kısacası Çanakkale, emperyalizmin çıkarları uğrunda Müslüman bir halkın ateşe atılması, çocuklarının kurban edilmesi, geleceğinin karartılması sonucunu doğurmuştur. Yani Çanakkale asla bir zafer değil, tam anlamıyla bir İttihatçı basiretsizliği ve hezimettir.
Serdar Demirel, İran'ın Suriye basiretsizliğini yazdı
Suriye meselesinde İran hâlâ Esed rejimini korumaktan öte bir formül üzerinde ittifaka yanaşmıyor. Hem bölgenin hem de İran’ın maslahatlarını gözetecek ara formüller elbette vardır. Böyle bir formül teklifi üzerine çalışsaydı İran, hem bu kadar kan akmazdı, hem de Türkiye ve Müslüman dünyayı yanında bulurdu.
Suriye meselesinde İran hâlâ Esed rejimini korumaktan öte bir formül üzerinde ittifaka yanaşmıyor. Hem bölgenin hem de İran’ın maslahatlarını gözetecek ara formüller elbette vardır. Böyle bir formül teklifi üzerine çalışsaydı İran, hem bu kadar kan akmazdı, hem de Türkiye ve Müslüman dünyayı yanında bulurdu.
Ahmed Turgut Ulucak, "Küfür Kavramı"nı anlattı
HAY-DER'de İslami Bilinç Dersleri'nde bu hafta "Küfür kavramı" işlendi. Basiret Dergisi yazarlarından Ahmet Turgut Ulucak'ın sunduğu küfür kavramı dersinde öne çıkan notları sizlerle paylaşıyoruz...
HAY-DER'de İslami Bilinç Dersleri'nde bu hafta "Küfür kavramı" işlendi. Basiret Dergisi yazarlarından Ahmet Turgut Ulucak'ın sunduğu küfür kavramı dersinde öne çıkan notları sizlerle paylaşıyoruz...
Basiret'te gündem "Ilımlı İslam" saptırması
Basiret Dergisi son sayısında "Ilımlı İslam" saptırmasını konu ediniyor. "La"sız Din Projesi: Ilımlı İslam" kapak konusuyla çıkan Basiret'te gündeme ilişkin yazıların ağırlığı dikkat çekiyor.
Basiret Dergisi son sayısında "Ilımlı İslam" saptırmasını konu ediniyor. "La"sız Din Projesi: Ilımlı İslam" kapak konusuyla çıkan Basiret'te gündeme ilişkin yazıların ağırlığı dikkat çekiyor.
Basiret, Mart sayısında bölgedeki gelişmeleri yorumluyor
Basiret Dergisi mart sayısında bölgedeki halk isyanlarını yorumluyor. Soruşturma kapsamında sorulan sorulara Şükrü Hüseyinoğlu, Turan Kışlakçı, Hüseyin Alan ve Faruk Köse’nin cevaplar vermeye çalıştığı dergide ayrıca konu ile ilgili olarak Ahmed Kalkan ve Murat Özer’in de birer makalesi bulunuyor.
Basiret Dergisi mart sayısında bölgedeki halk isyanlarını yorumluyor. Soruşturma kapsamında sorulan sorulara Şükrü Hüseyinoğlu, Turan Kışlakçı, Hüseyin Alan ve Faruk Köse’nin cevaplar vermeye çalıştığı dergide ayrıca konu ile ilgili olarak Ahmed Kalkan ve Murat Özer’in de birer makalesi bulunuyor.
Pamak: Zulmün panzehiri İslami adalet sistemidir
Basiret Dergisi Bağcılar Temsilciliği’nin düzenlediği "İslam Dünyasındaki Son Gelişmeler ve Müslümanların Tutumu" konulu konferansta konuşan Mehmet Pamak, Müslüman halkların laik diktatörlerin zulmünden kaçarken başka bir tuğyan çeşidi olan laik demokrasi zulmüne razı olmaması gerektiğini söyledi.
Basiret Dergisi Bağcılar Temsilciliği’nin düzenlediği "İslam Dünyasındaki Son Gelişmeler ve Müslümanların Tutumu" konulu konferansta konuşan Mehmet Pamak, Müslüman halkların laik diktatörlerin zulmünden kaçarken başka bir tuğyan çeşidi olan laik demokrasi zulmüne razı olmaması gerektiğini söyledi.
Mehmet Pamak, bugün Bağcılar'da
Yazar Mehmet Pamak, bugün (19 Şubat Cumartesi) Basiret Dergisi Bağcılar Temsilciliği'nde "Ortadoğu'daki Son Gelişmeler ve Müslümanların Tutumu" konulu konferans verecek.
Yazar Mehmet Pamak, bugün (19 Şubat Cumartesi) Basiret Dergisi Bağcılar Temsilciliği'nde "Ortadoğu'daki Son Gelişmeler ve Müslümanların Tutumu" konulu konferans verecek.
Pamak: 'İnşa ve ıslah edici, basiret ve merhamet dili' hangisi?
Yayınlamakta olduğumuz dokuzuncu bölümde Pamak, referandum sürecinde yaşanan tartışma ve ayrışmalar özelinde Türkiye'deki eski statüko ve kurulmakta olan yeni statüko karşısında Müslümanların konumlarını ele alıyor ve önemli tesbit ve uyarılarda bulunuyor. Söz konusu tartışmalar bağlamında gündeme gelen "çözülmüş dil", "dikte dili" ve "inşa ve ıslah dili" tartışması da bu bölümde Pamak'ın ele aldığı konular arasında yer alıyor.
Yayınlamakta olduğumuz dokuzuncu bölümde Pamak, referandum sürecinde yaşanan tartışma ve ayrışmalar özelinde Türkiye'deki eski statüko ve kurulmakta olan yeni statüko karşısında Müslümanların konumlarını ele alıyor ve önemli tesbit ve uyarılarda bulunuyor. Söz konusu tartışmalar bağlamında gündeme gelen "çözülmüş dil", "dikte dili" ve "inşa ve ıslah dili" tartışması da bu bölümde Pamak'ın ele aldığı konular arasında yer alıyor.
Makaleler
Hava Durumu