Belgesel Bir Antoloji :  Ercümend Özkan Yazıları

 

Ziyahan Albeniz

İslam ve Hayat

 

Ercümend Özkan, Türkiye tarihinin pek çok vechesinde hayat öyküsü ile kendini göstermiş bir kişilik. Onun adını siyasal, düşünsel, yazınsal ve basın yayın tarihinde görebilirsiniz. Hem de hiç öyle dipnot olarak değil. Onun adına, mutlaka bir sıçramayı, bir kopuşu, bir ileri atılımı ifade eder şekilde rastlarsınız.

 

Anlam Yayınları'nın neşrettiği Ercümend Özkan Yazıları kitabı, bizi bu çok yönlü hayatı okumaya, anlamaya çağıran belgesel bir seçki. Özkan'ın gezi yazıları, röportajları, basın açıklamaları ve inceleme yazılarını ihtiva eden kıymetli bir eser.

 

Hayatı boyunca, "hasımlarının" pek çok saldırısına hedef olan Özkan, tüm düşmanlarını, kendi hakkında bir yargıda birleştirmeyi başarabilmiştir: Direngenliği ve yılmazlığı. Tehditler, koşullar ne olursa olsun, mütevazi şartlarında doğru bildiğini söylemekten, Hakk'a şahitlik etmekten bir an olsun geri durmamıştır. Yola çıkmadan çizgilerini belirlemiş; egemen düzenle arasındaki ayrılıkları belirlemiş ve küfr ile uzlaşmama konusunda belirlediği tavrını ömrünün sonuna dek sürdürmüştür.

 

Bid'at ve hurafelerle, din dışı unsurların islama katıştırılmak istenmesinin karşısında ciddiyetle durmuş; İslam'ın özünü ve tevhidi vasfını kıskançlıkla korumuştur. O bilinçlerdeki Hak ve batıl ayrımını netleştirmek için cahili alışkanlara döndürecek tüm unsurları Tarık Bin ziyad kararlılığında yakmış. Tasnifi başından yaparak, Hak gelince zail olan batılı, Tevhid adına dini yaşamdan söküp atmak istemiştir.

 

Özkan bir Kur'an müslümanı olarak; O'nu daha çok okumaya ve anlamaya çağırmış, kaynağını  Kur'anda bulmayan, ona zıd olan her şeyi reddetmiş, insanların tümüne de Kur'an müslümanı olmalarını salık vermiştir.

 

Anlam Yayınları'nın neşrettiği kitapta, Ercümend Özkan yukarıda anılan tüm yanları ile karşımıza çıkıyor. Gezi yazılarında, samimiyetini; toprakla olan bağını, Kur'an her bir öğüdünden hayat adına çıkardığı derslerin küçük bir özetini görüyoruz. O gerçekten de, yeryüzünü dolaşarak, kendilerinden öncekilerin ya da çağdaşlarının akıbetini her daim incelemiş ve Kur'ani doğrular ışığında sonuçları tespit etmiştir.

 

Röportajlarda ise, Özkan'ın doğruları anlatmaktaki yorulmak bilmez gayretini; söylediklerinde, açıklarındaki dudak ısırtan cüreti görebilmek mümkün. Laik-demokratik rejimi bir şirk ve küfür düzeni olarak niteleyen Özkan, ömrü boyunca bu "kirlerden" uzak durmuş; Daha, 1966 yılında Adalet Partisinden gelen Milletvekilliği teklifini reddetmiş ve kim ne derse desin, meşrebine, mezhebine ne kadar uygun görürse görsün, hayatı boyunca saptadığı bu doğrudan şaşmamış, sürüngenler gibi, ceket, gömlek değiştirerek yeryüzünün şımartılmış zenginlerinden, zulümkâr tuğyanlarından "aferin" beklememiştir. Buna rağmen, siyasi parti kurma girişimleri ile ilgili basına verdiği beyanatlarda, kâh siyasal ortamın belirsizliğinden kaynaklanan (TCK 161 ve 162. maddelerinin kaldırılacağı söylentileri), kâh da bir proje olarak radikalliği ölçüsünde bir başka örneği bulunmamasından dolayı, siyasi parti kurma teşebbüsü ile ilgili yaptığı açıklamalar muğlaklıklar barındırmaktadır.

İnceleme yazılarında, İktibas dergisinde yayınlanmış Tevhid eksenli yazıları görmek mümkün. İnceleme yazıları arasında kanımızca, en çok dikkat çekeni Laik-Demokratik Düzen ve İslami Yönetim Düzeni arasındaki farklılıkları ortaya koyduğu yazıdır. Yazıda, Kur'ani önermelerden yola çıkarak ve daha çok Medine modeli gözönüne alınarak ortaya atılan görüşlerin, çağın yönetime dair biriktirdiği deneyimleri, teknolojik olanakları ve sair artıları gözardı etmesinden hareketle eksik gözükmektedir.

 

Kitabın sonunda, "Yayınlanmamış Yazılar" bölümünde, band çözümlerinin metin hali ve Özkan'a ait bir resim albümü yer almaktadır.

 

Her yönüyle tarihsel bir belge niteliği taşıyan 562 sayfalık bu kitabın; kitaplığınızda hakettiği yeri alacağına eminim.